Arsenal geleneği bozmadı, Manchester City'nin 15 milyon sterlinlik teklifini kabul ederek, bir yıldızının daha takımdan ayrılmasına izin verdi.
Topçular'ın Fildişili kaptanı Kolo Toure, Carlos Tevez, Emmanuel Adebayor, Santa Cruz, kaleci Stuart Taylor ve Gareth Barry'den sonra bir başka sansasyonel transferi oldu.
City teknik direktörü Mark Hughes, "Savunmamızı güçlendirmek istememiz bir sır değil. Kolo birinci sınıf bir savunma oyuncusu. O; hızlı, güçlü, topu iyi oyuna sokan ve soyunma odasında da etkili bir oyuncu" sözleriyle, memnuniyetini dile getirdi.
LESCOTT HEDEFİ ŞAŞTI
City'nin yeni hedefi ise Everton'un İngiltere milli takımında da oynayan savunmacısı Joleon Lescott. Hücum gücünü maksimuma çıkartan mavi-beyazlılar, Lescoot'u da transfer ederek, yumuşak karınları defanslarını daha yüksek düzeyde tutmak istiyor.
Ancak Everton kulübü, Manchester City'nin 19 milyon sterlinlik teklifini reddettiğini açıkladı.
ZOR DOSTUM ZOR....
Manchester City ve Mark Hughes'u çok zor bir sezon beklediği aşikâr. Bunca transferin ardından beklentilerin hem İngiliz basınında hem de taraftarlarca bu denli yükselmesi, onların rahat hareket etmesini zorlaştıracak.
Her ufak hata bile minik bir kartopuyken, çığ gibi gösterilecek. Hughes eğer takımı ilk dört içine taşırsa sorun kalmaz ancak işlerin ters gitmesi durumunda topun ağzındaki ilk ismin kendi olacağını da bilmiyor değil, Hughes.
Premier League'in izlenirliğinin daha da artması açısından Manchester City'nin hamlelerine futbolsever gözüyle bakınca, alkışlamamak elde değil. Tek sorun o hepimizin aşina olduğu sözcük 'sabır'...
29 Temmuz 2009
Efsane 'dönüyorum' dedi
F1'in efsane pilotu Micheal Schumacher'in, sezonun kalan bölümünde Macaristan'da yaralanan Felipe Massa'nın yerine yarışacağı resmen açıklandı.
Ferrari'nin resmi sözcüsü Luca Colajanni, Schumi'nin kendilerine zor zamanda yalnız bırakmadığını söyledi.
Sürücüler klasmanında 7 kez dünya şampiyonluğunu tadan Schumacher'in kararı, gittiği günden bu yana heyecanı ve izleyeci kitlesi azalan Formula 1 organizasyonu için de ilaç gibi gelecektir.
En azından onu Valencia, Belçika, İtalya, Singapur, Japonya, Brezilya ve Abu Dabi'de izleme şansını yakalayacağız. Teşekkürler Schumi, geçmiş olsun Massa....
Daha önce de, blogda haberin yer aldığını belirtmekte fayda var :)
Eto'o ısınma turlarında
Mourinho ve Eto'o'nun Şampiyonlar Ligi maçında Chelsea ve Barcelona formalarında ettikleri kavganın üstünden geçeli çok oldu.
Onlar artık geçmişe sünger çektiler ve Inter Milan'a Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazandırmak istiyorlar.
Bu şampiyonluğu tadan Eto'o ve Jose Mourinho'nun, Inter'e bu konuda tecrübelerinden yardım etmesi gerekir.
Onlar artık geçmişe sünger çektiler ve Inter Milan'a Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazandırmak istiyorlar.
Bu şampiyonluğu tadan Eto'o ve Jose Mourinho'nun, Inter'e bu konuda tecrübelerinden yardım etmesi gerekir.
Seksist aşağılarken, düşünebilmek
Galatasaray'ın forma lansmanını gerçekleştikten sonra beklenen "internet geyikleri" gazetelerin, web sayfalarında yerini bulmaya başladı.
Milka ineklerinden, 'Mor'armalara, dantellerden fırfırlara 'espri'mahiyetindeki birçok klişesi önceden belli olan cümleler dökülmeye başladı.
En çok dikkat çeken şeyse, toplumun "seksist" hatta "hetoroseksist" yaklaşımları şüphesiz ki. Rakibiyle dalga geçmek için onu kadına benzeten, feminizmle alay eden ataerkil gençlerin anlamadığı şey şu: Kadınların alay objesi yapılmasının, aslında nasıl aşağılık bir tavır olduğundan habersiz olmaları.
Şimdi burada "bu cümleleri sarf edenleri de bir kadın doğurdu" gibi beylik sözlere girmeyeceğim. Ancak bir toplum içinde kadının bu denli aşağılama unsuru yapılması cidden rahatsız edici bir davranış. Bunu Galatasaray'dan ya da başka bir takımdan ilintisiz olarak rahatça yazıyorum.
Lafa gelince "Kurtuluş Savaşı'nda analarımız" edebiyatından vazgeçmeyen bu toplumun, hayatın her alanında kadına ve ona bakış açısına sergilediği tavrın sorgulaması gerekir.
Afrika kabilelerini aratmayacak nitelikteki bu bakış açısının, kendisinin sürekli geliştiğini başkalarına anlatmak için binbir takla atanların, rakibiyle dalga geçecekse bile daha zekâ kokan, ince cümleler yazmasını beklemek sanırım hayal olur. Çünkü yüzyıllar geçse de, kadının ezilmesini doğal bir olguymuş gibi gören bir toplumun zekâsı ancak bu kadardır...
Tabii, bunun aracı olarak medyanın kullanılması ya da başka bir deyişle medyanın kadını aşağılama yöntemini kullananları hiçbir beis görmeden sayfalarında yayımlamaları da olayın başka bir boyutu.
Kulakların çınlasın Bülent Tulun
Bayern Münih Başkanı Frank Beckenbauer, Real Madrid'in ısrarla istediği Franck Ribery'nin fiyatını 94 milyon Euro olarak açıkladı.
Münih ekibiyle 2011'e kadar sözleşmesi bulunan Fransız yıldızın, takımda kalmak istediğini belirten Beckenbauer, piyasa koşullarına göre bir fiyat belirlediklerini söyledi.
SİZLERİ ANMADAN OLMAZ
Ribery ismi ne zaman ve nerede geçse her Galatasaraylı'nın içinde bir şeylerin hareketlendiğini bilmek zor olmamalı. 150 bin dolar için dünyanın en etkili futbolcularından birini bedavaya kaptırmak, en hafif ve kibar tabiriyle ihmalkârlık.
Şimdilerde Lig Tv'de yorumculuk yapan Bülent Tulun, Türk toplumunun balık hafızasından yararlanarak, sürekli atıp tutuyor. Gelen hocaya, transferlere, oyuncu kalitesine, yönetime v.s. v.s. Eh be adam, "Şu anda bu spekülatif rakamı bir kenara bırakırsak en az 50 milyon Euro'luk bir oyuncuyu nasıl olur da kaptırırsın" demezler mi? -aslında çok daha fazlası aklımdan geçiyor ama söyleyemiyorum-
Bu kadar mı rahat rahat eleştirilir, biri çıkıp bu adama sormaz mı "Sizin döneminizdeki şu olay nasıl oldu?" diye. At Bülent at, kale boş....
Not: Fotoğraftaki iki isim de tanıdık gelmedi mi?
Münih ekibiyle 2011'e kadar sözleşmesi bulunan Fransız yıldızın, takımda kalmak istediğini belirten Beckenbauer, piyasa koşullarına göre bir fiyat belirlediklerini söyledi.
SİZLERİ ANMADAN OLMAZ
Ribery ismi ne zaman ve nerede geçse her Galatasaraylı'nın içinde bir şeylerin hareketlendiğini bilmek zor olmamalı. 150 bin dolar için dünyanın en etkili futbolcularından birini bedavaya kaptırmak, en hafif ve kibar tabiriyle ihmalkârlık.
Şimdilerde Lig Tv'de yorumculuk yapan Bülent Tulun, Türk toplumunun balık hafızasından yararlanarak, sürekli atıp tutuyor. Gelen hocaya, transferlere, oyuncu kalitesine, yönetime v.s. v.s. Eh be adam, "Şu anda bu spekülatif rakamı bir kenara bırakırsak en az 50 milyon Euro'luk bir oyuncuyu nasıl olur da kaptırırsın" demezler mi? -aslında çok daha fazlası aklımdan geçiyor ama söyleyemiyorum-
Bu kadar mı rahat rahat eleştirilir, biri çıkıp bu adama sormaz mı "Sizin döneminizdeki şu olay nasıl oldu?" diye. At Bülent at, kale boş....
Not: Fotoğraftaki iki isim de tanıdık gelmedi mi?
F1'den bir dev daha çekildi
Alman otomotiv devi BMW, bu sezon sonunda Formula 1 sahnesinden çekileceği kararını açıkladı.
Şirketten yapılan açıklamada, 2009 sezonu sonunda BMW'nin Formula 1'e devam etmeyeceği belirtildi.
BMW'nin bu kararı; küresel krizden çok, 2009 sezonunda alınan başarısız sonuçlardan ötürü olduğu yorumlandı.
2008 yılının Aralık ayında Honda şirketi de, küresel krizi sebep göstererek, F1'den ayrıldığını açıklamıştı.
KUBICA FERRARİ'YE Mİ GİDİYOR?
BMW'nin bu kararı almasının ardından Polonyalı pilot Robert Kubica'nın da, geçirdiği kaza nedeniyle yarış hayatı tehlikede olan Felipe Massa'nın yerini alacağı konuşulmaya başlandı.
Liverpool'da yaprak dökümü
Real Madrid ve Liverpool, Alvaro Arbeloa'nın transferinde 4.5 milyon sterlin karşılığında anlaşmaya vardı.
2007 yılında Deportivo'dan 2.6 milyon sterlin karşılığında Anfield yolunu tutan İspanyol oyuncu, Glen Johnson transferi sonrasında takımdan ayrılmak istediğini birkaç kez açıklamıştı.
Real Madrid, Liverpool formasıyla 99 maçta 2 gol kaydeden Arbeloa'nın ardından Xabi Alonso'yu da almak için büyük çaba sarfediyor. Önümüzdeki günlerde Alonso'nun da Real Madrid'e gitmesi sürpriz sayılmaz..
DOSSENA DA, NAPOLİ YOLCUSU
Liverpool kulübünden bir ayrılık haberi de Dossena'dan geldi. Napoli'nin 4.3 milyon sterlinlik teklifi kabul edildi. Napoli Başkanı Aurelie De Lauerentiis, transferin an meselesi olduğunu açıkladı.
'Esrar'lı şampiyona tokat
Olimpiyat tarihine 8 altın madalya alarak geçen ABD'li yüzücü Michael Phelps, Kasım ayında South Carolina Üniversitesi kampusünde, esrar çekerken yakalanmış ve ceza almıştı.
Phelps ilk ciddi sınavı olan Dünya Yüzme Şampiyonası'nda, Alman Paul Biedermann'a geçildi. 200 metre serbestte Phelps'in 1:42.96'lık derecesini 1:42.00'la sulara gömen Bidermann, cam pipoda alem yapan ABD'li yüzücüye ciddi bir uyarıda bulunmuş oldu.
Zaten Olimpiyat Komitesi, fotoğrafların İngiliz basınında yer alması sonrası Phelps'in üstüne kalın bir çizik atmıştı, Bidermann bu çizgiyi biraz daha derinleştirdi.
Spor tarihi bu ve benzeri olayları çok yaşadı, eskiyi gören olmadı. Haaa, "Almışım 12 altın, bir Olimpiyat'ta 8 altın götürmüşüm; gerisi bana hikâye" derse Phelps, ona sözümüz yok. Çünkü bir başka sporcunun bunu yaşaması imkânsızla eşdeğer.
Phelps ilk ciddi sınavı olan Dünya Yüzme Şampiyonası'nda, Alman Paul Biedermann'a geçildi. 200 metre serbestte Phelps'in 1:42.96'lık derecesini 1:42.00'la sulara gömen Bidermann, cam pipoda alem yapan ABD'li yüzücüye ciddi bir uyarıda bulunmuş oldu.
Zaten Olimpiyat Komitesi, fotoğrafların İngiliz basınında yer alması sonrası Phelps'in üstüne kalın bir çizik atmıştı, Bidermann bu çizgiyi biraz daha derinleştirdi.
Spor tarihi bu ve benzeri olayları çok yaşadı, eskiyi gören olmadı. Haaa, "Almışım 12 altın, bir Olimpiyat'ta 8 altın götürmüşüm; gerisi bana hikâye" derse Phelps, ona sözümüz yok. Çünkü bir başka sporcunun bunu yaşaması imkânsızla eşdeğer.