1- 9 Ocak'ta yayınlanan Behzat Ç. isimli dizinin gazeteyi ziyaret sahnesinde Behzat Ç. isimli karakterin gazeteciyle yaptığı tartışmanın olduğu yere gelen Özel Güvenlik Görevlisine önce yardımcısı "Genç oğlan sen nerden aldın sertifikayı?" diyerek ardından Behzat Ç. "He lan..Yaa oğlum bütün malları da GÜVENLİK yapıyorlar iyi mi!" dediği için özel güvenlikçiler Star önünde protesto eylemi yaptı.
2- Adını Feriha Koydum adlı dizinin fragmanındaki "Kapıcı kızı kadar bile olamadın" sözünün kendilerine hakaret olduğunu iddia eden kapıcılar, RTÜK'e şikayet yağdırarak, dava açacaklarını belirtti.
3- Muhteşem Yüzyıl dizisinde, Osmanlı Devleti’nin karalandığının, Kanuni Sultan Süleyman’ın da şehvet düşkünü ve sapkın cinsel tercihlerde olduğu yalanının söylendiğini vurgulayan pek çok siyasi parti, sivil toplum kuruluşunu ve sendika. dizinin yapımcısı ve yayınlanan kanal protesto etti. Dizi yayından kaldırılıncaya kadar da protestoların devam edeceği vurgulandı.
Olaya bak a.k. Götümüze girenin haddi hesabı yok. Et olmuş 40 TL, benzin olmuş 4 TL, soğan olmuş 2 TL, domates olmuş 4-5 TL. Yediğimiz, içtiğimiz her şey bir yıldan bu yana yüzde 100'ün üstünde zamlanmış, işsizlik Cumhuriyet tarihinin en yükseğinde kimsenin umurunda değil siktiğimin dizilerindeki replikler yüzünden herkes ayaklanıyor.
Ne sanal yaşamaya başladık. Tepkiler facebook'tan, twitter'dan, senaryolara ayaklanıyoruz ama hayattaki gerçeklerle yüzleşemiyoruz bile. Hakikaten süper saçma bir durum.
Şu kapıcılar acaba kaç paraya çalışıyor, sigortaları var mı, çalıştıkları yerde gördükleri muameleye karşı herhangi bir tepki gösteriyorlar mı?
Şu eylem halinde olan güvenlikçi, kapıcı, sendikacı v.s. v.s. yani halka birileri haber versin. Sıyırsınlar donları, götlerine girenin boyutundan haberdarlar mı? Arada bir bakın gözünüzü seveyim.
Her şeyden rencide oluyoruz ama iş haklarımıza gelince, oralı bile olmuyoruz.
Yağ gibi kayıyorlar lan, bir zahmet dizi yerine sizi sikenlere tepki gösterin...
14 Ocak 2011
Çemberi kırmak gerekir
Kars'taki ucube tartışması süredursun, Kars'ın Akp'li Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş'un kentteki neredeyse tüm heykelleri kaldırdığını öğrenmiş bulundum.
Şehirdeki birinin elinde gül, digerinin kucağında kuzu bulunan 2 kadın heykeli ile Şehit Hulusi Aytekin Caddesi üzerindeki çıplak kadın heykellerini depolara kaldırtan Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş, son olarak kentin girisinde bulunan kaz heykelini kaldırtmış.
Belli ki sorun Mehmet Aksoy'un İnsanlık Anıtı değil, heykellerin ta kendisi.
Bu zihniyetin sanattan anladığı sağa sola çeşme, fıskıye ve havuz yaptırmaktan başka bir şey değil. Sadece Akp ile ilintili bir durum değil. MHP'li, Saadet Partili, Büyük Birlik Partili v.s. v.s. alayı benzer tavrı sergiliyor.
Türkiye'de Kürt sorunu üstünden ciddi bir faşist zihniyet pompalanıyor ve bu zihniyet de; TV dizileri, heykeller gibi suni tartışmalarla süreli canlı tutuluyor.
Türk halkının muhafazakâr bir yapısı olduğu aşikâr ancak son birkaç yılda bunlar tavan yapmış durumda.
Beyoğlu Tophane'de sokakta içki içenlere saldırılıyor, bazı belediyeler sokakta içki içenlere para cezası kesiyor, bazıları içki ruhsatlarını iptal ediyor, bazıları içki satan büferelere karşı timler oluşturuyor.
Aya İrini'de konserler basılıyor, insanların çocuklarıyla gittikleri restoranlarda yanlarına gelen birtakım kişiler tarafından "çocukların, yanlarında aile büyükleri olsa bile da içkili bir restoranda bulunamayacağı" söylenerek anne-babaların nüfus cüzdanları toplanıyor.
Tabii ki, gelişmişliğin bir göstergesi değil içki ancak insanların içki içme özgürlüğü ellerinden alınmaya başlandı. Bu bazen bir lokanta baskınıyla, bazen büfelere gönderilen eli sopalı itler tarafından yapılıyor.
Bu işin ilk ayağı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sosyal tesislerinde alkolün yasaklanmasıyla başladı. 10 yılda geldiğimiz nokta ise konserlerin basılması, restoranlarda anne-babalaren nüfus cüzdanlarının toplanmasına kadar geldi.
Her yapılandan sonra bir grup "Yok canım o kadarına da müsaade etmeyiz" diyordu. İzin vermedikleri her şey bir süre sonra kendiliğinden oluşmaya başladı. Bu tıpkı, Maliye Bakanı'nın "Ben 4 TL'ye benzin satıldığını görmedim" demesine benziyor. Evet hakikaten satılmıyordu ama baktık ki, 4 TL'yi aştı.
Benzer bir durum içki ya da heykel tartışmasında da yaşanıyor. Şu an içki yasak mı? Hayır, yasak değil. Peki birkaç yıl sonra yasaklanmayacağını kim garanti edecek? Kimse.
Ülkenin geleceği açısından ciddi bir faşist çemberi örülüyor çevremize. Başbakan hakkındaki her olumsuz yazı, her eleştiri artık dava konusu. Üstelik bunu "Hakkımda yazı yazanlar Ergenekon'dan içeride yatıyor" diyerek, gayet rahat ifade ediyor.
Bir kısımın, topluma umut olarak gösterdiği MHP, CHP de, bu faşist çember içinde. Onlar da, kendilerine düşen parçadan tadıyor.
CHP, Ergenekon davasında çıkarttığı yüksek sesi, KCK davasında aynı tonda çıkartamıyor. Sadece 2 kişi görevlendirerek, durumu idare etmeye çalışıyor. Partinin içinde ANAP'ın 4 eğilimi benzeri imamlar, muhafazakârlar, sağcılar cirit atıyor.
Bu çemberi kırmak, direnmekten, teslim olmamaktan geçer.
Bugün kaldırılan heylkellerin yerini yaın özgürlüğümüz alacak. Akp gidip, bir başkası gelse, her şeyin değişeceğini düşünenler ne yazık ki bebek saflığında. Sorun sistemdir, sorun ülkenin iliklerine işletilmeye çalışılan düşünce biçimidir.
Ya uslu uslu susar, yerinizde oturur ve kılınızı kıpırdatmazsınız ya da her ne pahasına olursa olsun mücadele edersiniz.
Sikmişim hepinizi
Zaman zaman benim jargonumda elektronik iletiler geliyor. "Ne dediysen yüz katı sana girsin" tadında oluyor genelde. Bazen de, tehdit dolu postalar geliyor, "Kaçacak yerin olmayacak" türünde.
Bu akşamki arkadaş biraz hadiseyi aşmış ve şunları yazmış:
"Allahsız köpek, senin ne bok olduğun kurban bayramı yazından belli. Allah'a inanmyan, dinsiz ibnenin tekisin. aklın sıra millete msj veriyorsun. kimsin ulan sen soysuz piç. nerde çalıştığın belli. ne iş yaptığın belli. Bir gün kendini kimsesizler mezarında buluverirsin. ne anan, ne babanın haberi olur.
Yazdıklarına dikkat etsen iyi olur. adam gibi yaz futbolunu, otur yerine. kafanın basmadığı konularda ahkam kesme. bir daha ağzına Allah'ın, iktidarın, Hizbullah'ın adını alma.
Bu sana ilk ve son uyarım, bir dahaki sefere karşında kimleri bulacağını görürsün."
Kendisine kısaca, öncelikle Türkçe öğrenmesi gerektiğini belirterek, bu mailden sonra karşıma çıkmazsa, kendisini götveren ilan ettiğimi söyleyip, iş adresimi de isterse verebileceğini söyledim.
Garip ve saçma bir tahammülsüzlük örneği bu. Sanki ülkenin çoğunluğu benmişim gibi, herif oturmuş yazmış. Birkaç yazının nasıl bir hazımsızlık yaptığını ve etraflarında kendi gibi düşünenlerden başka kimsenin olmamasını istediklerini görmek mümkün.
Aslında adam haklı. Yüzlerce insan öldürmüş eli kanlı bir örgütün -Hizbullah- mensupları, cinayet işledikleri, işkence yaptıkları aleniyet kazanmış oldukları halde, ellerini kollarını sallaya sallaya çıktılar.
Sanki bir mesaj gibi, "Devam edin, bir yolunu bulup çıkarsınız" deniyor sanki.
Bu arkadaş ve bu arkadaş gibi düşünen, mail yollayacak arkadaşlara şimdiden sesleniyorum. Bunu birkaç kez, bazı garip durumlar oluştuğunda söylemiştim, "Verecek bir canım var, onu da kolay vermem."
Sikmişim hepinizi.....