21 Ağustos 2009
3 İngiliz'le Levadia Talinn maçına dair
Stattan yeni eve gelmiş bulunuyorum. Biraz nefes aldıktan sonra 3 İngiliz'le olan Galatasaray-FC Levadia Talinn maçına dönüş yaptım.
İngilizlerle birlikte yaklaşık 2 saat kuyrukta bitap düştükten sonra, stadın içine girdiğimizde dakika 13'tü. Muhtemelen, kulüp tarafından fazla sayıda bilet basıldı. Çünkü biz içeri girdiğimizde, dışarıda halen 2 bin insan vardı.
Onları en çok Kewell'ın oyuna girmesi ve gol atması sevindirdi. Maçın sonunda yorumlarını aldığımızda "İnişlerle çıkışlarla, kesinlikle atmosfer İngiltere'deki maçlardan daha iyi" sözünü duyduk. Hem eğlendiler, hem de artık Galatasaray'ın 3 yeni taraftarı oldu.
Kendi deyimleriyle Türkiye'deki stad atmosferine "10 üzerinden 10" verdiler. Birçok tezahürata eşlik etttiler. Unutmadan Galatasaray Store'a sokup 2 mor bir de parçalı forma aldırdık.
Gelelim maça. Galatasaray, çok yakında parçaların birbirini tamamladığı bir makineye dönecektir. Tabii futbolda kesin konuşmamak gerekir ama son yıllarda izlediğim en iyi Galatasaray. Kimse rakibin kolay olduğu teranesini anlatmasın.
Eskilerin dediği gibi "Olacak oğlak bokundan belli olur." Bu Galatasaray, sonuç ne olursa olsun, izlerken, en fazla zevk veren takım konumunda şu anda.
1- İlk bunu söylemem gerekir. Geçtiğimiz günlerde Gürcan Bilgiç'in Keita hakkındaki yorumu aklıma geldi maçta. Oturup izlemiş midir Keita'yı merak ediyorum. İzlediyse bundan sonra nasıl bir yorum yapacak onu daha çok merak ediyorum.
90 dakika boyunca yerinde durmadı. Geriye gelip top kaptı, rakibe pres yaptı, rakibin sol kanadını felç etti, 2 de gol attı. Daha ne yapabilir hiç bilmiyorum. Eğer sakatlanmazsa ve zaman zaman sahadaki kişisel oyununa engel olursa, durdurulması çok güç bir oyuncu olur.
2- Hücum gücü inanılmaz güçlü sarı-kırmızılıların. Maç başında ileride izlediğimiz Aydın-Baros-Keita üçlüsünden Aydın ve Baros oyundan çıkınca maç sonunda ileri üçlüde Arda-Kewell-Keita yer aldı.
Elano'nun oyuna girmesinden sonra Arda sol tarafa kaydırıldı, Aydın çıktıktan sonra da solda oynayan Kewell ileri üçlünün ortasında yer aldı. Bir de bunlara Nonda eklenirse, hücum silahlarının ne denli etkili olduğunu görebiliyoruz.
3- Baros sezona tutuk başladı, öyle de gidiyor. Penaltı golünde topun başına Keita gelirken, bu kez Arda Denizlispor maçının tersine Baros'un kullanmasını istedi.
Golün kendine geldiği söylenemez ama geçtiğimiz yılki Baros'tan daha kötü durumda.
4- Sahanın her yerinde pas yapan, bilinçli oynayan ve topu gereksiz şişirmeyen bir Galatasaray izledik. Belki büyük bir iddia olabilir ama Türkiye liginde topa sahip olma açısından hiçbir maçta geride kalmaz Galatasaray. Olsa olsa, 2-3 maç. Sadece o kadar.
5- Gaziantepspor ve Denizlispor maçlarından farklı olarak, bugün daha fazla yardımlaşma vardı takımda. İleriyi görme açısından son derece olumlu. Ayhan ve Mustafa Sarp'ın yalnızlıkları biraz daha azalmış gibi görünüyor.
6- Uzun yıllardan sonra duran toplarda çok etkili bir takım izliyoruz. Ne zamandır frikik golüne aç taraftarlar, Keita'nın köşeye giden topuyla -ki Elano'nun de etkili kullandığını biliyoruz- yeni bir dönemin başladığının farkına daha iyi vardılar.
7- İster Fenerbahçeli olun, ister Beşiktaşlı, isterseniz Adanademirsporlu ama Galatasaray'ı izleyin derim. Eğer gerçek futbolseverseniz bu takım izlenir.
8- Galatasaray tribünlerindeki bölünmüşlük umuyorum ileride zarar verici konuma ulaşmaz. Eski Açık ve kapalı tribün maç boyunca sidik yarışı yaptılar.
Maçtan önce tahminim 5-1 biter olmuştu.Önceden korkuyla seyrettiğimiz bu tip maçların öncesinde artık rahatlıkla fark atarız diyebiliyoruz.
YanıtlaSilŞu tribünlerin kopması meselesi benim de dikkatimi çekti.
Ultraslan yer değiştirdikten sonra mı böyle oldu bilmiyorum ama tribünler arası kopukluk var.Buna geçen halk da değinmişti yanılmıyorsam.
Senin İngiliz biraderler maçı beğenmiştir herhalde.
Siz onlara Galatasaray forması giydirdiyseniz.
Sen de Forest'lı dan Forma isteseydin.Nasıl fikir?
Unutmadan okulun devre arasında Sami Yen'de bir maça gelmeyi planlıyorum.(inşallah UEFA maçı olur.)
umarım eksi açık'taydınız.:)
YanıtlaSil@arif
evet aslında eski açık veya kapalının içideysen senkron bozukluğunu, kopukluğu hissetmiyorsun ama şöyle bir dışarıdan baktığında ufak tefek de olsa aksamalar oluyor. mesela kapalı giden her sevgilinin ardından demeye başladığında biz yürüyoruz sessiz ve kederli diye bağırıyoruz, gibi:)
tribünler arasında bir hiyerarşi var:
1)eski açık-kapalı
2)yeni açık
3)numaralı
numaralıyı tribünden saymamaya karar vermek üzereyim, yazdıydım da, az bağırın be abiler diyorum maçtayken içimden ama nafile, , dışımdan sesin çıksın numaralı diyorum o da nafile:)
yeni açık kendini aşıyor her maç-levadia maçına gitmediğim için bu haftayı bilemiyorum- ,kayseri maçını bilet kalmaması dolayısıyla yeni açıkta izleyeceğiz bakalım bir görelim hali, vaziyeti.
tabi bu senkron bozukluğunu, olamamışlığı çözecek olan alışkanlık ve tribün liderlerinin olaya hakim olması. mesela ultraslan resmi olarak numaralı'Da da konuşlanmalıydı, yeni açıkta var gibiler ama ferdi çabalar olarak kalıyor, kapalı merkez'De zaten eski grup duruyor ki orası o yüzden hala ateşli.uzun oldu, okuyun lan:)
yeni açık'taydık ne yazık ki. bilet bulamadım. 7 tane bilet almam lazımda 4 buldum. yarım yamalak olmaz dedim.
YanıtlaSilyine de heriflerin çok acayip hoşuna gitti. ciddi ciddi ingiltere'de böyle atmosfer görmedik dediler.