4 Aralık 2010
Yalakalar ve biat kültürü sarsın tüm toplumu
Başbakan Erdoğan bugün rektörlerle buluştu. Rektörlere yönelik yaptığı konuşmadan birkaç alıntı:
"Üniversiteler, başörtüsü meselesini konuştuğu kadar; Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, Doğu, Güneydoğu meselesini, iç göç meselesini, tarımsal verimliliği konuşmuş olsalardı, bölgenin ekonomik kalkınmasına, toplumun sorunlarına eğilmiş olsalardı, eminim ki bugün manzara çok daha değişik olurdu."
"Ben şuna inanıyorum, düşüncesine inanan, düşünce özgürlüğünden korkmaz, inancına güvenen inanç özgürlüğünden korkmaz."
Başbakan tam bu cümleleri sarfederken yani "Düşüncesine inanan, düşünce özgürlüğünden kormaz" derken, kendisini protesto etmek isteyen öğrenciler biber gazı eşliğinde dayak yiyordu. Kendi sözlerinden yola çıkacak olursak, kendisinin düşüncesine inanmadığı görülüyor. Yoksa düşünce özgürlüğünden neden korksun ki?
Bugüne dek, kendisine yönelen tüm eylemleri ya korumalar olay yerinde şiddet göstererek ya da bugünkü örnekte gördüğümüz üzere insanların olay yerine ulaşması engellenerek, yine şiddetle bastırılmıştır.
Demokrasi-özgürlük bok püsür yalanları her toplantıda ağzından çıkar ama bu ülkede insanlar, şehir girişlerinde polis tarafından engelleniyor. Al işte en basitinden, insanların seyahat özgürlüğünü kısıtlıyorsun.
Kendisinin ilk cümlesine bakacak olursak yani "Üniversiteler, başörtüsü meselesini konuştuğu kadar; Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, Doğu, Güneydoğu meselesini, iç göç meselesini, tarımsal verimliliği konuşmuş olsalardı, bölgenin ekonomik kalkınmasına, toplumun sorunlarına eğilmiş olsalardı, eminim ki bugün manzara çok daha değişik olurdu." şu cümle.
Üniversitede insanlara siyaset yaptırmamak, insanları konuşturmamak için elinden geleni yap, seni protesto edeni derdest edip içeri tıktır, üniversitede bu konuları konuşmak isteyenlerin hakkında hapis cezası çıkart, sonra çık "Üniversiteler şu konuları konuşsa" diye palavra sık.
İki ayak üstünde binbir türlü yalan söyleyip, sonra doğruları savunuyormuş gibi alanlarda, meydanlarda cellallenmek ciddi anlamda beceri gerektiriyor. Bu beceriyi bugüne dek en iyi gerçekleştiren siyasi kendisi.
Sahte efelenmeler, özgürlük yalanları, kalkınma mavraları, demokrasi martavallarının hepsinin içi boş. Hiçbirinin altı doldurulmuyor. Sadece iç politikaya ilişkin konuşma balonlarından ibaret.
Bunların anladığı ve söz ettiği özgürlük, kulluktan başka bir şey değil. Tıpkı Genç Siviller denen, ne idüğü belirsiz, kendi kontrolleri altında bulunan -sivil toplum örgütü diyeceğim ama o da değil ki- yavşaklardan ibaret.
İstiyorlar ki, her yaptıkları alkışlansın, her söyledikleri takdir görsün, herkes boyun eğsin, biat etsin.
Kendisinin bulunduğu fotoğraf aslında isteğini daha iyi anlatıyor. Kendisi anlatsın, karşısındaki herkes de tek bir kelime bile etmeden dinlesin. Konuşması bittiğinde de alkış tufanı kopuversin. Sözün özü yalaka bir toplum olsun.
Şu özgürlük-demokrasi yalanlarına daha ne kadar katlanacağız bilmiyorum. Doğrusu işim gereği kendisinin konuşmalarını takip etme mecburiyetim var. Fakat kendisi her televizyona çıktığında ne hikmetse midemde garip bir bulantı, anlamsız bir tiksinti ve kusma isteği oluyor. Garip bir tesadüf değil mi?
sadece şurayı okudum ve şunu demek istiyorum "Üniversiteler, başörtüsü meselesini konuştuğu kadar; Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, Doğu, Güneydoğu meselesini, iç göç meselesini, tarımsal verimliliği konuşmuş olsalardı, bölgenin ekonomik kalkınmasına, toplumun sorunlarına eğilmiş olsalardı, eminim ki bugün manzara çok daha değişik olurdu." şu cümle.
YanıtlaSilbiz mi bu kadar türbanı konu yaptık yıllarca siz kullandınız türbanı sonrada güneydoğudan bahsediyorsun güneydoğu kaybetmemenin tek yolu vardır git fabrikalar kur adamlara iş imkanı sağla hastaneler aç yollar yap okullar aç bak bakalım kürt sorunu kalıyor mu tek üniversiteler konuşmuyor türbanı en önemli sorunumuz haline getiren sizsiniz
ellerine sağlık abi doğrusunu söylemek gerekirse siyaset ilgili yazıların futboldakilerden daha çok mutlu ediyor çünkü çok az doğru düzgün eleştiren var bi ara gene çok siyaset yazmıştın sonra demiştin ki bu aralar çok siyaset yaptım :) sakın öyle düşünme abi devam et çok güzel bir iş yapıyorsun
@ Ozan, aslında şartlandırmıyorum kendimi, o an için ne aklıma gelirse ya da o an için gelişen bir olay varsa onun üstüne yazıyorum.
YanıtlaSil