27 Temmuz 2012
Bizim çocuklarımız evlat değil mi lan!
Türk polisinin içinde bulunduğu durum itibariyle, ellerine numara tutuşturup duvara dizilerek teşhis edilmesi ilginç bir durum gibi görünüyor. Sadece görünüyor çünkü aslında ilginç bir durum da yok. Bağlı bulundukları işverenlerine itaatlerini gösteriyorlar sadece.
Bu ülkede polisin işkence yapmasına, nezarethaneye alınan bir kadına tecavüz etmelerine, camdan düşüp intihar etti denilerek öldürülenlere alıştık. İş yüzsüzlük noktasına geliyor. Adamı sokağın ortasında, 7-8 polis evire çevire dövüyor, bir bakıyorsun, doktora gidip rapor oluyor "Elim uff oldu" diye. Olayla ilgisi çok yok ama söylemeden edemeyeceğim, o raporu veren doktorun da ağzının ortasına sıçacaksın.
Bu tip olaylarda, polisler hakkında göstermelik bir soruşturma açılıyor ve herifler görevlerine devam ediyorlar. Bırak görevlerine devam etmesini, ödüllendiriliyorlar. Şu an gündemde olan Sedat Selim Ay'ın geçmişine bakacak olursak, bunu gayet iyi görebiliyoruz.
Atılım gazetesi yazarı İbrahim Çiçek ve arkadaşlarına işkence yapıyor, Asiye Güzel Zeybek’e tecavüz ediliyor. Bu olayların hepsinde ismi geçiyor ama Terörle Mücadele Şubesi’nden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olarak tayin ediliyor.
Yalova'da Çayan Birben isminde astım hastası bir genç, suratına biber gazı sıkılarak öldürülüyor. Genç bir insan ölüyor ama 5 tane polisin, ancak bir ay sonra ifadeleri alınıyor.
Şerzan Kurt diye bir genç, polis tarafından öldürülüyor, bilirkişi raporu 'kasten' öldürüldüğünü doğruluyor. Peki bu polislere herhangi bir yaptırım uygulanıyor mu? Tabii ki hayır.
Neyse aradan epey bir zaman geçiyor, Akp Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu’nun
oğluyla, bir emniyet müdür yardımcısı tartışıyor. Bu arada oğul dediysem, öyle sıradan bir oğul da değil. Emniyet Müdürlüğü'nün kantinini işletiyor ve kendisi aynı zamanda da AKP Gençlik Kolları Başkanı.
Bak şimdi, bu Akp'lilerin nurtopu gibi evlatları acayip girişken oluyor. Mısır işine giriyor AVM ortaklığı yapıyor, 18 yaşına basmadan şirket sahibi oluyor, bu topaç İstemi Kağan Türkoğlu da, Emniyet Müdürlüğü kantini işletiyor. Senin, benim aklıma gelmiyor bu girişkenlik ama Topaç İstemi'nin aklına geliyor. Oğlum, kızım; biz niye böyle değiliz lan? Bizler gerizekâlıyız, bunlar süper zeki, müthiş akıllı. Zekâ bunların slip donlarından fışkırıyor amk, o derece yani.
Topaç İstemi, kendisiyle tartışan polisi teşhis etmek için, 'The Usual Suspects' hesabı, hepsini duvara dayatıyor ellerine numara tutuşturup. Yetmiyor, buna duvardan fotoğraflar gösteriyorlar "Bakın, Çevik Kuvvet ekibi de bu" diye. Utanmasalar, herife emniyetin sitesini açıp, tüm personeli gösterecekler.
Şerzan, Çayan Birben, Metin Lokumcu'nun ve ismini sayamayacağım işkencelerde öldürülen, çöplüklere cesetleri atılan pek çok insanla, İstemi arasındaki fark ne diye düşünmeden edemiyor insan.
Üçü-beşi biraraya gelince pirana gibi kucağında bebeği olan adamın ağzını burnunu kıran heriflerin, elleri kavuşmuş itaatkâr bir köpek (köpeklere hakaret yok, isteyen de istediği gibi algılasın) gibi davranması da, polisin genel kişiliği hakkında gayet iyi bilgi veriyor.
Birilerinin çocuğu öldürülürken, kılı kıpırdamayanların, mevzu bahis bir milletvekili çocuğu olunca, üstelik de bırak öldürülmesini fiske bile vurulmamışken, polisi tesbih gibi karşısına dizmesi, yaradılanı yaradandan ötürü sevenlerin, insana verdikleri değeri gösteriyor.
Sizinkiler evlat, bizimkiler enik yavrusu mu lan orospu çocukları!
Adalet anlayışınızın, insana bakışınızın ta götüne koysunlar.
Şimdi birileri çıkıp "bunu da Akp'ye bağladın ya helal olsun" der mi acaba? Şerefsiz evlatları..