Önce Akbil'i getirdiler, dönemin parasıyla yaklaşık 3 trilyon liralık (eski parayla) yolsuzluk yapıldı. Yolsuzluk dosyası mahkemeye taşındı, Başbakan Erdoğan ve 3 milletvekili dokunulmazlıkları sayesinde kurtuldu. 2 yıl süren, 37 sanıklı davada hiç kimse hüküm giymeden bu işten sıyrıldı.
Her dönemin Belediye Başkanları Turkuaz Ali Müfit ve Muhallebi Çocuğu Kadir, İstanbulluların tek bir kez akbil dokundurarak, tüm kenti dolaşacağı yalanını halka yutturdular Zaten daha sonra halk, mecbur edildi bu aygıtın alınması için.
3 trilyon liralık yolsuzlukta ben sağ, sen selamat, herkes 'alnının akıyla' bu işten sıyrıldı.
Şimdi aradan 11 yıl geçti. Neredeyse her İstanbullu'nun anahtarlığına iliştirilmiş bu "Akıllı Bilet" uygulamasından vazgeçildi.
Neden?
Artık "Manyetik Geçiş" adı verilen sisteme geçilecekmiş çünkü.
Peki Neden? İBB'nin internet sitesindeki bilgileri aynen yazıyorum..
Temassız Elektronik Biletin Ortak Özellikleri
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geliştirdiği, antenli temassız kart teknolojisine dayanan elektronik bilet.
* Kullanılan antenli temassız kart teknolojisi Mifare DesFire 4K (2004’te ullanılmaya başlanmıştır) bilet olarak Türkiye’de İLK ve TEK, dünyada 7. uygulama.
*Sağladığı yüksek güvenlik özellikleri açısından diğer kartlardan üstün.
* Diğer şehirlerde uygulanan kart sistemlerinden teknolojik olarak farklı.
* Kullanım kolaylığının yanı sıra elektronik biletlerimiz iniş/binişlerde işlem süresini oldukça kısaltıyor. Mesajlar ve melodiler hariç elektronik biletlerimizin işlem süresi yarım saniye.
* Elektronik bilet okuyucuya sürekli yaklaşık tutulduğunda bilet değeri ardı ardına düşmez.
* “Temassız Elektronik ” biletler sayesinde adet ve saatleri, kullanımın hatlara dağılımı ve otobüs başına yolcu yoğunluğu hakkındaki rakamlara kesin ve doğru olarak ulaşılabiliyor.
Mantıklı bir açıklama gören var mı? Yoksa ben mi algılayamıyorum da ekrana bakıyorum bir süreden bu yana, anlamak için.
Ülkede paralar suyunu çekti. Satılacak fabrika, toprak, liman, orman, para edecek KİT (Kamu İktisadi Teşebbüsü) kalmadı. Millete limitlerin üstünde vergi yükü bindirildi. Daha fazlasını yüklerlerse, koltuklarında oturamayacaklarını da biliyorlar.
Dikkat edin, bu yıl kimseye odun, kömür, erzak dağıtıldı mı? Dağıtılmadı. Çünkü devletin kasası takır takır boşaltıldı.
O zaman ne yapmak gerekir? Haliyle, kafayı çalıştırıp, yeni kaynaklar getirmek gerekir.
İşte, tam bu noktada; Muhallebi Çocuğu Kadir, Vikingler'deki Vicky gibi parmaklarını şıklatarak yeni bir fikir üretiyor: Buldummmm. Temassız Elektronik Bilet.
Bak süper fikir aslında. Zaten süper teknoloji toplumu da olmuşken hazır, temas etmeden bilet okutacağız. Bak sen olaya.
Temas dedim ya, aklıma geldi. Lan angutlar, bileti temassız okutacak millet de, o tıkış tıkış otobüslerde, vapurda, metrobüste, tramvayda arkamdakinin bilmem neresi bana değmeden beni taşıyabilecek misiniz? Kimseye temas etmeden, ben otobüse binebilecek miyim? Yoksa bilet temaslı olmuş, temassız olmuş bana ne.
Muhallebi Çocuğu, sen hiç sabah 7.30'da otobüse bindin mi? Sabah 07.30'da metrobüse bindin mi? Akşam saat 19'da Mecidiyeköy-Bakırköy hattında yolculuk yaptın mı? Bir bin, bir bin temasın kralını yaşarsın.
Muhallebi Çocuğu sana soruyorum; hiç Cevizlibağ'da metrobüsten inip, bardaktan boşanan yağmurun altında, o merdivenleri yüzlerce insanla çıktın mı? Ya da inmeye çalıştın mı?
Temassız elektronik biletmiş. Şu millette biraz akıl olsa, biraz beyin olsa, bak nasıl birbirimize temas ederiz. Böbreklere işleyen bir sızı olarak temas halinde bulunuruz.
Akbil'de 3 trilyonluk soygun yapıldı, bakalım bu temassız elektronik bilette ne kadar yapılacak. Biz bu kadar aptal olduktan sonra, daha çok temas ederler bize. Yoksa temas edile edile hissizleştik galiba.
"Yok, küfür etmeyeceğim" dedim içimden ama ben bunların vicdanına sokayım...
13 Temmuz 2010
Şurama kadar geldi
Şu gazetelerde, televizyonlarda, internet portallarında ne kadar "Asamoah Gyan Fenerbahçe'de", "Kartal Eduardo ile el sıkıştı", "Ronaldinho Galatasaray'a geliyor" haberi yapan adam varsa....
Lan oğlum onurlu olun, şerefli olun, gururlu olun, adam olan lan, adam olun. Bu mudur gazetecilik?
Sürekli götünden sıkmak mı gazetecilik? Bir siktirip gidin, yetti. Sürekli yalan haber yazmaktan, doğru haber yazamaz olmuştur bu tipler.
Ya eskiden de olurdu ama bu kadar olmazdı. Yazıyorlar, ertesi gün yalanlıyorlar, sonra yeniden aynı adamı getirip, ertesi gün karısından ötürü vazgeçtiriyorlar. Aynı adam 10 kere transfer oluyor.
Siz, ne aşağılık adamlarsınız oğlum. Ne büyük göt varmış sizde, sık sık bitmiyor. Heriflerdeki göt değil mübarek Honduras bandıralı şilep.
Hayır, bu herifler o haberleri yapıyor, birtakım gerizekalılar da okuyor. Tencere-kapak korelasyonunda embesiller birbirini ağırlıyor.
3 final, 3 hayal kırıklığı
İlk kare: Sepp Maier-Johan-Franz Beckenbauer
İkinci kare: Ruud Krol-Leopoldo Luque
Üçüncü kare: Iker Casillas-Arjen Robben
Bu arada Cruyff İngiliz basınına konuşmuş. Söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil.
"Hollanda finalde çok kirli bir futbol oynadı. İspanya'yı bol faul yaparak yıldırmaya çalıştılar. Kazanmak için çok adice bir yol izlediler. Açıkçası bir Hollandalı olarak bu durumdan çok utandım."
Akıllı adamın hali başka oluyor değil mi?