13 Haziran 2011
Sen vermedin, ben vermedim, kim verdi amına koyayım?
Beynim karman çorman, dün öğlenden, sabaha kadar işyerindeydim. Yeni uyandım, kalktım bir haberlere bakınayım dedim. Haberler arasında gelip giderken, "Sandığından hangi parti çıktı?" diye bir linki gödüm.
Tık'ladım; ili seçtim, ilçeyi seçtim, sandık numarasını seçtim. Lan bir baktım, bizim evden çıkan 2 oy da görünmüyor. Dedim ki "Oğlum uyanamadın hâlâ" Bir daha tık'ladım, yine hepsini seçtim. Yok lan görünmüyor. Bağımsız aday Abdullah Levent Tüzel'e verilen iki oy da görünmüyor.
Akp neden başarılı diye düşünüp durmanın anlamı yok. Adamlar bundan başarılı. Verdiğin oy görünmüyor, uçuyor oylar, bildiğin uçuyor. Hadi iyi niyetli düşüneyim diyorum, acaba geçersiz mi sayıldı? Yok, olamaz çünkü sandık başında ilk yaptığım şey önce kâğıdı katlayıp sonra evet basmaktı.
Şu meşhur "Sen vermiyorsun, ben vermiyorum. Kim veriyor amına koyayım" geyiğini birebir yaşıyorum şu an. Verdiğim oy kırlangıç gibi göç eylemiş, gurbet ellere.
İki şey söyleyeceğim. Referandumda da benzer bir şey olmuştu. Sandıklar açılır açılmaz Akp'nın random oyu var anasını satayım. Daha sandıkların yüzde 1'inin açılmasıyla oyları yüzde 70 görünüyor ve seçim bitene kadar ancak yüzde 50'ye kadar düşüyor.
İkincisi ise Türkiye'de bu oyların böyle hızlıca ekranlara getirilmesini sağlayan tek kuruluş var. O da Fethullah Gülen'in tarikatının bir kuruluşu olan Cihan Haber Ajansı.
Devletin Valisi'nin dükkân dükkân gezip iktidar partisine oy istediğiyle de, Seçim Kurulları'nda kimlerin çalıştığıyla birleştirirseniz, ortaya çıkabilecek sonuçları siz hesap edin.
Seçim analizi filan yapmanın anlamı da yok.
Not: Rica ediyorum, dalyarak biri çıkıp da, "Yaaaaaa belki geçersiz sayıldı" gibi bir şey söylemesin. Amına korum.