26 Nisan 2011
Özledim lan
Yıllık izin almıştım, bir haftadır doğru düzgün haberlere bile bakınmadım. Muhtemelen takip edenler farkındadır, doğru düzgün bir şey de yazmadım o yüzden.
Bugün işe geldim, aynı tatsız hikâyeler, benzer boktan haberler ve bildik Türkiye manzarası hiç mi hiç değişmiyor.
Vaktin birinde yazmıştım, en büyük hayalim bir kuruyemiş dükkânı açmak diye. Yine bunu düşündüm. Düşünür düşünmez de burnuma kavrulmuş leblebi kokusu geldi.
Son zamanlarda yazmak içimden gelmiyor. Aslında yazmak istemediğimden değil ama işte istemiyorum.
Yoksa "Fenerbahçe neden ceza almadı?", "Aziz'in cezası nasıl kaşla göz arasında düşüverdi?", "Polis Bünyamin nasıl tetikçilik yapıyor?", "Yıl bitiyor Galatasaray halen başkansız, yönetimsiz. Seneye yine babayı alma konusunda liderliği kimseye kaptırmaz" konuları gündemimdeydi ama bir türlü elim gitmedi.
Son bir saattir şu ekrana bakıp duruyorum, bir tane haber bile yapmadım.
Hayattan zevk aldığım şeylerin sayısı azalıyor. Hakkinen gitti F1 heyecanım bitti. Steffi Graf bıraktı, kadınlarda tenis maçı izlemeyi bıraktım. Galatasaray göt oldu, futboldan soğudum.
Depresyondaki hatun modeline döndüm. Kuaföre gideyim, alışveriş yapayım da rahatlayayım gibi bir durum da yok.
Neredeyse her anımız didişmekle geçse de, şu hayatta en çok sevdiğim insanlardan biri olan Umutcan'ı özledim.
Kardeşim yok, çok isterdim olmasını. Kardeşim olsa acaba bu kadar sever miydim bilmiyorum. Hem dert ortağım, hem kardeşim, hem dostum, çok şeyimdir.
Gelse PES oynasak, mal mal futbol tartışmaları yapsak, dünyanın en saçma sapan şeylerine gülsek, gözümüzden yaşlar gelene kadar. Gece gece kalksak, ekmek içine salça sürüp üstüne tabasco ve kimyon koysak. Geceyi gündüz etsek, plastik sandalyelere ayağımızı uzatsak, konuşsak sağdan soldan. Her türlü tartışmayı en mantıksız iddialara çevirsek, ben sinirden kudursam. Brezilyanlara karşı oynasak, 15. dakikada 3 tane çaksalar "Lan bu kez son" desek.
Hayatta benim için en önemli 4-5 kişiden biridir Umutcan. Burada ortalığı birbirine katar yorumlarıyla. Hayatımda büyük bir boşluk doğurdu.
Şimdi fark ettim lan. Hakikaten özledim a.k.
Bitir artık şu boku da dön.
http://fizy.com/#s/1uloos
Diz dibinde öğrenilenler
Dizinin dibine oturduğu Gulbettin Hikmetyar'ın askerleri binlerce yıllık Buda heykellerini roketatarlarla yok ettiler.
Gulbettin Hikmetyar dizinin dibine oturan Recep Tayyip Erdoğan'ın askerleri de İnsanlık Anıtı'nı yıkıyor.
Egemenler bazen Guarnica'nın üstünü bir bezle örtmeye örtmeye çabalar, utançlarını örter gibi.
Bazen, barış ve demokrasi yalanlarıyla girdikleri kütüphaneleri, sarayları yıkarlar.
Ellerindeki geçici güçle binlerce yıllık heykelleri bombalarlar.
Bazen aynaya bakmadan 'ucube' derler.
Gulbettin'in dizinin dibinde, kısacık zamanda ne de çok şey öğrenmiş.
Aferin sana. Çok değil bundan 10-15 yıl sonra hatırlanmayacaksın bile.
Şimdi sıra Şevki'de. Ondan da beklentimiz büyük. Hem omuzdan temas bile etmiş Hikmetyar'a.