6 Ağustos 2012
Oda içinde ve dışındaki pezevenkler
18 yaşındaki genç bir kız, nişanlısından ayrılmak istiyor. Sevmediği bir adamla evlenmemek her bireyin en doğal hakkı. İki aile kafa kafaya veriyor ve ayrılmak istediği nişanlısı T.G'nin, genç kıza tecavüz etmesi için bir odaya kapatıyorlar. Üstelik kapının dışında bekliyorlar, tecavüzün sonuçlanması için.
Böyle bir haber vardı dün gazetelerde. Hayatımda duyduğum, duyabileceğim, okuduğum en iğrenç haberlerden biriydi. Genç kız 'hacı hocalara, büyücülere' götürülüyor. Öyle ya, genç bir kızın haddine mi, nişanlısından ayrılmak! Ya büyü yapmışlardır ya da başka bir sebep vardır. Kendi inisiyatifiyle ilişkiyi sonlandırmak isteyemez.
Bunların tesadüf olduğunu düşünmek ciddi bir aptallık örneğidir. Kadına yönelik şiddet her geçen gün daha da fazla artıyor. Daha önceki gün, arkadaşlık teklifi kabul edilmediği için sokağın ortasında kurşun yağdırılan kadının haberini okudunuz. Sizler gazetelerde, televizyonlarda ancak çok ilginçlerini okuyorsunuz oysa her gün onlarca kadın yaralanıyor, öldürülüyor. Sebep ise hep aynı; boşanmak isteyen karısını öldürdü.
Kadın toplumdan siliniyor, görevi doğurmak ve kocasına 'layık' olmak. Birtakım İslamcı yazarlar, "aldatılsanız bile" cümlesiyle başlayıp, "kocanızın yanında kalın" diye sonlandırıyor, o müthiş öğütlerini.
Tabii bir taraftan da, bu iğrenç olayın alt metni tecavüze uğrayan kadının kirli olduğu fikri. Tecavüz edilen 18 yaşındaki kızı, kim 'alır', kim karısı yapar (!)
Küfür edip duruyorum ya, şu olay karşısında aklıma gelen hiçbir nefret cümlesi yok. Olaydan daha da nefret edilesi şey, bu toplumun değer yargıları, kafalarının içinde gezinen fikirler.
Bu iğrenç, mide bulandırıcı fikirlere bile saygı duymamız gerektiği öğretiliyor. Her fikir saygı değer diyerek de bunu kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Kadın çocuk yapsın, erkeğin emrettiği buyrukları yerine getirsin, kadının yeri evi v.s v.s.
Aşağıda gördüğünüz deyimler, atasözleri, bu ülkenin coğrafyasından çıkmıştır ve kadına bakışı da çok iyi özetler.
Kız beşikte çeyiz sandıkta.
Onbeşindeki kız ya erdedir, ya yerde.
Demir tavında, dilber çağında.
Erken evlenen döl alır, erken kalkan yol alır.
Kızı kendi keyfine koysalar çalgıcıya varır.
Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olamaz.
Kendinden küçükten kız al, kendinden büyüğe kız verme.
Pekmezi küpten, kadını kökten al.
Babasının mezarını görmediğin adama kız verme.
Kadın var ev yapar, kadın var ev yıkar.
Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz.
Kadının saçı uzun olur, aklı kısa.
Kadın şerri şeytanın şerrine eşittir.
Kadının bir aklı, erkeğin dokuz aklı vardır.
Avrattan vefa, zehirden şifa.
Baba ocağı.
Baba nasihatı tutmayan pişman olur.
Baba oğlunun fenalığını istemez.
Bu kadarı yeter sanırım. Kadına bu ülkede böyle bakılır. O yüzdendir ki, odalara kapatılıp, tecavüz de ettirilir, töre diyerek katledilir de, sokak ortasında vurulur da, başka erkeklere de pazarlanır.
Devlet büyüklerinin -lafın gelişi büyük- aileye yegâne nasihat olarak çocuk yaptırmak olan bir ülkede, bu haberlere şaşırmamak gerekiyor.
Hangi anne baba, kızının tecavüze uğraması için plan yapar, hangi 'seven' adam nişanlısına tecavüz eder, hangi orospu çocuğu bu olan bitene sessiz kalır.
Etrafımızda olan biten her şeye kayıtsız kalıyoruz, tepki göstermiyoruz. Bu olay da, yarın unutulur gider.
Tecavüzü alay konusu yapıyoruz, hiç rahatsız olmadan tecavüzlü şakalar yapıyoruz, bu kadar yaygınlaşmasının sebebi ne olabilir ki?