9 Ocak 2010
Herkese iyi pazarlar
Pazar günü geldi çattı, bütün hafta çalıştık yorulduk. Pazar günü de, nadasa bırakmak gerekir vücudu. Ki, haftaya enerji toplayıp, 'aslan' gibi olalım.
Zorunluluğu olmayan herkese tavsiye ederim, sonra yaş kemale ermeye başlayınca, "Ah oram ağrıyor" diye hayıflanıyor insan. Şimdiden uyarıyorum, sonra 'uyarmadı' demeyin.
Galatasaray-Orduspor maçı var 13.30'da, kupa maçıdır sürprizi bol olur her zaman. İzlemenin dışında bir eylem düşünmüyorum. Fevkalede bir gelişme olmazsa Pazartesi gününe kadar izin istiyorum.
Herkes kendine iyi baksın. Bu da günün sözü olsun...
Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim (Bernard Shaw)
Bu CD'ler neyin nesidir?
Anadolu'nun çeşitli yerlerine gönderilen bu CD'ler nedir?
a) Şeriat Devleti'nin habercisi
b) Eğlence olsun diye hazırlanmış CD
c) 'Neden biz de Grammy adayı olmayalım' diyenlerin CD'si
d) Hadi bana eyvallah!
e) Tırsın bizden mesajı
Not: Bu CD'ler yılbaşı hediyesi olarak milletvekillerine yollanmış. Şimdi de Atatürkçü Düşünce Dernekleri'ne yollanmaya başlanmış.
Koala olmak varmış
Haklısın Schumy 'Bu kadar da olmamalı'
Dün akşam eve geldiğimde Schumy'den "Abi Togo milli takımı Afrika Uluslar Kupası için gittiği ülkesinde silahlı saldırıya uğramış. Tamam Futbol Ezilen Halkların mutluluğudur ama bu kadar da olmamalı bence. Bu konu ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyor musun?" diye bir yorum geldiğinde ilk önce güldüm ve sesli bi biçimde "Yahu, saldırıyı ben mi düzenledim" sanki diye bir cümle sarf ettim.
Tabii ki, aslında Schumy bunu kastetmişti. Kuvvetle muhtemeldir ki, Angola'daki saldırı gerçekleştiğinde herkesin aklına "Acaba Dünya Kupası'nda da yaşanır mı?" sorusu gelmiştir. Vardır böyle bir ihtimal ama Güney Afrika'da olduğu için değil, kirlenen dünyadan ötürü yaşanabilir.
Nasıl 1972 Münih Olimpiyatları'nda 'Kara Eylül' 11 İsrailli sporcuyu kaçırıp öldürdüyse, Güney Afrika'da, Brezilya'da, Londra'da da böyle bir ihtimal vardır.
'Beyaz adam' Afrika'nın tamamını (Habeşistan sömürge olmayan tek ülkedir) önce ucuz işgücü için, sonra zengin maden yatakları (elmas, altın, bakır, demir) için kıtayı sömürge haline getirdikten sonra zenginliğin asıl sahiplerini yoksulluğa terk etti. Haliyle bu kadarla da kalmadı. Bu sömürge ülkeler bağımsızlıklarını kazanırken, hiç elini çekmedi o ülkelerden.
Burada çok uzaklara gitmeden bir örnek vereceğim. 2002 yılında Belçika hükümeti Kongo Demokratik Cumhuriyeti lideri Lumumba'nın 'öldürülmesine giden olaylarda inkar edilemez bir sorumluluk payına sahip olduğunu' resmi olarak kabul etti. Bu açıklamanın birkaç ay sonrasında Temmuz 2002'de de ABD hükümeti CIA'nin, Lumumba karşıtlarına para ve politik destekte bulunarak, Albay Mobutu'ya (Sese Seko) silah ve askeri eğitim sağlayarak Lumumba'nın öldürülmesinde rol oynadığını ortaya çıkaran belgeleri açıkladı.
Afrika'dan verdiğim bu örnek, aslında o kıtanın neredeyse tamamında yaşanan bir gerçek. Özellikle Belçika, Fransa ve İngiltere 14. yüzyıldan itibaren adeta sülük gibi Kara Kıta'ya yapıştılar. (Amerika 1950'li yıllardan itibaren el attı)
Olayın yaşandığı Angola, dünyada Portekizce konuşulan üç ülkeden biri. Dün Angola'da yaşananların sorumlusu aslında beyaz adam. Çünkü onlara silah veren, yüzyıllarca bağımsızlıklarını kazanmak için savaşma refleksini bir içgüdü gibi yerleştirenlerin suçudur yaşananlar.
Şimdi yazının en başına dönelim. Yani Schumy'nin "Tamam Futbol Ezilen Halkların mutluluğudur ama bu kadar da olmamalı bence." Elbette ki, bu kadar olmamalı. Hatta bu kadar değil, hiç olmamalı. Ama biz bu dünyada yaşıyoruz ve bu dünyanın gerçekleri her an suratımızda bir tokat gibi patlıyor. Bu tokatlar her gün suratımıza çrpıyor. Hatta Togo'da yakında yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için şu sıralarda bile onlarca insan öldürülüyor.
Ama haberimiz yok, neden haberimiz yok? Çünkü medyamız Afrika'da her gün ölen insanları haber yapmıyor, çünkü bizim ilgi alanımız dışında. Biz yanıbaşımızda bile bombalar patladığında umursamıyoruz, bırak Afrika'yı. Hatta kendi ülkemizde patlayanlara bile tepki veremiyoruz. Ses çıkardığımızda bizi yaftalıyorlar, bize bir isim takıyorlar. "Ya ondansın, ya bundan" diyerek, bizi bir taraf olmaya yönlendiriyorlar. Oysa ki, insanlığın tarafında olmak yeterli.
Evet sevgili Schumy; "Bu kadar da olmamalı", olanlara hep aynı pencereden bakmamalıyız, yaşananların ne olduğunu biraz sorgulamalıyız. Silahların namluları sadece futbolcuların üstünde değilken de, "Bu kadar da olmamalı" diyebilmeliyiz.
Umarım, Angola'daki bu olaydan sonra kimsenin burnu bile kanamadan bir Afrika Uluslar Kupası yaşanır. Umarım, silahların sustuğu bir dünyada yaşarız.
Tabii ki, aslında Schumy bunu kastetmişti. Kuvvetle muhtemeldir ki, Angola'daki saldırı gerçekleştiğinde herkesin aklına "Acaba Dünya Kupası'nda da yaşanır mı?" sorusu gelmiştir. Vardır böyle bir ihtimal ama Güney Afrika'da olduğu için değil, kirlenen dünyadan ötürü yaşanabilir.
Nasıl 1972 Münih Olimpiyatları'nda 'Kara Eylül' 11 İsrailli sporcuyu kaçırıp öldürdüyse, Güney Afrika'da, Brezilya'da, Londra'da da böyle bir ihtimal vardır.
'Beyaz adam' Afrika'nın tamamını (Habeşistan sömürge olmayan tek ülkedir) önce ucuz işgücü için, sonra zengin maden yatakları (elmas, altın, bakır, demir) için kıtayı sömürge haline getirdikten sonra zenginliğin asıl sahiplerini yoksulluğa terk etti. Haliyle bu kadarla da kalmadı. Bu sömürge ülkeler bağımsızlıklarını kazanırken, hiç elini çekmedi o ülkelerden.
Burada çok uzaklara gitmeden bir örnek vereceğim. 2002 yılında Belçika hükümeti Kongo Demokratik Cumhuriyeti lideri Lumumba'nın 'öldürülmesine giden olaylarda inkar edilemez bir sorumluluk payına sahip olduğunu' resmi olarak kabul etti. Bu açıklamanın birkaç ay sonrasında Temmuz 2002'de de ABD hükümeti CIA'nin, Lumumba karşıtlarına para ve politik destekte bulunarak, Albay Mobutu'ya (Sese Seko) silah ve askeri eğitim sağlayarak Lumumba'nın öldürülmesinde rol oynadığını ortaya çıkaran belgeleri açıkladı.
Afrika'dan verdiğim bu örnek, aslında o kıtanın neredeyse tamamında yaşanan bir gerçek. Özellikle Belçika, Fransa ve İngiltere 14. yüzyıldan itibaren adeta sülük gibi Kara Kıta'ya yapıştılar. (Amerika 1950'li yıllardan itibaren el attı)
Olayın yaşandığı Angola, dünyada Portekizce konuşulan üç ülkeden biri. Dün Angola'da yaşananların sorumlusu aslında beyaz adam. Çünkü onlara silah veren, yüzyıllarca bağımsızlıklarını kazanmak için savaşma refleksini bir içgüdü gibi yerleştirenlerin suçudur yaşananlar.
Şimdi yazının en başına dönelim. Yani Schumy'nin "Tamam Futbol Ezilen Halkların mutluluğudur ama bu kadar da olmamalı bence." Elbette ki, bu kadar olmamalı. Hatta bu kadar değil, hiç olmamalı. Ama biz bu dünyada yaşıyoruz ve bu dünyanın gerçekleri her an suratımızda bir tokat gibi patlıyor. Bu tokatlar her gün suratımıza çrpıyor. Hatta Togo'da yakında yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için şu sıralarda bile onlarca insan öldürülüyor.
Ama haberimiz yok, neden haberimiz yok? Çünkü medyamız Afrika'da her gün ölen insanları haber yapmıyor, çünkü bizim ilgi alanımız dışında. Biz yanıbaşımızda bile bombalar patladığında umursamıyoruz, bırak Afrika'yı. Hatta kendi ülkemizde patlayanlara bile tepki veremiyoruz. Ses çıkardığımızda bizi yaftalıyorlar, bize bir isim takıyorlar. "Ya ondansın, ya bundan" diyerek, bizi bir taraf olmaya yönlendiriyorlar. Oysa ki, insanlığın tarafında olmak yeterli.
Evet sevgili Schumy; "Bu kadar da olmamalı", olanlara hep aynı pencereden bakmamalıyız, yaşananların ne olduğunu biraz sorgulamalıyız. Silahların namluları sadece futbolcuların üstünde değilken de, "Bu kadar da olmamalı" diyebilmeliyiz.
Umarım, Angola'daki bu olaydan sonra kimsenin burnu bile kanamadan bir Afrika Uluslar Kupası yaşanır. Umarım, silahların sustuğu bir dünyada yaşarız.