13 Nisan 2010
Güle güle Evrim
Üstünde yazıp çizmeyeceğim, bazen birinin söylediği sözün üstüne bir şey yazılmaz, çizilmez. Ben de öyle yapacağım.
"Aşk olsun sana, Kürtlerin güzel kızı"
Söz, BDP Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak'a ait. Güle güle Evrim...
Daha aşağılayıcı ne olabilir?
Sabah sabah işe geliyorsun, gazeteleri karıştırıyorsun, kahveni içip bir şeyler yemeye çalışırken, hayatımda gördüğüm en masa başı, kıçtan çıkartma anket adı altında kin kusmaya ve üstünlük taslama niyetlisi bir haberle karşılaşıyorsun.
Haber diyorum kusura bakmasın kimse, genel isim açısından haber dedim. Yoksa üç-beş dangalak oturup geyik yaparken, ortaya çıkmış bir ürün.
Satır aralarındaki birtakım ifadeler; aşağılık kompleksinden kurtulamamış, televizyonda kamera karşısında "Nasıl s*ktik ama" diyen adamın iç buhranlarını dışavuruş biçiminde.
Lafı eveleyip gevelemeyeceğim. Bir yerlere gelmek için iç güveyliğine razı olacak şerefsizlikteki insanların, ne söylediği beni zerre ilgilendirmiyor. Sorun, ortaya kusulan nefretin daha sonra rant olarak toplanma çabasıdır.
Birbirinden hiç farkı olmayan insanları, böylesi anket adı altında paçavra bilgilerle, birbirinden daha da nefret eder biçime getirmek, "Nasıl geçirdim ama haberle. En zengin de biziz, en kültürlü de biziz, en havalı da biziz......." türünden, her tür 'en'e sahip olduğunu vurgulayarak, başkalarına bel altı vurmak tamamen çaresizlik örneği.
Kendi kişisel buhranlarını, hayatta geldiğin noktaya karşın, yanında bile çalışan insanlardan saygı görmeyen, köşe başlarında "Herifin nasıl buraya geldiğini biliyoruz, götünü yalamadığı kimse kalmadı" sohbetlerinin öznesi bir adamdan söz ediyoruz.
İtibar, statü v.s. v.s. İnsanların saygısını kazanamamaktan daha aşağılayıcı ne olabilir ki?