30 Nisan 2011
Galatasaray ve şu anki durum hakkında ibret verici bir olay
Aşağıda birazdan okuyacaklarınız, dün yaşanmış olup, insanın kanını donduran ve aynı zamanda da Galatasaray'ın şu anda nasıl bir durum içinde bulunduğunun en iyi göstergesidir.
Buyurun okuyun, kulübe bok sineği gibi yapışan Adnan Polat'ın nasıl bir adam olduğunu...
"Bugün bireysel protesto amaçlı saat 17:00 sularında Mecidiyeköy'de bulunan kulüp binamızın önüne gittim.
Kısaca şunu belirtmem gerek; gitmeye iten son hamle Adnan Polat'ın kulübümüze karşı dava açması ve etrafındaki insanlara da açtırması. Acele ile bir şeyler karaladım, kırtasiyeden aldığım beyaz kartona; "Adnan Polat, yok hükmündesin! Yeter, git Lütfen!"
Kulüp binamızın karşı kaldırımına geçtim ve elimdeki kartonu tutmaya başladım. İlk tepkiler olağandı, pencerelerin perdeleri aralandı, bina içinden fotoğraf çekenler oldu vs.
10-15 dakika sonra kulüp bünyesinde çalıştığını söyleyen birisi geldi. Kim olduğumu (!), ne iş yaptığımı(!), tribünden kimleri tanıdığımı (!), memleketimi (!), nerede oturduğumu (!), her hangi bir gruba üye olup olmadığı (!) vs. vs. sordu.
Elimdeki kartonu yırtabileceğini (!) de söyledi ve cevabını -medeni bir şekilde- aldıktan sonra içeriye gitti.
Şahsın, GS Store'un web sitesi için çalıştığı bilgisi teyid edildi, kesin bilgidir. Yaklaşık 10 dakika sonra kulübün güvenlik görevlisi geldi, Genel Sekreter'in kendilerini aradığını -muhtemelen haber gitti kendisine- ve Adnan Polat'ın binada olmadığını söyleyip, Polat İş Hanına gitmemi tavsiye etti! (Sağolsun!)
Bireysel protestom yarım saati bulmuştu ki, Çadır Store'un oradan, yukarıya doğru birisi yürümeye başladı, tehditler savurarak. 'Berduş' biri olduğu belliydi kılık kıyafetinden. Yanıma yaklaşırken, paltosunun sağ cebinden bir adet "şiş" çıkardı. Yaklaşık 20 cm uzunluğunda. Gitmezsem, beni orada öldüreceğini söylerekten iyice yaklaştı.
Elindeki metal şişi sürekli savuruyordu. Başımın belaya girmemesi için kendimi kulüp binamızın olduğu, karşı yöne attım. Aklıma bir anda polisi aramak geldi. Şahıs, Çadır'ın yan tarafında korkusuzca duruyordu ve tehdit etmeye devam ediyordu.
Köşedeki otobüs yazıhanesine girdim beklemek için. Polisler 3-4 dakika içinde olay yerine geldiler ekip arabasına binip Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gittik, şikayetçi olduğumdan.
17:30'dan 20:00'ye kadar ifade vermek için bekledim. Dışarıya sigara içmeye çıktığımda adam yanıma geldi ve kimin gönderdiğini öğrenmek için bir sigara uzattım. Telefonun ses kaydını da açtım. Sigarayı görünce, 'şikayet etme, barışalım' demeye başladı. 'Kimin gönderdiğini anlatırsan', şikayet etmem dedim ve blöfümü yedi.
Kulüp çalışanı olduğunu, ismi 'İlyas' olan bir şoförün gönderdiğini itiraf etti. Bütün ses kaydı telefonumda duruyor. Yüklemeyi beceremediğim için dinletemiyorum, malesef. Ekleyeceğim ama.
Belki, isim yalandı, hayal kuruyordu ancak 'içeriden' gönderildiğini, yönlendirildiğini adım gibi biliyorum ve de eminim. Fakat, şahsın 'deli raporu' na sahip olmasını öğrenmem bütün her şeyi havada asılı bırakıyor.
Bir şeyleri ispat edemedikten sonra işe yaramıyor... Yine maalesef... Bütün bunları neden mi anlattım?
"Kimseden bir fayda ummam ben, dilenmem kol kanat. Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim. Bir eğik baş bir boyunduruktan ağırdır boynuma; Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir Galatasaraylıyım"
Ben de...
Genel kurul üyesi olmadığım için oy kullanma hakkım yok, bir taraftar olarak yapabileceğim en etkili tepki; protesto etmektir. Hepi topu bu...
Korkmadan, usanmadan, yılmadan bireysel protestoma devam edeceğim. Etkisi mi olacak, sanmıyorum fakat bir şeylerin değişmesi için elimden gelen budur...
Salı günü 'yönetim kurulu' toplantısı var Mecidiyeköy'deki kulüp binamızda ve ben, yine orada olacağım.
Gelecek olan olursa, kaldırımda beyaz kartonunu tutan, 'parçalı forma' lı arkadaşa eşlik edebilir...
son söz; şahsın başındaki 'ultraslan' yazan, eskimiş şapkayı ekleyivereyim."
Evet işte, yaşananlar bunlar. İnanın şaşırmadım çünkü herifteki hırsı görünce yapabileceklerinin sınırının olmadığını fark ediyorum.
Ha gayret Adnan Polat yakında Adnan'ı atıp, Alemdar'ı sona ekleyip Tırtlar Vadisi'nin en sıkı üyesi oluverirsin. Bu herif bir de CHP'den İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olmuştu. Rakibi de şu an önünde el pençe divan durduğu Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Ne bela bir herifmiş, bırakmadı yakasını şu kulübün. Nefretten başka bir şey uyandırmıyor bende kendisi. Ama unuttum, mali olarak harika (!) işler yaptı değil mi? Maliyetini siktiğim yavşakları, rezil ettiniz lan kulübü.