8 Temmuz 2011
Bokunuzla oynamaya devam
"Biz siyaset yazmayız",
"Spora siyaset karıştırılmasına karşıyız",
"Sporun içinde siyaset olmamalı".
Eeeee ne oldu yavru kurtlar! Siyaset güzellemesi yapıyorsunuz alayınız. Sistem hafiften otobüste ford'a başlayınca 'Yandım Allah' diye bağırmaya başladınız.
Güya saf ve temiz duygularla futbol yazılıyordu değil mi?
Bu ülkenin büyük çoğunluğu bu zihniyetin ürünü; başkasına zehir akıtırken, taşakları yere sere sere 'yaşasın' diye bağıranlardan söz ediyorum. Ya da koyunların kıçına karanfil konulurken "Hacım o asılmış çok da sikimde" diyenlere.
Şimdi bakıyorum, millet İslam hikâyelerinden başlayıp, Nasrettin Hoca gibi 'ya tutarsa' demeye başlamış.
Şşşşt, ağır ol molla desinler yeğenim. Öyle çayır çimende göt baş açık, deli sikmiş gibi dolanmanın anlamı yok.
Millet, bugüne kadar klavyede parmak şıkırdatmamış, hadiseye kenarından köşesinden girmemiş, şimdi destansı metinler, edebi makaleler yazıyor.
Fanatik olmak kötüdür. Hayatta hiçbir şeyin fanatiği olmamak -aileyi dışında tutmuşumdur- gerekir.
Hayır ilginç olan şey, daha olup biten bir şey yok, ne bu hiddet ne bu celal a.k.
Bu ortalarda dolanan sikko kahramanların hadiseyi bir ranta çevirmek peşindedir. Kimseyi aptal yerine koymanın anlamı yok. Ergeni, gazetecisi, blogcusu, yorumcusu, forumcusu, bu günlerin geri dönüşlerinin olacağını biliyor. -Saf, temiz taraftardan söz etmiyorum, götünden anlamasın kimse.-
Hayır, bir de herkes kendini nereye konumlandırmışsa, ya da nasıl bir güç görüyorsa, Federasyon Başkanı'na filan ayar veriyor. Vay anasını satayım, kimmişsiniz de haberimiz yokmuş.
Dev yürüyüş yapacaklarmış. Be amına koyayım, neredesin lan TEKEL işçileri eksi 10 derecede soğuktan tir tir titrerken, insanlar sokak ortasında dayak yerken, bir baba evine bir parça götüremezken.
Takım sevgisi dedikleri şey, bağnat bir fanatizm. Haa, bunu Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı, Trabzonsporlusu yapmaz mıydı? Aynı şeyleri yapardı emin olun.
Oyun işte, bir-iki gün üzülürsün, sevinirsin geçer gider. Hayatının merkezine koymak, neredeyse hayatında başka bir şeye yer bırakmamak ne aptalca bir düşünce biçimidir.
Bu ülkede en az 70 milyon kişinin hakkı yeniyor her gün. Öyle sik sik izliyordun ya. Benzini kol gibi sokuyorlar tepki verme, millet evine et götüremesin tepki verme, semt pazarlarında akşam karanlığında atılmış sebzeleri meyveleri toplasın tepki verme; hayatta hiçbir duruş sergileme, hiçbir boka ses çıkartma, sonra "Hakkımız yeniyor" diye kafası kesilmiş tavuk gibi oradan oraya koştur.
Siktirin gidin! İnsanlığınızı, adalet terazinizi, dünyaya bakış açınızı sikeyim. Siyasete girmeyin aman diyeyim, başınız derde girer, aman diyeyim.
Hele hele şu olayları Atatürk'e bağlayanlar yok mu, onlar beni bitiriyor. Lan salak, önce stadının ismini sorgula.
Gölgesinden korkan insan ancak bokuyla savaşır. Bokunuzla savaşmaya devam edin. Aman diyeyim, etliye-sütlüye sakın dokunmayın. Yeldeğirmenleri size yeter de artar bile.
Ömrümden size ömür gitsin
Şu fotoğrafı bir arkadaş gönderdi dün. Sağda, solda denk gelmişsinizdir mutlaka.
Sinirleniyorum, öfkeleniyorum ve bu ülkedeki insanlara çok zaman laf ediyorum.
Umudu kesmemek lazım, içimizde umut yeşertmek için hep bir nedenimiz olması gerekir. Yoksa boşandığı eşini ve çocuğunu yakan bir manyağın, köpeğin kafasında şişe kıran psikopatın, kedinin ciğerlerini bıçakla deşen bir orospu çocuğunun olduğu ülkede yaşamak insana ağır geliyor.
Ama bu kadar boktan haber arasında şu iki koca yürekli çocuğu görünce, her şey birdenbire tersine önüyor. O umutsuzluk duygusu yerini; umuda, inanca bırakıyor.
İnsanlık böyle bir şey ama biz onun pek çok değerini unuttuk. Para, kariyer, hırs, ihtiras, güç v.s. v.s. Etrafımızda olup biten onca şeyi göremiyoruz. Öyle o kadar uzaktaki şeylere bakmaya gerek bile yok. Sokağa baktığınızda, gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatmadığınızda emin olun her şey daha açık görülecektir.
Şu iki çocuktan öğrenilecek ne çok şey var diye düşünüyor insan. Kendi hayatını bile tehlikeye atarak, yavru köpeğe, kendi aralarında imeceyle, ellerini uzatıyorlar. Ne diyeyim ki, böyle birtakım alengirli kelimeleri biraraya getirip bir cümle kurmaktansa, sıkı sıkı sarılmak isterdim veletlere.
Bu hayat sizinle güzel lan, bunu bilin. Sizin gibi insanlar olmasa hakikaten çekilir çile değil bu ülke. Umarım daha çok şey öğretirsiniz bize.
Benim ömründen size gitsin lan, başka ne diyeyim ki...
Kedi Aklı
Bir diyeceğim yoktu hüzünden yana
Yıpranıyordu kötü kadınlarda aşkım pis karanlıklarda
Yetmiyordum yeni insanlara yetişemiyordum
Ölür kalırdım belki de sokak aralarında bir kenarda
Kimin umurunda dedi ama kendimi inandıramadım buna da
Yakışmıyordum eski pencerelere yosunlu sulara
Ölür kalırdım belki de sokak aralarında bir kenarda
Uyandırılacak çocuklarım vardı uyuyorlardı uykularında
Çok mu yaşamıştım az mı ölmek hakkım mıydı yıl varken akşamlara
Bu kedi nerden çıktı demeyin kapı aralıktı ben bıraktım da
Okşayacak bir şey ister ellerimiz kendi sıcaklığında
Yıpranıyordu kötü kadınlarda aşkım pis karanlıklarda
Ne iyi etmişim aldım düşündüm kedilerin yarı ak yarı kara aklında
Kedi işte kedi boğuyordu yavruyu engel görünce aşkında
Çekilmemişti denizlerim
Döndüm hırpalanmış geceden dayanıklı aydınlıklara
Ağlanır kedi yavrularına çocuksuz anaların arasında
Bu kedi nerden çıktı demeyin kapı aralıktı ben bıraktım da
Uyandırılacak çocuklarım vardı uyuyorlardı uykularında
Ne iyi etmişim uyur uykularında.
Arif Damar