14 Mart 2011
Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer 1 yıldır hapiste
Var mı bu iki ismi bilen?
Muhtemelen ilgilenenler dışında bu iki genç üniversiteliyi hatırlayan yoktur.
Bundan tam tamına 1 yıl önce 14 Mart 2010'da Başbakan Erdoğan'ın katıldığı Roman Çalıştayı’nda "Parasız Eğitim İstiyoruz. Alacağız" yazılı pankart açtıkları gerekçesiyle 1 yıldır tutuklu olarak yargılanıyorlar.
Demokratik ve özgür Türkiye'de sadece ve sadece pankart açtıkları için, üstelik de parasız eğitim talep ettikleri için tutuklu yargılanıyorlar. Geçen 1 yıl içinde 2 kez mahkemeye çıkartıldılar ve her iki duruşmada da tutuksuz yargılanma talepleri reddedildi.
Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğu masalının en net örneklerinden biridir Berna ve Ferhat.
Düzenin cici çocukları gibi Köşk'e jaguarla çıkıp, Cumhurbaşkanı ile birer çay içseler bugün içeride olmazlardı. Ya da "Parasız Eğitim" yerine başka türban (bunu kıçından anlayan olmasın. çünkü hayatım boyunca o insanların üniversiteye girmelerinin gerekliliğini savundum ve savunuyorum da) talebinde bulunsalar sırtları sıvazlanırdı.
İki tane gencecik insanın bir yılı çalındı. Sözümona örgüt üyeliğinden.
Pankart açmak bile bu ülkede suç teşkil ediyor ve biz hâlâ sahtekâr siyasilerin özgürlük masallarını dinliyoruz.
Her sistem elbet kendini korumak için her tür boktan yasayı çıkartır, her tür boktan yasaya dayanır. Bu, her çıkartılan kanunun ya da her yasanın doğru olduğunu göstermez.
Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer'e özgürlük verilene kadar da kimse bu ülkenin özgür olduğundan söz etmesin.
Bu isimleri hatırlar mısınız acaba?
Hafız Akdemir/Özgür Gündem (1992)
Çetin Ababay/ Özgür Halk (1992)
Yahya Orhan/Özgür Gündem (1992)
Hüseyin Deniz/Özgür Gündem (1992)
Musa Anter/Özgür Gündem (1992)
Namık Tarancı/Gerçek (1992)
Mehmet İhsan Karakuş (1993)
Ercan Güre/ HHA (1993)
Rıza Güneşer/Halkın Gücü (1993)
Ferhat Tepe/Özgür Gündem (1993)
Nazım Babaoğlu/Gündem (1994)
Erol Akgün/Devrimci Çözüm (1994)
Metin Göktepe/Evrensel (1996)
Ayşe Sağlam Derince (1997)
Pek çoğu kontrgerilla tarafından öldürüldü, bazıları ise polis tarafından. Ne kadar ilginç ki, bugünün koltuk sahipleri, dün Taksim'de gördüğümüz bazı kişiler, bu ölümler karşısında tek bir tepki bile vermedi.
Köşe sahipleri, köşelerinde bu isimleri hatırlamadı.
Bugün hâlâ pek çok düzen muhalifi gazeteci hapishanelerde. Sosyalist, devrimci basına her yıl defalarca aramalar, gözaltılar, tutuklamalarla gözdağı verilir, bezdirilmeye çalışılır.
Dün Taksim'de eylemci ruhu şaha kalkanlar bu gazetecilere "bölücü" yaftasını yapıştırır, sundukları haber bültenlerinde isimleri 'gazeteci' değil de "bölücü, terör örgütü yanlısı" olarak geçer.
İşte gün gelir, aynı masayı paylaştığınız insanlar da "terör örgütü üyesi" oluverir, düzeni baştan düzenler için.
Doğru tepkiler vermeyi öğrendiğimizde, sesimizi daha güçlü çıkartmaya başladığımızda, gazeteciyi kendi içinde sınıflandırmadan meydanlara çıkıldığında daha sağlıklı sonuçlar alınabilir.
Özgürlük herkesin hakkıdır. Onu da bir avuç azınlık hakkı olarak algılamaktan vazgeçelim...
Yine de bir yerlerden başlamayı umut olarak kaydetmek lazım bir yere.
Hepimiz Kewell'a veriyoruz haberin yok lan!
Galatasaray'ın temel sorunlarından biridir, bu Oğuz Altay denen tip ve başında bulunduğu sikindirik taraftar grubu.
Bu adamı televizyonlara çıkartıyorlar, Galatasaray'ın durumu hakkında racon kesiyor. "Kewell yakışıklı ve karizmatik diye mi seviliyor?" türünden, ilkokul çocuklarının bile aklına gelmeyecek cümleler kuruyor.
Bunlara mikrofon uzatıyorlar, televizyonlara çıkartıyorlar, haliyle bunlar da kendilerini bir bok sanıyor. Herif Galatasaray taraftarının tamamı hakkında söz sahibiymiş gibi atıp tutuyor. "Bilmem kimi severiz", "Yeter artık buramıza geldi", "Para verdik kombine aldık" v.s. v.s.
Kimsiniz siz de bu takım hakkında karar alma mekanizması gibi konuşuyorsunuz anlamıyorum. Altı üstü taraftarsın, hepsi o kadar.
Gerçi benden üstün meziyetlerin var. Para vermeden kombine almak, yöneticilerin elinden bilet alıp karaborsada satmak, sağda solda milleti tehdit etmek, televizyonlara çıkıp racon kesmek gibi. Bu konularda haklarını vereyim arkadaşların...
Arkadaş "Başkan istifa etmeli" diye çırpınmaya başlamış. Bunlar cin gibi akıllı adamlar, rüzgârın nereden estiğini, neye ve kime göre estiğini iyi bilirler. Bilirler ki, çeşmenin başını tutmuş adamlar olarak su kesilmesin diye. Ben mi yanlış hatırlıyorum acaba, tribünler 'istifa' diye bağırırken, insanları susturmaya çalışan, tepkileri absorbe etmek için tribünlerde bulunan.
"Arda'yı çok seviyoruz" diyor programda. Arda hakkında besteler yaptıran, aleyhine küfrettirenler bunlar değil mi? Bu kadar mı salak sanıyorlar herkesi.
Ama bu konuda da haklı adam. Yanlarında aptal herifler taşıyınca, herkesi o aptallardan sanıyorlar.
Sporda Şiddet Yasası tartışılar, bunları TV'ye çıkartırlar. Lan zaten var olan şiddetin nedenlerinden biridir bu adamlar. Şu Ali Sami Yen'deki meşhur sulu geceyi, organize edenler bizzat bunlar. Bunlar mı şiddeti engelleyecek?
Yapılacak şey çok basit aslında. Bu heriflerin ve çevresindeki asalakların banka hesaplarını kontrol edeceksin, hepsi bu. Başka yapacak bir şey kalmaz.
Galatasaray'ın içine düştüğü durumda, söz sahibi olduğunu sanan bu tiplerin acilen ortadan kaldırılması gerek. İsim Oğuz'dur, Ahmet'tir, Mahmut'tur fark etmez.
Seyircisin sen adam gibi seyirciliğini bileceksin. "Kombine almış!" Sen para verip kombine aldıysan, ben sokaktan çevirdiğim ilk yüz kişiye loca alacağım, anasını satayım.
"Harry Kewell sırf yakışıklı karizmatik olduğu için mi seviliyor?"
Evet bütün Kewell sevenler olarak, haftanın belli günleri evine gidip veriyoruz hatta eşinin yokluğunu belli etmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Antrenman aralarında Florya yolunu tutup, soyunma odalarında veriyoruz Kewell'a.
Kimimiz yelpazeliyoruz, kimimiz masaj yapıyoruz. Kimimiz de vericiyiz...
Ya bir rahatsız mısınız anlamıyorum ki.
Haaa ama bu açıklama yarın öbür gün Kewell'ın yuhalanacağının kanıtıdır. Fenerbahçe maçında bekliyorum.
Ümit Karan gibi size binlerce bilet dağıtsa, baş tacı yaparsınız değil mi? Adam sizi mamalamıyor, derdiniz o. Bizde taraftarın yabancı futbolcuya çok çabuk sırtını dönmesinin nedeni budur.
Şu herifleri tv'ye çıkartanların da ta geçmişini sikeyim. Ama tabii Serhat Ulueren ne kadar adam ki, programa çıkarttıkları o kadar adam olsun.
Siz gidin tenis kulüplerinde takılın (!)