30 Kasım 2009
Yücelman ve Uluçay artık yok
Bugün iki tane boktan ölüm haberi aldım. Biri spor gazeteciliğinin duayen isimlerinden Abdülkadir Yücelman.
Bir diğeri ise herkesin çok sevdiği "Karpuz kabuğundan gemiler yapmak" filminin yönetmeni Ahmet Uluçay.
Yazarken bile içim bir garip oluyor. İkisi de çok güzel insanlardı.
Futbolun boşboğaz ve ukala ulemaları
Geriye sarmayı severim, hele de konu futbolsa. Ama önce şu anki tabloyu vermek elzem.
Fenerbahçe 31 puanla lider, Beşiktaş 1 puan gerisinde ikince, Bursaspor 29 puanla üçüncü, Galatasaray aynı puanla döndüncü ve Kayserispor da 28 puanla beşinci durumda.
Flasback yaptığımızda futbolun boşboğaz ulemalarının sezon başı ile ligin 8. haftasına kadar olan bölümde yaptığı yorumların hepsinde Fenerbahçe ile Galatasaray'ın ligi açık ara önde götüreceğini, bu iki takımı zorlayacak takımın çıkamayacağını, kadro olarak her iki takımın da ligin çok üstünde olduğunu söylediklerini herkes anımsıyordur.
İş artık öyle bir noktaya geldi ki, Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki şampiyonluk yarışında Turkcell Süper Lig'deki diğer 15 (Ankaraspor'u sayamıyoruz) takımın figüran rolünde olduğu bile söylendi.
Futbol ukalalık kaldırmaz nitelikte bir oyundur, hele boş ukalalığı hiç kaldırmaz. Elbette ki, Beşiktaş'ın içinden geçtiği buhran dolu günler hesaba katıldığında önyargılı yorumların olması doğal. Ancak ligdeki takımların hepsini, kendi içinde sindirme planları 14. hafta geride kalırken, tatlı bir tebessüm olarak hatırlayacağız.
Aslında, sadece bu yıla özgü bir durum değil. Yaklaşık 10 yıldır Fenerbahçe ve Galatasaray ekseninde bir lig geçmesi isteniyor. Güzel kızı iki esas oğlandan hangisinin kapacağına yönelik, kuru gürültü içeren kavgada diğerleri ise -ki Beşiktaş da dahildir diğerlerine- bu iki esas oğlana zaman zaman yardımcı olan, zaman zaman da birinin kazanmasını isteyen figüran rolündeler.
Geçen yıl, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in aslında çok da haklı biçimde dillendirdiği "İki büyük yaratılmak isteniyor" çıkışı, her ne kadar sezon sonunda kendi lehine gelişse de, çok ama çok haklılık içeriyor.
Sadece son 10 yıla baktığımızda bu gerçeği görebilmek mümkün. Evet, kabul ediyorum ki, zaman zaman bu takımlar ligi haklı olarak forse ettiler fakat sesi yüksek çıkanın haklı göründüğü Türkiye futbol ortamında, başkalarının sesinin çıkması sürekli olarak engelleniyor.
Esas oğlan-figüranlar eksenindeki lig, Beşiktaş'ın Sivasspor deplasmanındaki 1-0'lık galibiyeti ile Bursaspor'un Galatasaray'ı yenmesiyle sona erdi. Bu çok devam eder mi, açıkçası bilemiyorum. Bildiğim tek şey, bunun devam etmesini istediğim. Her yıl Fenerbahçe-Galatasaray yarışından çok sıkıldım, bu saçma ligi iki takımın benzer yöntemlere başvurarak forse etmesi içimdeki futbol sevgisini de baltalıyor.
Bir Anadolu-İstanbul ayrımı yapmak istemiyorum ancak önce futbolsever sonrasında Galatasaraylı olarak -çünkü önce futbolseverim- bu ligde Kayseri'nin, Gençlerbirliği'nin, Bursaspor'un -her ne kadar sevmesem de- şampiyon olmasını diliyorum. Çünkü ulus futbolu Fenerbahçe-Galatasaray kayıkçı kavgasından büyük yara alıyor ve bu yarayı en çok futbolu sevenler alıyor.
Umuyorum Kayserispor ya da Bursaspor bu yarışın içinde sonuna kadar olur, geçtiğimiz yılın şampiyonu Beşiktaş'ın yeniden yarışın içinde olması, beni mutlu ediyor.
Yazının en başına dönersek. Futbolun boşboğaz ve ukala ulemalarının "Bu iki takımı kimse zorlayamaz", "Mustafa Denizli 2. yılında asla başarılı olamaz", "Kayserispor helva gibi olmuş" gibi zırvalar umarım sonlanır.
Kimse futbol konusunda ukalalık yapmasın mümkünse. Oturalım ve doğru düzgün izleyelim. Sezon sonu şampiyon olanın -tabii eğer şike-teşvik-bahis üçgeninde yer almamışsa ki, umutsuzum bu konuda- elini sıkmasını bilelim.
İki kelimeyi biraraya getirip konuşamayan adamları da okumaktan vazgeçelim mümkünse. Kahvedeki adamla aynı dili konuşan gazeteciler ne yazık ki sadece bizim ülkemizde var.