TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Ali Sami Yen arazisinin yakın bir dönem içinde ihaleye çıkartılacağını söylemiş.
250 milyon lire ekspertiz değeri belirlenen arsanın ihale satışından 800 milyon ila 1 milyar lira arasında bir gelir bekleniyor.
Hah, şimdi gelelim sadede. Şu Seyrantepe'nin yapılmasına başlandığı günden bu yana "Devlet Galatasaray'a beleş stat yapıyor"
diyen birtakım akl-ı evvellere. 'Devlet o stadı kaça mal ediyor?' önce o sorunun yanıtını bulmak gerekir. TOKİ'nin stada bugüne dek ödediği para 62 milyon lira.
Şimdi, Ali Sami Yen arasizinin minimum 500 milyon liraya satıldığını varsayalım (ki, minimum 700 milyon lira bekleniyor). Çıkar bakalım çok konuşan arkadaş 500'den 62'yi. Çıkardın mı? Kaç kalıyor? Hesaplayamazsan, bilgisayarın sol altında yer alan Başlat'a tıkla oradan da Çalıştır'a bas, çıkan minik ekrana 'calc' yaz. Hesapla şimdi. Kaç çıkıyormuş? 432 milyon lira.
Şimdi bu durumda devlet soyuluyor mu yoksa kâra mı geçiyor? Devlet bu işten kazanacak, hatta beklediğinden bile fazlasını. Elbette ki, Galatasaray da kazanacak ancak şu sürekli dillendirilen "Beleş stat" argümanı sadece rakamlara bakıldığında bile geçerliliğini yitiriyor.
Ama son raddede söylemem gerekir ki, stadın böyle bir yolla yapılmasını ben de benimsemiyorum. Kulüpler bunları tamamen kendi ceplerinden verdikleri paralarla aldıkları arsalarla yaptırmalılar.
Kadıköy'ün göbeğinde koskoca araziye verilen 1 TL ile de "Biz stadımızı, kendimiz yaptık" denilemez. Bütün kulüpler, devletin eline bakıyor bu noktada. Kimse, bir diğerinden daha şeffaf ve temiz değil.
12 Şubat 2010
Olsa olsa kimin babasıdır?
Baki Mercimek çılgınlığı
Türkiye'de çok ciddi fanları var kendisinin. Sevenleri için adeta bir fenomen, hatta daha da ötesi.
Her gittiği yerde takip ediliyor, her gittiği yerde sevenlerince paylaşılamıyor. Ankara'ya gitse oraya gidiliyor, Diyarbakır'a gitse her hafta Diyarbakır'da sevenleri. Onlar için Baki'nin emsalleri; Puyol, Terry ya da Rio Ferdinand.
Baki çılgınlarının hazırladığı bir afiş çalışması buyurun bakalım.
David Seaman yeniden kaleye geçti
Seaman ismini ne zaman duysam, 1995 yılının Avrupa Kupa Galipleri Kupası finali aklıma gelir.
Real Zaragoza'lı Nayim'den yaklaşık 45 metreden yediği gol, o an için benim yıkıldığım andı.
Seaman'ın iyi bir kaleci olduğunu hiç düşünmedim. Senelerce nasıl olur da İngiltere milli takımı ve Arsenal'in kalesini korudu, aklım almaz.
Neyse sözü uzatmayalım, izlemeyenler ve de merak edenler için bu da yediği golün görüntüsü. (YouTube izleyemeyenler görüntüleyemeyecek muhtemelen, üzgünüm)