Sinirim geçmeden yazmayayım. Hüseyin Göçek çok seviyor Galatasaray'a puan kaybettirmeye. Son 15 dakikadaki Galatasaray futbolu ve Göçek'in yönetimi rezaletti.
Tek söyleyebileceğim hem Arda hem de Elano'nun oyundan çıkması hataydı. Takıntılıyım biliyorum ama bu Aydın ne zaman oyuna girse gol yiyoruz. Sinirim geçmeli önce...
6 Aralık 2009
Herkese günaydın beyler!
Biraz önce bloglara bakındım. Herkes Kayserispor'u yazmış. İşte tam da bu yüzden Türk futbolu adam olmaz, tıpkı medyadan farklı olduğunu savunun blog yazarları yüzünden.
Haftalardır bu ligin en iyi futbol oynayan takımlarından biri. Gol yemiyorlar, hiçbir oyuncuya gebe kalmadan sistem içinde oynuyorlar. Geçtiğimiz yılların Sivasspor örneğinden çok farklılar yani.
Tolunay Kafkas bu ligin en düzgün insanlarından biri, hocalık vasıfları dışında. Oynattığı futbol bana Kalli'nin ilk Galatasaray dönemini anımsatıyor. Takıma baktığımızda hangi oyuncu Fenerbahçe'de, Galatasaray'da ya da Beşiktaş'ta ilk 11 oynar, söylemekte güçlük çekersiniz -muhtemelen tek isim Makukula olur-.
Söylediğim gibi, Türkiye'de futbol ortamı, "Ben farklıyım" diyen adamların bile farksızlığı ve renksizliği yüzünden bir adım ilerlemez. Bir şeyi görebilmek için gözünüzün tam içine sokulmasına gerek yok. Bazen o kendisini çok önceden belli eder.
Tabii ki, kimsenin ne yazdığını sorgulamak değil niyetim ancak Kayserispor daha liderliğe yükseldiği anda Arşimet'in "Evreka! Evreka!" dediği gibi bir anda harekete geçmek ve alttan alta "Ulan şu basında benim gibi yazan bir tane adam yok" düşüncesini birtakım spektaküler kelimelerle dile getirmek gerçekçi olmuyor.
Yani sözüm şu ki, aslında görülmeyeni görmek gerekiyor. Gerçek gözümüzün önünde belirmeden...
Haftalardır bu ligin en iyi futbol oynayan takımlarından biri. Gol yemiyorlar, hiçbir oyuncuya gebe kalmadan sistem içinde oynuyorlar. Geçtiğimiz yılların Sivasspor örneğinden çok farklılar yani.
Tolunay Kafkas bu ligin en düzgün insanlarından biri, hocalık vasıfları dışında. Oynattığı futbol bana Kalli'nin ilk Galatasaray dönemini anımsatıyor. Takıma baktığımızda hangi oyuncu Fenerbahçe'de, Galatasaray'da ya da Beşiktaş'ta ilk 11 oynar, söylemekte güçlük çekersiniz -muhtemelen tek isim Makukula olur-.
Söylediğim gibi, Türkiye'de futbol ortamı, "Ben farklıyım" diyen adamların bile farksızlığı ve renksizliği yüzünden bir adım ilerlemez. Bir şeyi görebilmek için gözünüzün tam içine sokulmasına gerek yok. Bazen o kendisini çok önceden belli eder.
Tabii ki, kimsenin ne yazdığını sorgulamak değil niyetim ancak Kayserispor daha liderliğe yükseldiği anda Arşimet'in "Evreka! Evreka!" dediği gibi bir anda harekete geçmek ve alttan alta "Ulan şu basında benim gibi yazan bir tane adam yok" düşüncesini birtakım spektaküler kelimelerle dile getirmek gerçekçi olmuyor.
Yani sözüm şu ki, aslında görülmeyeni görmek gerekiyor. Gerçek gözümüzün önünde belirmeden...
Baklava dilimli Ronaldo
Real Madrid, etinden sütünden faydalanmalı bu adamın. Misal; iç çamaşırı sektörüne giren kulübün, Ronaldo'yu manken olarak kullanması denk düşermiş.
O değil de, hayatı bu kadar didik didik ediliyor, herif alemden aleme sekiyor, düşüp kalkmadığı kalmadı ama vücudu bir acayip. Şu baklava dilimi dediklerinden.
Çalışmanın hatta çok çalışmanın karşılığı, kendisini Ronaldo olarak gösteriyor. Bu da, Ronaldo olmak isteyenlere örnek olsun. Demek ki, sadece iki çalım atıp, top sektirmekle olmuyor.