18 Ekim 2010
Pırasa sapı girsin, olmadı karpuz sokalım
Manav filan değil İzmir'den pazar fiyatları bunlar.
Çarşafa dolandık, türbana sarıldık, Arda'yla yatıp kalktık. Artık sebze ve meyve yemek için tıpkı et gibi günlerce bekleyeceğiz sanırım. Yakın bir dönemde böyle olacaktır.
Birbirimize anlatırız, "Ya hacı en son ne zaman fasulye yedin? Nee 3 gün önce mi? Parayı nereden buldun lan?" diye konuşmaya başlarız.
Bamya, domates yiyenler toplumsal statülerinin yüksekliğini gösterecek. -Bamyayı üstüne para verseler yemem-
Milleti etten mahrum ettiler, gerizekâlı bir toplum yaratma konusunda ilk adımı attılar. (Otseverler mümkünse saldırmasın) Şimdi sıra sebzelere geldi. İkinci adımda sebzelerden uzaklaştıracaklar insanları.
Artık sürekli makarna ve bulgur yedirirler. Beyin gelişimi için hiçbir katkısı olmayan bu yiyeceklerle aptal olan bir toplumu daha da aptal yaparlar.
O değil de, yapımda ve yayında emeği geçen herkesin götüne uzun uzadıya pırasa girsin, olmadı karpuz sokalım.
Amnezi yaşatın bana
Ne çalışasım var, ne de bir şey yapasım. Öyle mal mal monitöre bakıyorum. Arada bir-iki haber yapıp internette saçma sapan şeylere bakınıyorum.
İnsana bir hayat nasıl zehir edilir, daha iyi anladım. Ersun Yanal, Abdullah Avcı, Fatih Terim, Hikmet Karaman gibi isimler dolanıyor ortalıklarda. Hepsi felaket gibi. Ersun'da başarı yok, Abdullah da oyun yok, Terim de insanlık yok, Karaman zaten Terim'in iki alt level'ı düzeyinde.
Hayatta en kötü şey umutsuzluktur. Umut bittiği yerde, hayat biter. İntihar eden insanların hemen hepsi umutsuzluğa kapıldığını ve çıkış noktası göremediği zaman yaparlar bu işi.
Mantıklı Galatasaray taraftarının umudunu kırdılar. İnsanların hepsinde bir bezginlik, hepsinde bir umutsuzluk. Biliyorlar ki, bu isimlerden hangisi gelse, kaçınılmaz sona doğru ilerliyor Galatasaray.
Yorumlarda kim yazmış hatırlamıyorum, Terim'i Olimpiyat Stadı'nda 5'lik Rize maçında yuhalayan da, 5-2'lik Kocaelispor maçında Skibbe'yi yuhalayan da, dün "İmparator Terim" diye bağıran adamlar da aynı kişilerden oluşuyor.
Bu adamlar deplasmana kaldırılan her otobüsten en az 5-10 bin TL alıp, ellerine binlerce bilet tutuşturulan, kendilerinden başka hiçbir taraftar grubuna yaşam hakkı tanımayan bir güruh.
Kim gelirse gelsin değişmeyecek, isterse takım şampiyon olsun. Vizyonsuzluk Galatasaray'ın yegane vizyonu oldu. Pısırık, itilip kakılan, herkese yem edilen yani sözün özü sıradan bir kulüp haline getirildi Galatasaray.
Hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Ne maç izlemek istiyorum ne futbol konuşmak. Öylece yatayım, kalkıp uyandığımda hiçbir şey hatırlamayayım.