22 Temmuz 2011
Brain special series
Son sözümüz Fenerbahçe: 34.95 TL
Başkan T-shirt: 10 TL
Beyin özel seri: Kesinlikle bedava olmalı.
Umarım kandırıldıklarının, sağılır inek pozisyonuna getirildiklerinin farkına varırlar. Ne yazık ki, şu utanmazlık bile ranta çevrilebiliyor, bunun üstünden para kazanılıyor ve insanların duyguları ile oynanıyor.
Haaaa şimdi çıkıp biri "Sana ne?" der mi? Derse de umrumda değil. Zamanla ayaklar yere basacaktır diye umut etmekten başka bir çare görünmüyor.
Acaba hangisi daha onursuzca?
Üstüne ne kadar yorum yapılır bilmiyorum. Aslında kızgınlık basına filan değil, karşı karşıya kalınan durumla ilintili.
Ağır ağır sonun başlagıcına gidileceğinin farkındalar. Şu süreçten nispeten onurlu bir biçimde ayrılmak mümkünken, rezilliğin bini bin para şeklinde, kendilerini daha da aşağılıyorlar.
Oysa yapılan taraftarı ilgilendirmez. Daha önce de söyledim; taraftar Fenerbahçe'ye bağlıdır, onu sever, renklere aşıktır. Aklı selim birkaç kişi dışında pek çok Fenerbahçeli halen hadiseyi bütün boyutlarıyla reddediyor. "Belgeleri görsem de inanmam" diyen insanlar var. Ne söylenebilir ki!
Bütün hıncını mesleğin emekçilerine yöneltmek, sayısal çoğunluk durumuna gelince işi vandallığı dökmek, hayvana dönmek, her şeyi anlatıyor.
Günlerdir ekonomi geyiği dönüyordu. "Biz olmazsak ülke batar" türünden zırvalarla kendilerini eğlendiriyorlardı. Sanki Bank Asya bu ülkenin ligi değil. Duyan, Fenerbahçe'nin La Liga'ya gönderileceğini sanır. Hoş, "Gerekirse Bundesliga'ya gideriz" diyen adamlara bunu anlatmak ne kadar mantıklı o da ayrı mesele.
Tehditle, aptalca güç gösterileriyle, bu işin içinden sıyrılmanın imkânı olmadığını keşke anlasalar.
Evet, kabul ediyorum ki şu süreçte başını Taraf'ın çektiği basın, adına haber denmeyecek rezilliklere imza attı. İyi de, oradaki foto muhabirlerinin günahı nedir? Eline üç kuruş verilip, sabahtan akşama kadar koşturulan basın emekçileri midir bu işin sorumlusu?
Buhran sürecinin başlangıcı olmuştur Shaktar maçında yaşananlar. Daha uzun bir süre bu süreci yaşayacaktır Fenerbahçe taraftarları. Ne zaman ki, ayaklar yere basar o zaman hayat normal seyrine dönecektir. Tabii bu süreç minimum 4-5 yılı bulacaktır.
'Daha yeni başlıyor' diyorlar. Olaya nereden baktıklarıyla ilgilenmiyorum ama haklılar, her şey Fenerbahçe taraftarı için yeni başlıyor.
Şike yapılmıştır ya da yapılmamıştır ama ilginç olan büyük bir güruhun Fenerbahçe'nin değil de Aziz Yıldırım'ın arkasında durması. Kulüp taraftarlığı değil de, müritlik gibi bir ilişki peydah olmuş aralarında.
Şu yapılanların hepsi aslında ülke fotoğrafıdır bir yandan. Çünkü ülkede katiller elini kolunu sallayarak ortalarda dolanır, insanları yakanlar güya aranır ama 18 yıl boyunca Sivas'ta olduğunu görürüz, mafya bozuntuları cezaevlerinden tehditlerini sürdürür ve bunların hepsi de sanki sıradan bir olaymış gibi yansıtılır.
Şu Saraçoğlu'nda yaşananlar da bunun bir tezahürü. "Güçlüyüz, her şeyi yaparız" gibi iğrenç bir anlayışın ürünü yani. Sanıyorlar ki, sesleri daha güçlü çıkarsa, kabadayılık yaparlarsa, tehdit ederlerse, herkes yelkenleri suya indirecek. Bir taraftan da hak veriyorum çünkü bugüne kadar sergilenen tavır hep bu yöndeydi.
Muhtemelen herkes geçen yılı hatırlamıştır şu görüntülerden sonra. Benim de aklıma ilk gelen şey bu oldu. Geçen yıl olmayan şampiyonluğu kutladılar, şimdiyse gidilen yolculuğa hikâyeden isyan niteliğinde.
Yaşananlardan sonra Fenerbahçe Süper Lig'de kalsa ne olur, Bank Asya'ya gitse ne olur? Bunun adına spor denecekse, futbol diye isimlendireceksek, zaten hiç izlemeyelim daha iyi.
Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi mızmızlamanın anlamı yok. Herkes kendisiyle yüzleşsin, "Biz nerede hata yaptık?" diye.
Yoksa bu tavır sürdüğü müddetçe, Fenerbahçe'yi Bank Asya'da kesmez. İşin şikeden, teşvikten, çeteden daha onursuz olanı, bunları sahiplenmektir. Yapan sen değilsen otur adabınla bekle ama sahiplenmeye devam ettiğin sürece şerefsiz yaftasından kurtulamazsın.
İyisi mi, timsaha devam edilsin, yanlış anoslarla gönüller alınsın, ağlatan mektuplarla (!) insanlar ajite edilsin, forumlarda basına saldırı emri verilsin, ortadaki rezilliğe rağmen bloglarda salya sümük ağlansın, statlarda devrimcilik oynansın, tepki diye şuursuzca ortaya salınsın herkes.
Unutmadan şuraya da yazayım, yüzsüzlük bir değil binlerce maskeyle bile kapatılamaz. Aziz Yıldırım t-shirtleri satarak, krizi (!) fırsata çevirmeye çalışanlara tepki gösterileceğine, götü basın emekçilerine kalkan herkes yavşaktır.