18 Ocak 2010

Evrim sürecini tersten yaşamak


Evrim sürecinin tersten işlemesini sağlamak lazım. İnsanoğlunun dayanışmayı, paylaşmayı, birlikte yaşamayı öğrenmesi şart.

Yoksa bu dünya her geçen gün biraz daha çekilmez bir çile haline geliyor. Özellikle de Türkiye.

Lafın yeri gelmişken tekrar edeyim. Daha önce de yazmıştım ama kar yağışının bu hafta Türkiye'de etkili olacağı söyleniyor o yüzden yinelemekte fayda var.

Bu güzelim canlılar için pencerenizin kenarını temizleyip, biraz yiyecek ve su koymayı unutmayın sakın. Kapınızın önü de olabilir tabii ki. Lütfen unutmayın, onlar için her şey çok daha gaddar bu kış koşulları.

Vicdanınız rahatsa sorun yok


Türkiye katillerin ellerini kollarını sallayarak gezdiği ülkelerden biridir. Abdi İpekçi'nin katili (kimbilir başka kimlerin katili) bugün serbest kaldı. Ne yazık ki, İtalya dönüşü sadece gasp suçlarından yargılandı. Çok daha önceleri serbest kalmıştı fakat kamuoyu tepkisi onu birkaç yıl daha içeride tuttu.

Yarın 19 Ocak 2010, Hrant Dink suikastinin 3. senesi. Dink'in katilleri de çok fazla içeride kalmadan çıkacaklardır. Sonra kahramanlar gibi karşılanırlar memleketlerinde.

Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te öldürüldü. Suikastin failleri halen bulunamadı. Ama emin olun, bulunmuş olsaydı hepsi dışarıda olurdu.

Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990'da öldürüldü. Nasıl bir tesadüfse nnu da katledenler bulunamadı.

Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, İlhan Egemen Darendelioğlu, Musa Anter v.s. v.s..... Hiçbirinin katilleri bulunamadı, şu çok demokratikleşen Türkiye'de.

Amannn, ne gaf! Kültür Başkenti olduk değil mi? Zara, Tarkan, MFÖ konserleriyle kutladık; havai fişekler patlattık, gökyüzü aydınlandı ve biz aydınlandık (!)

Abdi İpekçi'nin katili bugün Türkiye'de elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyorsa, "Ben gazeteciyim" diyen herkesin utanç içinde dolaşması gerekir. Lafa geldiğinde mangalda kül bırakmayan, kendisine "Ben aydınım" diyenlerin sokağa çıkmaya yüzü olmamalı.

Bu ülkenin insanları dün Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok'un katledilişlerini unuttuğu gibi yarın Hrant'ı unutacak, başka bir gün, bir diğerini.

Ama Bihter, Ferhunde ya da ismini bilmediğim bin tane orospu karakterli karının hayatlarını unutmuyoruz. Onların hayatlarını ezbere biliyoruz. Orospuluğu yol olarak gösteriyor bu ülkenin, kendine yazar diyen senaristleri. Kolay yoldan köşe dönmeyi, Polat Alemdar gibi yavşakların hayatlarına öykündürüyorlar.

Bu senaristlerle konuşsan, entelektüeldir kesin, aydındır, bu ülkenin ileri gelenlerindendir. Bu ülkenin tüm insanlarına, insanlıkları unutturulup, bambaşka değerler aşılanıyor.

Rahatsanız, huzurluysanız, aynaya bakabiliyorsanız sorun yok.

Sevgili Aziz Amca ve spor basınına


Sevgili spor basını ve çok değerli futbol büyüğüm Aziz Amca. Ben de iyi futbolcuyum, Ziraat Türkiye Kupası'ndaki Denizli Belediyespor maçıyla biraz olsun kendimi gösterdiğimi sanıyorum.

Rijkaard ve Neeskens hocamla birlikte (Jan Derks'i unutmuş değilim) daha da iyi olacağımı umut ediyorum.

Neden sizlere seslendiğimi merak ettiniz değil mi? İçimden geldi de o yüzden. h

Henüz sevgilim medyada konu olmuyor, attığım her adım aptalca bir biçimde haberleştirilmiyor, yüzüm bir saniye asılsa benim için "Mutsuz" denmiyor, geri zekalı menajerim çıkıp sürekli açıklama yapmıyor ama bunların hepsi ileride olacak.

Bu vesileyle Aziz Amcama da sesleneyim. Pek kıymetli, futbolda tek başına top koşturmak isteyen Aziz Amcam, canlı yayınlara çıkıp fiyat sormayacaksan, sağa-sola haber salıp beni bitirmeye çalışmayacaksan, sonra aynı tiplere "Bizde bundan çok var" türü yazılar yazdırmayacaksan vallahi darılırım.

Sözlerime burada son verirken, Galatasaray'ın bir altyapısı olduğunu, bizlerin kamptan kapma kel kalma dışında özelliklerimiz olduğunu görürseniz ayrıca sevinirim.