"Türk, Kürtçe müzik dinlemez-Kürtçe müzik çalan barlara gitmez-Kürtçe konuşulan minibüse binmez-Kürtçe kaset satan dükkandan alışveriş yapmaz."
"Her Türk, alışverişini mutlaka Türkten yapmalıdır. Kürde aktarılan para PKK’ya maddi destek demektir."
"Dersimlilerin torunları, 'neden katletti devlet bizim dedemizi?' diye devletten hesap sormaya kalkıyor. Soykırımdan bahsediyor utanmadan. Bu olsa olsa ayrı bir soysuzluk ve yüzsüzlüktür. Devlet, teröristi, ayaklanmacıyı, haini, alçağı, namussuzu yok etmek için vardır."
Şunları okuyunca dehşete düştüm. Kafatasçılığının vardığı son nokta bu olsa gerek. Türk'ün ne dinlemesi gerektiği, nereden alışveriş yapması gerektiğini direkt olarak anlatmışlar.
Sitelerindeki bazı videoları izledim -izlemeyin hakikaten vakit kaybı-, birtakım yazıları okudum. Hepsinde çok derin ırkçılık izleri var. Bu zihniyetin isminde 'Sol' ibaresi olması daha da rahatsız edici. Che, Deniz Gezmiş gibi bazı isimleri kullanmaları ise utanç verici.
Böylesi düşünceleri olan ve söylemlerde bulunan insanları, herhangi bir şekilde anlamaya çalışmak bile mümkün değil. Salt nefretle açıklayamıyorsun, "Her Türk, alışverişini mutlaka Türkten yapmalıdır" söylemini.
Bu mide bulandırıcı fikrin, geniş kitleler tarafından savunulduğunu düşündükçe karabasanlar üstüme üstüme geliyor sanki.
Düşünsenize, bakkala giriyorsunuz, etrafı süzüyorsunuz, Kürt olduğuna dair kanıt arıyorsunuz ve "Pardon, birader memleket nere?" diye soruyorsunuz. Bakkaldaki eleman "Malatya" diye yanıt veriyor. Vay amına koyayım, çıkmaza gel şimdi. Herif Kürt mü, Türk mü belli değil. Sigaranız bitmiş, acilen sigara içmeniz gerekiyor ama bilmiyorsunuz. Sonra devam ediyorsunuz.
-Malatya mı? Malatya'nın neresi?
- Akçadağ
- Akçadağ mı? (kafasını kaşıyıp düşünüyor). Dayı Kürtçe biliyor musun?
- Biliyorum.
Hah! Taşağa bağladın mı? Etrafta bakkalda yok, sigara krizi gelmiş ama bakkal Kürtçe biliyor. Kuvvetle muhtemel de Kürt.
- En yakın bakkal nerede?
- Buraların tek bakkalı benim.
- Nasıl yani? Başka bakkal yok mu?
- Yok. Ne istiyorsan al işte buradan.
- Ben Türk Solu'ndan geliyorum. Kürt'ten alışveriş yapamam ama.
- Evladım rahatsız mısın sen? Kürtsem Kürdüm, ne olacak, al işte.
- Biz Kürt'ten alışveriş yapmıyoruz.
- Niye?
- Türkiye'de 'Kürt istilası' var. Biz Türk Solu olarak, Kürtlerden bir şey almıyoruz.
- Nasıl belirliyorsunuz peki?
- Soruyoruz işte, sana sorduğum gibi.
- Ben Kürtçe biliyorum ama Kürt değilim ki.
- Ciddi misin? O zaman, bir paket Samsun.
- Al bakalım.
Eleman daha bakkaldan çıkmadan, pakedi yırtar, sigarayı alelacele yakar. Derin bir nefes çeker, bakkal çıkar arkasından seslenir, "Lan Türk Solu! Bütün sigaraları paketlerinden çıkartıp, taşaklarımıza sürüyoruz. Kürdüz ya biz."
Heriflerde öyle bir kafa yapısı var ki -gerçi kafa yok- Ermenilere, Kürtlere, çatır çatır saydırıyorlar. Hayır, eleştirirsin eyvallah ama bu başka bir şey. Bir halkı; terörist, istilacı, bölücü olarak kabul etmek insana dehşet veriyor.
Şu zihniyetin, Maraş'ta, Çorum'da insanların evlerine çarpı atarak ava çıkmalarından, katliam yapmalarından hiçbir farkı yok.
Yazdıklarını okuyun lütfen, tabii tahammül edebilirseniz.
1- Her Türk, alışverişini mutlaka Türkten yapmalıdır. Kürde aktarılan para PKK’ya maddi destek demektir. Türk, bu maddi desteği kesmezse, hem Türklerin mali gücü olmayacaktır, hem de Kürdün altında ezilecektir
2- Her Türk, Türkçe konuşmalıdır. Bunu da İstanbul şivesi ile konuşmalıdır. Dil varsa millet vardır. Ancak şehri istila eden Kürtler kendi dillerini hakim kılmaktadır. Bunlarla temas içinde Türkler de şivelerini bozmakta, Türkçe konuşsa bile adeta Kürt şivesiyle Türkçe konuşmaktadır.
TV’lerdeki Kürt dizilerinin, Kürt müziğinin, her adım başı Kürtçe müzik çalan barların, kasetçilerin, minibüslerin ortasına düşen Türk ister istemez lisanını yitirmektedir.
Buna direnmek için:
Türk, Kürt dizisi izlemez.
Kürtçe müzik dinlemez.
Kürtçe müzik çalan barlara gitmez.
Kürtçe konuşulan minibüse binmez.
Kürtçe kaset satan dükkandan alışveriş yapmaz.
3- Türk, ancak modern şehir hayatında kendini ifade edebilir. Türk medeniyeti, köyden gelen etkilere kapatılmalıdır. Köy, her halükarda Kürtçülüğün yaşam alanıdır.
Yıllarca İstanbul’da Sivaslı, Erzincanlı, Malatyalı, Tokatlı Alevi kitlenin yarattığı köy ortamı, Kürtçülüğü güçlendirmiştir. Türk’ü saza mahkum eden köylü kafası, bugün şehirleri Kürt kültürüne teslim etmiştir.
4- Türkler, yemeklerine sahip çıkmalıdır. Türk’ün damak tadı, Kürt yemekleri ile yer değiştirmektedir. Türk’ü kebaba, lahmacuna mahkum eden anlayışla mücadele edilmelidir. Yemek, kültür savaşının bir parçasıdır. Mc Donaldslar ne kadar tehlikeli ise Kürt mutfağı da o kadar tehlikelidir.
Başka kültürlerin yemeklerini yiyen kültürler asimile olur. O nedenle Türk, Türk mutfağına sahip çıkmalı, başka şeyler yememelidir.
5- Her şeyden önce Türk üremelidir. Artan her bir Türk bebesi, bizi Ergenokan’dan çıkartacak bir kurtarıcıdır.
Köylü olmak boktan, Kürt olmak iğrenç, lahmacun ve kebap savaş aracı, saz çalmak mide bulandırıcı...
Kafaya bak, hastalıklı fikirlere bak. "Her fikre saygı duyacaksın" türünden zırvalara inanmadığım için, bu arkadaşlara rahatlıkla, Türk Solu'na, Kürt Kolu girsin diyorum...
Tişörtler ayrıca şık, dizaynları harikulade ve sudan ucuz. Üstelik kâr amacı da gütmüyor. Hep birlikte koşalım, kapışalım, alalım.
Herifler Beyaz Türk kavramını, Saydam Türk'e çevirmiş. Lahmacun, kebap, saz kâbusları olmuş. Acilen beyin nakli yapılmalı.
Solmuş. Kafatası faşistleri, sizi sol yanınızdan siksinler e mi?