7 Aralık 2009
Hüseyin Göçek'in Galatasaray istatistiği
02 Aralık 2007 Galatasaray: 2 İBB : 2
15 Nisan 2008 Galatasaray: 1 - Gençlerbirliği: 1 Fortis Türkiye Kupası
05 Ekim 2008 Bursaspor: 2 - Galatasaray: 1
09 Kasım 2008 Fenerbahçe: 4 - Galatasaray: 1
27 Ocak 2009 Galatasaray: 1 - Sivasspor: 1 Fortis Türkiye Kupası
19 Nisan 2009 İBB: 0 - Galatasaray: 1
06 Aralık 2009 Galatasaray: 1 - İBB: 1
Son iki Türkiye Kupası maçını yöneten Göçek'le Galatasaray üst tura çıkmayı da başaramadı.
Bu arada her İBB maçını bu mu yönetmek zorunda. Amaaa, son 15 dakikada böyle oynamak da Galatasaray'a yakışmıyor o ayrı..
Serdar Ortaç'tan 'açılım türküsü' beklentisi
Yıl 1999; dönem gereği Türkiye'de havanda su dövenlerin milliyetçilik tavrı pek gelişmiş.
Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde Ahmet Kaya, "Yeni albümüme Kürtçe şarkı koymak istiyorum ve bir de klip çekeceğim" der. Demesiyle de, kızılca kıyamet kopar. Çatal-kaşık-bıçak fırlatanlar, en basit ve en iğrenç şoven milliyetçilik hamasetiyle mikrofonu eline alıp 10. Yıl Marşı söyleyenler ve neredeyse Ahmet Kaya'yı linç edecek, ortak bir tavır (!)
Aradan 10 yıl geçti, zaman 'demokratik açılım dönemi'. O gün sahneye yırtık dondan fırlar gibi çıkanlar, bugün konjonktür gereği başka şeyler söylüyor. Tabii ki Serdar Ortaç'tan söz ediyorum.
Çok pişmanmış o gün yaptıklarından, genç ve de cahilmiş. Her Türk genci gibi gaza gelmiş. (Her Türk genci nasıl gaza geliyorsa). Aslında o gece Ahmet Kaya'nın Kürtçe şarkı söylemesine izin verilmeliymiş (Ahh, çok teşekkürler iznin için)
Serdar Ortaç'ın Milliyet gazetesindeki röportajında bomba cümleler bundan sonra başlıyor. "Bugün aynı şey olsa böyle bir tepki asla göstermem. Şimdiki hükümetimiz bize birlikte yaşamayı öğretiyor. Bunu anlamamızı gerçekten istiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda nasıl onca millet bir arada yaşadıysa, ABD’de o kadar etnik grup bir bütün olabiliyorsa biz de başarabiliriz. Başarmalıyız."
Vay Serdar vay. Seni ılımlı insan, seni Türk müziğinin uslanmaz ve ele avuca sığmaz harika-afacan çocuğu. Demek "Hükümetimiz bize birlikte yaşamayı öğretiyor". Bundan önce birlikte yaşamayı bilmiyorduk ancak ve ancak yeni yeni öğreniyoruz birlikte yaşamayı.
Bayrak direğindeki bayrak karakterindeki adamların ileri gelenlerinden biri Serdar Ortaç. Rüzgârın yönüne göre ne tarafa doğru dalgalanmayı kısa zamanda öğrenen bu tiplerin en büyük özelliklerinden biri de; katı halden sıvı hale, sıvı halden katı hale çok çabuk geçiş yaparak, bulundukları ortamın şeklini ve hacmine kavuşmaları.
Kendisinden bir an önce 'demokratik açılım türküsü' bekliyorum. Şöyle göbek üstünde dilim dilim Diyarbakır karpuzu da olursa döneme denk düşer, tadından yenmez. Hatta türkü Kürtçe olursa, Diyarbakır karpuzuyla birlikte daha bir lezzetli olur.
Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde Ahmet Kaya, "Yeni albümüme Kürtçe şarkı koymak istiyorum ve bir de klip çekeceğim" der. Demesiyle de, kızılca kıyamet kopar. Çatal-kaşık-bıçak fırlatanlar, en basit ve en iğrenç şoven milliyetçilik hamasetiyle mikrofonu eline alıp 10. Yıl Marşı söyleyenler ve neredeyse Ahmet Kaya'yı linç edecek, ortak bir tavır (!)
Aradan 10 yıl geçti, zaman 'demokratik açılım dönemi'. O gün sahneye yırtık dondan fırlar gibi çıkanlar, bugün konjonktür gereği başka şeyler söylüyor. Tabii ki Serdar Ortaç'tan söz ediyorum.
Çok pişmanmış o gün yaptıklarından, genç ve de cahilmiş. Her Türk genci gibi gaza gelmiş. (Her Türk genci nasıl gaza geliyorsa). Aslında o gece Ahmet Kaya'nın Kürtçe şarkı söylemesine izin verilmeliymiş (Ahh, çok teşekkürler iznin için)
Serdar Ortaç'ın Milliyet gazetesindeki röportajında bomba cümleler bundan sonra başlıyor. "Bugün aynı şey olsa böyle bir tepki asla göstermem. Şimdiki hükümetimiz bize birlikte yaşamayı öğretiyor. Bunu anlamamızı gerçekten istiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda nasıl onca millet bir arada yaşadıysa, ABD’de o kadar etnik grup bir bütün olabiliyorsa biz de başarabiliriz. Başarmalıyız."
Vay Serdar vay. Seni ılımlı insan, seni Türk müziğinin uslanmaz ve ele avuca sığmaz harika-afacan çocuğu. Demek "Hükümetimiz bize birlikte yaşamayı öğretiyor". Bundan önce birlikte yaşamayı bilmiyorduk ancak ve ancak yeni yeni öğreniyoruz birlikte yaşamayı.
Bayrak direğindeki bayrak karakterindeki adamların ileri gelenlerinden biri Serdar Ortaç. Rüzgârın yönüne göre ne tarafa doğru dalgalanmayı kısa zamanda öğrenen bu tiplerin en büyük özelliklerinden biri de; katı halden sıvı hale, sıvı halden katı hale çok çabuk geçiş yaparak, bulundukları ortamın şeklini ve hacmine kavuşmaları.
Kendisinden bir an önce 'demokratik açılım türküsü' bekliyorum. Şöyle göbek üstünde dilim dilim Diyarbakır karpuzu da olursa döneme denk düşer, tadından yenmez. Hatta türkü Kürtçe olursa, Diyarbakır karpuzuyla birlikte daha bir lezzetli olur.
Coritiba-Fluminense 1. meydan savaşı
Onlar utanmaz Mustafa
"Ben Premier Lig'i seyredince futbolculuğumdan utanıyorum, keşke bizim hakemler de izleyip, onlar da hakemliklerinden utansalar."
Ah be Mustafa, onlarda utanacak yüz olsa, yedikleri ana-avrat küfürleri sineye çekerler mi? Bir tanesi de, "Ben bu kadar küfür yedim, bu maçı keserim" diyebilirler mi? Yüz surat, hacı murat misali birçoğu. Binbir çeşit hırsızlık türü var Göçek ve onun gibilerininki emek hırsızlığı.
Geldiğin günden bu yana seni çok seviyorum, bugün gözümde daha da büyüdün. Gerçekten adammışsın.
Ah be Mustafa, onlarda utanacak yüz olsa, yedikleri ana-avrat küfürleri sineye çekerler mi? Bir tanesi de, "Ben bu kadar küfür yedim, bu maçı keserim" diyebilirler mi? Yüz surat, hacı murat misali birçoğu. Binbir çeşit hırsızlık türü var Göçek ve onun gibilerininki emek hırsızlığı.
Geldiğin günden bu yana seni çok seviyorum, bugün gözümde daha da büyüdün. Gerçekten adammışsın.
Galatasaray-İBB maçına dair
Çok şey var aslında bu maçta konuşulması gereken ama ben içlerinden tane tane ayıklayarak gideceğim.
1- Galatasaray futbol iştahı olarak, Fenerbahçe maçı sonrası yaşadığı buhranlı dönemi atlatmışa benziyor. Sahada ne yaptığını bilen bir takım vardı maçın 80. dakikasına kadar.
2- Arda Panathinaikos maçıyla başlayan çıkışını bu karşılaşmada da gösterdi. Yeniden kendini futbola vermiş bir Arda izlemek, beni çok mutlu ediyor.
3- Elano Galatasaray'a geldiği günden bu yana en efektif oyununu oynadı, sahanın her yerinde varlığını gösterdi. Attığı diyagonal paslar, gol noktalarını zorlaması, ilk kez "Bu muymuş Elano?" cümlelerini boşa çıkarttı.
4- Baros'un eksikliği bu kaçta bir kez daha kendini gösterdi. Nonda harika bir yedek ancak Galatasaray'ın ileri ucunda sürekli dikine oynayan bir oyuncuya ihtiyaç var, sistem itibariyle.
5- Teknik direktör Rijkaard, açın son 20 dakikasında önce Elano ardından da Arda'yı çıkartmakla, takımın daha da geriye çekilmesini sağladı. Bu tip oyuncular, tam da bu anlar için büyük ihtiyaç.
6- Hüseyin Göçek, maçın genelinde her iki takım adına da berbat kararlar verdi. Gözünün önünde Uğur'un rakibinin bileğine basmasını faulle geçiştiren bir adamın, yine gözünün önünde kornere çıkan topa aut kararı vermesi, onun ne kadar yeteneksiz olduğunun göstergesiydi. Ancak Göçek'in her yönettiği Galatasaray maçında verdiği kararların yanlışlığı artık bardağı taşırma noktasına gelmiştir.
7- Galatasaray, 1-0 öne geçtiği tüm maçlarda, son 15 dakikaları oynamak konusunda çok acemi davranıyor. Bütün bir maç üstünlüğünü kabul ettirdiğin rakip karşısında her ne kadar baskı yesen de geriye çekilmek Galatasaray'a yakışmıyor. Maçın 87. dakikasında ekranda beliren 'Son 5 dakika topla oynama süresi Galatasaray % 20 - İBB % 80' rakamının analiz edilmesi şart. Galatasaray hiçbir rakip karşısında bu denli mahkûm olmamalı.
8- Aydın takıntım gün geçtikte daha da büyüyor.
9- Mustafa Sarp'ın o yırtık forması Hüseyin Göçek'e hediye edilmeli. Çünkü İBB'nin aldığı 1 puanda büyük emeği var.
1- Galatasaray futbol iştahı olarak, Fenerbahçe maçı sonrası yaşadığı buhranlı dönemi atlatmışa benziyor. Sahada ne yaptığını bilen bir takım vardı maçın 80. dakikasına kadar.
2- Arda Panathinaikos maçıyla başlayan çıkışını bu karşılaşmada da gösterdi. Yeniden kendini futbola vermiş bir Arda izlemek, beni çok mutlu ediyor.
3- Elano Galatasaray'a geldiği günden bu yana en efektif oyununu oynadı, sahanın her yerinde varlığını gösterdi. Attığı diyagonal paslar, gol noktalarını zorlaması, ilk kez "Bu muymuş Elano?" cümlelerini boşa çıkarttı.
4- Baros'un eksikliği bu kaçta bir kez daha kendini gösterdi. Nonda harika bir yedek ancak Galatasaray'ın ileri ucunda sürekli dikine oynayan bir oyuncuya ihtiyaç var, sistem itibariyle.
5- Teknik direktör Rijkaard, açın son 20 dakikasında önce Elano ardından da Arda'yı çıkartmakla, takımın daha da geriye çekilmesini sağladı. Bu tip oyuncular, tam da bu anlar için büyük ihtiyaç.
6- Hüseyin Göçek, maçın genelinde her iki takım adına da berbat kararlar verdi. Gözünün önünde Uğur'un rakibinin bileğine basmasını faulle geçiştiren bir adamın, yine gözünün önünde kornere çıkan topa aut kararı vermesi, onun ne kadar yeteneksiz olduğunun göstergesiydi. Ancak Göçek'in her yönettiği Galatasaray maçında verdiği kararların yanlışlığı artık bardağı taşırma noktasına gelmiştir.
7- Galatasaray, 1-0 öne geçtiği tüm maçlarda, son 15 dakikaları oynamak konusunda çok acemi davranıyor. Bütün bir maç üstünlüğünü kabul ettirdiğin rakip karşısında her ne kadar baskı yesen de geriye çekilmek Galatasaray'a yakışmıyor. Maçın 87. dakikasında ekranda beliren 'Son 5 dakika topla oynama süresi Galatasaray % 20 - İBB % 80' rakamının analiz edilmesi şart. Galatasaray hiçbir rakip karşısında bu denli mahkûm olmamalı.
8- Aydın takıntım gün geçtikte daha da büyüyor.
9- Mustafa Sarp'ın o yırtık forması Hüseyin Göçek'e hediye edilmeli. Çünkü İBB'nin aldığı 1 puanda büyük emeği var.