tag:blogger.com,1999:blog-70016554429124284072024-02-03T00:08:54.239+03:00Futbol ezilen halkların mutluluğudurkoalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.comBlogger2026125tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-91919632041542565432016-03-14T01:40:00.000+02:002016-03-14T10:49:51.792+02:00Bekleyin<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-nxglJHxmgrkVRmqHO24Yk7QnFzY4nU36bF4jqCFe-XuKy4-P_RPeyJI-MMPdLcajD4YJo7dvXUvNV84xGM2vmXqNxkWkDaGc2zj_Nqcv-A_1qK1iUQy3tMmuSw-oqC8hUP5Pbi-PRONg/s1600/6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="250" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-nxglJHxmgrkVRmqHO24Yk7QnFzY4nU36bF4jqCFe-XuKy4-P_RPeyJI-MMPdLcajD4YJo7dvXUvNV84xGM2vmXqNxkWkDaGc2zj_Nqcv-A_1qK1iUQy3tMmuSw-oqC8hUP5Pbi-PRONg/s400/6.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kendimi uzun
süreden bu yana, ülke diye diri diri bir tabuta koyulmuş ya da kesilmeyi
bekleyen kurbanlık bir koyun gibi hissediyorum. Bugün-yarın, benim de sıram
gelecek diye bekliyorum. Bir gün daha yaşamayı kâr sayıyorum; sevdiğim, tanıdığım
insanlar sağ diye şükrediyorum.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Hiç sevmememe, hayatımın
neredeyse yarısından fazlası haberle geçmesine karşın, sabah uyanır uyanmaz,
boktan bir haber geldi mi diye gözlerimi bile açamamışken, haberlere bakıyorum.
İşe geldiğim her gün, mail kutuma, ajanslardan kötü bir haber gelmemesini umut
ediyorum. O ajans kutusundan her <b>“flash”</b>
yazısı geçtiğinde; annem, babam, abim, dayım, kuzenlerim, sevdiğim kadın,
dostlarım aklıma geliyor, yüreğim koyu karanlık bir hâl alıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Başkalarını
bilemem ama mesleğimi hep severek yaptım, bir boka yarıyormuşum gibi
hissettirdi kendimi bana. Belki sadece bu hisle ayakta kalabildim; yazdıklarımın
birilerine ulaşıyor olduğu fikri bana şu bloğa öyle ya da böyle devam edebilme
gücü verdi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Ama iki yıldan bu
yana, nefret ediyorum, tiksiniyorum gazetecilik yaptığım için. 15 yıldır
kendimi kandırmışım, kimseye ne yardım edebilmişim, ne de çare olabilmişim.<br />
<br />
Sabah uyandığımda bir okulda 45 öğrenciye tecavüz edildiğini okuyorum, öğlen üç
tane puştun bir köpek yavrusuna elektroşokla işkence yaptığı haberini
yazıyorum, öğleden sonra bir şehirde sokağa çıkma yasağı haberini yazmaya
başlayıp, yüzlerce insanın öleceğini düşünüyorum, akşam yüzlerce insanın
ortasında patlayan bombanın haberini verip, kolay kolay kaldırılamayacak ölüm
pornografisi sayılabilecek fotoğraflara bakıyorum. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Aslında bu ülkede
yaşamaktan nefret eder hale geldim.<br />
<br />
Yaşadığım ülkenin başkentinde 5 ayda 3 kez bombalar patlıyor, hikâyelerini
bilmediğimiz, yüzlerini görmediğimiz yüzlerce insan paramparça olup, bir
kutunun içine konuyor. Ülkenin başka başka yerlerinde insanların evleri
bombalanıyor, kadınlar öldürülüyor, daha ‘şanslı’ olanları şiddete uğramakla
yetiniyor (!), hayvanlara tecavüz edilip öldürülüyor, doğadan intikam
alırmışcasına canına okunuyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bunlara karşı çıkma
cesaretini gösterenlerse, ya gaza boğuluyor, ya öldürülüyor, ya
soruşturmalardan geçiriliyor ya da sokakta tekmeleniyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Artık kendi gibi
düşünmeyenlere yaşam fırsatı verilmeyen bir ülkedeyiz.<br />
<br />
Birileri gibi düşünmediğimiz için sürekli azarlandığımız, hakkımızda her türlü iftiranın
atıldığı bir ülkedeyiz.<br />
<br />
<b>“Kadına şiddete hayır”</b> dediğimiz
için sokakta tekmelendiğimiz bir ülkedeyiz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Doğaya sahip
çıktığımız için Alman ajanlığıyla suçlandığımız, gazlandığımız bir ülkedeyiz.</span><br />
<b><span lang="TR"><br /></span></b>
<b><span lang="TR">“Savaşa hayır”</span></b><span lang="TR"> dediğimiz için teröristlikle suçlandığımız,
cezaevine atıldığımız bir ülkedeyiz.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Birileri ne zaman
gelip evimizden alacak da, hakkımızda soruşturma açılacak diye beklediğimiz bir
ülkedeyiz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Milli irade
soytarılığı adı altında, bize ne istiyorlarsa yaptırabilecekleri konusunda,
gün geçtikte alabildiğine daha da küstâhlaşıyorlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sesleri daha
yüksek çıktığı için, kendilerinden başka kimseye konuşma fırsatı vermedikleri
için, her konuda haklı olanın kendileri olduğu konusunda hemfikirler. Nasılsa seri
üretim halinde yalan haber yapıyorlar.<br />
<br />
İstediklerinde muhalefet milletvekillerinin <b>‘suikast’</b> planladığını yazıyorlar, istediklerinde başka muhalefet
milletvekillerine etek giydirip aşağılıyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Hiçbir şey
bulamazlarsa, rafta tuttukları kasetleri piyasaya sürüp “özel değil genel bunlar
genel” diye bağırıp çağırıyorlar. Sonra bunlar hiç olmamış gibi
kandırıldıklarını söylüyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Canları
istediğinde bankalara el koyuyorlar, keyifleri istediğinde gazeteleri
kapattırıyorlar. Hiç olmadı, yayın haklarını ellerinden alıp, susturuyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">İsterlerse, valilere
emir verip, terör örgütü dedikleri oluşumların şehirlerde silahlanmasını
sağlıyorlar, isterlerse tankları şehirlerde yürütüp, silahlanmasına göz
yumduklarını itiraf ettikleri terör örgütünü yok etmek için hiçbir günahı
olmayan insanları öldürüyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sıfırlayamadıkları
paralar için en iyi dostlarıyla düşman oluyorlar. Düşman bellettikleri askerle
kol kola girip dost oluyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bazen <b>“türbanlı bacılarımıza saldırdılar”</b>
deyip, inanç bezirgânlığı yapıp yalan söylüyorlar, bazen de türbanlı bacılarını
yerlerde sürükleyip, gaza boğuyorlar. </span><span lang="TR" style="font-family: "lucida sans unicode"; mso-ansi-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Günü geliyor Esad
ve Putin’la can ciğer kuzu sarması oluyorlar, gün geliyor ülkenin en büyük iki
düşmanı olarak Esad ve Putin’in ismini veriyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sınırın ötesine
geçip kendi topraklarını bombalatmak gibi fikirleri bile var!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Şeytanın vücut
bulmuş hali gibiler. İktidarı elden bırakmamak için söylemeyecekleri yalan,yapmayacakları
şarlatanlık yok.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Ama sorun,
bunların iğrenç politikaları, ülkeyi kan gölüne çeviren beceriksiz siyasetleri
değil. Sorun her şey göz önünde olup biterken, bunları hâlâ destekleyen,
çevrelerinde çöreklenmiş, kâsedeki baldan bir parmak çalmak isteyen gürûhta. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bu yaşananların,
ölen insanların, haksız yere cezaevine atılanların, doğaya tecavüz edip, ülkeyi
parsel parsel satanların suç ortakları asıl bunlar. Çünkü bu cesareti, o
kitleden alıyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bugünler elbet geçecek,
bitecek, son bulacak. Sonsuza kadar sürecek izlenimi vermelerine rağmen
bitecek. O günü bekleyin, büyük bir sabırla bekleyin, oya işler gibi bekleyin. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sadece o günü beklemek için yaşıyorum...</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-65532377850330726462015-12-20T22:57:00.000+02:002015-12-20T23:00:11.638+02:00Namusunu satan pezevenktir!<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9F_JqAEQvzQyIWLTcw8H4H4fHd0VA8kujxAoJQUBQh64qszMt4cEXHjN_MUMs_PFzQ8qK3E64d0W0B9kB2LqmbRN_eosdFeyjyjRYG6QypE3G6mRWgKYHhfZPUbVOFxwHFZEvNjEIll0s/s1600/12.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9F_JqAEQvzQyIWLTcw8H4H4fHd0VA8kujxAoJQUBQh64qszMt4cEXHjN_MUMs_PFzQ8qK3E64d0W0B9kB2LqmbRN_eosdFeyjyjRYG6QypE3G6mRWgKYHhfZPUbVOFxwHFZEvNjEIll0s/s320/12.jpg" width="199" /></a>Türkiye’de son 13 yıldır milli irade adı altında yaşanan soytarılıklardan nice filmlere, nice romanlara malzeme çıkacak kadar şey yaşandı.<br />
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR"><br />Öyle çok uzaklara gitmeye gerek yok, sözünü ettikleri hokkabaz iradenin, işlerine gelmediğinde tekrarlanabilir olduğunu birlikte yaşadık.<br /><br />Milli irade soytarılığının risklerini gördüklerinden, bu soytarılığı yeniden tahsis etmeye gerek kalmadan, ilelebet sürdürebilmeleri için şehirleri tankla, topla dövdüklerini de yaşıyoruz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Milli irade soytarılığı öylesine bir soytarılık ki, meydanlarda öldürdükleri gençlerin annelerinden tutun da, insanların dini kimliklerini yuhalatmaya kadar giden bir soytarılık.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Anasını boyayıp, babasına satan pezevenkler gibi dostlar dilediğinden düşman, düşmanlarsa aniden dost olabiliyor. Bunu yapanların kaypaklığını, yavşaklığını eleştirmekten vazgeçeli çok zaman oldu zira oturdukları kanlı ve kirli koltuklardan indikleri gün, katillikten, hırsızlığa, soygunculuktan vatan hainliğine açılacak her türlü davanın öznesi olacaklar. Onu korumak için elbette girmeyecekleri kılık, yapmadıkları soytarılık ve yalamayacakları tükürük yok. Ülkeyi gözleyen ve izleyen bunları yaptıklarını zaten görüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fakat bir güruh var ki; Müslüman vicdanından, temizliğinden dem vurup, siyasi İslam edebiyatıyla bunları destekleyen, işte o güruh cidden acınası halde.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Neyi savunacaklarını bilmeden, kendisine atılan kemiğe koşulsuz ve şartsız koşup sahibine veren köpekler gibiler.<br /><br />Onlar, Türkiye ile Suriye sınırını temsil eden bariyerler kaldırılırken, reisin strateji dehasını sayfa sayfa yazıp, sosyal medyadaki kalemşör orospuları, türlü şirinliklerle bu olayı kutladılar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Onlar, devlet Abdullah Öcalan’la görüştüğünü belgeleyen haberler çıktığında, reisleri <b>“İspatlayamayan şerefsizdir”</b> dedikten sonra ağızlarından salyalar akıta akıta küfür ettiler. Reis <b>“Evet ben onay verdim görüşmeyi”</b> açıklamasının ardından ise, hepsi minik barış güvencinleri olarak reisleri tarafından havaya salındılar. Akan kanın durması gerektiğini her yerde dillendirip durdular. Kürt meselesinin, ülkenin en büyük mesesi olduğunu söyledi minik barış güvercinleri.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Milli irade soytarılığının ilk sekteye uğradığı an, reis çıktı, <b>“Bu ülkenin Kürt meselesi yoktur”</b> dedi. Havada salına salına taklalar atan barışın temsilciliğini yapan minik güvercinler; devlet tankıyla, topuyla, Kürt illerine girdiği anda, kanlı etle terbiye edilip, dövüşe hazırlanan köpeklere döndüler. Hepsi artık PKK’nin kökünün kazınması gerektiğini söyleyip, birkaç yıl önce vatan haini ilan ettikleri askere dualar yağdırmaya başladı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Onlar, Rusya ile derin stratejik (!) ilişkiler kurulurken, Putin en büyük dosttu. Bu dostluğu kutsarcasına hepsi, Avrupa Birliği’ne alınmamanın Türkiye’nin kaybı olmayacağını, gerekirse Şanghay 5’lisine katılıp, büyük oyunu bozdurmanın peşindeydi. Sonra bir de baktık ki; Rusya artık Türkiye’nin en büyük düşmanlarından biri haline geldi. Bizim anasını boyayıp, babasına satan gazetecisinden, akademik unvanlı profesörüne, ondan sosyal medyadaki ne idüğü belirsiz it sürüsü durur mu? Durmaz, Putin’e sallamaya başladılar. Üstelik meselenin içine Rus kadınlarını sokup, şakalar yapan bile vardı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Onlar, İsrail’i katil devlet ilan ettiler. Reis, <b>“Dünya 5’ten büyüktür”</b> edebiyatıyla, Gazze’deki İsrail ablukasını ve insanlık dışı uygulamalarını, -her ne kadar fotoşopla hıncahınç doldursalar da- BM’de birkaç kişiye şov niyetine çıkıp söyleyince, Mavi Marmara üstünden sözümona ne denli vicdanlı olduklarını gösterircesine, İsrail’e ağızlarını açıp, gözlerini yumup saydırmaya başladılar. Miting meydanlarında, rakiplerini İsrail dostu olmakla suçlayıp, davanın kutsallığını anlatakoyuldular. Sonra baktık ki, İsrail zaten Türkiye’nin dostuymuş.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bakalım şimdi nasıl çevirecekler? Devleti yönetenleri hiç merak etmiyorum çünkü onların türünü iyi biliyorum. Benim merak ettiğim, <b>“Gazze bizim namusumuzdur”</b> deyip, yarın buna kılıf bulup namusunu satacak pezevenklerde. Hangi süslü kelimelerle namuslarını satacaklar?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Valla isteyen kızsın, isteyen darılsın, isteyen de götüne patlıcan soksun ama dünyadaki örneklerinde de, Türkiye’de de gördüğümüz ve neredeyse her gün yaşadığımız sürece siyasal İslam denen şeyin namusunun olmadığını ve en namussuzluların bile yapamayacakları şeyleri yaptığını anbean yaşıyoruz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Yeni dostunuz hayırlı uğurlu olsun. Zaten katil İsrail devletinden farksız uygulamalarla, birbirine bu denli yakışabilecek iki dost olamazdı. Bundan kelli, Netanyahu ve Reis kahvelerini höpürdetirken birbirlerine, Gazze’de ve Kürt illerinde nasıl adam öldürdüklerini anlatıp, şen kahkahalarıyla ortamı iyice yumuşatırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Namusunu satan pezevenktir, bunun da başka bir söylemi yoktur.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-47665650184439726002015-09-16T02:04:00.000+03:002015-09-16T02:04:07.596+03:00İşte Galatasaray bu durumda<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5vilvHKh_isAHHVo9gxNjjJOahETTFeuHil_4eKDdlgy-C6Z98-SM01F8hO8bvwbrFTkPq1yqH4x9Huv3klPjBl1Ez1NTZrWkrkI65UBelhfflUfN2M3Zsmnp5j7CFJFQXwyeGSu7J1fq/s1600/ha.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="167" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5vilvHKh_isAHHVo9gxNjjJOahETTFeuHil_4eKDdlgy-C6Z98-SM01F8hO8bvwbrFTkPq1yqH4x9Huv3klPjBl1Ez1NTZrWkrkI65UBelhfflUfN2M3Zsmnp5j7CFJFQXwyeGSu7J1fq/s400/ha.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yazının ana fikrini ilk cümleden vereyim, hepimiz rahatlayalım.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Başkanı kifayetsiz, yönetimi beceriksiz, futbolcusu yeteneksiz, teknik direktörü bariz işlevsiz bir takıma sahibiz. Yazının ana fikrini, başında verdiğim için okumasan da olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Böyle uzun aralıklarla yazınca, haliyle geniş bir toparlama yapmak gerekiyor ama bunlara girersem, muhtemelen bu yazı, destansı bir metin haline geleceğinden kısa kısa özetlemem gerekiyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde bir bok yapamayacağını, şampiyonluğun kazanıldığı gün, <b>“Hamza görevde kalırsa, Ocak ayını göremez”</b> diyerek, belirtmiştim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Millet 4. yıldız sarhoşuyken; saçma sapan futbol romantizmine ve taraftar coşkusuna kapılmadan kafası çalışan herkes dillendiriyordu bunu. Çünkü kazanılan şampiyonluğa rağmen sahada oynanan futbol, bas bas bağırıyordu, tünelin ucunda ışık görülemediğini.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Geçtiğimiz sezon berbat bir futbolla, muhteşem bir Muslera ve ona yakın olmasa da harika bir Sneijder sayesinde şampiyonluğa ulaştı bu takım. Hoş, halen sadece Muslera’nın sayesinde olduğunu düşünenlerdenim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Koca yaz dönemi, taraftara anlatılan masallarla geçti. Biz ülke insanı olarak gereğinden fazla gerizekâlı olduğumuz için bir süre sonra söylenen yalanlara da inanmaya başladık. Misal ciddi ciddi Zlatan’ın geleceğini filan düşünmeye başladı millet.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Yönetim tek atımlık kurşunu Podolski ile harcayarak, artık isyan noktasına gelen taraftarın ağzına bir parmak balı çaldı, sonra yalanlara devam etti. Sezon sonunda <b>“yıldızlar alacağız”</b> cümlesinden, <b>“kendi yıldızımızı üretmek zorundayız”</b>a kadar geldik. Bu yıldız üretmek filan külliyen yalan ve içi boş cümleler, bunu ayrıca tartışmak gerekir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sezon başladı, yangından mal kaçırır gibi, oyuncu yollamaya başladık. Değerini bulan oyuncunun satılmasından yanayım ama giden adamların yerini doldurmak için aldığımız adamlar, pazara gece karanlığında çıkan garibanın domates, kabak toplamasından hallice oldu. Melo’yu gönderiyorsun, açığını Jem sikim Karacan’la, Bilal’le filan doldurmaya çalışıyorsun. O bölgede oynatabileceğin tek adam Jose’yi maça bile almıyorsun. Ki, Melo’dan doğan boşluğu doldurabilecek biri de değil bu İspanyol.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="TR">“Şu ligin en kötü iki takımı kim?”</span></b><span lang="TR"> diye sorsalar, daha ilk haftada Mersin ve Osmanlıspor derdim. İçeride bu takımları yenemiyorsun. Gol kaçırmışız da, üstün olan bizmişiz de vs vs. Lan omurilik soğanınızı sikeyim sizin, bir zahmet üstün ol zaten, onlara karşı da eziliyorsan, siktir git PTT 1. Lig’e.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Takımda golcü diye Burak ve Umut Bulut var. İkisi de top class golcü değiller. Umarım malın biri çıkıp da, Burak Yılmaz kral filan demez. Biri artık pres bile yapamıyor, pres yapmayı kesilmekten son anda kurtulup Show Ana Haber’e çıkan sığır gibi koşmak sanıyor, diğeri 25 tane pozisyon bulup, onların 11’ini ezip, 8’inde topu ayağından kaçırıp, 3’üne doğru vuruşu yapamayıp, 2’sini gole çeviriyor. Böyle iki adam, Galatasaray’ın forveti, üstelik bütün sezon boyunca da bu iki herifle yola devam edeceğiz<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Çıkar şimdi değerini içinden, hadi amına koyayım. Hadi lan, çıkart da göreyim. Senin o bölgeye bir değer çıkartmanla, benim götümden alev saçan ejderha çıkartma ihtimalim aynı. Sinan Gümüş diyor, çocuk Türkiye’de ligde bile oynatılmıyor, sonra pat diye Atletico Madrid maçında oynatıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Beyzade, maçtan sonra, <b>“Maalesef her maçta galibiyet bekliyoruz”</b> diyor. Lan sen Granada’nın mı yoksa Empoli’nin teknik direktörü mü sanıyorsun kendini. Çalıştırdığın takım Akhisar Belediyespor değil, Galatasaray. Beklentiyi yüksek tutmayalım eyvallah, e amına koyayım senin Osmanlı’yla Mersin maçlarında da galibiyet beklemeyelim mi? Muhabbet kuşu sevenler derneği mi orası yavşak! Galatasaray taraftarı galibiyet bekler. Bu takım Manchester United’ı, Barcelona’yı, Real Madrid’i, Arsenal’i, Juventus’u filan yenerken, Ramiz Köfte’de az acılı köfte mi yiyordun?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Başından beri söylüyorum, çıkıp adam gibi <b>“Paramız yok, bir sonraki sene Avrupa kupalarına katılamama riskimiz var, borç yükü çok fazla, o yüzden transfer yapamıyoruz”</b> deseler, ağzımı açarsam, o açtığım ağzımın ortasına sıçsınlar. Bir takım her sene şampiyon olamaz, her sene başarılı olamaz. Bunları bilmiyor değilim, bilmesem 14 sene şampiyonluk görmememe rağmen Galatasaraylı olmazdım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Başkan sıfatlı adam televizyona çıkıyor. Söylediği şeylerin yarısı yalan, yarısı kulaktan dolma. Herif, sanki sürekli saunadan yeni çıkmışçasına o terli suratıyla ekran kirliliği yaratması yetmezmiş gibi, milletin aklıyla alay ediyor. Bu herife sonra gireceğim, yazmaya başlarsam bitmez.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bu takımın kadro mühendisliği tepeden tırnağa yanlıştır. Ağı paramparça olmuş pantolon gibi mal meydanda. Bala göte bir sezonu kurtarırsın ama birileri doğru hamleler yapar ve o şans artık yanında olmaz. Ligin tepesine bakın, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Gerçi böyle deyince, <b>“transfer obezi”</b>filan oluyoruz. Sanki ben sadece transfer istiyorum, gelsin Zlatan’lar, gitsin Rooney’ler filan diye düşünüyorum sanki.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Avrupa’daysa o şansı adamın bir tarafına sokarlar. Rasyonel düşünüp, doğru kararlar alınmadığı sürece de, bu işleyiş kronikleşir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Galatasaray’da her şey yanlış. Bak hocam, sezonun 4. haftası gelmiş ve Galatasaray gibi bir takımın forma reklamı yoksa, bunun üstüne yorum yapılmaz. Halen aptal aptal argümanlarla yönetim, Hamza savunuculuğu yapılıyor.<br /><br />Bunların yaptığı şuna benziyor; herifin biri metrobüste pantolunundan dışarı 20 santimlik yarrağı çıkmış, üç tane akıllı (!) <b>“Ya arkadaşlar lütfen hemen galeyane gelmeyin. Fermuarı açık olmayabilir, o gördüğünüz de belki elidir”</b> diye savunmaya geçiyor. Aynen durumunuz bu. Koskoca yarrağı, başka şeylere benzetiyoruz.<br /><br />Her tarafı dökülen bir kulüp haline gelmeye başladı Galatasaray. Benim kabullenemediğim şey budur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">İşin futbol meselesine gelince, bana Sabri’yi sağ bek diye, Emre Çolak’ı Aydın Yılmaz misali, <b>‘ha oldu, ha olacak’</b> diye, Umut Bulut’u golcü diye, Jem Paul’ü orta saha diye yutturmaya çalışmasın kimse. Aynı oyunu izliyoruz, kimin ne bok olduğunu sahada görüyoruz. Ama herkes futbol uleması siktiğimin ülkesinde. Sabri iki orta yapıyor, mest oluyor bu salaklar. İsim isim gitmek de istemiyorum fakat bu takımı neresinden tutsan dökülüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Uzadıkça uzadı zira bu kadar uzun yazmak da istemiyorum. ‘Harç bitti yapı paydos’ diye bir söz vardır, Galatasaray tam olarak bu tanıma uyuyor. Transfer sezonu bitti, artık Hamza’nın götünden kuş çıkartmasını bekleyeceğiz. Koskoca 3 kupalı hoca, boru mu lan! Siz bekleyedurun, her zaman yaptığım gibi öncesinden yorumumu yapayım; Galatasaray’dan bu sezon bir bok olmaz. Olmayacak diye, sevmeyecek miyiz? Hayır aksine daha çok seveceğim ama bütün yaz eleştiren insanlarla <b>‘vizyon, kupa, 4. yıldız’</b> diye taşak geçtiniz, sıra bende. Bütün sezon taşak geçeceğim, muhteşem futbol bilginizle. Böyle cümlelerden sonra “Umarım göt olurum” derdim, mal meydanda, zerre korkmuyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Hamza’nın hoca olmadığını er ya da geç kabul edeceksiniz. Hamza’nın çapı Akhisar’dan, Milli Takım’da yancılıktan öteye gitmez. Hamza’nın hocalığını Denayer’in açıklamalarından anlamak yeterli, bir oyuncu transfer etmişsin ve o oyuncuya <b>“Sağ bek oynar mısın?”</b> diye soruyorsun.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Başkanı kadrosundaki oyuncunun bedelini bilmiyor, hocası hangi mevkilerde oynayabileceğini bilmiyor. İşte Galatasaray bu durumda...</span></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-11439463710695682832015-09-11T02:30:00.004+03:002015-09-11T02:30:41.557+03:00Bir gün utanacaksınız<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuH33eZ7hLxDgilQAHREoyISzZ1U3L-Cco955Wj65f_ZlEuwN22stwGJzfCFiTSHbeLxWVG2CrqNfSoAZwyJiLpA_GjYUxVqrNBKkXQnBW7Dwut8IdyZsP_UJ9iGv5JjPqyqRFG6w_CB6B/s1600/2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuH33eZ7hLxDgilQAHREoyISzZ1U3L-Cco955Wj65f_ZlEuwN22stwGJzfCFiTSHbeLxWVG2CrqNfSoAZwyJiLpA_GjYUxVqrNBKkXQnBW7Dwut8IdyZsP_UJ9iGv5JjPqyqRFG6w_CB6B/s400/2.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir çocuğun
ölümünden, bir bebeğin kanlar içindeki fotoğrafından, bir insan hangi
sebeplerle etkilenmez ve yüreğinde en ufak bir kıpırtı olmadan umursamaz. Bunu
ne beynim algılıyor, ne de vicdanıma anlatabiliyorum.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Öyle bir ülkede
yaşıyoruz ki; ne insan seviyor, ne hayvan seviyor, ne doğayı seviyor, ne çocuk
seviyor. İçinde sevgiye dair hiçbir şey yok. Sevdiğini söylediği kadını,
kendisini istemediği için öldüren, köyünde eşek sikip, şehirde köpek siken,
kentinde kalan üç-beş ağaç kesilirken umrunda bile olmayan insanlarla birarada
yaşıyoruz, yaşamaya mecbur bırakılıyoruz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bu insanlarla,
bırak aynı ülke sınırlarında yaşamayı, aynı havayı soluduğum için bile
kendimden utanıyorum. Bunu söylediğin zaman da, <b>“Siktir git”</b> diyorlar bana. Çünkü artık haklı olanın değil, sesi
yüksek çıkanın borusunun öttüğü bir ülke haline geldik. Kanunların
uygulanmadığı; kanunları yaptıkları katliamlara, hırsızlıklara uydurdukları bir
ülke burası.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bu ülkede
yaşananlara sırtımızı çeviriyoruz, vicdanımızı rahatlatmak için de yalanlara
sığınıyoruz. Oysa farkına bile varmadan, gün be gün ölüyoruz, insanlığımızdan
eksiliyoruz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">7 çocuklu bir
annenin cansız bedeni tavukçunun soğuk hava deposunda, 10 yaşındaki Meryem’in kurşunlanmış
bedeni bir evin içindeki soğutucuda bekletiliyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Dünyanın en harikulade
edebiyatçısına ya da muhteşem bir sinemacıya, <b>“Yaşanabilecek en acı, en gaddar olayı tasvir et”</b> desen, çocuğunu kaybeden
bir ananın-babanın çocuğunun cesedini, evdeki dondurucuda bekletmek aklına
gelmez. Böylesi bir kurguyu film olarak izlesen <b>“Bu kadar da olmaz”</b> dersin, romanda okusan <b>‘siktir’</b> çekersin. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Şu yaşananların annenin
başına geldiğini, o dondurucu başında bekleyenin sen olduğunu sadece bir dakika
düşün. Ne yaparsın cevap ver? Ne yaparsın lan, ne yaparsın?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bunları
söylediğin zaman PKK sempatizanı oluyorsun. Bir acının karşısına, başka bir acı
dikip, <b>“Şehit olan askerlerden neden
konuşmuyorsun orospu çocuğu”</b> diye, azar işitiyorsun.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Acı
yarıştırıyoruz. Hayatının baharında, 20’li yaşlarında, belki hayatında hiç bir
kızın elini tutmamış, bir kafede buluşmamış, gencecik bir çocuğun ölümüne
sadece siz üzülüyorsunuz ya! Sizden başka kimse üzülemez, en çok siz üzülürsünüz
çünkü. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bir gün önce Kürt
olduğu için işyerine saldırılan, ertesi gün <b>‘şehit’</b> olan Gökhan Çakır için üzüldün mü, kitabını siktiğimin
pezevengi. Ağzını açtın mı lan, o çocuk için. 16 askerin ölümünden üç gün önce
ölen bir asker için niye ağzını açmadın?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sorun sayı mı? Hayatını
kaybeden insanlar senin için sayıdan mı ibaret? Sayı mı lan onlar, insan ulan
insan. Biri öldüğünde götünü yayıp taşak yaparken, 16’sı öldüğünde mi
insanlığın tutuyor? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bu devlet size
binlerce yalan söyledi. Hâlâ aynı yalanlarla kendinizi kandırıyorsunuz. Hırsızlıklarını,
yolsuzluklarını, katliamlarını gizlemek için devlet, millet, toprak, din, iman
soytarılığına başvuruluyorlar. Ermenileri, Rumları, Alevileri katlederken de
aynı yalanları söyledim, sokak ortasında gençleri öldürürken de aynı yalanlara
başvurdular. O derede, daha kaç kez yıkanacaksınız?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sen öldürülen
Kürt’e üzülme zaten. Sanki varmış gibi göstermeye çalıştığınız vicdanlarınızı
temizlemek için o yalanlara inanmaya devam edin. Senin için de şu yaşananlardan
utanırım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Yeter ki, benim
neden üzüldüğümü sorgulama artık. Çünkü ben kimliğinden bağımsız olarak öldürülen
asker için de üzülüyorum, sokakta ip atlaması, top oynaması gereken çocuğun
öldürülmesine de üzülüyorum. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sadece Filistin’de
ölen çocuğa üzülmüyorum; Kenya’da, Mısır’da Norveç’te, Irak’ta, Türkiye’de
öldürülen çocuğa da üzülüyorum. Öldürülen çocuğun Müslüman, Ateist, Hıristiyan ya
da Yahudi olması umrumda bile değil. Ama yeterli ama yetersiz bir vicdanım
varken, benim vicdanımı sorgulamaktan vazgeç.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Rahatsız
oluyorsunuz vicdanlı insanların olmasından. Çünkü vicdansızlığınız koyu
karanlık bir gecede, dolunay gibi parıldıyor. Haksızlığınızı, <b>“Ben daha büyük acı yaşıyorum” </b>diye
bağır çağır seslendiriyorsunuz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sanıyorsunuz ve
istiyorsunuz ki, siz bağırdıkça, susacağım; sesinizi yükselttikçe, bir köşeye
sığınacağım.<br />
<br />
Zalimliğinize de, insafsızlığınıza da, vicdansızlığınıza da karşı duracak
insanlar olduğunu kafanıza vura vura göstereceğiz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Hepinizin kendi seçimiydi
Türk olmak. Doğarken götünüze takılmış çipten, size Türk, Kürt, Ermeni, Alman
veya Fransız olma seçeğini verdiler de siz de Türk şıkkını seçtiniz sanki amına
koyayım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">İster Kürt olsun,
ister Alevi, ister Türk olsun, ister Yahudi, ister Arap olsun, ister Ermeni; insanlar
yaşamalı, çocuklar yaşamalı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Utanacaksınız, bu
yaşananların hepsinden utanacağınız bir zaman gelecek. <o:p></o:p></span></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-38092297280808506462015-05-27T01:30:00.000+03:002015-05-27T01:30:03.862+03:00Unutma beni<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGGSVe7fzzGPqGJyisxHFXmmiLcUGdZz8LDre1GhIA3Fz_2HMGmalZPn7Y4Xz_0_6Bw3wVKkoZdB2gdzJd6ryXa7dVNnwN4BP-bSm7j0xBDRugcIBqhAVIgqwcGKsB0kXBn6-zvrYI7GPl/s1600/ada.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGGSVe7fzzGPqGJyisxHFXmmiLcUGdZz8LDre1GhIA3Fz_2HMGmalZPn7Y4Xz_0_6Bw3wVKkoZdB2gdzJd6ryXa7dVNnwN4BP-bSm7j0xBDRugcIBqhAVIgqwcGKsB0kXBn6-zvrYI7GPl/s320/ada.jpg" width="239" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Her yola çıktığımda kendimi yalnız hissediyorum. Bu kez adaya gidiyorum, yüzlerce hatıra arasında kendine ait bir şeyler bulmaya. Kulaklarında sadece o ses yankılanıyordu, </span><b style="font-family: Georgia;">“Bitti Alp, bitti. N’olur anla, bitti, lanet olsun bitti.”</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: Georgia;">Vapura bindi, kimsenin olmadığı bir yer seçmek için, etrafı kesti. Sona doğru ilerliyor gibi hissetti kendisini. Oturdu, incecik bedeni ona taşıyamayacağı kadar ağır geldi, kafasını arkaya yasladı, gözlerini yumdu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: Georgia;">Aklına bir gece önce yaptığı telefon konuşması geldi, yaptığı her şey, beyninde dönüp duruyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Bitti mi?</span></b><span style="font-family: Georgia;"><br /><b>- Bitti.</b><br /><br />Alp telefonu kapattı. Evin içinde dönüp durmaya başladı. Sesli sesli <b>"Ben nerede hata yaptım?" </b>deyip duruyordu. Her zaman olduğu gibi sigara paketine uzandı eli. Bir sigara yaktı, koltuğa bıraktı kendisini. 6 yıl sonra ilk kez böylesine kararlı bir ses tonuyla <b>"Bitti"</b> demişti.<br /><br />Ne yapacağını, nasıl davranacağını kestiremiyordu. Gerçi Alp hep böyleydi. Kendi dahil ne yapacağını kimse bilemezdi, tahmin edemezdi. Eli telefona uzanıyor ama içinden bir ses yapmaması gerektiğini söylüyordu. Gözlerini kapattı, hafızasına gelen ilk görüntüyle rahatlamaya çalıştı. Oysa ilk gördüğü şey Zeynep'in Deniz'le adada oturup rakı içtiği an geldi.<br /><br />Aşık olduğu kadını, Deniz'le paylaşıyordu 6 yıldır. Çok kez, bunu düşünmemeye çalışıyordu, aklına getirdiği zaman huzursuzluk kaplıyordu her yanını; elleri titriyor, içinde öfke patlamaları yaşıyordu.<br /><br />Zeynep ve Deniz, Ada'da oturmuş rakı içiyorlardı. Zeynep bir şeyler anlatıyor, Deniz de gülümseyerek onu dinliyordu.<br /><br />Zeynep konuştuğunda Deniz büyülenir gibi bakardı yüzüne. Heyecanlandığında, üzüldüğünde, kızdığında, mutlu olduğunda yüzünün aldığı her halini hafızasına kazırdı. Söyleyeceği bir şey olsa bile, kesmeden dinlerdi ki, yüzüne daha çok bakabilsin diye.<br /><br /><b>- Zaten seni dinliyorum hep biliyorsun. Bence de, ekran önünde değil, arkasında olmak daha güzel. Yavaş yavaş daha iyi haber yazmaya başladım. Televizyon da sürekli kullanmaya başladı haberleri...</b><br /><br />Nefes bile almadan konuşuyordu, sigarayı elinde tutuşunu hep çok seksi bulmuştu. Parmakları arasına sıkıştırdığı sigara düştü düşecek gibiydi. Gözlerinin içine bakıyordu, çok mutluydu Zeynep, her halinden belliydi.<br />Hesabı ödeyip kalktılar, gecenin karanlığında kaldıkları otele gidiyorlardı. Odaya girer girmez sevişmeye başladılar. Deniz gözlerini açıyordu, Zeynep'e bakabilmek için. Dudaklarının aldığı kavis, afrodizyak etkisi yaratıyor gibiydi. Her gözlerini açtığında içindeki dürtü daha fazla ayaklanıyordu. Ne kadar sevişirse sevişsin yetmiyordu. Zeynep'in göğüslerini dudaklarının içine aldığında duyduğu şey sadece seksle anlatılabilir değildi. Zeynep'se her yanını öpüyordu Deniz'in. Dudaklarının ıslaklığı, Deniz'in vücuduna yayılıyordu ağır ağır.<br /><br />Alp saatlerce süren bu sevişmeyi izledi. Deniz'in gırtlağını kesmemek için zor tutuyordu kendisini. Kendisini tek durduran şey, Zeynep'in mutluluğuydu. Zeynep'le birlikteyken hiç böyle mutlu görmemişti onu. Deniz, sanki Alp'in panzehiriydi. Onunla geçirdiği saatlerdeki mutsuzluğunu Deniz'in bir gülümsemesi sonlandırıyordu.<br /><br />Uyuyana kadar karşılarına oturup baktı ikisine. Deniz'in de Zeynep'in de uyuduğundan emin olduktan sonra Zeynep'in yanı başına geldi, saçlarını okşadı usulca. Uyanmamaları için nefes bile almıyordu neredeyse. Artık onun zamanı gelmişti, dilediği gibi sevebilirdi Zeynep'i. Hem, mutsuz da etmiyordu böyle sevdiğinde. Hoş, Zeynep'in haberi olmuyordu, onu ne kadar sevdiğini bilemiyordu ama yine de istediği gibi sevebiliyordu.<br /><br />Sabah güneşi perdeden ince ince sızarken, Alp gitmesi gerektiğini fark etti. Nefesleri birbirine çarpıyordu, Deniz'in yerinde olmak için veremeyeceği hiçbir şey yoktu. İki damla yaş süzüldü gözlerinden, kapıyı açtı ve çıkıp gitti.<br /><br />Kahvaltıya indiler, Deniz düşünceliydi ancak Zeynep onun bu hallerine alışmıştı.<br /><br /><b>- Neyin var canım?</b><br /><b>- Yok bir şeyim.</b><br /><br />Zeynep böylesi durumlarda hep içini rahatlatmaya çalışırdı.<br /><br /><b>- Ne iyi yaptık da geldik.</b><br /><b>- Ben de çok istiyordum zaten. Seni çok özlemişim, seni seviyorum.</b><br /><br />Zeynep'in gözleri ışık ışık oldu, gülümsedi, Deniz'in elinden tuttu, <b>"Ben de seni seviyorum canım"</b> dedi. Deniz bir parça peynir, birkaç zeytin, biraz da bal yedi, Zeynep'in kahvaltısını bitirmesini bekledi. Dışarı çıkıp, sigara içmek istiyordu sadece.<br /><br />Otelden ayrıldılar, yüksek tavanlı, eski bir binaydı. Sonradan restorasyon yapılmış olduğu çok belliydi. Gazete bayiine girip, birkaç gazete alıp, sahildeki kahvelerden birine oturdular. Deniz içinden <b>"Keşke burada yaşayabilsek"</b> diye geçirdi. Bir an için hayalini kurdu.<br /><br />Adanın üst taraflarında, denizi gören bir evleri vardı, yarım çatı katı da vardı üstelik. Zeynep, çalışma odasında bilgisayar başındaydı. Gözlerini dikmiş, dikkatli dikkatli okuyordu. Deniz, 3.5 yaşındaki kızları Defne ile birlikte kahvaltı masasında oturuyordu. Defne'nin önünde neredeyse bütün vücudunu kaplayacak, üstünde minik fillerin olduğu bir örtü vardı. Suratını ekşiterek, gülümsüyordu babasına. Tıpkı annesine benziyordu, saçları onun gibi güzeldi. Gözlerini de Zeynep'ten almıştı, kocamandı. Ne renk olduğunu çözemediğin türden. Güneşte yeşil, gölgede bal rengi, karanlıkta kahverengi.<br /><br />Alp'in seslenmesiyle kendisine geldi; <b>"Yeter artık! Ben de Zeynep'le vakit geçirmek istiyorum. Bütün gece birlikteydiniz, birkaç saat de ben elini tutup yürümek istiyorum. Gözlerine bakıp 'seni seviyorum' demek istiyorum." </b>Zeynep, gazetelere dalmıştı...<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Deniz'i gönderen Alp, masaya oturduktan sonra eline bir gazete alıp Zeynep'i dikkatlice izlemeye başladı. Kafasını kaldırdı, göz göze geldiler, yüzündeki gülümseme, yerini donuk bir ifadeye bırakmıştı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- İstersen bira içelim, midye filan yeriz, olur mu Zeynep?</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Tamam canım nasıl istersen.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Ama bu kez yiyeceksin, daha önce geldiğimizde biraz yiyip, bırakmıştın.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Biliyorsun, o gün hasta olduğumu. Yoksa çok severim. </span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Pekala, hadi kalkalım.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Gazeteleri, Alp'in sırt çantasına koyup, kalktılar. Alp ilkin elinden tuttu, avuçlarının içi sıcacıktı, tüm içini tarifsiz bir mutluluk kapladı. Ne vakittir el ele yürümemişlerdi, bir süre sustular. Sessizliği Zeynep bozdu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Keşke buralarda otursak, ne güzel olurdu. İster miydin?</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Tabii ki isterdim, deli gibi isterdim hem de. </span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Evden çalışabileceğimiz işimiz de olsa.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Dehşet olurdu.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Alp, 4 yıl önceye gitti. Onu adaya getirdiği ilk güne. Konuşamıyordu bile yanında, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Zeynep seviyor diye o sıcakta gömlek bile giymişti üstüne, dayanamayıp çıkartmıştı. İstanbul'a dönüşte, Zeynep denize karşı gözlerini kapatmış, güneş gözlükleriyle otururken, dudaklarına yapışmamak için kendini zor tutmuştu. Hiçbir şeyi böylesine istememişti ama yapamamıştı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Adayı biraz gezdikten sonra, kayalıkların hemen ardına düşen tahta masa ve sandalyeleri olan bir yere oturdular. Birer bira ve midye söylediler. <b>"Zeynep'i Deniz'den kopartmak için harika bir fırsat"</b> diye geçirdi içinden. Sinirlenmeyecekti, öfkelenmeyecekti, kalbini kırmayacaktı. Yani tıpkı Deniz gibi davranacaktı, hepsi bu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Bir gün daha kalalım mı?</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Yok canım gitmemiz gerek. Ama başka zaman yine geliriz olmaz mı?</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Peki.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Zeynep'in sevmediği kelimelerden biriydi <b>'peki'</b>. Ne zaman böyle söylese, ters giden bir şeyler olduğunu düşünürdü. Vapur saati yaklaşıkça Alp gerginleşiyordu. Zeynep'le daha fazla vakit geçirmek istiyordu. Haksızlıktı bu, Deniz bütün gece sevişmişti, kendisiyse ancak gizli gizli sevebiliyordu, saçını okşayabiliyordu sadece. Kayaların üstündeki kedilere yiyecek verdi, kendisini rahatlatmaya çalışmak için. Olmuyordu, ne yaparsa yapsın rahatlayamıyordu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Uzun süren sessizliği Alp sonlandırdı, <b>"Hadi kalkalım istersen"</b> diyerek. Saatine baktı daha vapurun kalkmasına bir saatten fazla süre vardı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Zeynep'e bakarak, <b>"Birer bira daha içelim mi?"</b> dedi. Kocaman gözlerini açan Zeynep, <b>"Tamam"</b> diye yanıtladı.<br /><br />İskeleye yakın, vapuru gören bir birahaneye oturdular. Alp ısrar ediyordu, adada bir gece daha kalmak için ama Zeynep gitmeleri gerektiğini söylüyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Bir gece daha kalsak ya.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Kalamam. Canım, birkaç hafta sonra yine geliriz. Daha çok vaktimiz olur hem.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Bak bugün cumartesi, yarın mis gibi kahvaltımızı da yaparız.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Söz, en yakın zamanda yine geleceğiz.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Zeynep'in gözlerinden yaşlar akıyordu <b>'kalamam'</b> derken, Alp fazlasıyla sinirlenmişti ama bir yandan kırmak da istemiyordu, ısrar etmenin anlamı yoktu. Mantıklı düşündüğünde Zeynep'e hak veriyordu ancak ona sarılmak, öpmek, sevişmek, sabahı onunla karşılamak, birlikte kahvaltı etmek istiyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Bir saniye durdu ve ağzından iki kelime döküldü; <b>"Ben boşanmadım."</b><br /><br />Birasını yudumlayan Zeynep, o an donup kaldı. Birkaç saniye sadece bakabildi, bardağı masaya bıraktı, gözleri doldu. İnanmak istemiyordu, <b>"Neee!"</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Alp'in de gözleri dolmuştu, yeniden tekrarladı, <b>"Boşanmadım."</b><br /><br />Zeynep gözlerinde yaşlarla masadan fırladı, Alp de hemen arkasından. İkisi de ağlıyordu üstelik birbiriyle yarışırcasına. Zeynep tuvalete girdi, Alp kapıda bekliyordu. Zeynep çıkar çıkmaz Alp ellerini tuttu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Lütfen bu akşam kalalım</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Gidiyoruz Alp, çabuk. </span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Konuşalım Zeynep.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Önce sakinleşmem lazım, gidiyoruz.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">İskeleye yürüdüler, hiçbir şey söylemeden, ikisinin de gözleri buğuluydu, hangisine dokunsan koyverecekti. Demir parmaklıklardan denize bakıyorlardı.<br /><br /><b>- Neden Alp? Neden yalan söyledin, 'boşandım' diye.</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Seni kaybetmekten korktum.</span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Evli olduğunu biliyordum zaten. O zaman gitmiş miydim?<br />- Gitmedim. </span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Georgia;">- Özür dilerim Zeynep. </span></b><span style="font-family: Georgia;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia;">Vapura bindiler, en arkaya geçtiler, yine ağlamaya başladılar. Zeynep çantasından bir kalem çıkarttı, mürekkebi; ellerine, bluzüne ve kot şortuna aktı.<br /><br />Alp ağzını bile açamıyordu. Uzun zamandan beri içini paramparça eden, konuşurken kelimeleri ağzına yapıştıran, geceleri uykusunu kaçıran, nefes almasını güçleştiren bu gerçeği nasıl söylemişti, kendi bile inanmıyordu. Alp, denize doğru bakarken, Deniz geldi Zeynep'in yanına...</span></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-5154404034464189832015-02-18T03:46:00.000+02:002015-02-18T03:46:10.592+02:00Bu nefret hepimizi yutacak<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXdVUoIuGpqveqhcDijV8hvwMZiDMk4e7eT9tZ_KsY6Ei6lw8pv21y4PBomsA6TvZcVsP5Y0qT44VRyGlEZsFWtkPOKkIzAvyQX5-zUfO_QMwile3f0jP5MHlUgocbPjVCxNw9SBlG-2Za/s1600/nef.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXdVUoIuGpqveqhcDijV8hvwMZiDMk4e7eT9tZ_KsY6Ei6lw8pv21y4PBomsA6TvZcVsP5Y0qT44VRyGlEZsFWtkPOKkIzAvyQX5-zUfO_QMwile3f0jP5MHlUgocbPjVCxNw9SBlG-2Za/s1600/nef.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
Ali İsmail Korkmaz davasında dört esnafın yargılandığı dava sırasında ülkenin başındaki şahıs esnaflara yönelik şu konuşmayı yapıyordu, <b>"Bizde esnaf ve sanatkar demek, ticaret yapan, alan – satan sırf ekonomik faaliyette bulunan insan demek değildir. Bizim medeniyetimizde, milli ve medeniyet ruhumuzda esnaf ve sanatkar gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir hakemdir, gerektiğinde de şefkatli kardeştir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde bakırcılar yaptıkları işe vurdukları çekice bile bir derin anlam yüklüyorlar. Tak tak diye ses çıkarken, bakırcının gönlünden dilinden Allah Allah diye zikir dökülüyor. Keçiciler yünü vücutlarına vurdukça Allah Allah diye hakkı zikrediyorlar. İşte böyle bir ruh var. Medeniyet var."</b><br />
<br />
Bu gece gazeteci Nuh Köklü'nün arkadaşlarıyla kartopu oynarken, bir esnaf tarafından öldürüldüğü haberini aldık. Camına gelen bir kartopu yüzünden, bir basın emekçisi olan Nuh Köklü'nün de aralarında olan gruba önce sopayla saldırıyor, daha sonra eline bıçak alıyor ve savurmaya başlıyor. Yerde yatan bir arkadaşını korumak isteyen Nuh Köklü böyle hayatını kaybediyor.<br />
<br />
Bir cam parçası yüzünden, koskoca bir can parçası ölüyor. Bir ana evladı yitip gidiyor, bir emekçi hayatını kaybediyor. Sadece ve sadece 3-5 kuruşluk bir can parçası yüzünden.<br />
<br />
Öyle bir noktadayız ki, gülmek, kahkaha atmak yasak edepsizlik, eğlenmek toplumun yaşam biçimine ters. Somurtan suratlarla, iş-ev arasında hapse atılmış bir hayat biçimi sunuluyor bizlere.<br />
<br />
Ne yapmak istersek yasak. Alkol almayacaksın, sigara içmeyeceksin, sevişmeyeceksin, tiyatroya gitmeyeceksin, öyle açık saçık giyinmeyeceksin, 'toplumu rahatsız edecek' hareketler yapmayacaksın, internette her siteye girmeyeceksin, öyle kafanın estiği yerde eylem yapmayacaksın, el ele tutuşmayacaksın, kızlı-erkekli aynı evde oturmayacaksın, kürtaj yaptırmayacaksın, onların istemediği haberlere ulaşamayacaksın, grev yapamayacaksın vs vs.<br />
<br />
Her şeyin altına bir çizgi çekiliyor, neyi yapıp yapamayacağına karar verenler var. Milli irade soytarılığı adı altında, kendileri gibi düşünmeyen herkese bir yaşam biçimi dayatılıyor.<br />
<br />
Oysa onların sınırsız özgürlük alanları var. Milyonlarca liralık saray yaptırma, hiçbir mahkeme kararına uymama, istediğine istediği cezayı verdirebilme, yalan haber yapma, dünyanın gözüne baka baka terör gruplarına silah yollama, ülkeyi dilediği gibi soyabilme, Meclis'te tokmakla-demir iskemlelerle kendileri gibi düşünmeyenleri dövme, sokakta gençleri öldürme, ölen bir gencin annesini yuhalatma, katillere <b>'kahraman' </b>diyebilme gibi sonsuz özgürlük alanlarına sahipler.<br />
<br />
Toplum kinle, nefretle örülüyor, istedikleri gibi konuşmayan, onlar gibi düşünmeyen insanlar, tarafsızlık yemini etmesine rağmen televizyon ekranlarında, miting meydanlarında en basit, en bayağı dille suçlanıyor, azarlanıyor, hatta hedef gösteriliyor.<br />
<br />
Geldiğimiz nefret noktasında, kar topu oynayan bir can parçası, 3 kuruşluk cam parçası yüzünden öldürülüyor.<br />
<br />
Oysa biz bazen lapa lapa kar yağarken kartopu oynamak istiyoruz ya da şakır şakır yağmur yağarken, kollarımızı açıp şarkı söylemek istiyoruz.<br />
<br />
Biz bu dev cezeavinde gülmek istiyoruz, eğlenmek istiyoruz, yanımızdakinin omzuna dokunup şakalaşmak istiyoruz.<br />
<br />
Her gün hangi lanet haberi alıp, onun için hayıflanacağız, vicdan kırıntılarımızda onun için boğulacağız diye düşünmekten yorulduk.<br />
<br />
Ekmek almaya giderken öldürülen, dolmuşa binip evine dönerken katledilen, içindeki çocuğu öldürmemek için kartopu oynarken bıçaklanıp hayatını kaybeden insanların olduğu ülkede; yarın saklambaç oynarken bir çocuğun öldürülmeyeceğinin, garantisini artık kim verebilir?<br />
<br />
Daha birini sindiremeden, bir başka kötü haber geliyor.<br />
<br />
Üstü açık koskoca bir cezaevine çevrilmiş ülkede, günbegün nefrete bulanıyoruz. Senin gibi düşünmeyenlerle, onun gibi düşünmeyenler arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyoruz.<br />
<br />
Normal bir ülkede, gülümseyen, hayatı doya doya yaşayan insanlarla birarada yaşamak istiyorum. Zira bu nefret dalgası bir gün hepimizi yutacak.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLlOK2n2-dMkjrHxhKE8EtnlyZbL01mjJOYNd7LYbddnfrHgFZ4Uh-ZlRelZSXKAch-AUkSgyy57OSYzmJlZlHRUrbdGKZSltLSpFLTRdQPz1zJZs15_iYCz4ogrO6mclsrll7SfW23-Hl/s1600/revolution.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLlOK2n2-dMkjrHxhKE8EtnlyZbL01mjJOYNd7LYbddnfrHgFZ4Uh-ZlRelZSXKAch-AUkSgyy57OSYzmJlZlHRUrbdGKZSltLSpFLTRdQPz1zJZs15_iYCz4ogrO6mclsrll7SfW23-Hl/s1600/revolution.jpg" height="276" width="400" /></a></div>
<br />koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-70475752711288539542015-02-17T02:39:00.001+02:002015-02-17T02:39:13.642+02:00'Sesiniz çok yüksek çıkıyor, biliyorum ki, bir suçluluk psikolojisinin gereğidir'<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfNsShvBXSZFCHZWJwBV7oZ9eDX5cMaedjR2eR_y_6mMre8G5nOb6_X2gdz5_5uOuJY8eWh9TMt4HvRDXsWu2E89CAqMd9oPT5YwoIchVsEJA9m8GFFm3butm2pQLZzcQYZlwP-Cc1lKYt/s1600/kadinakp.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfNsShvBXSZFCHZWJwBV7oZ9eDX5cMaedjR2eR_y_6mMre8G5nOb6_X2gdz5_5uOuJY8eWh9TMt4HvRDXsWu2E89CAqMd9oPT5YwoIchVsEJA9m8GFFm3butm2pQLZzcQYZlwP-Cc1lKYt/s1600/kadinakp.jpg" height="167" width="320" /></a></div>
<br />
İktidarda ve ruhunu birkaç kuruş için satmış kalemleri, büyük panikte. Paniğin sebebi bir genç kız cinayetinden sonra, toplumda çıkan sese kayıtsız kalamamak. Çünkü eğer kayıtsız kalırlarsa, kendileri açısından en geniş kitlede olan kadınlar avuçlarından kayıp gidecek.<br />
<br />
O yüzden, sesleri herkesten yüksek çıkmaya çalışıyor, olayın Müslümanlık'la ilgisi olmadığını anlatmaya çalışıyorlar, Özgecan Aslan cinayeti ve sonrasında yaşadığımız <b>"En yüksek benim sesim çıktı, en çok ben tepki gösterdim"</b> oyununa, ilk sıradan bilet kapma çabasındalar.<br />
<br />
Oysa eğer aptal değilsek ve 13 yıl boyunca, toplumun her kesiminden kadınları; nasıl hedef tahtasına koyduklarını, nasıl aşağıladıklarını, nasıl küçümsediklerini hatırlarız.<br />
<br />
Daha bir yıl önce Twitter'ın baş belası olduğunu söyleyip, <b>'Twitter falan hepsinin kökünü kazıyacağız" </b>diyen ülkenin başındaki zat, bugün aynı mecradan <b>"Kadını korumasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan her kim olursa olsun alçaktır, zavallıdır"</b> diyebililiyor.<br />
<br />
Peki aynı zatın "<a href="http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27645541.asp">Erkekle kadın eşit olamaz, fıtrata ters</a>" demesini unuttuk mu?<br />
"<a href="http://www.haber1.com/kiz-midir-kadin-midir-bilemem.html">Bir tane kadın mıdır, kız mıdır bilemem</a>" demesini hatırlıyor muyuz?<br />
"<a href="http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25189895">Kadına şiddet abartılıyor</a>" dediğini,<br />
Kadın dernekleri toplantısında "<a href="http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/erdogan-la-acilim-buraya-kadar-kadin-ve-erkek-esit-olamaz-haberi-31112">Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum</a>" demesini,<br />
Münevver Karabulut için söylediği, "<a href="http://www.milliyet.com.tr/erdogan-dan-soke-eden--munevver--yorumu-/siyaset/siyasetdetay/20.07.2009/1119465/default.htm">Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya. Davulcu, zurnacı kızmasın. Bununla ne demek istediğimi anlıyorsunuz</a>" sözlerini<br />
2006 yılında AKP Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in TBMM’de "<a href="http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4401015.asp">Kadınların cehennemlik olduğunu ancak kocasına itaat ederse cennete gidebileceğine</a>" dair dağıttığı broşürü,<br />
Orman ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu'nun, kendisinden iş isteyen kadınlara "<a href="http://www.gazetevatan.com/is-isteyen-kadinlara--alayli--cevap--227671-gundem/">Evdeki işler yetmiyor mu?</a>" karşılığını,<br />
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in "<a href="http://www.kure.tv/haber/648-gunluk/gunluk-melih-gokcek-gundemi-degerlendiriyor/131-Bolum/118944/">Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün</a>" dediğini,<br />
AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı sosyal medya üzerinden başı açık kadınlara yönelik olarak, "<a href="http://www.milliyet.com.tr/-ortusuz-kadin-perdesiz-eve-benzer-sozu-meclise-tasindi/siyaset/siyasetdetay/10.08.2012/1578992/default.htm">Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır</a>" iğrençliğini,<br />
Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, şimdinin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in, "<a href="http://www.cnnturk.com/2013/turkiye/05/18/fatma.sahin.kadina.yonelik.siddet.algida.secicilik/708432.0/">Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik</a>" dediğini,<br />
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in, "<a href="http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11240874.asp">Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek</a>" saptamasını,<br />
Dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün, "<a href="http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=13&ArsivAnaID=25366">Türk kadını evinin süsüdür, erkeğinin şerefidir</a>" dediğini,<br />
AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın kadın gazetecilere bacak arasını göstererek, "<a href="http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23706918.asp">Ben de sizin bacak aranızı çeksem</a>" demesini,<br />
AKP İl Genel Meclisi Üyesi Erhan Ekmekçi'nin <a href="http://ohaber.com/-kizlar-okuyunca-erkekler-evlenecek-kiz-bulamiyor--h-109179.html">"Kızlarımız okuyor ama bu seferde erkeklerimizi evlendirecek kız bulamıyoruz"</a> demecini,<br />
AKP Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün'ün, "<a href="http://www.aksam.com.tr/guncel/tecavuze-ugrayan-da-kurtaj-yaptirmamali/haber-118800">Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum</a>" söylemini,<br />
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, "<a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/99627/Arinc___Kadin_sokakta_kahkaha_atmayacak_.html">Kadın ise, iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak</a>" demesini.<br />
<br />
Bunların hepsini unuttuk mu? Kadını sürekli aşağılayan, aciz bir varlık olduğunu, erkeğine itaat etmesini söyleyen, kendi bedeni hakkındaki kararları almasının tecavüzcüden daha büyük suç olduğunu öğütleyen, hor görülen, kendi yarattıkları namus ve iffet kavramlarıyla test edilen canlı türü olduğunu sürekli kafasına vura vura söylemelerini hep unuttuk yani!<br />
<br />
Bugün çıkıp, <b>"İyi hal indirimi verilmeyecek"</b>, <b>"En ağır cezayı alacak"</b>, <b>"Bu davanın takipçisiyiz" </b>sözlerinin hepsi toplumun gösterdiği topyekûn tepki karşısında verilmiş sahte kabadayılık örneğinden başka bir şey değildir.<br />
<br />
Bu konuda samimi olsalardı, Bingöl'de 16 yaşındaki bir kıza 5 uzman çavuş tecavüz ederken, serbest bırakılmalarına karşı da duruş gösterirlerdi,<br />
<br />
Sakarya'da 2'si polis, 34 kişinin tecavüz ettiği N.Ç. davasında polislerin sorgularının ardından serbest bırakılmalarına tepki gösterirlerdi,<br />
<br />
Amasya İl Özel İdare Müdürü'nün<span style="background-color: white; color: #0c0c0c; font-family: Georgia, Times, serif; font-size: 14.6899995803833px; line-height: 23.503999710083px;"> </span>13 yaşındaki ufacık kızla birlikte olmak için para vermesini, o kıza defalarca tecavüz etmesine de ses çıkartırlardı,<br />
<br />
Siirt'te Gazi İlköğretim Okulu'nda, ikisi kardeş 4 kız çocuğunun tecavüze uğradığı haber yapılınca, dönemin Siirt Valisi şimdinin Kırşehir Valisi Necati Şentürk'ün gazetecilere,<b>"Bu olayı neden haber yaptınız?"</b> dediği anda görevden alırlardı.<br />
<br />
Şimdi ağızlarından köpük çıka çıka <b>"Hesap soracağız"</b> diyenler, bu olaylar karşısında tek kelime bile etmedi, hatta olayların medya tarafından abartıldığını söyleyerek, günah keçisi olarak medyayı ilan ettiler. Çünkü iktidarlarının bekası, ufacık kızların 39 kişinin tecavüzüne uğraması, şerefsiz bir polisin 13 yaşındaki kıza tecavüz etmesinden ya da neredeyse herkes tarafından tecavüze uğrayan bir genç kızdan çok daha önemli.<br />
<br />
Yeter ki, bu hırsızlık düzeni devam etsin, bütün istekleri bu.<br />
<br />
En acısı, bugün besledikleri bazı kadın kalemşörlerin, bu zihniyeti cansiparane savunmaları. Yazdıkça batıyorlar, çırpındıkça içinde bulundukları bok çukurunda biraz daha kirleniyorlar. Sadece sussalar bile, daha onurlu, şerefli ve haysiyetli davranmış olurlar ama onlar boka bezenmek için yarış içindeler.<br />
<br />
Ne demişti, bugün ülkenin başında bulunan zat, <b>"Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki, sesinin bu kadar çok yüksek çıkması, bir suçluluk psikolojisinin gereğidir."</b><br />
<br />
İşte tam da bu yüzden bugün sesleri çok yüksek çıkıyor. Çünkü hepsi bir suçluluk psikolojisi içinde.<br />
<br />
Cümleyi şöyle tamamlamıştı; <b>"Öldürmeye gelince siz öldürmeyi iyi bilirsiniz."</b><br />
<br />
Evet, öldürmeye gelince, siz öldürmeyi iyi bilirsiniz...<br />
<br />
Ve evet haklısın, <b>"Kadını korumasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan her kim olursa olsun alçaktır, zavallıdır."</b><br />
<b><br /></b>Sizler de alçak ve zavallılarsınız...<br />
<div>
<br /></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-76534174558638622332015-02-15T03:47:00.002+02:002015-02-15T03:48:36.154+02:00Kendinize gelmek için neyi bekliyorsunuz acaba?Bu yaşanan ahlaksızlığın ve iğrenç toplumun keşke bir sorumlusu olsa
da, yargılayıversek ve her şey bitiverse. Oysa dün yaşadıklarımız, bugün
yaşadıklarımız, 10 yıl önce yaşadıklarımızın ya da 40 yıl önce
yaşadıklarımızın sorumlusu; sensin, benim, annen, baban, teyzen,
mahalledeki bakkalın, okuldaki sıra arkadaşın, otobüste yan yana
gittiğin tanımadığın adam ve daha milyonlarcası...<br />
<br />
Çünkü
bize hep susmak öğretildi, büyüklerine karşı gelmemek, evde ailene,
okulda öğretmenine, işyerinde müdürüne, patronuna karşı gelmemek üzere
koşullandırıldık hepimiz. Sesini çıkarttığında, haykırmaya çalıştığında
hep bir ismin oldu; ya terbiyesizdin, ya küçüktün, ya bölücüydün ya da
asiydin. Senin, benim görevim, sana öğretilenler dışında hareket
etmemek, sürüyü bozan kara koyun olmamaktı.<br />
<br />
Şimdi herkes <b>Özgecan Aslan</b>
için timsah gözyaşı döküyor, lanetler okuyor. Zira herkes sesini
çıkarttığında bu kez sürüyü bozan kara koyun sen olabilirsin, terbiyesiz
sıfatı senin yüzüne yapışabilir. Baktın ki herkes feryat figan
bağırıyor, sen daha yüksek sesle bağırıyorsun.<br />
<br />
Oysa
Özgecan Aslan'dan önce ismini bile hatırlamadığın yüzlerce kadın
öldürüldü, taciz edildi, tecavüze uğradı. O gün sesini çıkartmadığın
için, bugün sesin daha gür çıkıyor. Çünkü o gün sessiz kaldığın için,
için için kendini yiyorsun, eğer bir parça vicdanın varsa.<br />
<br />
Münevver paramparça edildiğinde, medyada eski Türk filminden hallice zengin çocuk-fakir kız senaryosu çizildiğinde, <b>"O kızın ne işi var o çocukla?"</b> dedin. Bunu demediysen de,<br />
dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın <b>"E takip etselermiş kızlarını"</b> demelerine sessiz kaldın. <br />
<br />
Daha 3 gün önce, TBMM Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu üyesi AKP'li Murat Göktürk'ün <b>"Kadınlara bir şey verilmemeli, önce bunu hak etmeliler"</b> lafını da duymamışsındır muhtemelen. Bunu söyleyen adama ülkeyi dar etmek, aklının ucundan bile geçmemiştir.<br />
<br />
Neden
biliyor musun? O gün sen, Acun'un kanalındaki yarışmadaki kavganın
goygoyunu yapıyordun ya da 4 tane dallamanın futbol diye konuştuğu saçma
sapan muhabbetlerle ilgileniyordun.<br />
<br />
Sözümona bugün
herkes Özgecan Aslan'ın vahşice öldürülmesine isyan ediyor. Aptallara
taş çıkartacak kurnazlığınızla, sesinizi alabildiğine çıkartıyorsunuz.
Bilmem hangi sözlüklerde, hangi sosyal medya platformunda Özgecan
fotoğrafları koyup, duyarlılık yarışında bayrağı en önde taşıma gayreti
içindesiniz. <br />
<br />
Bu ülkede resmi kayıtlara göre, kadın
cinayetleri sayısı son 7 yılda %1400 arttı. Bu rakamlar açıklanırken,
kimsenin umrunda bile olmadı.<br />
<br />
Her dört kadından biri fiziksel, ekonomik, ruhsal, sosyal ve cinsel şiddet mağduruyken, yine kimsenin umrunda olmadı. <br />
<br />
2003'te <b>83</b>, 2004'te <b>128</b>, 2005'te <b>317</b>, 2006'da <b>663</b>, 2007'de <b>1011</b>, 2008'de ise <b>806</b>, 2009'da <b>953</b> kadın namus adına öldürüldü. Bunların hepsinin katili de erkekti (!)<br />
<br />
Hiç umrunda oldu mu? Bu kadar senede binlerce kadın öldürülürken, sen 10 dakika düşündün mü? Bunun için ne yapabilirim dedin mi?<br />
<br />
Hayır değil mi?<br />
<br />
İşte o yüzden bugün çıkarttığın sesin, eğer<b> "Bugün yeni bir başlangıç"</b> diye çıkartmadıysan, hiç mi hiç önemi yok.<br />
<br />
Bak asıl sorun ne aslında biliyor musun?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHPWJ0ysAkZjF4Vn5UHfl0h5LBENCd0m7FPTRQ4GY7fgFO5k7NVR5foWFAGmNN8AiT2UGCHWucSoRxwf_i3Kquy8nFUSFLhi_15J1Bk9X0nLHjTorBbqxurMeScrzxAPLtseHiCw7PtDmT/s1600/pic.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHPWJ0ysAkZjF4Vn5UHfl0h5LBENCd0m7FPTRQ4GY7fgFO5k7NVR5foWFAGmNN8AiT2UGCHWucSoRxwf_i3Kquy8nFUSFLhi_15J1Bk9X0nLHjTorBbqxurMeScrzxAPLtseHiCw7PtDmT/s1600/pic.jpg" height="236" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu
ve bunun gibi adamları, eğlence diye kendini ciddiye almasını
sağlıyorsun. Bu herif için yazılabilecek kelimem yok ama senin için var,
çünkü senin umrunda olmasa da, sana değer veriyorum.<br />
<br />
Boktan
bir muhabiri, bugün televizyon sahibi yapan da sensin, Melih Gökçek
gibi bir herifin kanalındaki iğrenç muhabbetleri seyrederek, o herife
para kazandıran da sensin, bu yukarıdaki puştun kendini önemsemesini
sağlayan da sensin. Çünkü aslında güç senin elinde ama sen elindeki gücü
bu herifin almasını sağlıyorsun. İlgilendiğin, konuştuğun, söylediğin,
izlediğin her şeyi belirleyen senden başkası değil.<br />
<br />
Bu ülkede Özgecan Aslan'ın son olmasını beklemek, iyi niyet değil, dangalaklık düzeyindeki iyi niyetten başka bir şey olamaz.<br />
<br />
Her
gün yüzlerce kadın tacize uğruyor, dayak yiyor, şiddet görüyor, tecavüz
ediliyor. Her şeyde olduğu gibi derin sessizliğimiz, bunları yapanları
veya yapacak olanları cesaretlendiriyor. O cesareti sadece devlet ve
yönetenleri değil aynı zamanda da biz veriyoruz.<br />
<br />
Bir
toplumda yaşıyoruz ve o toplumda olan biten her şey bir taraftan bizim
sorumluluğumuz. Sen, ben, bu sorumluluktan kaçtıkça, bunlar yaşanmaya
devam edecek. Ah'larla vah'larla bu dünyada kazanılmış hiçbir şey yok,
olmadı, olmayacak da.<br />
<br />
Kimseye ders vermek niyetinde
değilim, en başta benim almam gereken dersler var çünkü. Ama bu insan
olarak nitelenmeyecek canlılardan sadece birkaç tane yok, milyonlarca
var. Bunu kendinde hak gören bir zihniyetle yetiştirilmiş ve şimdi
devlet gücüyle bunun pompalandığı bir zamandan geçiyoruz.<br />
<br />
Bu devlet öylesine aciz ki, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, <b>"Çocuklarınıza çoığlık atmayı öğretin" </b>diyor, bugün valisi olan emniyet müdürü <b>"Ee aile de kızlarına sahip çıksaydı"</b> diyor, milletvekili <b>"Kadınlara bir şey verilmemeli, önce bunu hak etmeliler"</b>, cumhurbaşkanı <b>"Kadınlar erkeklerle eşit olamaz. Bu doğaya aykırı"</b> diyor.<br />
<br />
Dini
referans alan ve muhafazakâr toplumun gerekliliğini savunan siyasal
erkin kadına bakış açısı bu. Kadın evinde oturmalı, çocuk doğurmalı,
eşinin isteklerini yerine getirmeli, uysal olmalı, ses çıkartmamalı, <b>'edebinle adabınla'</b>
giyinmeli, oturmasını kalkmasını bilmeli, dışarıda gezmemeli, geç
saatte dışarıda olmamalı vs vs vs vs.... Çünkü kadını bedenine
tahakkümden üzerinden inşa edilen bir dinin temsilcisi bu insanlar. Şu
yukarıda verilen rakamların, AKP iktidarı döneminde olması büyük bir
tesadüf müdür?<br />
<br />
Bugün devleti yöneten siyasal erk ve onlar gibi düşünenler için kadına bakış işte budur<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXFVL5Bh-kiaUvygaGA_RKbSg-LOA1dWUgHh6PXtA2XwCQVFLccdhDiXphbc3GbvKYQl0gWSJJLXIHkNvNTxMcxCmsTdeff6JLMaMtVApPsdA_mMWkwkane_iRqkRt34VByVI8yRjrvrNs/s1600/akitpust.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXFVL5Bh-kiaUvygaGA_RKbSg-LOA1dWUgHh6PXtA2XwCQVFLccdhDiXphbc3GbvKYQl0gWSJJLXIHkNvNTxMcxCmsTdeff6JLMaMtVApPsdA_mMWkwkane_iRqkRt34VByVI8yRjrvrNs/s1600/akitpust.jpg" height="236" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
Mini
eteği giyersen tecavüze uğrarsın, batılı yaşam tarzının sonu ölüm ya da
tecavüz olabilir. Ve ölüm veya tecavüz bu yaşam tarzının hak
edilişidir. Hak ettiği için öldürülmüştür, hak ettiği için tecavüze
uğramıştır.<br />
<br />
Size söyleyebileceğim tek şey yaşamınızı
gözden geçirin. Okumadığınız onbinlerce kitabı, izlemediğiniz binlerce
filmi, tiyatro oyununu, ilgilenmediğiniz onlarca ilgi alanını,
hayatlarınızdan parça parça kaçırıyorlar. Ne denli esir olduğunuzun
farkına vardığınızda, ömrünüzün akıp gittiğinde anlayacaksınız.<br />
<br />
Bu
gidiş hayra alamet değil, eziliyoruz, şarküteri dükkânında pastırma
dilimler gibi bir toplum kesiliyor. Yapılmamış eylemler için insanlar
tutuklanıyor, faşist yasalarla insanlar cezaevinden önce evlere
hapsediliyor, sokaklarda içinde bir parça vicdan kalabilen polislere
'sık la sık' diye ense kökünden tuta tuta, hak arayan insanlara böcek
muamelesi yapılıyor, gençler öldürülüyor, anneleri yuhalatılıyor, zaten
boktan olan bir ülke, daha da boktan bir hale getirilmek için her şey
yapılıyor.<br />
<br />
Bazen bir tokat yersin ve kendine gelirsin,
oysa bizim suratımıza Muhammed Ali hoyratlığında yumruklar savruluyor
ama hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam ediyoruz.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhw2u5AcDwMdx436aC0IijlOQUtsAJsnEZLAXypT2yBj2zCQPSHpKM2pXs2rfMJXjfzgTV5QGM7pKPkvbwMI3c_saQJL0jybZgFWppuKXdH7jT510mrIC2oinbET4Ti9a2PzsYeiRWaE1BX/s1600/eisim.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhw2u5AcDwMdx436aC0IijlOQUtsAJsnEZLAXypT2yBj2zCQPSHpKM2pXs2rfMJXjfzgTV5QGM7pKPkvbwMI3c_saQJL0jybZgFWppuKXdH7jT510mrIC2oinbET4Ti9a2PzsYeiRWaE1BX/s1600/eisim.jpg" height="151" width="400" /></a></div>
<br />
Şu
okuduğunuz blog sayfası bile taşınmak zorunda kaldı. Niçin? Birilerinin
keyfi istediği için yasaklandı. Öylesi bir dönemden geçiyoruz.<br />
<br />
Kendinize gelin lan!<br />
<br />
Not: Bu yazdıklarımın hepsini kendime de söyledim.<br />
<br />
Not1: Blog bok gibi görünüyor biliyorum, bir ara düzelteceğim...koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-91568066377162840352014-12-17T04:26:00.000+02:002014-12-17T04:26:14.543+02:003 Temmuz'un tek kazananı Fenerbahçe<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkuiiNHIPfAe4jY42QaiLw3yjggqe5xseY32TEy8Xuljtm5eVB7YIvaRI6aDVGZuNWPNwDqaRQ25e2qZwb1X9NLoAZz0m9Y8jC4r5X1w4RjYzxoy-21CYoRzyCq0olP1Z3NlOhx7y9idbv/s1600/FF.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkuiiNHIPfAe4jY42QaiLw3yjggqe5xseY32TEy8Xuljtm5eVB7YIvaRI6aDVGZuNWPNwDqaRQ25e2qZwb1X9NLoAZz0m9Y8jC4r5X1w4RjYzxoy-21CYoRzyCq0olP1Z3NlOhx7y9idbv/s1600/FF.jpg" height="179" width="320" /></a></div>
<br />
16 Aralık akşamı, Star TV ekranlarında 'özel haber' ibaresiyle bir haber yayınlandı. Haberde Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın 3 Temmuz şike operasyonunda görev alan herkesten şikâyetçi olduğu belirtilerek, Aziz Yıldırım'a göre, şike operasyonunun amacının Fenerbahçe ile dönemin Başbakanı olan Recep Tayip Erdoğan’ı karşı karşıya getirmek olduğu belirtiliyor.<br />
<br />
3 Temmuz şike sürecinden bu yana duyduğumuz iki temel savunma vardı Fenerbahçeliler tarafından. Biri cemaatin Fenerbahçe'yi ele geçirmek istediği, diğeri ise AKP'nin Fenerbahçe'yi ele geçirmek istediğiydi.<br /><br />Bunlarla ilgili büyük büyük yazarlarımız çokça yazı kaleme aldılar. Misal Can Dündar, 11-07-2011 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yazdığı köşesinde şunları söylemektedir; "Fenerbahçe’de yaşanan, bir temizlik çalışması değil, bir iktidar çatışmasıdır; dolayısıyla siyasaldır. 2011 seçimlerinin ilk faturaları kesilmeye başlandı. “Bundan sonra ne olur” diye soranlara yukarıda örnekler verdiğim tarihi hatırlamalarını tavsiye ederim. Cevabı orada var. Bu, siyasetteki yapılanmaya paralel bir darbedir. Arkası gelecektir. Her devir olduğu gibi yine eski çerçeveler indirilip yenileri asılacaktır. Top, şimdi iktidarın ayağındadır."<br />
<br />
Tayyip Erdoğan'la yavrusu Bilal arasında geçen konuşmalar, <a href="http://www.odatv.com/n.php?n=fenerbahceye-operasyon-boyle-yapildi-0203141200" target="_blank">"Fenerbahçe'ye operasyon böyle yapıldı"</a> başlığıyla muhalif etiketiyle yayın yapan sitelerde yayınlandı. Oysa görüşmenin içeriğini dinlediğinizde, ortada Bilal'in bir oyu olduğu ve onun gidip kullanılması gerektiği ve şike sürecinde Platini'nin 'adı geçen takımları küme düşürün' demesine karşın Tayyip Erdoğan'ın nasıl göğsünü siper edercesine karşı durduğundan başka bir şey yok.<br />
<br />
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra işin rengi değişiyor. Çünkü devreye artık devletin Başbakanı tarafından 'paralel yapı' adı verilen ve direkt olarak Fethullah Gülen cemaatini hedef alan bir yapı ortaya konuyor.<br />
<br />
Paralel yapı artık her yerde dillendirilmeye başlanmışken, Aziz Yıldırım <a href="http://www.youtube.com/watch?v=7quS9CRhvn8" target="_blank">BBCTürkçe'ye şunları söylüyor</a>: "Yapılan bütün operasyonları cemaat yapmıştır. Paralel devletin kurbanı. Yargıtay kararına kadar olan kısımda evet bunu düşünüyorum. Ama Yargıtay kararını veren hakimlerin paralel devletin adamı mı yoksa Türkiye Cumhuriyeti'nin mi yani bu hükümetin mi adamı olduğuna karar veremiyorum. Ne olduğuna karar veremiyorum."<br />
<br />
wsj.com.tr'den Emre Peker'in <a href="http://www.wsj.com.tr/articles/SB10001424052702304302704579332762732207816" target="_blank">sorularını yanıtlayan</a> Aziz Yıldırım, "Bütün bu dosyaların arkasında Gülen mi var, böyle mi düşünüyorsunuz?" sorusuna "Bunu ben düşünmüyorum. Bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı düşünüyor. 17 Aralık'ta yapılan yolsuzluk operasyonundan sonra başbakan çıkarak ÖYM'lerde yapılan bütün davaların kumpas olduğunu söyledi" yanıtı verip, aynı gün <a href="http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/25614295.asp" target="_blank">ajanslara</a> AKP ile Cemaat'in 11 yıl boyunca birlikte iktidara yürüdüğünü ve wsj.com.tr'ye verdiği röportajda sözlerinin sadece bir camiayı hedef alındığı gibi gösterilmeye çalışıldığını söyleyerek, bir taraftan da cemaatin tüm suçlu olmadığını söylemeye çalışıyor.<br />
<br />
Tüm bunlardan anladığımız şu; Aziz Yıldırım her konuşmasında Gülen cemaatini Başbakan'ın 17-25 Aralık sonrası sözlerini adres gösterip açık açık suçlarken, bir taraftan da üstü kapalı biçimde AKP iktidarını suçluyor ama bunu net ifadeler yerine flu açıklamalarla yapıyor.<br />
<br />
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrası <b>"Şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım. Ben kendim için şike yapmadım"</b> diyen Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe yöneticilerinin bugün başka bir rotaya girdikleri ortadadır.<br />
<br />
Ne gariptir ki, gözümüzün içine baka baka hırsızlık yapanların da, mahkeme salonlarında savunma verirken <b>'şike yapmadık'</b> yerine <b>'ama onlar da yaptı'</b> diyenlerin en büyük şikâyeti usulsüz dinlemeler olmuştur.<br />
<br />
İktidardan şikayet edip, <b>"O statta maalesef sayın Cumhurbaşkanı'na da protesto yapıldı"</b> diyenler de aynı camianın, şike savunmasında <b>"Bu kanunun çıkmasında Türk sporunun gerçeklerini görerek çıkması için her türlü desteği veren Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum"</b> diyenler de aynı camianın mensupları.<br />
<br />
Garip bir süreç yaşandı 3 Temmuz'dan sonra. O güne kadar yapılan bütün operasyonların arkasında duran Cengiz Çandar, Ergun Babahan gibi fanatik yazarlar, Nedim Şener, Ahmet Şık gibi yazarlar ya da Genelkurmay Başkanı cezaevine atıldığında Türkiye'nin bağırsaklarını temizlediği yorumları yapıp, yaşanan hukuksuzlukların hiçbirine ses çıkartmazken, söz konusu Fenerbahçe olunca, bambaşka ruh haline büründüler.<br />
<br />
Bugün artık bütün pislikleri, cemaat denen iğrenç oluşumun üstüne yıkmak en geçerli yöntem. Koluna 700 bin dolarlık saat takıp, 34 milyon Euro rüşvet alan adam da cemaati suçluyor, <b>"Şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım"</b> diyen adam da cemaati suçluyor. Ülkenin muktedirlerinin gösterdiği adres değişmediği sürece, bu durum değişim göstermeyecek.<br />
<br />
<b>'Bizi ele geçirmek istediler'</b> diyerek, adresi belirsiz mesajlar verenler, artık <b>"O statta maalesef sayın Cumhurbaşkanı'na da protesto yapıldı"</b> cumhurbaşkanlarına sonsuz bağlılıklarını sunuyorlar.<br />
<br />
Sürekli Mesut Yılmaz örneği veren Fenerbahçeliler, bugüne dek hep siyasi güce yakın durduğunu kabul etmek zorunda. Bu ülke tarihinde başbakanlığı döneminde bile Fenerbahçe başkanlığını bırakmayanlar, orgenerallerin futbolcu transferine evrak yetiştirmek için jet havalandırması kadar geniş bir yelpazede Fenerbahçe-siyasal erk yakınlığı yaşanmıştır.<br />
<br />
Onların deyimiyle 'Sayın Başbakan'ın ricasıyla Suriye'de özel maç yapanlar, Demokrat Parti'den milletvekili yapılan Zeki Rıza Sporel'in, Adnan Menderes'in direktifiyle Fenerbahçe'nin SSCB ile ilişkileri yakınlaştırmak için Fenerbahçe'nin Sovyetlere gönderildiğini hatırlamazlar.<br />
<br />
Ya da bugün <b>'Stadımızı kendimiz yaptık' </b>diye böbürlenenler, Şükrü Saraçoğlu'nun Fenerbahçe başkanlığı ve TC başbakanlığı döneminde Fenerbahçe Stadı'nın satın alınmadığını da bilmezler.<br />
<br />
Ülkenin başındaki en büyük bela göreve geldiğinde, <b>"Türkiye'ye yakışan Fenerli başbakan"</b> pankartı açanlar, acaba şu an ne düşünüyordur merak ediyorum.<br />
<br />
<b>'Sen böyleydin, ben böyleydim'</b> tartışmasına girmek istemiyorum ama yakın tarihte yaşananlara baktığımızda, cezalandırıldığını düşünenlerin, aslında ödüllendirildiği ortada. Paha biçilemeyen lise arazilerinin peşkeşi, sportif amaçlı verilen tesislerin turistik işletmeye verilmesi, sadece Bursa'da yerel bir gazeteye verilen ilanla yüzmilyonlarca liralık bir spor salonunun bedavaya yapılması, kaçak marina yapılan tesisler gibi pek çok şey, bugün <b>'bizi ele geçirmeye çalıştılar'</b> dedikleri devlet ve cemaat tarafından Fenerbahçe'ye çekilen peşkeşlerden bazıları.<br /><br />Kumarda nasıl sadece kasa kazanır kuralı geçerliyse, 3 Temmuz'un tek kazananı da Fenerbahçe olmuştur. AKP iktidarı devam ettiği sürece de kazanmaya devam edeceklerinden emin olun. Daha nice tesisler, şampiyonluklar, 'zaferler' elde edeceklerinden şüpheniz olmasın.<br /><br />Çünkü bir hırsızın hırsız olup olmadığını başka bir hırsıza soramazsınız. Sorduğunuzda alacağınız yanıt, onun temiz olduğundan başka bir şey değildir. Bu süreçte yaşadığımız şey, hırsızlara kol kanat gerildiğidir, üstelik siyaseten bambaşka yelpazelerde olup, fikren asla anlaşamayan insanların biraraya geldiğini gördük.<br />
<br />
Galatasaraylılar için de minik dipnot vereyim, bir süre daha sportif-mali başarı filan beklemesin kimse. Şimdiden herkes kendisini bundan çok daha kötü günlere hazırlasın.<br />
<br />
Bu vesileyle Türkiye'ye yakışan Fenerli başbakanın diyenlerin ayrıca sülalesini sikeyim...koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-73546217736671211032014-12-16T03:00:00.001+02:002014-12-16T03:00:51.776+02:00İçinizdeki nefreti sakın söndürmeyin<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQWW6s5R0VTOXTUL-wximLKsgn92iXGTK6Unz-_X_9h9ytyy_zORB8fDwMSf682zOMD0JVs8-X6hzJVqWNswayGPq6qVcorVCguESaySfq69fyFA9Z_lDQ1c2TZwd7-mB6nXzjtj6rDo2c/s1600/orospununevladi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQWW6s5R0VTOXTUL-wximLKsgn92iXGTK6Unz-_X_9h9ytyy_zORB8fDwMSf682zOMD0JVs8-X6hzJVqWNswayGPq6qVcorVCguESaySfq69fyFA9Z_lDQ1c2TZwd7-mB6nXzjtj6rDo2c/s1600/orospununevladi.jpg" height="192" width="320" /></a></div>
<br />
Türkiye'de yaşıyorsanız ve ruh sağlığınızı halen koruyabiliyorsanız, öncelikle bu arkadaşları canı gönülden tebrik etmek gerekir. Ülkenin geldiği noktada, artık garip diye tabir edilemeyecek şeyler yaşanıyor, <b>'olmaz'</b> denenler gerçekleşiyor.<br />
<br />
Misal bundan 6 yıl önce hanginiz <b>'Fethullah Gülen ve Erdoğan'</b> arasında bir savaş başlayacağını ve Erdoğan'ın <b>'İnlerine gireceğiz, inlerine'</b> diye ağzından köpükler saça saça bağıracağını düşünüyorsunuz? Bu soruya <b>'ben'</b> diye yanıt verenin alnını karışlarım.<br />
<br />
Ya da Ahmet Şık tutuklanırken, <b>'Açıklanamayacak deliller var, gözaltıların gazetecilikle ilgisi yok'</b> manşetine Genel Yayın Yönetmeni olarak imza atan Ekrem Dumanlı'nın ve Zaman gazetesi avanesinin Ahmet Şık'tan helallik isteyeceğini, <b>'biz senin özgürlüğüne sahip çıkamamıştık'</b> diyeceğini, bırakın düşünmeyi, hanginiz hayal ederdiniz?<br />
<br />
Bunu aptal bir iyimserlikle söylemiyorum ama bu devranın döneceğini hep düşündüm ve halen de düşünüyorum.<br />
<br />
Tıpkı dün ÇYDD'nin burs verdiği kızların, askerlerle yattığını söyleyecek kadar acımasızca, vicdansızca, ahlaksızca haberler yapanların; 'biz mağduruz' edebiyatıyla basın özgürlüğünden, bireysel hak ve hürriyetlerden söz edenlerin gözaltına alındığı gibi, bir gün elindeki iktidar gücünü olanca hoyratlığıyla kullananların da aynı sonu yaşayacağını düşünüyorum.<br />
<br />
Ülkede yapılan atamalara bir bakın. Kimlerin hangi görevlere getirildiğini, paranoyaklığın hangi boyutlara geldiğini iyi göreceksiniz.<br />
<br />
PTT Genel Müdürü'nden ya da Kooperatifçilik Genel Müdürü'nden Danıştay üyesi yapmaya çalışmak ya da AKP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı'nı Anadolu Ajansı'nın başına geçirmek, birileri için çemberin gittikçe daraldığını gösteriyor.<br />
<br />
Evet, ülke açısından bakıldığında trajik, distopik gibi görünüyor ama baktığınız tarafı değiştirdiğinizde, aslında ne kadar çaresiz kaldıklarının da bir göstergesidir şu atamalar.<br />
<br />
Çünkü çevrelerinde güvenebilecekleri insan sayısı yavaş yavaş azalıyor. Öylesine iğrenç bir sistem kurdular ki, yatağa kafalarını koyduklarında kafalarında sürekli dönüp dolaşan bir şüphe ordusu ile başbaşa kalıyorlar. Devletin en önemli kurumlarına, liyakatla, yeterlilikle değil, sadece ve sadece kendilerine sonsuz biat edebilecek tipleri atamaya başladılar. Bu atamalar, büyük bir çaresizliğin dışavurumundan başka bir şey değil.<br />
<br />
Bundan sonra mahalle bakkalından Anayasa Mahkemesi üyesi yapsalar bile zerre şaşırmam, ellerindeki '<b>insan'</b> stoku azaldı, hatta bitme noktasına geldi.<br />
<br />
O yüzdendir ki, bir bakan karşısında soytarılık yapmaktan çekinmeyen, <b>'indir fermuarı al ağzına'</b> desen, bir saniye bile şüphe etmeyecek ama devran dönünce, <b>'sıra ben de, fermuarı indirdim al ağzına'</b> diyebilecek türden insanları ülkenin en önemli kurumlarına atamaktan geri durmuyorlar.<br />
<br />
Geri sayımın başladığını çok iyi biliyorlar, o yüzden dehlizli saraylar, sonsuz biat eden soytarılar, sözlerinden çıkmayan sanatçı müsveddeleri, sadık medyaya milyonlarca lira akıtıyorlar.<br />
<br />
Tahmin edemeyeceğimiz şeyleri birer birer yaşıyoruz, sadece paranın birlikteliğinden oluşan <b>'güçlü dostluklar'</b>, '<b>stratejik birliktelikler'</b> kumdan kale gibi çöküyor. Bu kumdan kalelerin altında kalanlar bir süre sonra ellerindeki ateş topunu sahiplerine fırlatmaya başlayacak. Herkes kendisini kurtarmak için itiraf edecek şerefsizliğini, ahlaksızlığını. Bu şerefsizliği, Ahmet Şık için <b>'Biz senin özgürlüğüne sahip çıkamadık, hakkını helal et'</b> diyenlere bakarak görebilirsiniz. Bunun örnekleri çoğalacak. Oturdukları villaları, konakları, şişkin banka hesaplarını, kalemlerini yani şereflerini satarak kazananların, ağlama duvarında sıraya geçtiklerini yaşayacağız.<br />
<br />
12 yıllık süreçte kendinden olmayana yaşama şansı vermeyenler, sokaklarda gençleri öldürenler, yalan haberlerle hayat karartanlar, ipe sapa gelmez saçma sapan davalarla can yakanlar, yoksul halkın tepesine basa basa zenginleşenler için bir hesap günü olacak.<br />
<br />
O gün kininizi, nefretinizi, hıncınızı sakın ola bastırmayın. İster iki metreden kafasından vurulmuş Ethem'i düşünün, oğlu ölmüş bir anaya miting meydanlarından küfür ettirildiğini düşünün, ister Ergenekon kasası diye cenazesini belediyenin kaldırdığı Kuddusi Okkır'ı düşünün, ister cebinizden çalınan parayla kollarına yüz binlerce liralık saat takanları düşünün, ister Roboski'de üstüne bomba yağdırılan köylüleri düşünün, ister üç kuruş daha fazla kâr için Soma'da öldürülen madencileri düşünün, ister döve döve öldürülen Ali İsmail'i düşünün, ister yerde tekmelenirken bebeğini düşüren üniversite öğrencisi genç kızı düşünün, ister Sivas'ta yakılan insanların davasında zaman aşımı olduğunda <b>'hayırlı olsun'</b> diyenleri düşünün, ister 36 günlükken Konya'da açlıktan ölen adı bile konulmamış bebeği düşünün, ister Yusuf Yerkel'in tekmesini düşünün, ister cenazesi çuvala konulan minik Muharrem'i düşünün, ister kesilen ağaçları düşünün, ister satılan toprakları düşünün...<br />
<br />
Sakın ama sakın, zamanı geldiğinde içinizdeki nefreti söndürmeyin. Zira o nefret, bugün yaşananları söndürebilecek tek şeydir. O gün geldiğinde ben vicdanımı süresiz izne çıkartacağım...<br />
<br />
Bu vesileyle o tekme atan ayağın sülalenin amına girsin, orospunun evladı...<br />
<br />
Not: Bu yazı az küfürlü oldu ama birkaç güne acayip küfürlü Galatasaray yazısı yazacağım. Küfürleri ona sakladımkoalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-55561606545689156142014-11-11T03:03:00.000+02:002014-11-11T03:04:06.498+02:00Hakikaten büyük orospu çocuğusunuz<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixODtWHXgWQet5Kj0hzd8hTx6l6IZNXb6AbDMvUs9bkqFGJd2dpJqPh20gBv9ARDcIrUyUZlkXN45-3JophcpwV5_Qo3OF7z8E5aM6xFQbIY_jXbORuBLyjuxslwV9PTa2rD-po_bce1Y1/s1600/123.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixODtWHXgWQet5Kj0hzd8hTx6l6IZNXb6AbDMvUs9bkqFGJd2dpJqPh20gBv9ARDcIrUyUZlkXN45-3JophcpwV5_Qo3OF7z8E5aM6xFQbIY_jXbORuBLyjuxslwV9PTa2rD-po_bce1Y1/s1600/123.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Basketbolla aramdaki şey, babamın dükkânına yakın Spor Sergi Sarayı'yla başladı. O dönemler kılkuyruk gençsin, hayatın varsa yoksa futbol, diğer sporları izlemeyi ihanet gibi sayıyordum. Şimdi düşününce bildiğin sik kafalının tekiymişim, hoş halen öyleyim.<br />
<br />
Neyse, babamın Osmanbey'de dükkânı vardı, hafta sonları gelip giderdim, beleş gazoz ve kakao içerdim. Özellikle kakaonun hastasıydım. Sözüm ona babama yardıma gidiyorum, bütün gün gelsin kakao, gitsin gazoz takılırdım. Bir gün bir davetiye geldi, babam <b>'hadi bugün seni maça götüreyim'</b> dedim. Ben nasıl bir keyifle '<b>tamam'</b> dedim ama maç dediğini salt futboldan ibaret saydığım için bir basketbol karşılaşması olduğunu öğrendiğimde uğradığım hayal kırıklığını asla unutamam.<br />
<br />
<b>'Fenerbahçe ile Galatasaray oynayacak'</b> deyince biraz keyiflendim ama futbol olmadığı için de içim buruk biçimde Spor ve Sergi Sarayı'nın yolunu tuttuk. Fenerbahçeli Halil Dağlı'nın jübile maçıymış. Adam babamın arkadaşıymış. İnanın maç kaç kaç bitti, kim kazandı hatırlamıyorum bile ama acayip zevk aldım basketbol denen oyundan.<br />
<br />
Ben bu maçtan sonra artık spor sayfasında sadece futbol okuduğum gazetede basketbol sonuçlarına da bakar oldum. Galatasaray'ın o şahane kadrosunun olduğu yıllar. Dawkins, Michaelle Scarce, Cihat, İzic filan, o kadro işte.<br />
<br />
O dönemler maçlar TRT'de Avni Küpeli'nin programı vardı. Hafızam beni yanıltmıyorsa salı akşamları yayınlanırdı. Avni Küpeli'nin o iğrenç anlatımına katlanarak izlerdim.<br />
<br />
Çok uzatmayayım, futboldan sonra ilk ağladığım maç, Galatasaray ile Karşıyaka final serisini kaybettiğimiz maçtı. Hiç unutmadığım bir andır, maçı televizyondan izledim, sonra balkona çıkıp hüngür hüngür ağladım.<br />
<br />
Sonra senelerce basketbol izlemedim Michael Jordan'ın yeniden dönüşünün ikinci dönemine kadar. O dönem 3 dost bir evde bütün serileri izliyorduk. Jordan bıraktı, ben de izlemeyi bıraktım. (Ya bu kadar değil aslında da kısa tutayım dedim, uykum var amk. Ama söz, bir ara yazarım)<br />
<br />
Gel zaman git zaman NTV'de çalıştığım yıllarda maçlar NTV'den yayınlanıyor. Gece çalışıyorum, eve geliyorum, haliyle uyku yok, NBA maçlarını izlemeye başladım. Yeniden izlemeye başlamamın nedeni Kaan Kural oldu. Tek bir kelime bile muabbet etmedim, aynı binada çalışmamıza karşın ama herifin yorumculuğunu çok sevdim. Sadece bir basketbol maçı izlemiyordum, aynı zamanda tonla bilgi sahibi oluyordun. Benim kafamda <b>'yorumcu nasıl olmalı?'</b> sorusunun yanıtı net olarak Kaan Kural oldu.<br />
<br />
Biraz önce Kaan Kural'ın yorumculuğunu bıraktığını okudum şu <a href="http://www.basketdergisi.com/kaan-kural-artik-sporda-ortam-zehirli.html?utm_source=feedburner&utm_medium=twitter&utm_campaign=Feed:+BasketDergisi+%28T%C3%BCrkiye+Basketbol+Haber+Lideri%29" target="_blank">linkten</a>. Samimi olarak söylüyorum Galatasaraylı olduğundan bu röportajda bilgi sahibi oldum. Fenerbahçeli, Beşiktaşlı ya da Yozgatsikimsporlu (Yozgatlılar eylem yapar amk şimdi) olsa da fark etmezdi, çünkü hayatım boyunca bir adamın hangi takımlı olduğu beni ilgilendirmedi. 20 yaşımdan beri <b>'iyi insan, kötü insan'</b> gözettim çünkü.<br />
<br />
Bu ülkede işini iyi yapanların devri geçti. Kime ne kadar biat ettiğin, bulunduğun camianın ya da ortamın şekline ne kadar girdiğinle daha önemli bir hal almaya başladı iş hayatında ilerleme noktan. Bugün televizyonlarda, gazetelerde, radyolarda gücün karşısında eğilenler, o güce götünü dönenler alabildiğine yürüdü. 10 yıl önce kimsenin ismini bilmediği orospularla, orospu çocukları bugün yalılarda filan oturmaya başladı. Medyanın üstünden silindir gibi geçildi çünkü bugün kaçak saraylarda oturan cumhurbaşkanı 'ya bendensin, ya yok olursun' diye açık açık onlarca kez açıklama yaptı. Halen de yapıyor herif <b>'bunlara operasyon şart'</b> diye hedef gösteriyor.<br />
<br />
Basketbol denilince benim aklıma gelen 2-3 isimden biri Kaan Kural, üstelik benim için en değerli olanı. Şimdi bu adam, sadece ve sadece doğruyu söyledi diye, işsiz bırakılıyor, işsiz bırakmakla da yetinmeyip, birtakım amın feryatları, ufacık kızına bile küfür ediyor.<br />
<br />
İktidarla ortak paydası olanlara bir göz gezdirin; kimler olduğuna iyi bakın. Milyon dolarlık 'koca koca!' kulüp yöneticileri bir insanın ekmeği ile gayet rahat oynayabiliyor. Üstelik bunu yaparken, sanki hayatın olağan akışı içindeymişcesine davranıyorlar. Neden? Bir insan kendi bildiği doğruları söylüyor diye. O isim Kaan Kural olmuş, Ahmet Tural olmuş önemi yok. Sürekli bir faşizm muhabbeti dönüyor ya, işte faşizm net olarak budur. Kendinden olmayana yaşama şansı vermemek, onu hayatın içinden silip atmak, yaptığı işten alıkoymak. Faşizm sadece siyasi bir görüş değildir, faşizm kimi zaman kendisini bir gazeteciyi işsiz bırakmak olarak gösterir, kimi zaman kendi gibi düşünmeyen taraftarın kombinesini iptal etmekle olur.<br />
<br />
Kaan Kural belki de bu durumdan rahatsız değildir, Kadıköy'de kafes açıyormuş. Muhtemelen kafası çok daha rahat olur, bu iğrenç ortamdan kurtulduğu için. Ama ben rahatsızım, bu ülkede işini doğru düzgün yapan insanların birer birer kapı dışarı edilmesinden, beni işini doğru yapan insanlardan mahrum bırakmalarından rahatsızım. Hatta rahatsızlık bir yana, bu anasını siktiğimin orospu çocuklarına aklıma geldikçe küfür ediyorum. O isim Murat Özaydınlı olmuş, Mahmut Uslu olmuş umrumda bile değil.<br />
<br />
Ülkenin, her alanda işini bilmeyen, sadece güçlülerin önünde domalıp götünü siktirmeye hazır yavşaklara bırakılması artık ciddi ciddi öfke nöbetleri geçirmeme sebep oluyor. Üç-beş ezbere alınmış cümle ile, hemen her konuda ahkâm kesen, para için anasını sikenlere <b>'neden bacımı sikmedin?'</b> diye hayıflanacak tonla insan medyada ama Kaan Kural gibi işini son derece düzgün yapan, bilgili, eğitimli, donanımlı insanlar medyadan silinip atılacak!<br />
<br />
Böyle sistemin geçmişini sikeyim, bu sistemi yaratanların da sülalesini sikeyim.<br />
<br />
En sinir bozucu olan yanı ne biliyor musun? Bunların hepsini aslında normalmiş gibi gören insanlar. Sanki olması gereken buymuş gibi davranmaya başladı herkes.<br />
<br />
Kaan Kural isminin önemi yok, sadece şunu düşün, iyi bir eğitim almışsın, işini iyi yapıyorsun ama birileriin götünü yalamadığın için güçlünün yanında yer almadığın için kıçına tekmeyi vuruyorlar. Bugün o isim Kaan Kural olur, yarın sen olursun. Sıra sana geldiğinde de, bu iğrenç düzene tepki vermediğin için yanında kimseyi bulamazsın. Ya da hayat boyu birilerinin götünü yalamayı içine sindirip, bu yavşaklardan biri olursun.<br />
<br />
Bu sessizlik, bu tepkisizlik, mide bulandırıcı bir hal almaya başladı. Birileri sürekli ülkenin onursuzlar hanesine kaydını yaptırıyor.<br />
<br />
Okuduğum röportajdan anladığım kadarıyla kendisi pek de istekli değil bu işlere girmeye ama Kaan Kural eğer kusura bakmazsa böyle kabullenmesini de ben kabul etmiyorum. Sikerler öyle işi, şu hayatta keyif aldığımız şeylerin de hepsi elimizden gitmesini de istemiyorum.<br />
<br />
Aslında tek tek gibi yaşanan örnekler, koca bir kitle yaratıyor. Bu kitleye her gün yeni isimler ekleniyor. Tüm bu yaşananlar bize şunu söylüyor, <b>"Biat et, biat et, biat et, biat et....."</b><br />
<br />
Onursuzluğu içine sindirenlerin anasını sikeyim, ekmek parası filan diye zırvalayanların ayrıca sülalesini sikeyim. Bu günler er ya da geç bitecek, sonsuza kadar süreceğini sananlar gerizekalının dik alasıdır. O gün, aynaya baktığında kendinle yüzleşebilir misin bilmiyorum.<br />
<br />
Bu vesileyle Kaan Kural'ın işsiz kalmasını sağlayan, onu işsiz bırakan kim var kim yok, analı, bacılı, babalı, dayılı sülalesini sikeyim. Hepiniz orospu çocuğusunuz.<br />
<br />
Kendinize iyi bakın, bazı durumlar dışında insanlıktan ayrılmayın....<br />
<br />koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-55711733538446496392014-11-07T03:42:00.000+02:002014-11-07T03:51:19.683+02:00Filmin sonunu sen yazacaksın<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIUQxGqfoXrB94w6Ul7bKNIr8HhDz5QIXv-0y0aHiecHnn_u6wfn6g4KJW7_OD7MhEbf_p0SgDHiaQVk_-RcqEAdwm1XEQykQ2_ZNLG2YHadlUNyvbzGaAo7ZqPRlYeXxBBcP_qbwEu2KI/s1600/sigaraerdo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIUQxGqfoXrB94w6Ul7bKNIr8HhDz5QIXv-0y0aHiecHnn_u6wfn6g4KJW7_OD7MhEbf_p0SgDHiaQVk_-RcqEAdwm1XEQykQ2_ZNLG2YHadlUNyvbzGaAo7ZqPRlYeXxBBcP_qbwEu2KI/s1600/sigaraerdo.jpg" height="177" width="320" /></a></div>
<br />
Bazen bardağın dolması için olur olmaz, gelişigüzel, hiç beklenmedik bir şeyler yaşar insan. O bardak aslında dolmak için uzun süredir isyan halindedir ama sen tutarsın kendini, bir umut beklersin.<br />
<br />
Ülkede öylesine şeyler yaşıyoruz ki, bardaklarımızdan bırakın damlayı oluk oluk akıyor sular, kabullenmek istemeyişimizden ötürü kendimizi kandırıyoruz.<br />
<br />
Son birkaç aydır acayip şeyler yaşıyoruz şu ülkede, aklıma bir çırpıda gelen o kadar çok şey var ki, hangisini en üst sıraya koysam diye düşünüyorum, hepsinin en üstte olması gerektiğini düşünüyorum.<br />
<br />
Bin odalı saraylar yapılıyor, madenler işçilere mezar oluyor, insanlar sokakta öldürülüyor, polis devleti denilen olgu kanunen yasalaşıyor, yanı başımızda insanlar katlediliyor, bırakın yaşam tarzımızı içtiğimiz sigaraya bile karışılıyor, işsizlik artıyor, kölelik düzeni denilen kiralık işçi dönemi geliyor, kadın cinayetleri her geçen gün artıyor, sünni faşizmi her geçen gün daha baskın şekilde pompalanıyor, yeşil alanlara tecavüz ediliyor, ülkede tek bir mahkeme kararı uygulanmıyor, saçma sapan bahanelerle insanlara davalar açılıyor, katiller ve hırsızlar elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor, televizyonlarda-gazetelerde birtakım insanlar her türlü soytarılığı yapıyor, medya susuyor, en değerli araziler birilerine peşkeş çekiliyor, ülkenin resmi kolluk güçleri 'yaşasın IŞİD' diye bağırıyor, ülkenin ele avuca gelen en değerli sanatçılarına sansür uygulanıyor, sinema-tiyatro sahneleri kapatılıp yerlerine AVM'ler oteller dikiliyor, en ufak hak arama talepleri bile en ileri faşist ülkelerdeki gibi bastırılıyor.<br />
<br />
Daha ne yazayım bilmiyorum, bunların dışında onlarca şey yaşıyoruz ve hepsini sadece izliyoruz. Öylece, oturduğumuz yerde izliyoruz. 3-5 kişi biraraya gelip eylem yapınca oturduğumuz yerden alkışlıyoruz. Katılmak aklımızın ucundan bile geçmiyor.<br />
<br />
Farkında mısınız bilmiyorum ama inanılmaz sindirildik. İktidar ve onun yanında yer alan güçler her ne yaparsa yapsın, hiçbirine tepki veremiyoruz, tepki verenlerin yanında olamıyoruz. Üç-beş kelime bir şey yazıp, bir bok yaptığımızı sanıyoruz, hepsi bu.<br />
<br />
Oysa şu saydığım şeylerden herhangi biri, gelişmiş bir ülkede yaşansa, ortalığı ayağa kaldırır, bunların sorumluları yerlerinde duramaz. Hoş, bunlardan birine bile cesaret edemezler, başlarına gelecekleri düşündüklerinde.<br />
<br />
Benim bardağımı dolduran şey <a href="http://onedio.com/haber/eminonu-nde-sarilan-bir-cift-ve-cevredeki-insanlarin-dusunceleri-393283" target="_blank"><b>şu video</b></a> oldu.<br />
<br />
Oturup izledim, sonra tekrar izledim ve tekrar, tekrar. Muhtemelen 50'nin kez izlemişimdir. Basit bir sarılma eylemine, insanların tepkisini her izlediğimde dehşete düşüyorum. Söylenenler bende inanılmaz bir etki uyandırıyor ve umutsuzluk duygusu her yanımı kaplıyor.<br />
<br />
Bir taraftan, <b>'aslında böyle umutsuz olman için söyleniyor bu sözler'</b> diyorum ama ülkede olup biten başka şeylere baktığımda, o içimdeki zerre kadar umut da yok oluveriyor.<br />
<br />
Bu devlet benim hep bir hayat tarzı dayattı, nasıl yaşamamız, neye inanmamız, neyi alkışlamamız, neye karşı durmaya dair. Bunları çoğu zaman bilinçaltına aşıladı, resmi ideoloji olarak işaret etti, eğitim sisteminde öğretti ama böylesine '<b>bunları yapmazsan sana yaşama şansı yok'</b> diye dikte etmedi.<br />
<br />
Bu ülkede uzun zamandan bu yana adını koymadan <b>'bizdensen yaşama şansın var, karşıysan yok edilirsin'</b> diye bazen gözümüzün içine sokula sokula, bazen de alenen ağızdan dökülen cümlelerle hayatımızın her alanında ne yapmamız gerektiği emrediliyor.<br />
<br />
Bizi sokakta dayakla, işkenceyle, mahkemelerde açtıkları saçma sapan davalarla, sonu gelmeyen tehditlerle, ölümle, hapisle, işsizlikle açlıkla, yoksullukla terbiye ediyorlar ve biz o terbiye sürecinde efendisine sadık köpekler gibi itaat ediyoruz. Sakın birkaç eyleme gidip, iki slogan attınız diye <b>'yok canım ne ilgisi var, sen kendi adına konuş'</b> filan diye savunmaya kalkışmasın kimse, yaşadıklarımız birebir olarak bunlardan ibaret. Sen de, ben de bu ülkede kurulan sistemin kölesi ve bu iktidarın köpekleriyiz.<br />
<br />
Her gün kendimi sorguluyorum, yaptıklarımdan çok yapmadıklarımdan ötürü kendimi sorguluyorum. Tek başıma da olsa <b>'neden daha fazla direnmiyorsun?'</b>, <b>'neden daha onurlu davranmıyorsun?'</b> diye kendimi suçluyorum. Sadece bu yüzden aynada suratıma daha nadir bakmaya başladım çünkü bu konularda yüzleşmekten korkuyorum.<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
Umutsuzluk tek
umudumuz olmaya başladı ve belki de en kötüsü bu. İtiraf etsek de, etmesek de hepimizin içini kaplayan şey bu duygu. Herkes birisinin ya da birilerinin bu boktan çarka bir demir çubuk sokup bozulmasını bekliyor. Ben senden bekliyorum, sen benden bekliyorsun, öteki bir başkasından... </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yazının sonunda <b>'işte şunu yapmalıyız'</b> gibi bir şey bekliyorsan, şu andan itibaren okumayı bırak. Keşke öyle bir fikrim olsaydı da söyleyebilseydim ama ne yazık ki yok. Dedim ya, aslında benim dolu olan bardağım taştı diye, o bardağı boşaltıp bir daha tek damla bile akmaması için ne yapabilirim, onu da bilmiyorum. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bildiğim tek şey var, bu köpekliğe daha fazla dayanamıyorum; bana dayatılanlardan bıkıp usandım. Neye inanacağımı, neye karşı duracağımı, neyi yeyip içeceğimi, nereye gideceğimi birilerinin belirlemesinden nefret eder hale geldim ve o nefret artık karşı konulmaz bir hal almaya başladı. Hepimiz bir kıvılcımın ateşe dönüşmesini bekliyoruz ama o kıvılcım belki benim içimde, belki de senin. Bir başkasının harekete geçmesini ne sen bekle, ne de ben bekleyeyim.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu faşist muhafazakâr baskı dayanılmaz hâl almaya başladı. Vapurdan inen kadınların etek boylarından tut da, çocuk sayısına, nasıl düşünmem gerektiğinden, nerede ne içeceğimden, hangi internet sitesine gireceğime, eylem yapıp yapamayacağımdan hangi gazeteyi okuyacağıma kadar ucu bucağı gelmeyen yasaklar ve 'bunu yapın' diye emir silsilesi altında yaşamaktan gına geldi.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İş öyle bir noktaya geldi ki, birtakım soytarılar televizyonlarda 'ya sev ya terk et' demeye başladı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hadi o zaman açık açık yazayım. Onlar gayet açık açık söylüyor, ben de söylüyorum;</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu ülkede cami görmekten bıktım.<br />
Nasıl yaşamam gerektiğini,<br />
Neyi içip içmeyeceğimi,</div>
<div class="MsoNormal">
Neye inanıp inanmayacağımı, </div>
<div class="MsoNormal">
Hangi haberi okuyup okumayacağımı, </div>
<div class="MsoNormal">
Hangi internet sitesine girip girmeyeceğimi, </div>
<div class="MsoNormal">
Kimi ya da neyi protesto edip etmeyeceğimi,</div>
<div class="MsoNormal">
Vücudumda neyi yapıp yapmayacağıma,</div>
<div class="MsoNormal">
Neyi giyip giymeyeceğimi,</div>
<div class="MsoNormal">
Ve daha birçok konuda bana söylediğiniz ve emretmeye başladığınız her şeyden bıkıp usandım.<br />
<br />
İnandığınız her şeyden tiksiniyorum. Hırsızlığınızdan, arsızlığınızdan, kendinizden başka kimseye saygı duymamanızdan, faşist yönetim biçiminizden, her gün her dakika her konuda konuşmanızdan, sizin gibi düşünmeyenlere pislikmiş gibi davranmanızdan, polisinizden, milletvekillerinizden, bakanlarınızdan, yandaş medyanızdan, gazetelerinizden, televizyonlarınızdan, sadece para ve güç için size biat eden köpeklerinizden nefret ediyorum</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sokakta masumane sarılan iki kişi için <b>'hapse girmeli'</b>, <b>'saldırmaya teşvik ediyor' </b>diyen bir topluluk yaratıldı. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Nasıl yaşamak istediğinize ya biz karar veririz ya da bir gün ağzınızdan <b>'Dört duvar niye var, niye yapılmış' </b>cümlesi ağzınızdan saçılıverir. Çünkü biz farkında olsak da, olmasak da hepimiz dönüştürülüyoruz. Kabul etsek de, etmesek de bir Hollywood setinde, bilim kurgu filmi değil bu dönüşüm, yaşadığımız yakıcı gerçeğin ta kendisi. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çok yakında filmin sonu gelecek. Bu bilim kurgu filminin sonu geldiğinde önümüzde iki seçenecek var; ya alkış tufanına katılacaksın ya da filmin sonunu değiştirmeye çalışacaksın. Arası yok...</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kendinize iyi bakın, sakın insanlıktan ayrılmayın. Bizi bunlardan ayıran tek şey insanlığımız çünkü...</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Not: Ajitasyon yapmıyorum ama günde 17 saat çalışıyorum, sık yazamayışımın tek nedeni bu.</div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-60595477624000299582014-10-14T03:41:00.001+03:002014-10-14T14:12:44.972+03:00Fatih Terim için deniz bitti, kara göründü<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCFbgVVb0pAGSMlfG9wA1XhVLEIrtr7oTs-qiu-8KZNkjBvZRnXlkRAsB59QfbLYaG5MC-nBkfFg2Ce3TOzyXhqDMyNGJwCd-TbmfK8MZKRiHr7K3N_1biiV4WOFZpm9KiLtAIkW2iZAtu/s1600/122.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCFbgVVb0pAGSMlfG9wA1XhVLEIrtr7oTs-qiu-8KZNkjBvZRnXlkRAsB59QfbLYaG5MC-nBkfFg2Ce3TOzyXhqDMyNGJwCd-TbmfK8MZKRiHr7K3N_1biiV4WOFZpm9KiLtAIkW2iZAtu/s1600/122.jpg" height="134" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Çok uzun zamandır
yazıyı sallayıp duruyorum, açtığım tarih, 27 Temmuz. İnanmazsanız printscreen
de koyarım. Fatih Terim Galatasaray’dan ayrılıp, Milli Takım’a kapak attıktan
sonra, ‘zamanı var’ deyip durdum. Zamanı bugünmüş.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Yazıyı okumadan
önce, bu bloğu da hiç okumadıysan, açık ve net belirteyim, ona göre devam et.
Fatih Terim’i sevmiyorum, hoşlanmıyorum, hazzetmiyorum. Bu hislerim,
Galatasaray’dan ayrıldığı için değil, 4 sene üst üste şampiyon olurken de
sevmedim, UEFA Kupası’nı aldığı zaman da. Benim için pek çok sebebi var, neden
sayıp yormak istemiyorum ne seni, ne kendimi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Sevenlerinin
sayısı her geçen gün daha da azalıyor, hatta sevginin nefrete dönüştüğü pek çok
insan var. Onları her gördüğümde, Fatih Terim’i neden sevmediğimi daha iyi
anlıyorum, verdiğim kararın erken olması beni sevindiriyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Galatasaray
ilginç bir kulüp. Bugüne kadar, ona aldığından daha fazla veren çok fazla isim
tanımıyorum. Ama her ayrılan, aldığından daha fazlasını verdiğini iddia ediyor.
<b>‘Vefa’</b> muhabbetleri bir türlü bitip
tükenmiyor. Ayrılıp da sallamayan, laf etmeyen neredeyse yok gibi. İnsan ister
istemez düşünüyor, sorguluyor, <b>‘ulan
acaba doğru mu?</b>’ diye. Yakınanlara bir bakıyorsun, ciğeri beş para etmez
adamlar. Milyonlarca dolar kazandıktan sonra bile, bugün kapılandıkları yerlere
Galatasaray sayesinde gelmişler. Galatasaray, konuşmayı bilmeyen adamları
gazeteci, yorumcu, teknik direktör, antrenör, yönetici yaptı ama onlar hâlâ
sallayıp duruyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim’in 3.
ayrılığında, herkes saflarını tuttu. Kimisi ihanete uğradığını düşündü, kimisi
Terim’e ihanet edildiğini düşündü. Bunun sonu asla gelmez de. Benim gördüğüm
şey, Fatih Terim’in açık, aleni biçimde Galatasaray’ı sattığıdır. O ‘bunu’
dedi, beriki ‘şunu’ dediden söz etmiyorum. Aysal haklıymış, Terim haklıymış umrumda
bile değil. Fatih Terim’in Galatasaray’ı ilk kez satmadığını biliyorum çünkü.
2000 yılında neden gitti, otur sorgula. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim, Çek
Cumhuriyeti maçı öncesinde düzenlediği basın toplantısında, <b>‘ben aslında dostlarımdan korkmalıyım’</b>
dedi. İnsanın etrafına bunca asalak, bunca yalaka doluştuğunda herkesi dost
gibi görüyor olsa gerek. Kimsenin kendisini eleştirmediği, herkesin <b>‘aslansın, kaplansın, büyüksün hoca’</b>
dediği o <b>‘dostlar’</b> aslında
kalabalığın ortasında yapayalnız, tek başına olduğunun göstergesidir. Soran
yok, sorgulayan yok, eleştiren yok. Bunların hepsi Fatih Terim’in sözümona
dostları. Ehh hatrı sayılır derecede taraftar da, böyle düşününce, kendisi bir
tür tanrı kompleksinde yaşaması son derece doğal.<br />
<br />
Oysa dost eleştirir, yerer, ikaz eder, <b>‘yapma’</b>
der, <b>‘bu yanlış’</b> der. <b>‘Dostum’</b> dediğin insanlar eğer bunu
yapmıyorsa <b>‘dost’</b> değildir, olamaz
da. 61 yaşındaki bir adamın, önce dost kavramını öğrenmesi gerek ki, kimin
dost, kimin düşman olduğunu etraflıca değerlendirebilsin.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bir milli takım
düşünün; biri ırkçılık yapıyor, koluna kaptanlık bandı takılıyor, öteki
gazeteci tehdit ediyor hiç yaşanmamış gibi hayat normal seyrinde devam ediyor,
biri arkadaşına silah çekiyor, olayın üstü kapatılıyor, ağzına silah dayananın
babası konuşunca <b>‘siz hasta mısınız?’</b>
diye sorgulanıyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR"><br />Her türlü ahlaksızlık, terbiyesizlik, öylesine normalleştirildi ki, bunların
hepsinin sıradan olaylar olduğunu düşünmeye başlıyoruz bir süre sonra. Ehh
haksız da sayılmazlar, ülkeyi hırsızlar, dolandırıcılar, katiller yönetiyor,
halkın neredeyse yarısı bu haysiyet yoksunlarının arkasında duruyor, desteğini
hiç çekmiyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Halen Fatih
Terim’in arkasında duranların da yaptığı tam olarak bu işte.<br />
<br />
Fatih Terim <b>‘konuşacağım’</b> deyip
susuyor, desteğe devam ediyorlar.<br />
Fatih Terim, şikeyi, ırkçılığı yok sayanlarla kol kola girip imza atıyor,
bunlar yine <b>‘aslan hocam’</b> diye
arkasında durmaya devam ediyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim,
birine silah çekmiş adamı milli takıma alıyor, bunlar halen arkasında.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bunun adı sevgi
değil, bunun adı koşulsuz tapınmadır. Fatih Terim ne yaparsa yapsın, bunlar o
tapınmadan vazgeçmeyecek, destekleyecek, hep haklı bulacak. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Hamasetle,
kabadayılıkla, <b>‘atar’</b>lı tavrıyla,
karşısındaki herkesi küçümseyen tavrıyla, faşistlik noktasındaki
milliyetçiliğiyle, kompleksli halleriyle, bilimsellikten uzak, eski, köhne
fikirleriyle, gücün yanında duran tavrıyla Fatih Terim, aslında tam da bu
ülkenin spor kahramanı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Şu son cümle, ne
kadar birini, bir fikre, yaşadıklarımızı hatırlattı değil mi? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Yeniden dizayn
edilen ve çerçevesi çizilen yeni Türkiye’ye bir spor kahramanı gerekiyordu,
işte seçilen insan da Fatih Terim oldu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Oysa Fatih Terim,
Piontek olmasa bir bok değildi. Tıfıllar hatırlamaz ama Piontek denen adam
Tanju Çolak, Rıdvan Dilmen gibi o dönemin efsane oyuncularını kadroya almayıp,
kimsenin adını bile duymadığı Hakan Şükür’ü kadroya aldı, daha ilk maçında Tugay
Kerimoğlu'na şans verdi, Okan Buruk’u, Abdullah Ercan’ı oynatan Piontek’ti. Ama
bu ülkede her yabancıya yapılan Piontek’e de yapıldı ve pastanın kaymağını yiyen
Terim oldu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim, Hagi
olmasa bir bok değildi. Kimbilir hangi ismini bilmediğimiz adamı iteleyecekti
ama transferine karşı çıktığı Hagi, onu Fatih Terim yapan adam oldu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Hep doğru Fatih
Terim. Cecchi Gori yanlıştı, Galliani yanlıştı, Ünal Aysal yanlıştı, herkes
yanlıştı, tek doğru Fatih Terim’di. Yere göğe sığdıramadığı egosuyla herkesi
ezmeye çalıştı. Kendinden güçsüz olanları ezdi ama <b>‘mağrur olma padişahım senden büyük allah var’</b> derler ya, işte
herkese dişi kesmedi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim, en
büyük yanlışı, kendisini ölesiye seven Galatasaray taraftarını karşısına alarak
yaptı. Elbette halen arkasında duranlar, taparcasına sevenler yok değil ama her
geçen gün sayısal olarak azınlık olduklarının onlar da farkında. <o:p></o:p></span><br />
<span lang="TR"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Kader arkadaşı
Yıldırım Demirören’le verdiği pozlar, ona yönelen protestolarda göğüs germesi,
zaten antipatik olan Fatih Terim’i, onu sevenler gözünde de dayanılması güç bir
adam haline getiriyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim için
deniz bitiyor ve kara görünüyor. Elbette bu ülkede, böylesine ilişkileri olan
bir adamın işsiz kalması mümkün değil. En kötü Başakşehir, hadi bilemedin
Kasımpaşa, hiç olmadı Lig TV yorumculuğu ile yine yolunu bulur ama artık
sevgisizlik çemberinde dönüp dolaşır. Çünkü Fatih Terim yapısındaki adamlar,
varlıkları güçle doğru orantılıdır. Ormanda yaşlanan aslanların, genç aslanlar
tarafından infaz edilmesi gibi, o da bir gün yok olup gidecek. Camiasını satıp,
bugün yanında olduğunu sandığı iktidar, birkaç genç aslanla işini bitirecek ve
o gün yanında kimse olmayacak.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Kişisel olarak,
başarısızlığı, Fatih Terim’le gelecek başarıya tercih ederim. Bunu söylediğim
için çok kişi kızabilir, küfredebilir ama Fatih Terim ve onun gibi insanlardan
hoşlanmıyorum. Er ya da geç defolarının ortaya çıkacağını düşünüyorum, tıpkı
Fatih Terim’de olduğu gibi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bunları salt
başarısız olduğu için filan yazmıyorum, yazmadım da. Başarılı olup, olması
umrumda bile değil. Ne isterse yapsın, nerede ne kadar başarılı olursa olsun
ama Galatasaray’dan çok ama çok uzak olsun, bir daha yolu asla Galatasaray’la
kesişmesin. <br />
<br />
Benim bütün eleştirilerimi bir kenara bırak; Galatasaray’ın başındayken yabancı
kuralını eleştirip, kader ortağına imzayı attıktan sonra ağzını açmamasını, <b>‘bunlarla uğraşacağım’</b> dediği adamlarla
el ele kol kola gezinmesini, arkadaşlarına silah çeken adama kol kanat
germesini, para uğruna Tayyip Erdoğan gibi bir herifle pozlar vermesini eğer
içine sindiriyorsan, sen de ciğeri beş para etmez şahsiyetsizin tekisin.
Haybeye okudun demektir bu yazıyı. Bu yazıyı yazdığım için sen bana küfret yine
ama şunu bil ki, bir gün sen benden daha fazla küfredeceksin Fatih Terim denen
adama.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Letonyalı maçından
önce gazeteci soruyor; <b>‘Korner çalışıyor
musunuz?’</b> diye, Fatih Terim yanıt veriyor, <b>“Yok gol yemek için çalışıyoruz”</b> diye. Türkiye insanı balık
hafızasıyla meşhurdur. Bundan 5 yıl önce bir Boşnak gazeteci soruyor, <b>“İstifa edecek misiniz?”</b> diye ve Fatih
Terim yanıt veriyor, <b>“Hele bir siz Dünya
Kupası'na gidin de benim ne yapacağımı ajanslardan öğrenirsiniz”</b> diye.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Bunu iki sebepten yazdım. Biri aradan yıllar geçse de, işler kötüye gittiğinde, küstahlaşıyor ve o
tavrı benim, kendisinden nefret sebebim. Diğeri ise, bazı arkadaşlar <b>'gazeteci dalga geçmek için sordu'</b> türünden savunmalar yaptı, gazeteci her soruyu sorar. Fatih Terim'in derdi, soru değil, işlerin boktan gitmesinden kendini uzak tutmak. İlk değil yani!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ulan daha yeni
yazdın diyenler için <a href="http://lucarelli-breitner.blogspot.co.uk/2009/09/yeter-artk-izlemek-istemiyorum-bu-adam.html" target="_blank">yazı şurada</a>. Hep aynı şeyleri düşündüm Fatih Terim için ve
bundan sonra da hep aynı şeyleri düşeneceğim. Çünkü o meşhur <b>‘şark kurnazı’</b> tabirinin futbol
dünyasındaki yansımalarından biri. Hadi bakalım, Galatasaraylılar yanıt versin,
Fatih Terim şike için ne dedi? Hiç ağzını açtı mı, konuştu mu? Verebilecek
yanıtınız yok değil mi?</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Gerilimle,
kaosla, hamasetle, nefretle, <b>‘haydi
aslanlar’</b> vs. demekle bu işler yapılmıyor. Futbol ya da başka bir spor fark
etmez; bilimsellikten, gelişmeleri takip etmekten, kendini yenilemekten uzaksan başarılı olabilirsin ama </span>rakibini küçük görüyorsan, aşağılıyorsan ve kendini dağların tepesinde görüyorsan, ‘<b>her şeyi ben biliyorum’</b>
tavrıyla 90’larda ezbere alınmış ve artık geçerliliği kalmamış yöntemlerle
sadece<b> ‘ben yaptım’ </b>diyorsan, kaybetmeye mahkûmsun. Sonuç ortada, ülke insanının nefretini
kazanmış bir milli takım ve alınan sonuçlar, oynanan futbol.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Ama işte, tam
olarak Yeni Türkiye’nin profili bu. Nefreti cazibe merkezi haline getirip, <b>‘ya
bendensin, ya karşıdan’</b> diyerek, sevenlerin gözünde kendini tapınılası bir mit
yaratıp, diğerlerini gözden çıkartmak. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Fatih Terim benim
için değil ama pek çok Galatasaraylı için <b>‘İmparator’</b>du.
Şimdi o çok sevdiği insanlar da kendisiyle dalga geçmeye, kendi oluşturduğu
nefret çemberinin içine girmeye başladı. Bütün varlığını satsa o sevgiyi bir
daha yaşayamayacak ve onu yiyip bitirecek şey de, o sevgisizlik ve nefret
olacak, ektiklerinin karşılığında. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR">Umuyorum Milli
Takım’ın başında ölene kadar kalır, çünkü hep dediğim gibi benim milli takımım
Galatasaray. Ay yıldızı değil sarı-kırmızıyı seviyorum. Ait olduğu yer
Galatasaray değil, Yıldırım Demirören’lerin, Göksel Gümüşdağ’ların, Şansal
Büyüka’ların yanı. Mutlu olduğu yerde kalsın ama asla bizim mutluluğumuzun
içine dahil olmasın. Galatasaray şampiyon olup, başka teknik direktörlerin
adını haykırırken, Yıldırım Demirören, Bilal Erdoğan, Tayyip Erdoğan, Acun
Ilıcalı gibilerinin teknik direktörlüğünü yapsın. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Kader
ortaklığınız daim olsun, yolun bir daha Galatasaray’dan geçmesin. Pisliğinizde boğulmanız dileğiyle....koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-87693119406324793272014-09-12T03:09:00.000+03:002014-09-12T03:17:44.496+03:00Melo'ya ceza verenlerin...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLQYARwciZt4KKj-0QWkYBFhhCZMXHtcB65yaVOqrfFIQyfyjccBunwT5bV4Decnt6hqyeP8TWIduqxYg8ZvYMXXPRZov05huvqhYso9k6rgYbWyu7hIPKaM9_3iy1610S8FM8EVuT7eLD/s1600/21.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLQYARwciZt4KKj-0QWkYBFhhCZMXHtcB65yaVOqrfFIQyfyjccBunwT5bV4Decnt6hqyeP8TWIduqxYg8ZvYMXXPRZov05huvqhYso9k6rgYbWyu7hIPKaM9_3iy1610S8FM8EVuT7eLD/s1600/21.jpg" height="215" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Aslında niyetim bir Fatih Terim yazısı yazmaktı, hatta başladım bu gece bitiririm diye düşünürken, Felipe Melo konusunda yazmadan olmaz diye düşündüm.<br />
<br />
Yazıyı okumadan ön bilgi mahiyetinde bazı şeyleri sıralayayım öncelikle;<br />
<br />
1- Brezilyalı futbolculardan hoşlanmıyorum.<br />
<br />
2- Felipe Melo'nun tavırlarında rahatsız edici bulduğum çok şey var. <br />
<br />
3- Geçen yıl gösterdiği performansını bir daha yakalayamayacağını düşünüyorum.<br />
<br />
4- Bu takımda forma giymemesi gerektiğini söyledim... <br />
<br />
Maddelerden sonra kapatmadıysanız devam edeyim.<br />
<br />
Süper Kupa finali sonrasında Volkan konusu iyice dallanıp budaklanırken, sahaya yansımayan şikenin mucidi Aziz Yıldırım, konuyu bambaşka bir yere taşımak için Melo hakkında, Türk insanına ırkçılık yapmasından, Türkiye Cumhuriyeti hakaret etmeye uzanan pek çok şey söyledi.<br />
<br />
Tarlacı Aziz'in o açıklamasında satır arasında kalan şeyse, <b>"Federasyon başkanının elini sıkmadığı anda ceza kuruluna sevk etmen ve ceza vermen lazım. TFF kendisine saygılı olunmasını istiyorsa bu konuyu çözmelidir"</b> sözleridir.<br />
<br />
Bu açıklamadan tam bir hafta sonra Melo, futbol tarihinde eşine rastlanmamış biçimde, <b>'sikerim böyle Fenerbahçe'yi' </b>sözünü icat eden<b> </b>Aziz Yıldırım'a küfür içeren bir tweet'i retweet ettiği gerekçesiyle 2 maç men cezası aldı.<br />
<br />
Verilen ceza neresinden baksan komik, aptalca, art niyet taşıyan ve tamamen intikam duygusuyla alındığı açık.<br />
<br />
Şimdi bu cezayı savunanlara bir sorum var, <b>'Twitter'da bir kişi bir devlet sikiği hakkında tweet atsa ve ceza alsa bunu onaylar mısınız?'</b> Gezi sürecinde bunun örneklerini yaşadık, İzmir'de, Balıkesir'de, İstanbul'da, Ankara'da insanlar sadece ve sadece tweet attıkları gerekçesiyle evlerinden polis nezaretinde alındılar. Eğer bunu savunuyorsan, sana sözüm yok.<br />
<br />
Ama <b>'Hayır bu kesinlikle doğru değil'</b> deyip, Melo'nun cezasını onaylıyorsan, ben senin ağzının ortasını sikeyim güzel kardeşim. Sen yavşaksın, hatta puştun önde gidenisin demektir.<br />
<br />
Bak, çok açık ve net ifade ediyorum, Volkan Demirel, Ünal Aysal hakkında şu yapılanın aynısını yapsa, hatta bir adım daha öteye gidip söylüyorum, retweet etmeyip, direkt kendisi tweet atsa; kızarım, küfrederim ama böyle bir ceza almasını onaylamam.<br />
<br />
Böyle bir durum varsa <b>'şike yaptıysam Fenerbahçe için yapan'</b> diyen Aziz Yıldırım gider mahkemeye, Melo'yla mahkemede hesaplaşır. Türkiye Futbol Federasyonu, hangi yetkiyle bu konuya karışır, hangi konuna göre bu cezayı verir?<br />
<br />
Şu olaya ceza verilmesi demek, twitter'dan yazılan her şeyin cezai yaptırıma uğrayacağının göstergesidir. Bugün <b>'ohhhh şerefsize iyi oldu'</b> derken, yarın bir bakmışsın, senin başına gelmiş. Böylesi bir olayda cezayı meşrulaştırmak, yarın herkesin başının derde girmesi demektir.<br />
<br />
Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı buraya kadar gitmediyse, buradan sonra gitsin, çünkü artık Galatasaraylıya konuşuyorum. Kupası çalınan, şike mağduru Trabzonsporlu kardeşlerim kalabilir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnHEkUcGWvksxDpQFGERa_NW0Rk53wxRb56CZkyulRnO6Kj3RdtimNMFEI0fhNnbWFrChICWk0m41t63bOtTrRZjKm79o6zDpJ9sriCmd2jYL5cAe38vlXHH2TTGmenytEuacCbT3XM16R/s1600/N.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnHEkUcGWvksxDpQFGERa_NW0Rk53wxRb56CZkyulRnO6Kj3RdtimNMFEI0fhNnbWFrChICWk0m41t63bOtTrRZjKm79o6zDpJ9sriCmd2jYL5cAe38vlXHH2TTGmenytEuacCbT3XM16R/s1600/N.jpg" height="223" width="400" /></a></div>
<br />
Felipe Melo'yu eleştirebileceğim belki yüz tane olay bulabilirim ama Süper Kupa maçında yaşananlar ve sonrası için asla ama asla eleştirmem hatta ve hatta sonuna kadar arkasında dururum. Çünkü sığırın biri sırtına çıkıyor, herif sesini çıkartmıyor, bu dünyada eli sıkılmayacak son insanlardan birinin elini sıkmıyor, intikam için ceza veriliyor.<br />
<br />
Bu adamın arkasında durulacak, ister sev, ister nefret et, ister sahada bu herifin ölüsü dolaşsın, isterse şampiyonluğu kaçıran golü altıpasın önünden minareye diksin, Melo bugün verilen karardan sonra Galatasaraylıların namusudur. Sen-ben, arkasında dik durmakla vereceğiz mesajı. İki pas hatasında, bir kırmızı kartında yuh çekenin geçmişini sikeyim şu noktadan sonra. Melo mu, Yaya Toure mi dediklerinde, bir saniye bile düşünmeden, <b>'Yaya Toure'nin amına koyayım, Melo'nun taşakları sağolsun'</b> diyeceğiz.<br />
<br />
Çünkü savaşta kılıçlar çekildi ve bu savaş Melo üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Çünkü 'en zayıf halka' bu adam. Neden? Çabuk sinirleniyor, hangi Beşiktaşlı'ya, hangi Fenerbahçeli'ye <b>'en nefret ettiğin Galatasaraylı kim?'</b> diye sorsan, ilk aklına Melo gelir. O yüzden de Melo'yu ite kopuğa yem etmeyeceğiz.<br />
<br />
Haa, bunun dışında bu takımın orta sahasında savaşan bir tane adam var o da Melo. Melo'yu ye ki, Galatasaray'ı daha rahat harca. Şampiyonluğun, 4. yıldızın geçmişini sikeyim, umrumdaysa adiyim. Bu takım nice şampiyonluklar yaşayacak, nice şampiyonluklar kaçıracak, berbat sezonlar geçirecek. Ama eğer sen Melo'yu yemelerine izin verirsen, bugün o adamın ismi Melo olur, yarın başkasını aynı şekilde yerler.<br />
<br />
Geçen gün yazdım, savaşsa savaş. Ama öyle gizli gizli kulis yaparak, kıyılarda köşelerde görüşmelerle değil, açık alanda, aleni olarak.<br />
<br />
Savaş mı? O zaman çıkacak bu takımın başkanı, yöneticisi, bir basın toplantısı düzenleyecek. Türkiye'den bir tane bile şerefsiz spor basını mensubunu almadan, çağıracak AP'yi, AFP'yi, Reuters'ı, <b>"Türkiye'de futbolun yönetenleri şikeyi sumenaltı etmiştir, dünyadaki tüm mahkemelerin verdiği şike kararlarını yok sayarak, şike yapanları küme düşürmemiştir. Siyah futbolcularımıza yapılan ırkçılığı göz yummuşlardır. Statlara giriş yasağı olan başkanların, yöneticilerin cezalarını uygulamamışlardır"</b> diyecek,<br />
<br />
Şampiyonlar Ligi'ne çıkarken, üzerinde <b>"Bu ülkede şikeye ceza verilmemiştir"</b> diye İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Almanca tişörtler giyecek. Cezası kaç paraysa, bu taraftar gerekirse cebinden öder.<br />
<br />
Savaşsa her şeyi göze alarak savaşırsın ama yiğit, cesur biçimde. Savaşta ilk gözlerine kestirdikleri adam Felipe Melo oldu. Devamı gelecek mi? Elbet gelecek. Çünkü bütün dertleri formalarına 4. yıldızı takmak. Sağolsun bizimkiler de bugün saçma sapan bir organizasyonla bu aptallığın kuyruğuna takıldılar.<br />
<br />
Konu dağılmadan tekrar ediyorum, bugünden itibaren Felipe Melo, her Galatasaraylı'nın namusu gibi koruması gereken bir adamdır. Örneği olmayan cezalarla, götlerinden çıkarttıkları içtihat kararlarıyla sindirmeye çalışacaklar.<br />
<br />
Onlar için bu daha başlangıç. Sezon boyunca daha neler yaşayacağız, hep birlikte göreceğiz. Hakemlerle, basınla, federasyonla çakallar gibi Galatasaray'ın üstüne gelmeye devam edecekler. Alınlarına sürülen şikeci yaftasını, Avrupa'dan aldıkları men cezalarını Galatasaray'a ödetmeye çalışacak şerefsiz sürüsü.<br />
<br />
O yüzden, bugün Fatih Terim yancılığı için Ünal Aysal'a saldıranlar da, onun koltuğunu kaydırmaya çalışanlar da, belki bugün değil ama tarihte 'hain' damgasını yiyecektir. Ünal Aysal'dan ben de memnun değilim ama bu savaş sürerken, komutanını satarsan, yarın götünü satmaya başlarsın, komutan diye kendini paraya satan şerefsizlerin yanında yerini alırsın. Savaş bitsin, içeride kimin kiminle hesabı varsa görsün ama şimdi ne yeri ne zamanı.<br />
<br />
<br />
Bu vesileyle Felipe Melo bu cezayı verenlerin sülalesini siksin, taşakları da götlerine girsin.koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-14645092140416693312014-09-07T03:36:00.000+03:002014-09-07T03:36:10.274+03:00O heykeli yıkmayanın geçmişini sikeyim<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieyF09LSEqg4cBBvZj9NRQhcTqlSmW7m2NQhYTI5JZv3n18BpiAwQNyuJYyo9HCpTEvun08HTfwJfAOgMq2er5_rt6AQ-g3uqc4p4hge-1S_ATddicz84VPaS_zN7oy6G2lZML7cK_L8RP/s1600/33.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieyF09LSEqg4cBBvZj9NRQhcTqlSmW7m2NQhYTI5JZv3n18BpiAwQNyuJYyo9HCpTEvun08HTfwJfAOgMq2er5_rt6AQ-g3uqc4p4hge-1S_ATddicz84VPaS_zN7oy6G2lZML7cK_L8RP/s1600/33.Jpeg" height="223" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Torunlar GYO Holding. Tarihçesine bu <b><a href="http://www.torunlargyo.com.tr/tarihce.php" target="_blank">linkten</a> </b>de bakabilirsiniz, uzun uzadıya yazmayacağım. <br />
<br />
<br />
1977 yılında kuruluyor, kendi deyimleriyle "Türkiye inşaat ve gayrimenkul piyasasında faaliyete geçti; küçük ölçekli konut projeleri gerçekleştirmeye başladı" bu noktada başlıyorlar.<br />
<br />
İlk büyük projeleri 1999 yılında Bursa'da açılan Zafer Plaza ve AnkaMall. 2004 yılından sonra inanılmaz büyük projelere imza atmaya başlıyorlar. <br />
<br />
1977 yılından 2004 yılına kadar, yani aradan geçen 27 yılda doğru düzgün büyüyemiyorlar. Fakat ne hikmetse 2004 yılından sonra şahlanışları başlıyor. Türkiye'nin büyük AVM ve konut projelerine imza atıyorlar. Daha sonra hepimizin bildiği Ali Sami Yen projesine başlanıyor. Projede satış fiyatları 580 bin dolar ile 3 milyon 900 bin dolar arasında değişiyor.<br />
<br />
6 Eylül akşamı, bir <b>'kaza'</b> haberi geliyor. Ajanslardan geçen ismiyle <b>'kaza'</b>. 'Yaralılar var' deniyor, ölü sayısı 3, ölü sayısı 5, ölü sayısı 7, ölü sayısı 10. Cinayet mahaline, ambulans ve itfaiyeden önce çevik kuvvet geliyor ve <b>'güvenlik koridoru'</b> oluşturuyor. <br />
<br />
Çok kimsenin izlemediği televizyonlara, inşaatta çalışan işçiler çıkıyor ve açıklamalar yapıyorlar;<br />
<br />
<b>"Tazminat almamamız için 3 ayda bir çıkış veriyorlar. Burada her şey dönüyor."</b><br />
<br />
<b>"Burada ölüm kolay. İşe çık öl. İşe girerken daha ölürsen suçlusun diye 15 sayfa kadar kâğıt imzalatıyorlar"</b><br />
<br />
<b>"İki gün önce beni elekrik çarptı. Yetkililer <i>'ölmezsin'</i> dedi. Bu psikolojiyle biz burada çalışamayız...!"</b><br />
<br />
<b>"Bize hayvan gibi davranılıyor. İzleyenler biraz kendinden utanmalı. Ne koşullarda çalışıyoruz görsünler."</b><br />
<br />
<b>"Mühendislerin yemekhanesi yemekhane gibi; bizim yemek yediğimiz yerde köpek bağlasan durmaz. "</b> <br />
<br />
<b>"Olaydan sonra şirket yetkililerinden kimse gelmedi."</b><br />
<br />
Yine Torunlar GYO'nun resmi internet sitesindeki bilgilerden gidelim; <b>2014'ün ilk yarısında net kârı, 2013'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 966 artarak 271.1 milyon tl'ye çıkmış</b>.<br />
<br />
Bir yıl içinde böylesine ticari başarı (!) kime nasip olur bilmiyorum. Tam bir yılda net kârı yüzde 966 artıyor. Rakamla anlamayanlar için harflerle yazalım; <b>dokuz yüz altmış altı </b>net kâr.<br />
<br />
Bu kârlar nasıl artıyor?<b> 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imam-hatip lisesinden arkadaşı olan Aziz Torun'un inanılmaz ticari dehasından mı kaynaklanıyor?'</b> diye düşünüyor insan.<br />
<br />
İşçilere hayvan gibi davranarak, iş güvenliği yok sayılarak, işçilere tazminat vermemek için onlara 3 ayda bir çıkış verilerek, işçilerin ölümünden işçileri sorumlu tutacak sözleşmeler imzalayarak... Ve tabii ki, milli irade sahibi, cumhurun başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imam-hatip lisesinden arkadaşı olarak.<br />
<br />
27 yılda büyüyemeyen, ilerleme sağlayamayan bir inşaat şirketi, kadere bakın ki, AKP iktidarı ile büyüdükçe büyüyor, sadece kıçı kırık apartman yapan bir şirket İstanbul'un en değerli arasizini alabilecek konuma kadar geliyor.<br />
<br />
İşin bir başka boyutu ise çalışma izni meselesi. İnşaatın çalışma izni saat 19.00'a kadar. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise itfaiyeye ihbarın saat 19.45'te yapıldığını söylüyor. Çevrede oturanlar ise, inşaat başladığından bu yana gece 3'e kadar çalışma yapıldığını anlatıyor.<br />
<br />
Arkadaş kıyağıyla zengin olunan, hırsızlık yapılarak para kazanılan, ülkenin bakanlarının, başbakanlarının, cumhurbaşkanlarının kendi boylarından büyük yolsuzluk dosyaları olan, iş cinayetlerini, iş kazası olarak değerlendirilen, ölenlerin sadece 3-5 gün hatırlanan, 'kader, fıtrat' gibi saçma sapan yorumlarla açıklanan olaylar silsilesi, hiç bitmiyor. Biri başlıyor, biri bitiyor. Sadece ve sadece ölen öldüğüyle kalıyor.<br />
<br />
10 emekçinin ölümünden sonra ne mi olacak? Önce bir bakanlık milletin gazını almak için <b>'gereken neyse yapılacak'</b> diye açıklama yapacak. Sonra göstermelik bir soruşturma başlatılacak, ardından soruşturma ateşten alınarak soğutulmaya bırakılacak, sonra da soruşturma hakkında takipsizlik kararı verilecek.<br />
<br />
Cumhurbaşkanı'nın imam-hatipten arkadaşı Aziz Torun ülkenin en önemli iş adamlarından biri olarak, elini kolunu sallaya sallaya dolaşacak, mahdumu genç iş adamı Yunus Emre Torun'a da bir şey olmayacak ve hayat kaldığı yerden devam edecek.<br />
<br />
<b>'Önyargılısın'</b> diyecekler <b>'Hasiktir lan oradan, Soma'nın katili Alp Gürkan'a ne oldu da, bunlar yargılansın'</b> cevabım cepte hazır duruyor.<br />
<br />
Yeni Türkiye böyle bir yer çünkü. Soma'da ölen işçilerin hesabı sorulamıyor, Pamukova kazasında ölenler öldüğüyle kalıyor, Roboski'de öldürülenlerin failleri koltuklarını koruyor, Gezi'de gençleri öldüren, sakat bırakın polisler devlet tarafından korunuyor, sokaklarda pala çekenler, sopalarla-bıçaklarla insan avına çıkanlar <b>'tabletli gençlik'</b> statüsüne sokuluyor, kadın katillerine dokunulmazlık veriliyor, çocuk tecavüzcüleri cezaevinden çıkartılıyor, ülkeyi dolandıranlar kahraman ilan ediliyor, şike yapanlar mağdur oluyor.. Sonu gelmeyen bir liste halinde, bitmiyor, bitmiyor, bitmiyor.<br />
<br />
Yeni Türkiye diye yutturulmaya çalışılan şey, ellerinde kanı gizlemek, ceplerindeki haramı gözden kaçırmaktan başka bir şey değil. Allah-kitap diye diye bu ülkeyi sülük gibi emiyorlar, topraklarını satıyorlar, akarsularını peşkeş çekiyorlar, ormanlarını baltalıyorlar, sokaklarına-mahallelerine tecavüz ediyorlar.<br />
<br />
Hangisi <b>'Allah'</b> dese bilin ki arkasında bir cinayet var, hangisi <b>'kitap'</b> dese bilin ki arkasında hırsızlık var, hangisi <b>'peygamber'</b> dese bilin ki arkasında yalan dolan var. Sen, ben, bizim oğlan çaresizce ağıt yakıyoruz, beyhude isyan ediyoruz. Zaten 3-5 gün sonra bir alkol tartışmasının, bir namus polemiğinin arkasına takılıp gidiyoruz, onlar neyi isterse onu konuşuyoruz, onların belirlediği gündem neyse onu takip ediyoruz.<br />
<br />
İmam-hatip arkadaşı Aziz Torun'un sözleriyle bitireyim; <b>"Ali Sami Yen Stadyumu sahip olduğu tarih ile Türkiye’nin hafızasında önemli bir yere sahip. Biz de Ali Sami Yen Stadyumu’nu yaşatmak için ülkemizin önde gelen 3 heykeltraşından projenin önüne bir heykel yapmasını istedik. Bu Torunlar GYO’nun vefa borcudur"</b> diye konuştu.<br />
<br />
Buraya kadar küfretmedim, kendimi tuttum, buradan sonra dayanamayacağım. O heykeli yıkmayanın geçmişini sikeyim. Haydi Fenerbahçelisini, Beşiktaşlısını geçtim. Ali Sami Yen'i sevdiğini söyleyen, orada anısı olan herkes o heykeli bu pezevenklerin götüne sokmazsa, bir daha kimse Ali Sami Yen'i anmasın. <br />
<br />
Kimse farkında mı bilmiyorum ama bu ülkenin zencileri biz olduk, beyaz Türkleri AKP iktidarı ve onların destekçileri. Kendi adıma, sıçarım cumhuriyete, sokarım Türkiye'ye. Ben insanlığımı ve ona ait değerleri geri istiyorum. Diğerlerine sonra sıra gelir.koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-87926320361800186292014-08-26T12:40:00.001+03:002014-08-26T12:43:34.237+03:00Yeni Türkiye<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwp6eHMPr-_ZosVt8628UVSkoqo3dEXUrZpd31aP_u3aCgQYTVzYs5QMFg2Q5OGGjD0oM6yiUuByPrJrBcjXEoYElsW-MIDNX8nfhKbJh33_Vh3B7FAHzJ4wVmL5T846aiBqu6eNbrLQev/s1600/volkan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwp6eHMPr-_ZosVt8628UVSkoqo3dEXUrZpd31aP_u3aCgQYTVzYs5QMFg2Q5OGGjD0oM6yiUuByPrJrBcjXEoYElsW-MIDNX8nfhKbJh33_Vh3B7FAHzJ4wVmL5T846aiBqu6eNbrLQev/s1600/volkan.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dünyanın sayılı derbilerinden (!) biri daha geride kaldı.
Futbol adına konuşabilecek hem çok şeyin, hem de hiçbir şeyin olmadığı, tribün
ve sahada her türlü rezaletin yaşandığı, seyir zevki açısından 120 dakikada bir
tek bile pozisyonun yaşanmadığı bir maçtı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Futboldan söz etmeyeceğim çünkü ortada iki takım için de
futbol yoktu. Aslında dün penaltı atışlarında ve sonrasında yaşananlar bir nevi
<b>‘Yeni Türkiye’</b> diye yutturulmaya
çalışılan iğrenç düzenin yansımasından başka bir şey değildi. Çünkü <b>‘Yeni Türkiye’</b>de hesap verilebilirlik
yok, orman kanunları geçerli.<br />
<br />
Örneğin; hiçbir mahkeme kararı uygulanmıyor, Danıştay, Yargıtay gibi kurumlar
ülkenin ayak bağı olarak gösteriliyor ve yaratılmaya çalışılan algı gün
geçtikçe daha da kabul görür hale geliyor. Gücü elinde bulunduranlar her şeyi
kendilerinde hak görüyor, karşılarındaki herkesi alabildiğine eziyor.<b>‘Yeni Türkiye’</b>nin bakanları, başbakanları
hiçbir cezai yaptırımla karşı karşıya kalmadıkları gibi yapılan hırsızlıklar,
yolsuzluklardan ötürü halk neredeyse özür dileyecek noktaya getiriliyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>‘Yeni Türkiye’</b>nin
elbette sportif olarak da bir karşılığı olmalı. Zekilerin, çeviklerin,
ahlaklıların yerini; aptallar, çirkefler ve ahlaksızlar almalı. Sahada her ne
yaparlarsa yapsınlar, cezai bir yaptırımla karşılaşmamalı. Kendine rakip olanı alaşağı
etmek için her türlü iğrençliğe başvurmalı. Burası <b>‘Yeni Türkiye’</b> ve kurallar ona göre işlemeli. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tüm bunların ışığında, Volkan Demirel <b>‘Yeni Türkiye’</b>nin sembol isimlerinden biri olmalı, ismi yeni
kurulacak statlara verilmeli, çocuklara-gençlera sempozyumlar düzenlenip onur
konuğu olmalı –hatta gerekiyorsa onur konuğu olarak çağrılmalı-, heykelleri
dikilmeli, adına turnuvalar düzenlenmeli. Çünkü <b>‘Yeni Türkiye’</b>ye yakışır nitelikte bir sporcu. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hırsızlar, dolandırıcılar, ülkeyi soyup soğana çevirenler
nasıl geeken cezayı almıyorsa Volkan Demirel denen bu acayip şey de, ısrarla gereken
cezayı almıyor. Rakibinin taşaklarına tekme atıyor geçiştiriliyor, Galatasaray
tribünlerine taşaklarını gösteriyor geçiştiriliyor, götüyle top tutuyor kimse
oralı olmuyor, Onur’a saldırıyor, Sabri’yle dalaşıyor, gazeteci tehdit ediyor
vs vs. bitmiyor, bitmiyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Süper Kupa maçındaki penaltı atışları sırasında su içme
merasiminden söz etmiyorum bile, herhangi Avrupa maçında bunu kimseye
yaptırmazlar çünkü, daha ikinci denemesinde sarı kartı görür, bir daha yapamaz.
Melo penaltıyı dışarı atıyor, sanki bir sevinç gösterisi yapıyormuş gibi Melo’nun
üstüne çıkıyor. Bununla da yetinmiyor, soyunma odasında Melo’yu kastederek,
sokak köpeklerinin zehirlenmesi çağrısında bulunuyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ülke her açıdan boka saplanırken, futbolun bundan bağımsız
olmasını beklemek aptallık. <b>‘Yeni
Türkiye’</b> şiarıyla her şey yeniden inşa ediliyor, dizayn ediliyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>’Yeni Türkiye’</b>nin
örnek futbolcusu da Volkan Demirel’dir. Bunca rezalete, kokuşmuşluğa, vukuata
karşın, halen milli takım kaleciliği yapması, büyük bir kulübün koluna kaptanlık
bandının iliştirilmesinin başka bir açıklaması olamaz. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Volkan gayet iyi biliyor ki, yaptıklarının karşılığı sadece
3-5 maç olacak, renk körlüğünden muzdarip tipler <b>‘adamsın’</b> diye kucak açacak, ülkenin milli takımı ona kucak açıp, medyada
haşarı evlat mualemesi yapılacak ve bir sonraki vukuatına kadar her şeyi
unutacağız.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZMrFKwZ_B0_-NO_0ApSGv-jfvhop_Z6ZyZuKRhAS7W7eZshG6za8RgNsQEDrSYWSzUj2lzYUs9TfCbQRYc1EpB0gGkpoK8SPnYWvBTJxf-TWG9JF-DryThTQvhVPnmwkEoQZkg3H8PvYS/s1600/11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZMrFKwZ_B0_-NO_0ApSGv-jfvhop_Z6ZyZuKRhAS7W7eZshG6za8RgNsQEDrSYWSzUj2lzYUs9TfCbQRYc1EpB0gGkpoK8SPnYWvBTJxf-TWG9JF-DryThTQvhVPnmwkEoQZkg3H8PvYS/s1600/11.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir kez, sadece bir kez <b>‘ama’</b>lı
cümleler kurmadan ve taraftarlığınızı bir kenara koyarak oturup düşünün, sahada
izlemek istediğiniz adam bu mu? Sorunun yanıtı ‘evet’se, başka konuşabilecek
bir şey yok, buraya kadar yazdıklarımın bir geçerliliği de yok.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bundan sonra olacakları söyleyeyim, medyada aslında olayı
başlatanın Melo olduğu yazılıp çizilecek. Ortada hiç sebep yokken Melo’nun
ortamı gerdiği, Volkan’ın da <b>‘tahrik’</b>
olduğuna yönelik tonla yazı okuyacaksınız. Zira Volkan’ın tahrik ölçeği bir
garip! Herif Melo’nun üstüne atlıyor, Melo da olduğu yerde duruyor, hatta terbiyesizliğe
yönelerek, Volkan’la tartışıyor. Senin Melo olarak yapman gereken, Volkan
kardeşimiz tahrik olmasın diye donunu sıyırıp domalman (!)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Toplumun hiçbir alanında <b>‘yeter’ </b>diyemiyoruz ve diyemediğimiz sürece de, her yol artık
mübahtan öte, kabul görürlükten bir tık üste giderek, doğru’ya doğru yol
alıyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<b>‘Yeni Türkiye’</b>de<b> </b>doğru olan Volkan’ın yaptıkları, yanlış ise Muslera’nın tebriği.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Volkan kardeşimizin canı azıcık sıkılmıştır, ilk milli takım
kampında kendisine moral olması açısından şerefine mangal partisi düzenlensin,
Galatasaraylı ahlaksız futbolcular da, Volkan abileri ile sarmaş dolaş pozlar
verip, <b>‘Derbide olur böyle şeyler,
burası milli takım, birlik, beraberlik vs vs’</b> diye bol gülümsemeli zamanlar
geçirsinler. </div>
<div class="MsoNormal">
<o:p><br />Galatasaray yönetimine düşense, kibarlığı ve centilmenliği elden bırakmadan, Melo'nun sözleşmesini iptal edip, Volkan'dan kulüp olarak özür dilemektir. Çünkü <b>'Yeni Türkiye'</b>nin kuralları bunu gerektiriyor.<br /> </o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Yaşasın <b>‘Yeni Türkiye’</b>
ve onun değerleri…</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Not: Yazıyı bitirdim ve fotoğraf ararken, Volkan'ın hakkında söylenenler için dava açacağını okudum. İşte <b>'Yeni Türkiye'</b> tam olarak böyle bir yer.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Not2: Bir ara fırsat bulursam Selçuk İnan, Yekta gibi arkadaşlar için bir yazı kaleme alacağım.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-53027886149793528342014-08-10T03:20:00.000+03:002014-08-10T03:20:14.925+03:00Osman -2-<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIieJSmEo7d155zUTR134od53lkEKwyJihyvimszpFTqtGoWrmBOaWu7p4_dRqppMKh1Ai4y8ODFUNHaEDpETCIcNIxWA6rUKG-jz_ImyCZYKUAWgf2K4lYUUMYn_9u5Bn5o6MmJk3Uwe5/s1600/32.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIieJSmEo7d155zUTR134od53lkEKwyJihyvimszpFTqtGoWrmBOaWu7p4_dRqppMKh1Ai4y8ODFUNHaEDpETCIcNIxWA6rUKG-jz_ImyCZYKUAWgf2K4lYUUMYn_9u5Bn5o6MmJk3Uwe5/s1600/32.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Nihayet biraz nefes almıştım, bu lavuk herif Ayça'nın yanından uzaklaşır uzaklaşmaz, pat diye kucağına atladım. Ohhh yumuş yumuş valla, böyle saatlerce durabilirdim. Osman lavuğu içeride homur homur homurdanıyor, keyfim katmerlendi, daha bir sokuldum Ayça'ya. Mutfaktan tangır tungur sesler geliyor.<br />
<br />
<b>'Hayatım, sigaram kalmamış, bakkaldan gidip alabilir misin acaba?'</b> diye seslendi Ayça. <b>'Tamam canım'</b> derken, mutfaktaki sesler biraz daha yükseldi, herif sinirden kendini sikecek duruma geldi. Bilmiyor muyum ben malımı. Gerizekalı, kız bunu paspas yapmış haberi yok, yürü lan bana da yarım kilo iyisinden mama al, karnım kazınıyor. Gitti yatak odasına üstüne bir şeyler geçirdi, <b>'Başka bir şey istersen söyle, bir daha çıkmayalım'</b> dedi. Ayça'dan sadece 'cık' diye bir ses geldi. Mala cevap bile verme gereği duymadı, kapıyı kapattı çıktı.<br />
<br />
Ayça'nın ayaklarına uzandım, mis mis. Yüzüme bakıp, <b>'Senin kadar sevimli kedi görmedim' </b>dedi. Eheheheh <b>'Sevimli olduğum kadar yakışıklı ve seksiyim de'</b> dedim ama yine <b>'mivvv'</b>den başka bir ses çıkmadı. Ulan bir konuşsam, şu Osman salağıyla eşit şartlarda olsam, Ayça onun yüzüne bile bakmaz. Bundan anca posta güvercini olur. <b>'Osmann bakkala git'</b> diyeceksin, gidecek, <b>'Osmannn su getir'</b> diyeceksin getirecek. Başka da bir bok olmaz bundan.<br />
<br />
Kapı açıldı, kapının önünde durdum, elinde poşetler, sıcaktan terlemiş keriz. Şöyle bir kafayı eğip odaya Ayça'ya baktı, kız bunun umrunda bile değil, oturmuş televizyon izliyor. Ayaklarına sürtündüm, azarladı hemen, buna sevgi de göstermeyeceksin. İt muamelesi yapacaksın gavata. Poşettekileri çıkarttı, bazılarını buzdolabına koydu. Serin serin esiyor, bu insanların kafası çalışmıyor harbiden. Aç dolabı püfür püfür serinlik, insan olsam 10 dakika aralıklarla açıp dururum. Yatak odasına gitti, parfüm sürdü. Yavşak, kesin hallenecek kıza. Çat dedi kapattı kapıyı, kaldım içeride. Bağırıyorum açan yok, kapıyı tırmalıyorum yine açan yok. Oda oda değil yalnızlar rıhtımı. Kıracak, dökecek bir şeyler aradım, yok amına koyayım. Tekrar bağırmaya başladım, yok açmıyorlar kapıyı. Elime geçirirsem cidden her yerini çizeceğim lavuğun.<br /><br />Pencere açık, oğlum kız arkadaşıma niyetleniyor ılık herif. Kedi değil miyim, düşerim 4 ayak üstüne, sonra götümü yırtana kadar bağırırım. Ses dışarıdan gelirse kesin bakarlar. Bu duygusuz bakmasa, Ayçam bakar. <b>'Ya Allah'</b> dedim, atladım. Kediler nah dört ayak üstüne düşüyor, betona çarptım, ayağımı hareket ettirmeye çalıştım, olmuyor. Kırıldı galiba. Götümü yırtarcasına bağırmaya başladım. Ama o nasıl bağırmak, ben bile çıkarttığım sesten korkuyorum, onların olduğu oda aynı yerde, çıkarlar kesin. Çıkarlar değil mi lan! Ya sokaklarda böyle kalır, sefil olursam. Ya beni bundan daha adi, şerefsiz biri alırsa. Mahallede İlker diye bir piç var 10 yaşlarında, sürekli ana-avrat küfür ediyor, onun eline geçersem, kıçımı bile parmaklar. Çocuk değil şeytan yemin ediyorum. Bağırdıkça bağırıyorum, pencere açık ama kimse bakmıyor. İkinci kattaki amca baktı, tanıdı hemen. Haber verse bari, verir verir. Olsun devam bağırmaya, <b>'mavvvvvvvvvvvv, mavvvvvvvvvvvvv'</b>.<br />
<br />
Alttan kapının sesi duyuldu, çıplak ayaklarla, altta şort inmiş Osman. Birden duygulandım, sarılasım geldi ama yapamadım. Kaldırdı yerden <b>'Oğlummm, n'oldu pencereden mi düştün sen?'</b> Gözlerinin içine bakıp daha fazla bağırmaya başladım, geçirdim tırnaklarımın tamamını göğsüne, canı yanıyor anladım, sesini çıkartamıyor. Eve geldik, salona getirdi beni, koltuğun üstüne koydu, oramı buramı yokluyor, ayağımı tutunca bastım yaygarayı. Telefona sarıldı, <b>'Abi sanırım bizim Ozan'ın ayağı kırılmış'</b>, karşı tarafı duyamıyorum tabii, Ayça başımı okşuyor. O an ayağımın acısını unuttun, sürttüm kafayı. <b>'Tamam hemen getiriyorum'</b> dedi ve kapattı telefonu. İyi mi, kötü mü bilemedim. Ya ben ameliyattayken, bunlar eve giderse, ya düşündüğüm şeyi yaparlarsa. Ben orada Kore gazisi gibi durayım, bunlar yiyişsinler. Yok öyle yağma, yedirmem lan kız arkadaşımı sana, yedirmem pezevenk!<br />
<br />
Giyindiler, arabaya atladık, Ayça kucağına aldı beni, pamuk gibi göğüslere dayadım kafamı. Güzel abim, kız benim kız arkadaşım, bu Osman denen yavşak, kedi amına koyayım lan! Ya nasıl bir kabus bu, nasıl bir muhabbetin içindeyim ben. Hakikaten kafayı yemek üzereyim, ayağım da acıyor, bir yandan bu Osman 'Yani yapılacak iş seninkisi' diye söyleniyor. Üstüne uçasım var. Ayça olmasa şu arabada, üstüne atlayıp kaza yaptıracağım. İkimiz de ölelim, sikerim böyle işin ızdırabını. Götüm kadar yol bitmedi, kafamı eğdim, Ayça'nın bacağında bir morartı gördüm. <b>'İkinizin de ağzına sıçarım, ne lan bu'</b> diye bağırdım, yine <b>'miv'</b> çıktı ağzımdan. Ben öyle deyince Ayça dikkatlice kaldırdı öptü dudaklarımdan. Senin de ağzına sıçacağım, bu morluğun hesabını vereceksin. Biz pikaçu gibi pencerelerden uçalım, senin ne bok yediğin belli olmasın. Elim ayağım titriyor, cidden kafayı yiyeceğim, atladım Osman'ın suratına, arabada bağırış, çağırış güm diye bir sesten sonrasını hatırlamıyorum.<br />
<br />
Gözümü açtığımda halının üstündeydim, oramı buramı yokladım, baktım kuyruk var mı diye, yok. Doğruldum yerimden, etrafa bakınıyorum, Osman sandalyede uyuyor. Odalara baktım, kimse var mı yok mu diye, yok. Evde bir ben, bir Osman var. Rüya mıydı, yoksa şimşek çakıp bayılttı mı bilmiyorum. Bildiğim tek şey kedi filan değildim. Osman yanıma geldi sürtüm sürtüm sürtünüyor. Yaşadıklarımı hatırladım ya da rüyayı, her neyse. İttirdim yavşağı. Bir daha geldi, sinirden çektim bıyığını geri kaçtı. Düştün mü lan elime, iyiydi değil mi odalara kapanmalar. <b>'Sana iki gün mama yok, su yok, siktir git çeşmeden iç'</b> diye bağırdım. Öyle uzaktan bakıyordu mahsun mahsun. Acımak yok bu şerefsize, kim olduğunu anladım. Ayça geldi aklıma, telefonu masadan aldım aradım. 4 kez çaldıktan sonra 'N'oldu canım, gecenin bir yarısı, kötü bir şey yok umarım' dedi. Sinirli bir şekilde <b>'Ayça sana bir şey soracağım ama doğru cevap vereceksin tamam mı?'</b> dedim. <b>'Ay saçmalama Ozan merakta bırakma insanı'</b> deyince, direkt sordum <b>'Bacağında morluk var mı?'</b><br />
<br />
Birkaç saniyelik sessizlikten sonra <b>'Bugün buzdolabına çarptım, içine mi doğdu canım'</b> dedi. <b>'Sokarım içine de dışına da, ikizinin de ağzına sıçacağım'</b> deyip kapattım telefonu. Biliyorum, kesin arardı, telefonun bataryasını filan çıkarttım. Osman karşımda suratıma bakıyordu, öylesine kızgındım ki, elime geçirsem parçalayacak gibiydim. Ne olup bittiğini kafamda evirip çeviriyorum, bu kadar tesadüf olamazdı. Ya bunlar gerçekti, ya ortalarda bir bok dönüyordu. Osman her zamanki yalvarır miyavlamasıyla mutfak kapısına gidip miyavlamaya başladı. Ne zaman mama istese böyle yapıyor çünkü, yerini biliyor. Vermeyeceğim lan, vermeyeceğim, vermeyeceğim işte.<br />
<br />
<b>'Canım, neyin var, yoksa rüya mı görüyordun'</b> diye Ayça omzumu okşadı. Hay senin atanı! <b>'Neden, ne oldu ki?'</b> diye sordum. <b>'Bağırıyordun canım, vermeyeceğim lan vermeyeceğim diye bağırıyordun. Hatta Osman kolunda uyuyordu, yerinden zıpladı sen bağırmaya başlayınca. Ben de kitabı bitireyim diye uyumadım'</b> dedi. <br />
<br />
Derin bir nefes aldım, böyle bir rahatlık hissini daha önce duymamıştım, Osman ayak ucumda durmuş bana bakıyordu. <b>'Gel lan buraya'</b> deyince, koştura koştura geldi, kafasını yüzüme sürttü, sonra da gitti Ayça'nın omzuna kafasını koyup yattı.<br />
<br />
<b>'Ayça, bak bir şey söyleyeceğim, artık Osman'ın aramızda uyumasını istemiyorum haberin olsun' </b>dedim. Sesim olağandan fazla hiddetli olmalı ki, <b>'İyi de canım, sen istiyordun yanımızda uyumasını, n'oldu şimdi'</b> diye sorunca, yanıt veremedim sadece <b>'İşte'</b> diye işin içinden sıyrılmaya çalıştım. Aldım Osman'ı içerideki odaya koydum, yanına biraz mama ve suyla birlikte.<br />
<br />
Odaya bıraktıktan sonra, yatağa uzandım, aradan çok geçmedi ki, Osman önce bağırmaya, sonra kapıyı tırmalamaya başladı. Ayça, <b>'Yapma, alışık bizimle uyumaya, hadi al getir' </b>deyince, Ayça'nın bacağına bakmak geldi aklıma. Bacaklarının üstündeki pikeyi kaldırdım ve morluğu gördüm. 'Bu ne zaman oldu' diye sorunca, <b>'Eee yuh'</b> yani deyince, sinirden tokat attım.<br />
<br />
Suratıma baktı, gözünden bir damla yaş süzüldü, <b>'Sen ruh hastasısın. Kusura bakma ama senin gibi bir ruh hastasına Osman'ı da bırakmam. Onu da alıp gidiyorum ben'</b> deyip, yataktan kalktı. Arkasından kalktım, dönüp <b>'Sakın, sakın! Deneme bile' </b>dedi ve odadan çıktı, Osman da arkasından.<br />
<b><br /></b>
Yataktan kalktım sigara yaktım, içeriye gitmek istiyorum ama ne kadar kararlı olduğu gözlerinden belliydi. Elimi sikeyim, ne vardı vuracak. Ayça kapıda belirdi, elinde sepet ve içinde Osman'la. Yüzüme baktı, <b>'Bacağıma ne mi oldu? Uykunda, bağırıp çağırırken, bacağımı tutup sıktın. O oldu! Bir daha ne ben, ne de Osman'ın yüzünü bil göremeyeceksin' </b>dedi ve kapıyı açıp çıktı... <br />
<br />koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-62732471666623303362014-08-02T20:01:00.002+03:002014-08-07T02:51:34.545+03:00Osman -1-<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_rARW1lNWlt8U8jXt6yUPbh8EJGrlfUa18Nbr8zfjCc6NLI1JWkgOC-fkLExmy_ZxqOC6IZbkJh5Zh7goZZCMgEGoU_9WwD5IHJrQs_TRy9PlwsgM0-pA-7dNsnLOiSf6_OmNz6uwXlrZ/s1600/osman.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_rARW1lNWlt8U8jXt6yUPbh8EJGrlfUa18Nbr8zfjCc6NLI1JWkgOC-fkLExmy_ZxqOC6IZbkJh5Zh7goZZCMgEGoU_9WwD5IHJrQs_TRy9PlwsgM0-pA-7dNsnLOiSf6_OmNz6uwXlrZ/s1600/osman.jpg" height="320" width="239" /></a></div>
<br />
<br />
Gecenin bir yarısı eve yorgun argın geldiğimde, kapıda beni karşılayacak biri olduğunu biliyordum. Ayakkabılarımı çıkardım ve kendimi girişin hemen önündeki halıya bıraktım. Osman hemen geldi yanıma, tüylerini terli yüzüme süre süre acıktığını bana anlatmaya çalışıyordu ama öylesine yorgun ve sinirliydim ki, elimle ittim. Oysa ondan daha aç durumdaydım ama yorgunluk bastırıyordu açlığımı. Tabii pes etmedi, bu kez bacaklarımdan başlayarak, yukarıya doğru sürtünmeye başladı.<br />
<br />
Dışarıda yağan yağmur ve çakan şimşekleri duyunca pencereyi kapatmak geldi aklıma. Kalktım ve pencereye doğru yürüdüm. Perdeler ıslanmıştı, yine yıkayacağım için sinirim daha da fazla arttı. Osman arkamda, pencere pervazına çıktı, koluma sürtünmeye başladı. Tam pencerenin kolunu tutacaktım ki, bir şimşek çaktı ve gözlerim karardı, sonra...<br />
<br />
Gözlerimi açtığımda pencere kenarında uzanmış duruyordum, dışarıya baktım ama gözlerimde gece görüş dürbünü varmışçasına bir görüntü vardı. Üstelik pencerenin pervazında duruyordum, bir el hızla popoma indi ve <b>'Kaç kere söyledim lan sana, oraya çıkılmayacak'</b> diye beni ittirdi pencereden. Vay amına koyayım, vücudum tıpkı kedi gibiydi. Vücudu geçtim, kıçımda kocaman bir kuyruk vardı, Osman da aynı insan gibi olmuştu. Pat diye yere indim, kafamı havaya kaldırmış tanımadığım bir insana bakıyordum. Suratımı bakıp, <b>'Acıktın mı lan it'</b> diye yavşak yavşak sırıtıyordu.<br />
<br />
Hangi rüyanın içindeyim diye düşünürken, karnımın gurul gurul ettiğini hissettim. Evdeki insan görünümlü şey, Osman'ın mama kabına patır patır bir şeyler koyuyordu, içgüdüsel olarak gidip, yemeye başladım. Bok gibi bir tadı vardı ama yemekten kendimi geri alamıyordum. Yedikçe yedim, kabın dibini bulmuştum. O tanımadığım insan hemen yanıma su koydu. Bu kez dilimi dışarı çıkartıp, suyu yalamaya başladım.<br />
<br />
Yavaş yavaş durumu kafamda çözmeye başladım, bildiğin kedi olmuştum ama bu insan kimdi onu anlamadım. Tam o sırada kapı çaldı, kapıya doğru giderken, o insan beni eliyle tutup, içerideki odaya koyup, kapıyı da kapattı. Kapı kolunun nasıl açılacağını biliyorum ama açamıyorum, zıplamaya çalıştım olmadı. Seslere kulak kabarttım, <b>'Osman Bey, rahatsız ediyorum gecenin bu saatinde ama gündüz evde yoksunuz, aidatı verebilir misiniz, yönetici beni sıkıştırıyor' </b>diyen, bir ses duydum, <b>'Hay yöneticinize sokayım, gecenin 2'sinde ne aidatı, kaçıyor muyuz amına koyayım, sabah gelseydiniz'</b> dedi, evdeki insan. Başka bir kapı açıldı ve 'Yemin ediyorum bir daha bu saatte kapıya dayanırsanız, aidat yerine, o göt yöneticiye başka bir şey vereceğim' dedi ve kapı serçte kapandı.<br />
<br />
Kapıdaki adam 'Osman Bey' deyince beni bir gülme tuttu, içimden <b>'Osman Bey ne lan! Az daha kassalarmış ailesi Şişli koyacakmış'</b> ismini dedim ama gülemiyordum, suratımda salak bir ifadeyle kapının önünde dikiliyordum sadece. Kapı açıldı, ayaklarına sürtündüm, tuttu beni havaya kaldırdı, <b>'Özledin mi lan abini it'</b> dedi. Ben bıyıklarımı, kafamı yüzüne sürttüm. Burnumdan öptü sonra götoğlanı. Gıcık oldum ama bir şey diyemedim, baktım tırnaklarım kendi kendine çıkmaya başladı. Aldı elinden beni koltuğu koydu, bir de kıçıma hafifçe vurarak, <b>'Lan yavşak, kaç kere dedim o tırnaklar çıkmayacak' </b>diye azarladı. <b>'Valla billa bilerek çıkartmadım'</b> demek istedim ancak sadece suratına gözlerimi kısarak baktım.<br />
<br />
Koltuğun üstüne kuruldum, kendimi yalamaya başladım. Nasıl saçma bir şeyse yalandıkça yalandım. Gözlerim bu ismi Ümraniye olmaktan son anda kurtulan lavukta. Yalandıkça ağzıma iğrenç iğrenç tüyler geliyor, hopp hepsini mideme attım. Bu lavuk, eline bir alet aldı, düğmelerine filan bastı, karşısındaki kutuda hareketli bir şeyler olmaya başladı. Birader o değil de, yalandıkça hoş olmaya başladım. Sırtım, göbeğim filan derken, kendi aletimi yalamaya başladım. Beynimden iğrenç şeyler geçiyor ama iğrenmiyorum, birkaç yalamadan sonra bir şey çıktı, nasıl tiksinç bir görüntü anlatamam ama iğrenmiyorum lan ısrarla.<br />
<br />
Lavuk koltukta boylu boyunca uzandı, pat dedim onun yanına atladım. Gözleri kapanıyor, yarım yarım açılıyor, tekrar kapanıyor, bir süre sonra tamamen kapandı. Gittim ayaklarının ucuna yattım ben de. Benim de gözler kapanmaya başladı, sesler geliyor içimden 'gır gır' diye, sonrası tamamen kapandı.<br />
<br />
Gözlerimi açtığımda bizim lavuk hâlâ uyuyordu, gittim mama kabına, içi boş. Bunun gözlerini nasıl açarım diye düşünürken, kendimi burnunu yalıyorken buldum. Önce ittirdi, ben bir geri gittim, sonra bir daha yaladım, pat dedi vurdu kıçıma. Çok da sikimde sanki, bir daha yalayınca doğruldu koltuktan <b>'Bir izin günüm var onun da ağzına sıçtın Ozan'</b> diye bağırdı. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü, korktuğum başıma gelmişti, ben o olmuştum, o da ben. Tipinden anlamalıydım zaten, zenci gibi siyah bir şeydi. Kesin o şimşek çaktığında oldu bu diye düşündüm ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Osman lavuğu, gitti mutfağa mama koydu bana. Suratına bile bakmadan, yemeye koyuldum. İçeriden bağırdı, <b>'Şu mamayı hayvan gibi yeme yavşak Ozan, sessiz sessiz ye! Bir daha uyanırsam atacağım seni pencereden'</b> diye. Hıh, çok da umrumda sanki. <b>'Bu lafları çok duyduk oğlum, sen kendini camdan atarsın, beni atamazsın'</b> dedim ama hiç ses çıkmadı. Görülmeyen konuşma balonlarım varmış gibi aynı. Konuşuyorum ama benden başka duyan yok.<br />
<br />
Mamayı bitirdikten sonra azıcık su içip, koltuğun yanına kıvrıldım, Osman'a baktım, camış gibi uyuyordu; bacaklar bir yanda, kollar bir yanda. Sığır olacakken, son anda yırtıp insan olmuş gibi görünüyordu. Bu durumu çözmem lazımdı ama kedi olmak da şahane fantastik şey. Ekmek elden su gölden, mamam önümde, suyum yanında. Ohhhh bir da hatun olsa, ne güzel olurdu, cennet buymuş kesin diye geçirdim içimden. Düşünceler içinde uyuyup kalmışım...<br />
<br />
Rüyamda şahane bir Van kedisi vardı, gözler en afillisinden, kuyruğunu kaldırmış yan yan sürtünüyor, garip sesler çıkartıyor, benim yaladığım alet hafiften hareketlenmiş derken, Osman yavşağı önce başımı sonra göbeğimi, ardından da kıçımı okşamaya başladı. Suratına bakıp <b>'Lan göt! Ben senin götünle, başınla oynuyor muyum?'</b> dedim ama yine sesim çıkmadı, sadece <b>'Mivv'</b> diye mantıksız bir ses çıktı. O değil, rüyamın içine sıçmıştı adi herif. Yüzüme bakıp, <b>'Amanın Ozan'ım kızar mıymış?'</b> diye güldü. Nasıl sinirlendiğimi anlatamam fakat vuramıyorum da şerefsize. Niye bilmiyorum, yapamıyorum. Izdırabına sıçtığımın yavşağa habire götümle oynuyor. Pat pat vuruyor filan, ne kadar yavşak hareket var, bu lavukta. Mutfağa gitti, pat hemen arkasından ben de gittim. Niye merak ettim bilmiyorum ama gittim işte. Raflardan bir şeyler çıkartıyor, arada gidip buzdolabını açıyor, böyle 2-3 tur sürdü muhabbet. Ben herifin ayaklarındayım, o nereye, ben oraya. Uykusunu alınca, siniri geçmiş yavşağın.<br />
<br />
Oturdu sandalyeye, ben de ayaklarımı onun dizine uzattım, suratına bakıyorum. <b>'Daha yeni yedin, halen yemek peşindesin, beni yiyeceksin en sonunda' </b>diye söylendi. <b>'Tipine sıçtığımın yavşağı, aç bırak, yemezsem en adi götverenim, tabii yiyeceğim. İzin ver, bütün gün ben senin götünle-başınla oynayayım, o zaman sen beni ye'</b> dedim, suratına bakarak. <b>'Yerim lan seni'</b> dedi, suratıma şefkatle bakarak. Tipine soktuğumun malı, ben neler diyorum, bu halen yerim diyor, bildiğin mal değneği lan bu. Harbi insanlar salakmış, onu anladım bu kısa süre içinde. Herifin suratına bakıp küfür ediyorum, o hâlâ seviyor beni. Eline bir kitap alıp okumaya başladı, Allah'ın enteli, yesene adam gibi yemeğini, göz bir yerde, eller bir yerde, kıçı başı ayrı oynuyor malın. Masayı topladı, gitti bilgisayarı açtı, kuyruğumu sallaya sallaya arkasından gittim. Haberlere baktım, maillerine baktı, ben öylece yanındaki sandalyede nelere bakıyor diye onu izliyorum. Fıtır fıtır bir şeyler yazmaya başladı, aha bir baktım göt lalesi benim fotoğrafımı koydu bilgisayara, arada birileriyle konuşuyor. Uyuz oldum yavşağa, ses çıkartamıyorum.<br />
<br />
Eline bez aldı, masayı sildi, sonra bir sigara yaktı. Telefonu çaldı, <b>'Kaçta geliyorsun?'</b> diye sordu. Suratında yine o yavşak ifade var, iyice sinir oldum, elden bir şey gelmiyor. Gittim, onun yattığı koltuğa uzandım, uyuyup kalmışım, zilin sesiyle uyandım. Gözlerimi yarım açtım, kapıya seyirttim. Oha amına koyayım, benim kız arkadaşım lan bu! Herif kız arkadaşımın belinden tuttu, öpüyor. Gittim hemen Ayça'nın bacaklarına sürtündüm, suratına bakıyorum ama öpüşüyorlar. Ayça eğildi, <b>'Ay Ozan da beni kapıda beklermiş'</b> diye kafamı sevdi, kaldırdım kuyruğumu yüzümü sürttüm bacaklarına. <b>'Ayça benim ben, Ozan benim, öpme o pisliği'</b> diye bağırıyorum, ağzımdan sadece <b>'miyavvvvvv'</b> diye bir ses çıkıyor. Sinirden kendimi sikecek kıvama geldim, gittim yere oturdum. Yatak odasına geçtiler, ağzına sıçayım senin lan! Ben de senin ağzına sıçmazsam Ozan değilim, puşt herif.<br />
<br />
Yayıldığım yerden kalktım, gittim masanın üstündeki kolonya şişesini düşürdüm, kapı açılmadı, artık ne bok yiyorlarsa içeride. Sonra kocaman bir fotoğraf çerçevesi var, kafamla ittirip onu düşürdüm. Aha da kırıldı lan. Kapı açıldı, Osman denen yavşak <b>'Ağzına sıçacağım senin'</b> diye üstüme gelirken, hop diye atladım yere, oradan koltuğun altına. Aahhahaha malın keyfinin içine ettim. Keyfim yerine geldi. Ayça da çıktı, üstüne çarşaf sarılmış. Göt lalesi herif, benim kız arkadaşım o, benim lan, benim amına koyayım. Yeter ya, ben eski halime gelmek istiyorum.<br />
<br />
Koltuğun altından çıktım, pencerenin kenarına gittim, lale beni görünce <b>'Aman oğlum gir içeri, üzme beni'</b> dedi. Üzme beniymiş, şerefsiz puşt, kız arkadaşımla ne yapıyorsun içeride. Bu daha başlangıç, senin hayatını sikmezsem ne olayım...<br />
<br />
-Devamı ve sonu salı günü-<br />
Not: Cumartesiye kadar izin verin, yarısını bitirdim ama parmaklarım kopacak gibi yazmaktan, özür dilerim... koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-49795455705596932752014-07-28T03:10:00.003+03:002014-07-28T03:16:28.310+03:00Sefo Deresi'nden Agop Amca'ya...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOtlCU8xYXYHgrEOEf1OtX27h3b1xBIHIXKIn1Wotb3kT2JTleGjRV40G7nnpAwfw1yweN7rbE4AWigrulYLWSCLAwgc41XabfRtPCf0_Zf4hIe9iGgFQY8p7p0hrjLpwF14u8CHz7CsZ7/s1600/bayram.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOtlCU8xYXYHgrEOEf1OtX27h3b1xBIHIXKIn1Wotb3kT2JTleGjRV40G7nnpAwfw1yweN7rbE4AWigrulYLWSCLAwgc41XabfRtPCf0_Zf4hIe9iGgFQY8p7p0hrjLpwF14u8CHz7CsZ7/s1600/bayram.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Bugün 28 Temmuz, bugün bayram. Şeker de yiyemeyen Hossam Abdul'un, Shadi Abu Harbied'in, Iman Khalil Ammar'ın, Sefo Deresi'nde kurşuna dizilenlerin kutlayamayanların bayramı.<br />
<br />
Bu dünyada ve ülkede bayramlarla matemler iç içe geçmiş yaşanıyor. Kimilerinin bayram olarak kutladığı bir gün, kimilerinin acısını en derinden yaşadığı gün.<br />
<br />
Sefo Deresi'ni hiç duydunuz mu? 33 kurşunla öldürülen 33 kişiyi. Elleri arkadan bağlanarak, diz çöktürülerek, bir kurşunu bile harcamadan, 33 Kürt'ü öldürdüler. Üstelik orada öylece bırakılırlar, ölü bedenlerini hayvanlara yem ederler, gömmezler bile. Sonra, kimse gelip kemiklerini bulamasın diye, etrafını mayınlarla döşerler. Yetmez 'yasak bölge' ilan ederler, kimseyi sokmazlar oraya. Kemikleri bulunmasın da, suçları ortaya çıkmasın diye.<br />
<br />
Ama bu devlet öyle utanmaz ki, emri veren 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın adını bölgedeki sınır taburuna verirler. Öldürdükleri yetmez çünkü, kana susamış nefretlerini, insanların acılarını taze tutmak için verirler.<br />
<br />
Hangi gün verirler Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın ismini o tabura. Deniz Geçmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edildikleri gün olan 6 Mayıs'ta değiştirirler. Büyük Türk devleti ve askeri gücünü gösterir, dosta düşmana karşı (!)<br />
<br />
Mustafa Muğlalı cezaevinde öldü ama iade-i itibar verildi. Devletin itibarı bu kadar işte, 33 insanı katledip, kurşuna dizdiren birine itibarını verecek kadar.<br />
<br />
Katiline aşık, onu kutsayan bir devlet geleneği var, yıllar geçse de, bu anlayış değişmiyor. Sonra Kürtlere <b>'Neden dağa çıktın?'</b> diyorlar,<b> 'neden isyan ettin'</b> diyorlar ama Kürtlere <b>'Neden isyan ettin?'</b> diyorlar. Kendi dilini konuştuğu için dayak yiyen, işkence gören, öldürülen, tecavüz edilen, insanlara bu soruyu sormak için vicdan taşımıyor olmak lazım.<br />
<br />
Hanginiz kimliğinizi seçtiniz? Bugün İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da, Almanya'da doğmayı kim seçti? Kim seçti Amed'de, Batman'da, Urfa'da, Dersim'de doğmayı. Kim Kürt olmak istedi doğduğu an, kim Türk olmayı seçti, hanginiz Musevi olmayı seçti, hanginiz Ermeni olmayı?<br />
<br />
İnsanların yapmadığı seçimlerden ötürü yargılanması, suçlanması, dünyanın en büyük ahmaklığıdır. Bu ülkede yaşayanların büyük çoğunluğu bu ahmaklığı yapıyor. Oturup sadece birkaç saniye düşünün, sadece birkaç saniye. Belki o zaman hak vereceksiniz. 'Benim Kürt arkadaşlarım var' diyerek değil, Kürtlerin yaşadığı acıları biraz anlayarak düşünün.<br />
<br />
Bayramdan çıktık yola. 'Ben küçükken' diyebilecek yaşa geldiğim için rahatça böyle bir giriş yapabilirim artık.<br />
<br />
Küçükken bayram sabahı, ilk gittiğim yer evsahibimiz Agop Amca'ydı, annesi Madam Teyze'yle (ismini bilmiyorum, annem öyle diyor diye, ben de hep öyle hitap ettim) birlikte yaşardı. Mendil içinde parayı sadece onlar verirdi, sanki Müslüman gibiymiş gibi bizim bayramımızı kutlarlardı. En çok onlara gitmeyi severdim, mendil içinde para aldığım için değil ama minik bardakta yeşil acı bir içecek ve yanında lokum verdikleri için.<br />
<br />
Bugün Ermeni, Musevi dediğimiz insanlar, bizim gibi bayram kutlardı, bizden daha harbi kutlarlardı. Müslüman kapılarından kovulurduk 'şeker yok' diye ama Agop Amca'ya ne zaman gitsek, çikolata verirdi bize.<br />
<br />
Oğlum (sadece erkek okumuyor ama kızım lafını sevmiyorsunuz ondan öyle yazıyorum), insanlığın dini, dili, ırkı olmaz. Belki çok geç kaldım ama 22 yaşından sonra insanları, iyi insan ve kötü insan olarak sınıflandırdım. Kimsenin ne olduğuna, hangi ırktan olduğuna bakmadım. Beni dinlersiniz, dinlemezsiniz bilemem ama siz de öyle yapın.<br />
<br />
Gazze'de insanlar Müslüman diye üzülmüyorum, insan oldukları için üzülüyorum ama bu ülkede yüzyıllardır yaşanan Mario Levi'ye yapılan muameleye de öfkeleniyorum. Sen-ben bu topraklarda yokken yaşayan bir adama lanet okumak, boykot etmek insanı insan olmaktan çıkarır.<br />
<br />
Gazze diye ağlaşan Müslümanlar, dün Deniz'ler Filistin'e gittiğinde <b>'terörist'</b> diye niteliyordu. Mazlumdan yana olmak ama öyle hikâyeden değil, harbici şekilde yanında olmak insanlığın gereğidir.<br />
<br />
Bugün kimimize göre bayram, kimimize göre matem. Kimi kutlayacak, kimisi matemini yaşayacak.<br />
<br />
Mendil içinde parayla, lokumla, nane likörüyle yetindik; keşke Agop Amca yaşasıydı da, birlikte rakı içseydik, muhabbet etseydik.<br />
<br />
Hepiniz kendinize iyi bakın, sakın insanlıktan ayrılmayın...<br />
<br />
Bayramda birilerini sevindirin, en çok çocukları ve yaşlıları ama. Hafızalarında yer etsin. Hoş, bir günlük mutluluğun amına koyayım ama yine de yapın işte. <br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="//www.youtube.com/embed/y42r5iijMh0" width="480"></iframe><br />
<br />
Not: Ahmed Arif şiiri için <a class="twitter-atreply pretty-link" href="https://twitter.com/E_Z_L_N_" role="presentation"><s>@</s>E_Z_L_N_</a>'e teşekkürler.<a class="account-group js-account-group js-action-profile js-user-profile-link js-nav" data-user-id="331147887" href="https://twitter.com/E_Z_L_N_"><b class="fullname js-action-profile-name show-popup-with-id"></b><span class="username js-action-profile-name"><s></s><b></b></span></a><small class="time">
</small>koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-63233866650047801022014-07-24T23:50:00.002+03:002014-07-24T23:55:33.060+03:00Umarım eylemlerim devam eder<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdrjWD5Arj12XAQAXkFYOJM29MfeCCX-3MMYcC7fXuQCE05ng2blgIuUc2JNmgExypJOxnwdoMOxNU1RCWT3sPjFBI2mxu0JDMZY7hP-PgzhKdEGNfQddEMAyBTt9cYmMcsELFE3gvZV6x/s1600/sonhab.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdrjWD5Arj12XAQAXkFYOJM29MfeCCX-3MMYcC7fXuQCE05ng2blgIuUc2JNmgExypJOxnwdoMOxNU1RCWT3sPjFBI2mxu0JDMZY7hP-PgzhKdEGNfQddEMAyBTt9cYmMcsELFE3gvZV6x/s1600/sonhab.jpg" height="332" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<b><br /></b><b>'Yarın yazacağım'</b> dedim ama yarın bugüne kaldı. Mevzunun içeriğini bilen biliyor zaten, ensonhaber isimli haber sitesinde, 1 Mayıs'ta yapılmış bir haber vardı. Bunun üstüne <b>'Serkan Kalemciler kimdir?'</b> başlıklı bir yazı yazdım.<br />
<br />
Pazartesi günü aramızda olan telefon görüşmesini yazdım, sonra araya kıramayacağım bir gazeteci abim girdi ve bana 'sana kaldır demiyorum ama bir düşün' dedi. Serkan Kalemciler, kendisi ile konuşmuş (o konuşmanın da içeriğini yazmayacağım).<br />
<br />
Ben de kafamda bir şey tasarladım ve yazıyı yok yere kaldırmak istemediğimi, o yapılan haberin terbiyesizliğine karşın özür dilenmesi gerektiğini söyledim. Kendisi <b>'röportaj da yapabiliriz, öyle de özür dileyebiliriz'</b> dedi ancak fotoğrafta görülen DİSK'li ablamız, onlarla asla biraraya gelmek ve istemediğini böyle bir şeyin içinde olmayacağını söyledi.<br />
<br />
Son olarak ben, <b>'Madem öyle, sitenizden bir özür yazısı yayınlayın'</b> dedim, Serkan Kalemciler de, bugün itibariyle bunu gerçekleştirdi.<br />
<br />
Benim açımdan konu kapandı. Haaaa, onlar yine benim pespaye, iğrenç, basit ve gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan haberler yapmaya devam edecekler ama artık kim, kimin ne olduğunu biliyor, bundan sonra başka mecralarda, başka şekillerde eleştiririm.<br />
<br />
Sadece şunu söyleyeceğim; kendi aile değerleri için üzülenlerin, başkalarının değerleri için de aynı hassasiyeti göstermeli. Bir önceki yazıda vicdandan söz etmem o yüzdendi. Salt özür meselesi değil, ailesinin de bu duruma üzüldüğünü öğrendiğim için kaldırdım. Yoksa hakikaten ne korkuyorum, ne çekiniyorum, ne de umursuyorum.<br />
<br />
Hikayenin özü budur. Şunu söylemem lazım, yaptığım şeyden gayet memnunum. Siz hep beni küfür ediyor sanıyorsunuz ama böyle şeyler de yapıyorum lan. Ayrıca geçen biri <b>'Abi senin küfürsüz yazıların da hiç çekilmiyormuş'</b> dedi, üzüldüm oğlum; küfürden mi ibaretim!<br />
<br />
Yakın bir tarihte, piyasada prim yapan bir solcu gazetecinin ipliğini pazara çıkartacağım, bekleyin.<br />
<br />
Herkes kendine iyi baksın, kimse insanlıktan ayrılmasın...koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-57790153031488754022014-07-23T02:29:00.002+03:002014-07-23T02:29:59.192+03:00Yarın yazacağım<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYxT7T4E9xkZ512aHsvxaKBzrueFi1UIkmQhxImqVIZwcZO1lzXPPrdo9o6sWLn851Q-JZWQote177VatVkNz5zW733Iv1WozpqOVdkvSb8NA7C0cMrmPpJ9CU2A5NBK-3NH9MBmlbhd4c/s1600/13.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYxT7T4E9xkZ512aHsvxaKBzrueFi1UIkmQhxImqVIZwcZO1lzXPPrdo9o6sWLn851Q-JZWQote177VatVkNz5zW733Iv1WozpqOVdkvSb8NA7C0cMrmPpJ9CU2A5NBK-3NH9MBmlbhd4c/s1600/13.jpg" height="167" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Gece gece yine bilgisayar başında olmak bok gibi bir duygu ama açıklamam lazım. Serkan Kalemciler'le ilgili iki yazıyı da kaldıracağım. Şimdiden 'ooooo tırstın mı?' tadında yorumlar yapmayın ya da yapın lan, hakikaten umrumda değil.<br />
<br />
Neden kaldıracağımı, sebepleriyle anlatacağım. Sadece şunu bilin, hakikaten korkudan filan değil, öyle bir korkum olsa, şu bloğun geçmişinde silmem gereken en az 100 yazı olurdu.<br />
<br />
Şu vicdan denilen şeyden bazı durumlarda az olması gerektiğini düşünüyorum, böyle yazıp duruyorum siz beni çok acayip sinirli, pis bir herif filan sanıyorsunuz ama kazın ayağı öyle değil işte.<br />
<br />
Neyse çok bile kaldım bilgisayar başında, yarın bir ara boşluk bulup, yazacağım.<br />
<br />
Kendinize iyi bakın, insanlıktan ayrılmayın...koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-31219083494884777082014-07-19T03:54:00.001+03:002014-07-19T03:58:07.901+03:00Doğmamış kızıma mektuplar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbPVK9FHMG3iuL2q-yAwzQSHBonuvV2StdGAOEHlz193JBNp9imww9L5o2C31u7Px733PgFYccRyvYXkjmgsO-IpF2F_13T4eOsowEudon99aFOEJvxayOzYCRXLNf5YLTbh_Yy70UwmHD/s1600/kedi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbPVK9FHMG3iuL2q-yAwzQSHBonuvV2StdGAOEHlz193JBNp9imww9L5o2C31u7Px733PgFYccRyvYXkjmgsO-IpF2F_13T4eOsowEudon99aFOEJvxayOzYCRXLNf5YLTbh_Yy70UwmHD/s1600/kedi.jpg" height="248" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Defne; sen ne zaman olacaksın bilmiyorum. Hayatımda senden daha fazla
istediğim bir şey yok. Seni hep 3-4 yaşlarında hayal ediyorum, sanki
öncen yokmuş gibi. Oysa kucağımda uyutacağım, gecenin bir yarısı
ağlayarak uyandığında, aklımı kaybetmiş gibi yanına koşacağım, bir yerin
acıdığında benim her yanım acıyacak. Biri sana, sesini bile yükseltse
gidip boğazına yapışmak gelecek. <br />
<br />
Ama öyle işte, senin
varlığın sanki 4 yaşında başlıyormuş gibi hayal ediyorum her gün.
Minicik ellerinden tutup, hiç istemediğim, hatta en nefret ettiğim
şeyleri yaptıracaksın bana. Bir de bakacağım ki, o nefret ettiğim
şeyler, hayatımın anlamı olacak. <br />
<br />
İşten yorgun argın
geleceğim, kapıda yüzüme gülümseyerek sarılacaksın, her şeyi
unutturacaksın. Uyuduğunda saçlarını okşayacağım, kokunu içime
çekeceğim. <br />
<br />
Yıllar geçecek, eğer bu boktan baban
ölmediyse, tartışacak seninle, kızacak, öfkelenecek. Sonra sana kızdığı
için kendisine lanetler yağdıracak.<br />
<br />
Seninle eyleme gitmek istiyorum, bir rock barda kafaları çekip dağıtmak istiyorum, sokaklarda el ele tutuşup bağıra bağıra şarkı söylemek istiyorum.<br />
<br />
Bir gün gelecek, ayrılmaya hazırlanacaksın Defnem, hissedeceğim ama bir şey söylemeyeceğim çünkü sen çok mutlu olacaksın. Hepsini içine atacağım, yeter ki sen mutlu ol diye.<br />
<br />
Beni sevmiyorsun diye sürekli endişe duyacağım. Kendi kendime kafamda sürekli, bu dönüp dolaşacak.<br />
<br />
Afacan sen doğduğunda yanında yatacak, Osman burnunu yalayacak, Cücük
gelip koklayıp kaçacak. Sen de kedileri seveceksin, sokakta her gördügün
kediyi sevmek isteyeceksin. Kedileri sen de sev olur mu? Sadece
kedileri değil, bütün hayvanları sev. <br />
<br />
Sen büyüyeceksin, kocaman olacaksın, ben hep seni küçücük kızım gibi göreceğim, büyüdüğüne inanmayacağım.<br />
<br />
Defnem, seni sanki hep varmışcasına özlüyorum be kızım. <br />
<br />
Bana sarılmana, elimden tutmana, gözlerime bakmana, 'babacım' demene, minicik parmaklarınla bana dokunmana ihtiyacım var.<br />
<br />
Ben sana yazacağım, hep yazacağım. Birlikte okuyacağız bunları. Okuduktan sonra kafanı yana eğip bakacaksın bana, 'canım babam' deyip, sarılacaksın bana. Sarılmazsan küserim ama.<br />
<br />
Birlikte kitap okuyacağız, benimle tartışmaya başlayacaksın. Aslında seninle öyle tartışmalar yaptığım için sevineceğim ama hiç çaktırmayacağım, sen babanın azıcık kıl bir adam bileceksin.<br />
Ben sana sürekli <b>'biz gençliğimizde' </b>diye cümleler kuracağım, sen bana <b>'offf baba yaa, bin yıl geçmiş'</b> diye hayıflanacaksın. <br />
<br />
Ben sana Ahmet Kaya, Pink Floyd, Gary Moore, Metallica, Slayer filan dinleteceğim, sen eşek gibi beğeneceksin. Her konuda serbestsin ama bu konuda ben ne dersem o olacak. Öyle boktan boktan şeyler dinlersen, küserim bir daha da konuşmam.<br />
<br />
Yoruldum be Defnem, çok yoruldum. N'olur artık gel. Ben seni çok özledim be kızım, sana bakıp, hayata dair ne kadar inancım varsa güçlendirmem lazım.<br />
<br />
Sana söz, sen doğmadan romanı bitireceğim, önsözüne senin adını yazacağım.<br />
<br />
Seni çok seviyorum. Bir annem, bir annen, bir de sen, üçünüzü de çok seviyorum. Kollarını açıp, koşa koşa gel hadi.<br />
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-47245595980608411712014-07-18T03:14:00.000+03:002014-07-18T03:22:34.972+03:00Sakın Filistin için ağlamayın, bırakın biz ağlarız<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhd4Yv3Ji2EBwojhx6NhyphenhyphensZVX7TPav5lT_HyyiF_ZDYcp7uCwxI6tKFVkHwgWOBLOigsv8XoBRXdk8ruasfybOwmMFn_6-IvcDOlu42VrK1-mH1giinJ9Oaq8UbKNNECV138e6WEFygcYtN/s1600/f.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhd4Yv3Ji2EBwojhx6NhyphenhyphensZVX7TPav5lT_HyyiF_ZDYcp7uCwxI6tKFVkHwgWOBLOigsv8XoBRXdk8ruasfybOwmMFn_6-IvcDOlu42VrK1-mH1giinJ9Oaq8UbKNNECV138e6WEFygcYtN/s1600/f.jpg" /></a></div>
<br />
Şimdi sırayla Mısır'da yürütülen İsrail ve Hamas arasındaki kalıcı ateşkes görüşmelerine bir bakalım.<br />
<br />
17 Temmuz Perşembe günü, Mısır'da kalıcı ateşkesin sağlanması için İsrail ve Filistin, Mısır Cumhurbaşkanı <b>Sisi</b>'nin arabulucuğunda bir görüşme gerçekleştirdi.<br />
<br />
Görüşmeye Filistin Devlet Başkanı <b>Mahmud Abbas</b> ve İsrail delegasyonunda İsrail Güvenlik Servisi Şin Bet'in direktörü <b>Yoram Cohen </b>ve bu senenin başlarında Filistin hükümeti ile sürdürülen ancak başarısızlığa uğrayan müzakerelerdede rol alan başbakan danışmanlarından <b>Yitzhak Molcho </b>bulunuyordu.<br />
<br />
Reuters'ın öğlen saatlerinde geçtiği haberde, İsrailli bir yetkili, İsrail ve<b> Hamas </b>arasında Mısır'da yapılan görüşmelerde kapsamlı ateşkes sağlandığını söyledi.<br />
<br />
Ancak <b>Hamas </b>Sözcüsü <b>Sami Ebu Zuhri </b>ise, böyle bir anlaşmanın söz konusu olmadığını söyledi ve ateşkes iddiasını yalanladı.<br />
<br />
Mısır'ın Dışişleri Bakanı <b>Sameh Şükrü</b>, ateşkesin sağlanamaması üzerine yaptığı açıklamada Kahire'nin çabalarının Türkiye ve Katar tarafından baltalandığını devlet ajansı MENA'ya açıkladı. <br />
<br />
Bu arada İsrail Dışişleri Bakanı <b>Avigdor Lieberman </b>da İsrail'i ziyaret eden Norveç Dışişleri Bakanı <b>Borg Brende </b>ile görüşmesi sırasında <b>"Türkiye ve Katar'ın, Mısır'ın ateşkes önerisini kabul etmemesi yönünde Hamas'a baskı yaptıkları" </b>iddiasında bulundu.<br />
<br />
İşin ilginci Sameh Şükrü bu açıklamayı yapmadan iki gün önce, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü'nde Katar Emiri <b>Şeyh Al Thani</b>'ni ile bir görüşme yaptı.<br />
<br />
Görüşmeye Dışişleri Bakanı <b>Ahmet Davutoğlu</b>, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı <b>Feridun Sinirlioğlu</b>, MİT Müsteşarı <b>Hakan Fidan </b>ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı <b>İbrahim Kalın</b> da katıldı.<br />
<br />
Üstelik Al Thani'nin gece yarısı geldiği Türkiye'de Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan alınarak, Başbakan <b>Erdoğan</b>'ın Dolmabahçe'deki çalışma ofisine helikopterle getirilerek, içeriği açıklanmayan ve programda olmayan bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdi.<br />
<br />
Mısır ve Türkiye arasında var olan iki yönetim arasında ciddi sorun olduğu su götürmez bir gerçek ancak Mısır Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları, Katar Emiri Al Thani'nin Ankara ve İstanbul'daki temasları bir araya gelince, anlamlı duruyor.<br />
<br />
Bu kadar tesadüfün birarada olması ancak aptalların inanabileceği türden. Çünkü akan kan, üstünden her gün miting meydanlarında naralar atılıyor, <b>'Eyyy İsrail'</b> ile başlayan cümlelerle başlayıp, 'insanlık' ve 'vicdan' çağrıları yapılıyor. Peki bu kadar sert kükreyen başbakanın kabinesinin Dışişleri Bakanı, İsrail'in Gazze'ye kara harekâtı düzenlediği anda yaptığı resmi açıklama ne oluyor? <b>"İsrail'in Gazze'ye düzenlediği kara operasyondan kaygılıyız."</b><br />
<br />
Akp iktidarı her seçim öncesi, dökülen kandan, karışıklıklardan nemalanıyor. Bu kez, dökülen kanın adresi Filistin. Üstelik kalıcı ateşkese (İsrail'in daha önce 235 kez ateşkesi ihlal ettiğini ve bozduğunu da bir kenara yazalım, hafızalarda kalsın) yaklaşılmışken, Türkiye bu ateşkesi baltalayan taraflardan biri oluyor.<br />
<br />
Kendi ülkesinde akan kan üstünden siyaset yapan Akp iktidarı ve onun başı Recep Tayyip Erdoğan'ın eline, tam da Ramazan'da inanılmaz bir fırsat geçti. Her zaman olduğu gibi bu fırsatı değerlendirmekten geri kalmıyor. Miting konuşmalarını her gün dinliyorum, yapılan temel vurgu, alabildiğine muktedir görüntüsü çizip "Monşer" diye aklınca dalga geçtiği Ekmeleddin İhsanoğlu'nu zayıf göstermek (Oyumu Ekmel'e vermeyeceğimi de açık açık belirteyim).<br />
<br />
Bugün, tam da şu anda (saat 02.49) öldürülen Filistinlilerin kanı, Akp iktidarına bulaşmıştır. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için her türlü yolu deneyip, alabildiğine Müslümanlık ve milliyetçilik vurgusu yaparak, rakiplerini altetmeye çalışıyor. Bugüne kadar bunda başarılı olduğunu gördük zira miting cv'si; Alevileri yuhalatmaktan, polis tarafından öldürülen Berkin Elvan'ın annesini yuhalatmaya kadar geniş bir yelpazeye sahip. <br />
<br />
Bu yüzden, Filistin'de kan akması ve savaşın devam etmesi seçimlerin sonuna kadar kendisi için eşsiz bir fırsat. Öyle ki, kalıcı ateşkesi engellemek için devreye girmekten bile çekinmiyor. Tabii Filistin'de kan akmalı ki, kendisi seçim meydanlarında bağıra çağıra İsrail'i suçlayıp, <b>'Müslüman kardeşlerimiz öldürülüyor'</b> diye ajitasyonun dibine vurmalı.<br />
<br />
Bu yazdıklarımı isteyen komplo teorisi olarak değerlendirebilir, gerçekten de umrumda değil ama görüşme trafiğine bakınca, Türkiye'nin kalıcı ateşkesin olmaması için elinden geleni yaptığı görülüyor.<br />
<br />
Bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket Akp'dir. İktidarda kalabilmek için her türlü çirkinliği sergileyen, kendi ülke insanın öldüren, onunla yetinmeyip, savaşı körükleyen ve barışın önünde engel olan bir siyasi iktidarın ve onun liderinin başkanlık sistemine geçilirse, olası sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.<br />
<br />
Bugün Gazze diye ağlayıp duran ama öte taraftan da Akp'yi destekleyenler sakın ama sakın Filistin konusunda vicdani duruş sergilemeye kalkmasın. Bunların ne denli vicdanlı olduğunu gencecik çocuklar öldürülürken; <b>'gebersin piç'</b>, <b>'oh iyi oldu'</b>, <b>'şunların hepsi ölse'</b> diye sevinç çığlıkları atarken gördük.<br />
<br />
Filistin benim davam, Suriye'de öldürünlerin benim davam olduğu gibi. Irak'ta IŞİD'in kafasını kestiği insanlara da sahip çıkıyorum, Nijerya'da Boko Haram'ın yaptığı bombalı saldırıda ölenlere de ya da Kenya'da El Şebap'ın öldürdüğü insanlara. Hepsi benim davam.<br />
<br />
Ölenlerin dini veya siyasi görüşlerine bakıp vicdan yapmadım, her bireye sadece ve sadece insan gözüyle bakıyorum. Kafa kesenlere gizliden destek verip, Yahudiler için <b>'Hitler az bile yapmış'</b> demiyorum.<br />
<br />
Vicdanlarınız ve insanlığınız nüfus cüzdanlarındaki din hanesinde takılıp kalmış. Sadece minicik bir satıra sığabilecek kadar insansınız, daha fazlası değilsiniz. <br />
<br />
O yüzden sakın Filistin için ağlamayın, bırakın biz ağlarız.<br />
<br />
Eğer ağlamayı düşünüyorsanız, Roboski'den başlayın, Berkin'den, Ali İsmail'den, Soma'daki madencilerden, son 6 ayda ölen 978 emekçiden başlayın. Yeter ki, başlayın...<br />
<br />
Haa bu arada, 2013 yılının Nisan ayından beri Gazze'ye gidecekti, bizim yiğit oğlan. O iş n'oldu ya!<br />
<br />
Not: Yazı küfürsüz oldu, daimi takipçilerden özür dilerim...koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-45667650682617266162014-07-15T22:00:00.000+03:002014-07-18T11:38:12.515+03:00Katilsiniz!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKmaMtP9EnAIRFai8-MWOWFWdOXP2XQw68YlFf_viUOIJpbs5DIwsF5hrx7Uwrjz8LcirgeLVGg5z1Vflhj7_kndNI4q1U08EP94JKvKpMvMHod22-bD0X49qMdi-sg7GvKXxN54-3uWGJ/s1600/lu1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKmaMtP9EnAIRFai8-MWOWFWdOXP2XQw68YlFf_viUOIJpbs5DIwsF5hrx7Uwrjz8LcirgeLVGg5z1Vflhj7_kndNI4q1U08EP94JKvKpMvMHod22-bD0X49qMdi-sg7GvKXxN54-3uWGJ/s1600/lu1.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<b>Enerji Bakanı Taner Yıldız: Hiçbir işçi yanarak ölmedi</b><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh88EdaGsOTrL7vqmZvxIhKPudz7RAkVsAPAHMSt1OMzVs4Q1w3sXB08iVomgmt-li_8pqK3eDIcok5LYOyW4eKwRpBq9YWRm8MbId416qwnZ_gcXyChEKqXWx4eO75wtgfyZZ8GYo2fhtk/s1600/lu2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh88EdaGsOTrL7vqmZvxIhKPudz7RAkVsAPAHMSt1OMzVs4Q1w3sXB08iVomgmt-li_8pqK3eDIcok5LYOyW4eKwRpBq9YWRm8MbId416qwnZ_gcXyChEKqXWx4eO75wtgfyZZ8GYo2fhtk/s1600/lu2.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<b>Enerji Bakanı Taner Yıldız: Soma'da işçilerin cesetleri tanınacak haldeydi</b><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSUBR8lHmE09tR0ryo4RVr7alwn8x06HDvrr074Ojgz3h2h49qile8UoxSU5YVd58JEpJW9220PrXl3dKJEMKJ5jdhmOXDTyS5UC1sscx5V9hY3HEslElsEAoQz4kipnMyiFVzcjGQjxo4/s1600/lu3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSUBR8lHmE09tR0ryo4RVr7alwn8x06HDvrr074Ojgz3h2h49qile8UoxSU5YVd58JEpJW9220PrXl3dKJEMKJ5jdhmOXDTyS5UC1sscx5V9hY3HEslElsEAoQz4kipnMyiFVzcjGQjxo4/s1600/lu3.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<b>Enerji Bakanı Taner Yıldız: Soma'daki maden ocağı dünya standartlarında</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1MCPpfejTCNRusJctG0tM9ukrEAqwJbGliWaKDANjuHJoGUfq0hHJSrxsgFkhYJtgxx__jSzurslIakOE9u1HwstlTVAq64HlmhJHYyPIArAiWU90ZJNUsyfaXccC9bdlJGT_dX4B_CHn/s1600/lu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1MCPpfejTCNRusJctG0tM9ukrEAqwJbGliWaKDANjuHJoGUfq0hHJSrxsgFkhYJtgxx__jSzurslIakOE9u1HwstlTVAq64HlmhJHYyPIArAiWU90ZJNUsyfaXccC9bdlJGT_dX4B_CHn/s1600/lu.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
Bu insanları ölüme gönderdiler, hem de bile bile. Bugün kimse hatırlamıyor bile, bir süre geçince, hiçbirimiz hatırlamayacağız. Ölen öldüğüyle kalacak, ateş düştüğü yeri yakmaya devam edecek.<br />
<br />
Bu fotoğraflar, ne davanın avukatlarına ne ailelere ne de basına verildi. Sadece savcılığın elinde bulunuyor.<br />
Madenin içinden fotoğraflara bakınca, Taner Yıldız'ın <b>'örnek'</b> diye övdüğü madende kullanılan teknolojinin ortaçağdan kalma olduğu görülüyor.<br />
<br />
Yangından mal kaçırır gibi bu olayın üstü örtüldü. Madenci yakınlarının eline para tutuşturarak, cinayeti kapatmaya çalışacaklar.<br />
<br />
Aslında koymak istemiyordum ve çokça çekindim ama herkesin hafızasına kazınmasını istedim. Hangi katillerin baştacı edildiğini, hangi katillerin bugün elini kolunu sallaya sallaya serbest bırakıldığını hatırlamanız için.<br />
<br />
Ülkenin başbakanı, Soma'da kendisini protesto eden kişiyi yumrukladı (ya da tokatladı). Bununla yetinmediler, bu insanların yakınlarını sokak ortasında dövdüler, üstelik kendilerine Müslüman diyenler hiç utanıp sıkılmadan, yerlerde tekmelenen kişinin TGB'li olduğu yalanını söyleyip o tekmeyi savundular. Yetmedi<br />
<br />
Ülke vicdansızlık çemberi içinde. Kim, daha fazla vicdansız adeta yarışıyorlar. Ortak işledikleri suçlarını bedelini bir cemaat (savunduğum anlaşılmasın ama sakın, sikerim cemaati) üstüne yıkarak, günahlarından arınmışlar gibi davranıyorlar.<br />
<br />
Bu iktidarın elinde, ne kadar yıkarlarsa yıkasınlar, kan damlıyor ve bu izler asla silinmeyecek.<br />
<br />
Bu katillere destek veren, herkes cinayetlere ortaktır. Hepimiz göreceğiz, tıpkı 5 sene önce cemaate göğüs gerenlerin, bugün cemaat'i ağzına geleni söylediği gibi, gün gelecek ve sonsuz destek veren yavşaklar, yarın Akp'ye, senden-benden daha fazla laf söyleyecek. Onlar da günahlarından öyle sıyrılmaya çalışacak.<br />
<br />
Bu ülkeden nefret ediyorum ve tiksiniyorum ama hiçbir yere gitmeyeceğim, ömrümün yettiği süre içinde bu yavşaklarla mücadele etmek için elimden geleni yapacağım.<br />
<br />
Yazacak çok şey var fakat, yazdıkça daha da sinirleniyorum. Bu katillerden günü geldiğinde hesap sorulacak elbet, o güne kadar gücünüzü sakın ha sakın yitirmeyin.<br />
<br />koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7001655442912428407.post-74482230839954611382014-07-14T21:26:00.002+03:002014-07-14T21:26:52.647+03:00Bu kafayla gidilecek askerde, neyin alınacağı bellidir<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg37BtXUwbaOzNm3k5RbkYE8HT057ORIvDMCNBFLjdygJVJq4QQPPCYXh-P4qrt-Ecj1IvFRJwINgZ_J5eaEZ-TG89e7tsdnoK87-tQCfpsg8eKMlrM4yiv9JP4eiRJxzKAkMzIYK6lnWn_/s1600/ku.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg37BtXUwbaOzNm3k5RbkYE8HT057ORIvDMCNBFLjdygJVJq4QQPPCYXh-P4qrt-Ecj1IvFRJwINgZ_J5eaEZ-TG89e7tsdnoK87-tQCfpsg8eKMlrM4yiv9JP4eiRJxzKAkMzIYK6lnWn_/s1600/ku.jpg" height="200" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dünya Kupası’nda yegâne gururu (!) Cüneyt Çakır olan bir
ülkenin spor kamuoyu <b>“Türkiye neden Dünya Kupası’nda yok?”</b> diye dövünüyor. Hatta,
<b>“Pek çok takımdan daha iyiyiz, orada biz
olmalıydık”</b> yorumları yapılıyor. Peki gerçekten Türkiye orada olmalı mıydı?
Tabii ki hayır çünkü Dünya Kupası’nda maçları izlediğimizde Türkiye gibi
sistemsiz, plansız, programsız takımların olmadığını gördük.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />Bugün Fenerbahçe ve Milli Takım kalecisi Volkan Demirel’e,
Almanya’nın Dünya Kupası şampiyonluğu soruluyor. Volkan yanıtlıyor; <b>“Dünya Kupası'nı fazla izlemedim. Biraz
futboldan uzak kalmak, futbolu özlemek istedim. Sadece yarı final ve final
maçlarını izledim. Kuyt'ın kazanmasını çok isterdim Hollanda adına veya
Portekiz'deki, Nijerya'daki arkadaşlarımızın bir şeyler yapmasını isterdim. Nasip
Almanya'nınmış. Orada da Mesut Özil var. Ona tebriklerimizi iletiyoruz. Türk
bayrağının o turnuvalarda dalgalanması gerekiyor. Bu sene olmadı ama gelecek
turnuvalarda bu gerçekleşecektir."</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br />Açıklamanın neresini okusan, orası dökülmeye başlıyor.
Futbola bakışın ülkede ne denli sığ ve cehalet koktuğunu görüyoruz. </div>
<div class="MsoNormal">
<br />Ülkenin en önemli takımlarından birinde oynayan ve aynı
zamanda milli takımın kalesini koruyan bir adam, 64 maçtan sadece 3’ünü
seyrediyor. Yani dünyada futbola dair ne oluyor, ne bitiyor, onu
ilgilendirmiyor. Tabii bahanesi hazır, ‘futbolu özlemek istedim.’</div>
<div class="MsoNormal">
<br />Dünya Kupası’nı Kuyt’un kazanmasını istiyor. Hollanda’nın
değil tabii Kuyt’ın kazanmasını istiyor. Neden? Eş-dost-akrabadan biri alsın,
kupa yabancıya gitmesin diye! Kuyt kazanınca, biz de kazanmış olacağız, o
hesap.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />Sonra en harika bölüm geliyor, <b>“Nasip Almanya’nın!”</b> Kupa dediğin kader, kısmet işidir zaten. Sıkı çalışmanın,
disiplinin, altyapının, teknik ve taktiğin, sahadaki takım oyununun, bireysel
performansın, antrenmanın vs vs hiçbiri Dünya Kupası’nı kazanmak için şart
değil. Kupayı kazanmak için kısmet yeterli!</div>
<div class="MsoNormal">
Bu ülkede futbolun neden gelişmediğini, gelişemediğini,
başarıların gündelik olduğunu görmek istiyorsanız, Volkan Demirel’in açıklamalarına
bakmak yeterli. Kuvvetle ihtimal 4 yıl sonra Türkiye’de sıfat olarak
kendilerine <b>‘yazar’</b>ı edinmişler, o gün <b>“Ah
biz burada olmalıydık”</b> diye dövünecekler. Tek bir analize gerek olmadan,
salt ah-vah’larla geçireceğiz.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />Ülkenin başbakanı, bağıra bağıra gelen maden facialarını <b>“Ölüm madencinin fıtratında var”</b> diye
her olayı böylesine basite indirgeyince, ülkenin milli takım kalecisinin de, <b>“Nasip Almanya’nınmış”</b>tan fazlasını
beklememek gerekir. Çünkü bu ülkede uzun süreden bu yana, olumsuz her şey
kaderin, kısmetin işi. Hata yok, eksik yok, ihmal yok! <b>‘Kader var, kaderrrr’</b> (Bu bölümü o yavşak gibi okursanız, daha
eğlenceli oluyor. Ben denedim eğlendim)</div>
<div class="MsoNormal">
<b><br />“Kupayı Kuyt’ın
kazanmasını isterdim”</b> bölümü de ayrı felaket. Bunu sadece Volkan’ın böyle
değerlendirdiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.<br /><br />Misal, Milli Takım U-19
takımının başında kim var, bakarsanız ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Vedat İnceefe., hangi yetenek, hangi birikimle ve neden o görevde? Sorunun
yanıtını herkes gayet iyi biliyor. Yancılıktan mütevellit, Ünal Aysal’a güzel
salladığı için.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />Fatih Terim, bu ülkede kaç yıldır teknik direktörlük
yapıyor? 1997 yılında Ankaragücü’yle başlayıp, bugün Türkiye Futbol Direktörü.
Aradan geçen 17 yılda, Fatih Terim’in hangi yardımcısı, bir yerlerde başarılı
oldu? Hiçbiri. Peki neden? Onun nedeni, Volkan Demirel’in <b>“Kupayı Kuyt’ın kazanmasını istedim”</b> yanıtında gizli.<br /><br />Çünkü U-19’lara,
U-17’lere, U-20’lere teknik direktör seçilirken, temel koşul en iyi şekilde
biat edecek olması ve <b>“İki Galatasaray’dan
aldık, iki de Fenerbahçe ile Beşiktaş’tan alalım, yanına da Trabzonlu ekleyelim”</b>
şeklinde, yemeğe tuz, biber serpmek gibi oluyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />Bu adamların kariyerleri nelerdir, hangi akademilerden
mezundur, oyuncularla iletişimi nasıldır, teknik taktik bilgisi var mıdır,
bunlar önemsiz. </div>
<div class="MsoNormal">
<br />Koskoca bir Dünya Kupası’ndan alınabilecek ders, <b>‘nasip’</b>se,
Türkiye daha çok uzun zaman, altyapı eğitimini yurtdışından almış oyunculara
bel bağlayıp, her turnuva sonrası ağlayıp, sızlamaya; başarı diye günlük
galibiyetlerle yetinmeye devam eder. </div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br />Bu kafayla gidilecek askerde, tezkere niyetine neyin
alınacağı bellidir. Bakalım kader yüzümüze gülerse belki 2016 ve 2018’e
gideriz. Kaderimizde yoksa, <b>‘nasip değilmiş’</b> der, geçeriz.</div>
koalahttp://www.blogger.com/profile/17172325755339934059noreply@blogger.com2