20 Mayıs 2011
Unutmayacağım
Rijkaard'ın nasıl satıldığını,
Futbol Federasyonu denen kurumun çifte standartlarını,
Hakemlerin saha içinde Galatasaray'ı nasıl doğradığını,
Servet'in Cem Sultan'a tokadını,
Florya'daki çetenin nasıl adam yediğini,
Arkadaş kontenjanından transfer yapıldığını,
Tribünlerin Galatasaray kaptanına küfür etmesini,
Galatasaray Başkanı'nın siyasal güce boyun eğmesini,
Suat Kılıç denen herifin taraftara sefil demesini,
Yasin Ekrem Serim denen yalakanın Galatasaraylılara kuş beyinli demesini,
Kendi evimizde, merhum başkan Özhan Canaydın'ı aciz gösteren TOKİ Başkanı'nı,
Spor basınının akbabalar gibi Galatasaray'ın düştüğü durumdan nemalanmasını,
Hagi'nin vedasını,
Evimiz Ali Sami Yen'in yıkılmasını,
Galatasaray'ın çiftlik gibi yönetilmesini,
Bir sezonda üç teknik direktör değiştirilmesini,
Eksi averajla ligin bitirilmesini,
Sahada formasını idrak etmemiş futbolcuları,
Kolundaki bandın verdiği onuru taşıyacağı yerden, yüzü ekşimekten kurtulmayan Galatasaray kaptanını,
Berbat transfer politikalarını,
Ayda 60 bin dolar para kazanıp, bir bok yapmayan Adnan Sezgin'i,
Kewell'ın yüzündeki gülümsemeyi,
Ali Sami Yen'e vedayı,
Unutmayacağım...
İşkence tadında bir sezon bitti. Şimdi sıra taraftarın en sevdiğim bölüme geldi, yani transfer sezonuna. Kim gelir, kim gider bilmiyorum.
Şu maçta gösterilen sarı kartları aklınıza getirin, bir de İstanbul'un karşı yakasındaki statta ayaklar kırılırcasına üstlerine basanları, hakemin gözüne baka baka küfür edenleri, sahaya, soyunma odasına inen başkanları düşünün.
Galatasaray ruhunu kaybetti, büyüklüğü zedelendi. Önce tamir edilmesi gerekenler bunlardır.
Bu sezon büyük bir kayıpla geçti belki ama çıkarılacak çok ders var. Bunlardan ders çıkartılmazsa, Galatasaray'ın sonu hayırlı değil. Umarım o dersler alınmıştır...
Yine de, hep dediğim gibi;
Ben seni şampiyon olacaksın diye sevmedim ki.
Yeni sezonda umudun adı sarı-kırmızı olsun...
Dün Siirt, bugün Amasya, yarın neresi?
Kendisini tanıyan var mıdır? Muhtemelen yoktur.
Bu arkadaş Amasya İl Özel İdare Müdürü B.I. 13 yaşındaki ufak bir kızla birlikte olmak için para vermiş, ona defalarca tecavüz etmiş aşağılık herifin teki.
Bunlar kamyon üstünde kömür, makarna dağıtan valilerin çalışma arkadaşları.
Ülke muhafazakârlaştıkça ahlâken çöküyor. Bu işleri yapan orospu çocukları da özellikle bu profildeki adamlar. Ehh yalan değil, herife dinen o yaştaki çocukla evlenebileceği söyleniyor. O yaştaki çocukla imamın karşısına geçip evleniyor, sonra da koynuna alıp çocuk yapıyor.
Ama B.I denen bu iğrenç suratlı pislik korkmasın, artık devlet bu tipleri koruyor. Hüseyin Üzmez abisi gibi dışarıya çıkıverir bir çırpıda. Hüseyin Üzmez'in salıverilmesiyle bu orospu çocukları daha fazla yüreklendi.
Herif içinden düşünüyor; "Lan, nasılsa Hüseyin Üzmez'i salıverdiler, ben yapsam ne olur ki? Üstelik devlet görevlisiyim."
Siirt'teki olayı hatırlayan var mı?
Ne oldu sonuç?
Koca bir hiç.
Devletin görevlilerinin karıştığı ortaya çıkan koca rezalette birkaç esnaf ceza aldı ve olayın üstü kapatıldı.
Hüseyin Üzmez'i salıveren mahkemeler, bu piçi de rahat rahat salıverir, kimsenin endişesi olmasın.
Birileri hâlâ internete, bilmem neye sansür uygulamaya çabalasın. Önce siz, içinizdeki pisliklerden arının sonra internete sıra gelir. Sen çocuk pornosunu önlüyorum bahanesiyle interneti sansürlerken, senin atadığın görevli, 13 yaşındaki çocuğa para karşılığında tecavüz ediyor.
Coşkun Irmak denen senarist bozması götverenin teki çıkar "Tecavüz sahnesi çok estetik oldu" diye böbürlenir.
Tecavüzün estetiği nasıl oluyor acaba? Bunu tecavüz mağdurlarına, yakınlarına anlatıversene bakalım.
Toplumu pisliklerden kurtarmak istiyorlarsa, önce zihinlerindeki o mide bulandırıcı algılarından arınmaları gerekiyor.
Küçük yaşta çocukla evlenilmeyeceğini, din ya da herhangi bir olgunun bunu doğrulayamayacağını kabullenecekler.
Yoksa dün Siirt, bugün Amasya, yarın bir başka yerde bunlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.
Şu olay, ne kadar tiksinç bir zihniyetin iktidarda olduğunun başat göstergelerinden biridir.
Bunlar devlet görevlisi. Vay babalar vay.