5 Kasım 2009

Yoksa Rijkaard değişiyor mu?


Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'nde Bükreş deplasmanında bu yılki Avrupa geleneğini bozmadan 3-0 galip gelerek, yoluna devam etti.

Hemen her yerde "Rijkaard asları dinlendirecek" teranesi süredursun, teknik direktör Rijkaard, beklentinin aksine Romanya'da Sivasspor maçındaki kadroyu sahaya sürdü. Belli ki, Hollandalı pazar günkü takımın performansından memnun kalmış. Zaten birbirine benzer iki maç izlememiz, Rijkaard'ın da haklılığını ortaya çıkardı.

Fenerbahçe maçı sonrası sakatlıklar ve cezalar Rijkaard-Neeskens ikilisini Türkiye gerçeklerinde 'doğru'yu bulmasını sağladı. Ne yazık ki, Türkiye'de futbol 22 kişinin oynadığı yer yer estetik içeren oyundan çok; oyunu bozan, sertliğin topa değil adama olduğu bir oyunu içeriyor ve öyle algılanıyor.

(Bu tezimi çok gerilere gitmeden açıklayayım: Lincoln'ün Hacettepe maçında rakip 10 kişi kaldıktan sonra yaptığı hareketler bu ülkede "Terbiyesizlik ve rakiple dalga geçilme sayıldı." Ve televizyonlarda yorum yapan adamlar, "Abi ben olsam ayağını kırardım" cümleleriyle, ülkedeki hakim futbol anlayışını sergilediler)

HANGİ ÜÇLÜ DAHA İYİ?

Bu yüzdendir ki, Mustafa Sarp-Mehmet Topal-Barış'tan kurulu orta saha, Elano-Arda-Keita'dan (ya da Kewell) kurulu orta saha üçlüsü Türkiye ligleri dahilinde daha çok iş yapabilecek özellikte. Tabii, sakatlıklar ve cezalıların dönmesiyle Rijkaard nasıl bir dizilimde bulunacak bu bilinmez.

Sivasspor ve Dinamo Bükreş maçları gösterdi ki, Mehmet Topal'ın sahada bulunması Galatasay açısından çok önemli. Eğer sezona Gökhan Zan-Servet ikilisi ile devam edilecekse defans hattında, Mehmet Topal olmazsa olmaz durumundadır. Ayrıca Mehmet Topal'ın Bükreş maçında attığı golde olduğu gibi ekstra özellikleri bulunuyor.

KEWELL'LA İMZA, BOMBA TRANSFER KIVAMI

Kewell için ne söylesem az gelir. Israrla ve şiddetle bu adamla bir an önce sözleşme imzalanmasını bekliyorum. Sahadaki enerjisi, gülümseyen yüzü, beklenmedik anlarda attığı gollerle bu takım için çok şey ifade ediyor. Burada mutlu olduğunu defalarca açıklayarak, yönetime açıktan mesaj yolluyor. Ama eğer devre arasında bir imza atılmazsa, taraftarın çok sevdiği bu adam 'Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz' pozisyonuna gelecek. Bu yüzden, bir taraftar olarak, Kewell'la atılacak imzayı bomba transfermiş gibi karşılayacağımı belirtmek isterim.

Galatasaray yavaş yavaş rayına oturmaya başlıyor aslına bakılırsa. Rijkaard Türkiye gerçeklerini yaşayarak görüyor, takım birbirinin dilinden konuşmaya başlıyor. Sezon başından bu yana söylediğim gibi, bir şampiyonluk beklentim yok.

Skordan ilintisiz olarak sadece iyi futbol oynayan ve izleyeni eğlendiren bir takım istiyorum. Burada sorun, ne takımda, ne yönetimde ne teknik ekipte; sorun Türkiye'deki futbol ve başarı anlayışında. Zaten düşünce kırılabilse gerçekten bir-iki adım atabileceğiz ülke olarak.

Son not: Sabri'nin, Nonda'ya attığı ve Dani Alves'i kıskandıracak ortası ile Mehmet Topal'ın sol ayakla filelere bıraktığı top, pasta üstündeki krema oldu.

Çıplak vücutta sushi


Fotoğraf, İstanbul'da bir sushi restoranından. Bikinili bir kızın üstünden servis ediliyor sushi.

Aslında dünyanın birçok ülkesinde çıplak kızların üstünden servis edilirken, Türkiye'de bikinili kızlar aracılığıyla yapılıyor. Restoranda her çarşamba günü "Nyotaimori geceleri" düzenlenecekmiş. Maliyeti kişi başına 350 dolar.

Hiç lafı eveleyip gevelemeden direkt yazacağım. "Arap yağı bol bulunca bir tarafına sürermiş." Bizimkisi tam o hesap.

Bu ülkede binlerce insan kamyonların üstünden atılan ekmekler için birbirini ezerken, çamurların içine düşen ekmekleri alabilmek için öldüresiye bir çaba gösterirken, bu yavşakların çıplak ya da bikinili kadınların üstünden üç parça sushi yiyecek diye 350 dolar para vermeleri (aslında parası önemli değil)tek kelimeyle orospu çocukluğu.

Bu yavşak güruh, birtakım dergilerde gördükleri hayatlara öykünerek, nasıl kazandıkları belli olmayan bu paraları saçmalarının hesabı bir gün sorulur. "Keser döner, sap döner; gün gelir. hesap döner" demişler. Bu aymazlığın, bu iğrençliğin hesabı er geç sorulur bunlardan.

Dünyadaki en iğrenç toplumlardan biriyiz muhtemelen ve bu iğrenç topluluğu yıllardan bu yana ülkeyi yöneten "sağ" iktidarlara borçluyuz. Ahlâk bekçiliği üstünden oy avcılığı yapıp, birtakım gerizekâlı kitle ve besledikleri asalaklar sayesinde iktidar olabilen bu iktidarlar, işte bu görüntüleri yarattılar.

Sorsan, 'Kişisel özgürlükten' dem vurur, son günlerde pek moda ya, bu kişisel özgürlük işi. Çok şey geliyor, dilimin ucuna kadar ama yazmayacağım daha fazla. Tek söyleyebileceğim, hepiniz can çekişerek geberin, açlık içinde...

Her zaman böyle görülmez


Dakika 89 ve Sneijder'in golü gelir. Jose Mourinho'yu böyle görmek, her zaman yaşanabilir bir durum değil.