18 Ocak 2012
Ali İlbey gibi sübyancılardan kurtulmak şart
19 Mayıs Bayram Değil, Dekolteli Öğrenciler Gösterisidir
Türkiye’de dekolte kadının ve kıyafetin resmî devlet eliyle törene ve “toplumsallaşmaya” dönüşme tarihçesine bakıldığında karşımıza 29 Ekim Cumhuriyet ve 19 Mayıs Gençlik Törenleri çıkar. İlk yıllardan sonra bu iki resmî törene 23 Nisan Töreni de eklenir.
Batı’dan ithal edilen bu uydurma resmî törenler, toplumu modernleştirmek için oluşturulmuş Kemalist cumhuriyetin İslâm’a mugayir bir projesidir.
Öyle ki, millî anâneye aykırı bu şenî törenlere “bayram” demekten hep hicap duydum. Kemalist seküler cumhuriyetçiler ve bir kısım milliyetçiler cehaletlerinden ve idrâklerinin İslâm medeniyet değerlerine kapalı olmasından dolayı bu törenlere “millî bayram” diyorlar.
Millî kavramı milletten, millet kavramı İslâm’dan neşet eder. Millet, “İslâm, yani şeriat üzere tutulan yol” demektir. Bu ölçülere uyan ve bağlı olan topluluğa da İslâm milleti denir. Dolayısıyla İslâmî anâne, usul ve değerleri taşıyan özel günler ancak bayram sayılabilir. Âyetlerde emredildiği şekilde Ramazan ve Kurban Bayramları’na bayram denir ve Müslüman milletçe ancak kutlanabilir.
TÜRKİYE’DE ANCAK İSTİKLÂL HARBİ BAYRAM İLÂN EDİLEBİLİR
Bayram İslâmî bir kelimedir. Dinî, yani millî bakımdan hususî değeri olan ve milletçe kutlanan günlerdir. Bayramlarda bayram namazı kılınır, bayramın mânasınca büyükler, eş-dost ve mezarlıklar ziyaret edilir, insanların gönülleri alınır, yoksullara yardım ve pay dağıtılır
Türkiye’de dinî bayramların yanında, “Hakk’a tapan millet” Millî Mücadele’ye “din-i İslâm” ve “Vatan-ı İslâm” üzere katıldığı için İstiklâl Harbi ancak bayram ilân edilebilir.
“Milliyetçi” sıfatını taşıyan hareketin siyasî lideri de idrâki medeniyetimize kapalı olanlara katılıp, “cumhuriyetin ilânına giden sürecin miladı olan 19 Mayıs tarihini çarpıtanların milletin varlık değerlerine saldırdığını, cumhuriyetin kanına girmeyi gündemine alanların tuzakları ile karşı karşıya kalındığını…” söylemiş.
“CUMHURİYET’İN KANI” MİLLETİN KANI MIDIR?
“Cumhuriyetin kanı”, milletin kanıymış öyle mi? Hayret ki, hayret! Oysa gerçekler “cumhuriyetin kanının” Müslüman Türk milletinin kanının olmadığını ayan beyan ortaya koyuyor. “Cumhuriyetin kanı”, din-i İslâm adına İstiklâl Harbine katılan milleti 1923’den sonra aldatarak devrimci cumhuriyeti ilân eden zorba ve bürokratik egemen sınıfın, yani Kemalistlerin kanıdır.
Dahası, milletin değerlerini “redd-i miras” eden ve 19 Mayıs’ı vatan-ı İslâmiye’nin kurtuluşu muhtevasından koparıp laikçi Cumhuriyet’le irtibatlandıranlar, milletin kanına girenlerdir.
“Samsun’da doğan güneş” diyerek yüceltilen 19 Mayıs’ın, belgelerle sabittir ki İstanbul’dan ve Sultan Vahdettin’in izninden ayrı ve bağımsız bir “millî hareket” olmadığı aşikârdır.
23 Nisan Töreni’ni çoğu insan, İstiklâl Savaşı’nda din-i mübin ve vatan-ı İslâmiye için cihada çıkan “Hakk’a tapan millet”in “Millî Hâkimiyet Bayramı” zanneder. Oysa bu durum bir yıl sürmüştü. Sonra, dekolte “bayanlar” gibi dekolteli kız öğrenciler oluşturulması için yeniden tanzim edilmişti.
Ardından, Atatürkçülüğü “iyi bir şey” zanneden bâzı öğretmen ve öğrencilerin “23 Nisan sevinç doğuyor içime” diye şiircikler yazdığı bu tören dekolteli seküler kız öğrenciler gösterisine dönüştürüldü.
19 MAYIS, LAİKÇİ CUMHURİYETİN VARLIĞINI DAYATAN İDEOLOJİK TÖRENLERDİR
“Bayram” sıfatına sahip olmayan, bir yönüyle Stalinist ve Hitlervâri totaliter rejimlerin törenlerinden kopya edilen, bir yanıyla Avrupaî kadın modelini telkin eden 29 Ekim Cumhuriyet ve 19 Mayıs Törenleri, Millî Mücadele’nin ruhuna aykırı “inkılâpçı Cumhuriyetin” varlığını dayatan ideolojik törenlerdir. Dahası, dekolteli kızlar ve “bayanlar” toplumu vücuda getirmenin resmî provasıdır.
Özellikle 19 Mayıs Töreni’nda dizden yukarı etekleri, teni gösteren kumaştan yapılma kol ve omuzları açık kıyafetleriyle kız öğrencilerin resmî geçitlerinin Avrupa’nın çağdaş seküler toplum manzarasına dönüştüğü âşikardır.
Kemalist cumhuriyetin gayesi bu denî törenler vasıtasıyla dekolte kıyafetli kız öğrencileri modern Türkiye’nin “çağdaş” nüvesi olarak hazırlamaktır. Bu yolda mesafe alındığı, “kamusal alanda”, özel lise ve üniversitelerde dekolteli öğrencilerin çoğalmasından anlaşılıyor.
Türkiye’de “dekolte kadın tipinin” meşrulaştırılması cumhuriyetin Batılılaşma programına dayanır. Malumdur ki dekolte kadın barlarda, pavyonlarda ve azınlıkların mukim olduğu Beyoğlu’nda arz-ı endam ederken, Atatürkçü cumhuriyet eliyle “yurt sathına” taşınır.
19 MAYIS GÖSTERİLERİ UTANMA VE İFFET DUYGULARINI KIRIYOR
Bu noktada dekolte giyinmenin yaygınlaşmasında ve benimsetilmesinde en büyük fonksiyonu cumhuriyet balolarının yanında 29 Ekim Cumhuriyet ve 19 Mayıs Törenleri üstlenmektedir.
Özellikle 19 Mayıs Törenleri, Müslümanca giyinen kız öğrenci tipine karşı modern öğrenci tipinin öne çıkarılması gösterileridir. Müslüman anâne ve vecibelerine aykırı bir pornografiye dönüşen bu resmî törenlerle dekolte kıyafeti meşrulaştırmanın yanında bu kıyafetin zahiriyle birlikte ruh ve fikrinin de verilmesi düşünülmüştür.
Bu şenaat ve müstehcenlik alâmetleri taşıyan törenlerde kız öğrencilerin bu kıyafetler içinde “çağdaş” Avrupa’dan kopya edilen çeşitli dans ve jimnastik hareketleriyle utanma ve iffet duygularının kırılması da sağlanmaktadır.
Ayrıca 19 Mayıs gösterilerinde şarkıların, dans ve figüratif hareketlerin eşliğinde öğrenciler Yunan ve Roma kültüründeki kadının “cinsel çekicilik” gösterisini de öğrenmiş oluyorlar.
Böylelikle sözde “çağdaşlaşmış yeni Türk kadınının” ruhunda İslâm’a ait zerre iffet ve hayâ duygusunun kalmaması sağlanıyor.
Müslüman millete mugayir laikçi cumhuriyet törenleriyle zuhur ettirilen “yeni Türk kadını” tipinin büyük oranda sivil hayatta da çoğaldığı bir gerçektir.
Asrın en büyük çürüme alâmetlerinden olan dekolte kıyafet yalnızca Müslümanların değil, bütün insanlığın iffetli insan olma hakkına, seciye ve birliğine aykırıdır.
YORUM
Yazıyı sonuna kadar okuyabildiniz mi bilmiyorum. İlköğretim öğrencilerini pornografik bulan 'insanlar' var.
Sonra yazdığım zaman 'din düşmanı' oluyorum. Alayında zihniyet bu, çocuk yaştaki kızları pornografik buluyor çünkü tahrik oluyor. Çünkü pezevengin oğlu, o yaştaki kızı koynuna alıp, o çocuktan eş yapmayı normal sayıyor.
"Kemik yaşı büyüktü" diye Bolu'daki olayı kapattılar. Peki Gaziantep'te evlendirilmekten son anda kurtarılan 13 yaşındaki kıza, Şanlıurfa'da 11 yaşında evlendirilen -siktiğimin imamının nikâhı ile- kıza, Konya'da doğum yapan 14 yaşındaki kıza, Muğla'da düşük yapan 13 yaşındaki kıza ne oldu?
Bu ülkede imam nikâhı ile evlendirilen milyonlarca çocuğun kemik yaşına da bakalım mı hep birlikte?
Akılları fikirleri siklerinde bu orospu çocuklarının. Namus-ahlâk diye götlerini yırtan bu yavşakların açtıkları garsoniyerlerle dolu yeni yapılan koca koca konutlar.
Geçiğimiz günlerde Adana'da yakalanan bir pedofili hastasının mahkemedeki savunması şöyleydi; "Cinsel amaçlı bir şey yapmadım. Sadece eşofmanını indirip, poposunu öptüm. Yalnız gördüğüm küçük kızlar ilgimi çekiyor. Kendime hakim olamıyorum."
Bu yazıyı yazan Ali İlbey denen sapığın da, Adana'daki sübyancıdan hiçbir farkı yok. 11 yaşındaki küçücük kız niye sadece bunlara pornografik geliyor?
Resmi törenin kaldırılıp kaldırılmaması ayrıca tartışılır. Ancak Ali İlbey denen bi insan görünümlü canlıya, teşekkür (!) etmek gerekir. Çünkü aslında akıllarda olanı açık açık dile getirmiş. Kıvırmadan, eğip bükmeden.
Her geçen gün daha da sapıklarla örülüyor hayatımız. Kızı yaşındaki çocuklardan tahrik olan, pornografik bulan bu puştların acilen tedaviye ihtiyaç var. Yarın öbür gün, bizim çocuklarımıza da göz dikecek bu aşağılık insin müsveddeleri.
Gerçi başyazarı, fiili sapık olarak cezaevinde yatmış, sonra bir kıyakla dışarı çıkartılmış Akit gibi bir paçavranın yazarından beklenti içine girmek de gerizekâlılık ama toplum ciddi bir tehlike içinde, bunu da görmek gerekir.