30 Ağustos 2009

Ortaoyunu başladı, seyreyleyelim dostlar



Ortaoyunu başladı. Daha bol bol izleyeceğiz bunlardan. Her takıma eşit oranlarda dağıtılacak muhtemelen.

Tabii bir de Manisa'nın klasik Anadolu takımı ürkekliğini eklemek gerekiyor. 11'e 10 oynanan bir oyunda top çevireni, top gibi çevirirler öyle ya da böyle. Kazanmasını bilmeyenler her zaman için kaybetmeye mahkûmdur. Sen kazandığın kornerde hâlâ vakit geçirmeye çalışıyorsan, adresin Bank Asya olsun.

Sonra çıkıp "Bir hafta boyunca çok çalıştık verdiğimiz emeklere yazık" türünden içi boş cümleler kurmanın anlamı yok.

Fenerbahçe-Manisa maçı için benim çıkarımım; 3 haftadır bir biçimde Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ligi sürklase edecekleri konuşuluyor. Bu Fenerbahçe ligi sürklase ederse, ya 17 teknik direktör bu işi bilmiyordur ya da isim-forma-renk ağırlığı birilerinin üstüne çöküyordur.

Hani şu, "Fenerbahçe 11 pas yaptı hocam, top göstermiyorlar rakibe" diyerek, Galatasaray'ın oyunu ile sidik yarıştırtmaya kalkan arkadaşlara da örnek olsun bu maç. İki takım arasında 4. hafta itibariyle dağlar kadar fark var. Oyuncu kadrosu, oyun zenginliği, teknik direktör farkı gibi.

Ama AC Milan-Inter Milan maçındaki örnek, bizim ülkemizde yaşanmaz. Çünkü bu sınırlarda sonucu etkileyen çok başka faktörler var. Zaten "Şampiyonlukların sahada kazanılmadığını öğrendim" diyen bir başkana sahip takımın da, ne biçimde ya da ne şekilde kazandığını anlamamak için embesil olmak gerekir.

SEN OYNA BÜLENT, SEN OYNA

"6 yemez 5 yer, 8 yemez 7 yer" Bülent, iki yıldır sergilediği boş ukalalığın bedelini ufaktan ödemeye başladı. Öyle ajitasyonla, 'aslanım, kaplanım' muhabbetleriyle futbolun gerçekleri örtüşmüyor. Diyarbakır da, 2 tane salladı arkadaşın kalesine.

"Ben yarattım" anlayışıyla elindeki doğru düzgün futbolcuları bırakıp, yerlerine şehirde tutamayacağın türden adamlar getirmeye kalkarsan böyle olur.

Arsene Wenger'e bile bir biçimde dil uzatan bu kağıttan kahraman, sonunu kendi hazırladı. "Kaşınan saça Bağdat'tan tarak gelir" diye boşuna söylememişler.

Kızdırmayın ulen Mondi'yi



FC Köln'ün, Hamburg deplasmanında 3-1 yenildiği maçtan bir kare. Hakem Felix Brych'ın penaltı kararına fena sinirlenmiş Mondragon.

"Özledim bee" serisine koymak isterdim, olmadı. Büyük kaleciydi ama bundan önemli insan olarak 10 numara bir adamdı.

Mesut Özil seriye bağladı


Bundesliga'da Bayern Münih-Wolfsburg maçından sonra haftanın en ilgi çeken maçında Werder Bremen deplasmanda Hertha Berlin'i 3-2 geçerek, yoluna devam etti.

Olimpiyat Stadı'nda 49 bin 176 biletli futbolseverin izlediği karşılaşmanın ilk yarısı 0-0 eşitlikle sonuçlanırken, ikinci yarı gol sağanağı şeklinde geçti.

Bundesliga'da yılın oyuncusu olmaya aday Mesut Özil'in golüyle 1-0 öne geçen Werder Bremen, Tim Borowski ile farkı ikiye çıkarttı. Evsahibi takımda Piszczek'in golüne Naldo kısa sürede yanıt verince 3-1 Bremen öne geçti. Ebert'in 90. dakikasındaki gol ise sadece skor tabelasını değiştirdi.

Werder Bremen, yaklaşık 3 yıldan bu yana Bundesliga'nın en izlenir takımlarından biri, kim ne derse desin. Thomas Schaaf yönetimindeki yeşil-beyazlılar, hücum anlamında çok zengin organizasyonlar sergiliyor.

Mesut Özil'e ayrı bir parantez açmak lazım. Bu yıl Bundesliga'da 3. golüdü atan genç oyuncu Almanya Milli Takımı'nın da en yaratıcı oyuncularından biri. Kaçan balık büyük olurmuş. Türk Milli Takımı adına bu kez gerçekten de büyük bir balık kaçtı.

Şşşt o nasıl gol sevinci # 2


Dün Bayer Leverkusen-Bochum maçında Stefan Kiessling ve Sami Hyypia'nın gol sevincini vermiştik. Görmeyenler, görebilir link'e tıklayarak.

Yer yine Almanya, bu kez Bundesliga II. Maç; Alemannia Achen-FSV Frankfurt. Benjamin Auer ve Nico Herzig'in de gol sevinçleri yine biraz farklı ve değişik. Almanya'da böyle sevinmek yoksa bir gelenek mi?

Terry en yüksek maaş alan İngiliz oldu

Chelsea ve İngiltere Milli Takımı'nın başarılı savunma oyuncusu John Terry 5 yılda 39 milyon sterlin alacağı bir anlaşmaya imza attı.

Haftalık 150 bin sterlin karşılığında mukavelesini 5 yıllığına uzatarak, İngiltere futbol tarihinin en yüksek maaşını alacak oyuncu unvanını kazanacak.

Premier Lig'de şu anda en yüksek maaş 160 bin sterlinle Manchester City'den Robinho alırken, 141 bin sterlinle de, Frank Lampard ikinci sırada bulunuyordu. Ancak Terry'nin yeni mukavelesi bütün hesapları bozdu.

29 yaşındaki futbolcu böylece, 34 yaşına dek Londra ekibinde kalmayı garantilerken, Manchester City'den gelen boğucu ve sıkıcı tekliflerden de kurtulmuş oldu.

Manchester City, yaz aylarında John Terry için 30 milyon sterlin teklif etmiş fakat Chelsea bu öneriyi reddetmişti.


DÜNYADA EN İYİ ÜCRET ALAN OYUNCULAR


1. Cristiano Ronaldo (Real Madrid) - 219.000 £
2. Samuel Eto'o (Inter) - 186.000 £
3. Kaka (Real Madrid) - 175.000 £
4. Lionel Messi (Barcelona) - 170.000 £
5. Zlatan Ibrahimovic (Barcelona) - 160.000 £
6. Robinho (Manchester City) - 160.000 £
7. John Terry (Chelsea) - 150.000 £
8. Frank Lampard (Chelsea) - 141.000 £
9. Steven Gerrard (Liverpool) - 130.000 £
10. Emmanuel Adebayor (Manchester City) - 130.000 £

Not: Ücretler haftalık bazdadır.

Kezman 1 yıl Zenit'te


Mateja Kezman, Rusya'nın Zenit St. Petersburg takımıyla bir yıl kiralık olarak anlaştı.

PSG ile 2 yıllık daha sözleşmesi bulunan Sırp golcü Malaga, Betis, Sevilla gibi takımlarla transfe görüşmelerinde bulunmuş ancak bir sonuç alamamıştı. Öğle saatlerinde Rusya'ya uçan Kezman, bugün sözleşme imzalayacak.

Bir futbolcunun kariyerinin nasıl dikine iniş çizdiğinin örneğidir Kezman. PSV, Chelsea, Fenerbahçe, PSG ve Zenit. Muhtemelen kendisi açısından en iyi seçimi yaptı. Bundan iyisini bulamazdı.

İlk maç hatırası



Ayaktakiler: Iker Casillas, Karim Bedzema, Ezequiel Garay, Xabi Alonso, Kaka, Cristiano Ronaldo

Çömelenler: Raul Albiol, Marcelo Vieira Da Silva, Raul Gonzalez, Alvaro Arbeloa, Lassana Diarra.

Sezonun ilk maçının 11'i. İlk maç sıkıntılı geçti. Yeni bir kadro, yeni bir takım; haftalar ilerledikçe, ne gibi değişiklikler olacağımı merak ediyorum. Raul gitmeden huzur yok size.

Özledim be.... # 4



Uzun bacaklarını kadife gibi kullanan adam: Dr. Socrates.

Sizin haberciliğinize turp sıkayım


Fotoğraf gazetevatan adresinden alınmıştır. Bu habercilik anlayışını ne zaman terk edecek bu insanlar.

"Çok merak edin, fotoğrafı göstermeyiz, hepiniz kerizsiniz" dercesine, "Galatasaray sol çizgiye kiralık oyuncu aldı" gibi 'hipersoniksalakça' bir başlıkla haber sunmak.

Kendi salaklıklarının sınırlarını çizmeye mi çalışıyorlar yoksa hangimiz daha salağız diye her gün yarışıyorlar mı, bu editör müsvetteleri.

Hayır, ben dünyada örneğini görmedim. Eğer gören, bilen varsa lütfen bilgilendirsin. Bu kadar aptalca başlıklar atıp, sonra Caner Erkin'in suratına photoshop'ta 'blur' atarak, kaç kişiye daha fazla tıklatıyorlar acaba.

Haberin hiçbir unsuru yok şekilde görüldüğü üzere. Başlık zaten spot kıvamında olarak, başlık demeye bin şahit ister.

Tam emin olmamakla birlikte bu tip haberciliğin öncüsünün Ufuk Güldemir olduğunu düşünüyorum. Başka birinden çıkabileceğini sanmıyorum.

Milliyet, Hürriyet ve isimlerini bilmediğim ve hiç içine girip de bakmadığım bir dolu internet sitesi de bu işi böyle yapıyor.

Aferin size, devam edin böyle. Umarım sizi binlerce kez 'tıklarlar'.

Inter kedi AC Milan fare olursa


Milano derbisine değinmeden olmaz. Sezonun ikinci haftasında iki takımı karşı karşıya getiren maçın ismi dışında derbi özelliği taşımayacağını ve Inter Milan'ın kedi-fare oyunu sergileyeceği çok açıktı. Maç bir nevi Oscar De la Hoya-Mike Tyson'un karşılaşması gibiydi.

Transfer döneminde Zlatan Ibrahimovic'i kaybeden Inter, kadrosunu Eto'o, Lucio, Motta, Sneijder ve Diego Milito ile takviye ederken, AC Milan bütün bir transfer döneminde yaptığı tek akılcı hamle Pirlo'yu takımda tutmak olmuştur.

Zaten iki yıldır ligi domine eden Inter bir de, kadrosunu olabildiğince güçlendirmişken, "Derbidir her sonuca açıktır" gibi bir anlayışın olması hiç mantıklı değil. Evet, futbol bu her sonuca açıktır ama bu her zaman gerçekleşmez. Dün gece bunu bekleyenler fena halde yanıldı.

Eğri oturup doğru konuşmak gerekir, bugün Türkiye'de hangi kulüp Pirlo ve Pato haricinde bir futbolcuyu ister takımında. Şahsen Galatasaray'da ikisi dışında hiçbir futbolcuyu görmek istemem, AC Milan'dan.

Inter'e baktığımızda Maicon, Samuel, Lucio, Eto'o, Stankovic, Milito, Sneijder.... Bitmiyor isimler. Oyuncu listesine bakıldığında zaten Inter Milan maça 1-0 önde başlıyor. Buna bir de Jose Mourinho-Leonardo faktörü eklendiğinde 2-0'a geliyor.

AC Milan, İstanbul'da kaybettiği Şampiyonlar Ligi finalinde takımı yeniden revize etmesi gerektiğini anlamalıydı. Son atımlık barut 2005 yılında bitti ancak Berlusconi-Galiani ikilisi sinekten yağ çıkartmaya uğraştılar senelerce.

Şimdi harç bitti yapı paydos. AC Milan ne Roma'nın, ne Juve'nin rakibi olamaz. Bu yıl Şampiyonlar Ligi'ne gitmeleri bile hayal olabilir.

Sıklet farkı maçı da belirledi. Leonardo muhtemelen ligi tamamlayamayabilir. Alınan sonuçlar Casanova Silvio ve Galiani ikilisinin hanesine yazılmalı. Çünkü günahı da vebali de onların üstünde.

Koca bir transfer sezonu Huntelear hamlesinden ve ağlamaklı geçen "Futbolcu maliyetleri çok yüksek" nidalarından başka bir şey duymadık. Malumun ilanı bu ağlamaklı günlerden başlamıştı.