15 Eylül 2010
25 milyon dolar gelir, hoş gelir, ley ley limi limi ley
The Daily Telegraph gazetesi bombayı iktidarın kucağına bıraktı. Şimdi elden ele dolaşıyor o bomba.
Daily Telegraph'ın açıklanmayan batılı diplomatlara dayandırdığı haberde şu ifadeler yer alıyordu: "Batılı diplomatlar alarmda. İslami partinin lideri Erdoğan’ın seküler Türk anayasasını ortadan kaldırmak için başvurduğu referandum kampanyası için İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ile 25 milyon dolarlık bir bağış aldığı bilgisi verildi."
Con Coughlin Akp'den gelen yalanlama üzerine, "Haberimin sonuna kadar arkasındayım. Para İranlı Ahl-Beit kuruluşu tarafından İHH üzerinden Erdoğan’a ulaştırıldı." açıklamasında bulundu.
Ortada yenilir yutulur cinsten olmayan bir haber ve iddia var. Akp, İngiliz basınını Türk basını sanmış olacak ki, "O haber derhal çekilsin" türünden eblehleri bile kıskandıracak bir açıklama yaptı. Tabii burada işler kolay yürüyor. En kötü basarsın vergi cezasını, aklını başına getirirsin herkesin.
Ama kazın ayağı İngiltere'de öyle değil. Adamlar Başbakanlarından tutun da Genelkurmay Başkanlarına kadar dilediğini yazıyor. Hem de en ağır ifadelerle. Sözün özü gazetecilik yapıyorlar. Buradaki gibi masa başında emirle iş yapmıyorlar.
İddianın içinde İHH de var. Mavi Marmara hadisesinden sonra haklarında düşündüklerimi gayet açık ve net biçimde yazmıştım. Okumamış olanlar buyursun okusun.
İddia doğru mu, yanlış mı bilinmez ama Telegraph, "Bizde haber rüya görülerek yazılmaz" diyerek, haberinin arkasında.
Şimdi şöyle bir durum var: Eğer bu haber doğruysa yani referandum için Akp'ye İran'dan 25 milyon dolar akıtılmışsa, Siyasi Partiler Kanunu'na göre bu parti kapatmak için yeterli midir? Kanunlar yeterli olduğunu söylüyor. Muhtemelen Yargıtay bu haber üzerine direkt olarak çalışma başlatır.
Hadi diyelim ki, parti kapatılmadı. Türkiye'de seçim çalışmaları artık İran'dan gelen paralarla mı yapılacak? İslami holdinglerde yüzmilyonlarca Euro kaptıran insanların paraları daha önce gayet güzel seçim çalışması için kullanılmıştı. Olaylar ayyuka çıkınca artık farklı yollardan paralar yollanıyor. Yoksa bir referandum için yapılan bu kadar çalışmanın hiçbir parayla izah edilmesinin mümkünatı yok. Devlet imkânları 'yetersiz' kalmış demek.
Bu noktada referandumun meşruiyetini tartışmak gerekir, çıkan sonuçtan bağımsız olarak. Ben tartışmıyorum çünkü kendisine dahil olmadım ama evet ya da hayır tercihi yapanlar, buyursun tartışsın.
Türkiye, raydan çıkmış vagon gibi ilerliyor Akp iktidarında. Büyük bir yalan ve aldatmaca dünyasının içindeyiz. Aziz Nesin'in yüzde 60'lık kesimini dışarıda bırakırsak, geri kalan yüzde 40'ın içinde de aptal sayısı hatırı sayılır kadar var.
Türkiye'nin, İran olması gibi bir korku taşımıyorum içimde, buna iktidarın gücü yetmez. Bu ülkede işler, başka yerlerden kontrol ediliyor, başka yerlerden gelen emirlerle hareket ediliyor. Bakmayın siz iktidarın atıp tuttuğuna. Verilen söz kadar konuşma hakları var. Ama tabii demokrasi var, seçimle geliyorlar, o yüzden demokrasiye de saygı duymak gerekir, öyle değil mi(!)
Acayip bir ülke burası. Olan biten her şeyi aptal aptal izliyoruz sadece. Bir-iki cılız ses, hepsi o kadar. Güçlü çıkmaya kalkışan sesleri zaten bir biçimde bertaraf ediyorlar.
Bu iktidara ucundan, köşesinden, kıyısından destek veren ve kendisinin sola dair düşündüğünü söyleyen herkese şu yazıyı okumalarını salık veriyoruz. EŞİTLENMEK
Bu ülkede, kendisine devrimciyim diyenler bile salaklardan oluşmaya başladı. (Az küfür yemem ama aynen böyle düşünüyorum) Tabii zaman zaman farklı mevzilere girip, oralara sığınmak da bir strateji, öyle değil mi?
DAYANAMADIM
Şu linkteki bilançoya lütfen bakın. Hayatınızda 0-0'a sıfır hiçbilanço gördünüz mü bilmiyorum ama ben ilk kez gördüm. Bravo (!) yöneticilere. Ben Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş yerinde olsam, şu mali dengeyi sağlayan adama basarım parayı getiririm kulübe. Hey babalar be, alem bilanço görsün.
Buyurunuz link