7 Ocak 2011
Bizim hayatımız porno oldu, bir kulağımızın arkası kaldı
2006 ve 2008 yıllarında Adalet Bakanlığı'nın resmi verilerine göre, cezaevlerindeki doluluk oruna yüzde yüze yaklaştı. Şu rakamlar hadisenin geldiği boyutu çok daha iyi ortaya serecektir. -rakamlar 2008 yılından alınmıştır- "1000 kişi kapasiteli Ümraniye'de 1139, 1000 kişilik Metris'te 1600, 1880 kişilik Bayrampaşa'da 4 bin 159, 1350 kapasiteli İzmir Cezaeevi'nde 2 bin 405, 525 kapasiteli Adana'da 1361, 575 kapasiteli Bursa Cezaevi'nde 1328, 575 kapasiteli Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde 1185, 324 kapasiteli İstanbul H Tipi Cezaevi'nde 859, 475 kapasiteli Mersin Cezaevi'nde 1321 kişi kalıyor."
Şu yukarına gördüğünüz rakamların tabii ki sosyolojik bir açılımı var. Her ekonomik ve iktisadi açıdan çöken ülkede suç ve suçlu oranının ciddi anlamda yükseldiğini görürüz. 2006 yılından bu yana Türkiye'de suç oranının yüzde 75'ler düzeyinde arttığını da bu sonucun ucuna eklersek. Cezaevlerinin tıklım tıklım olduğunu anlamamak için aptal olmak gerektiği sonucuna varırız.
Türkiye'de 7 yıllık Akp iktidarının gösterdiği bir gerçek var. O da; tüm toplumun kafasını bir yana çevirip, gerçekleştireceği eylemi bambaşka bir yerde yaparak, herkesin bataklığı konuşması gerekirken, sivrisinekleri tartıştırtmayı 'başarmasıdır'.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 102. Maddesi'nin yürürlüğe girdiği 31 Aralık 2010 tarihi aslında Türkiye'de örtülü bir "Kısmi Genel Af" yapıldığının resmidir.
Kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen, 22 Aralık 2000'de Rahşan Ecevit'in önerisiyle çıkarılan, devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçlara erteleme veya şartlı salıverme getiren yasa, 70 bin kişilik kapasitesi ağzına kadar dolan cezaevlerinde kalan mahkûm sayısını 40 bine düşürdüyse, 31 Aralık'taki CMK 102. madde de tıpkı Rahşat Affı gibi cezaevlerindeki doluluğu indirgemeye yöneliktir.
Adalet Bakanı her ne kadar yararlanacak tutuklu ve hükümlü sayısının bin 236 olduğunu söylese de, ortada öyle bir karmaşa var ki, sayının 40 bine yaklaşacağı olasılığı söz konusu. CMK 102. Madde ile af yolu açılmıştır, bunun devamı gelecektir, bundan emin olun. Cezaevlerini boşaltmalarının başka yolu yoktu, kendileri açısından.
Rakamlardan sıyrılıp, varolan duruma geldiğimizde işin Hizbullah'da kilitlenmesi, bütün tartışmanın Hizbullah tutuklu ve hükümlüleri üstünden devşirilmesine baktığımızda, derin devletin yarattığı ve beslediği katillerine saygısını görüyoruz.
Devletin yetkilileri tarafından bile derin devlet ve JİTEM bağlantılı olduğu açıkça itiraf Hizbullah'ın insanları telle boğan, domuz bağı yöntemiyle öldüren, kafalarına arkadan kurşun sıkıp, üstlerine beton döken katillerinin artık bizler gibi ortalarda dolanması, bu ülkede adaletin kimler için nasıl işlediğini apaçık ortaya seriyor.
Devlet adına kurşan sıkan Haluk Kırcı, Mehmet Ali Ağca, Ökkeş Kenger, Madımak katilleri gibi pek çok kişi bugün ortalarda dolanıyor. Unutmamak lazım, muhtemelen Minik Ogün de, bir yıl sonra aramıza karışacak.
Tüm bu isimlerin ortak özelliği, sistemin yarattığı katillerin, kısa sürede serbest kalmaları.
Bugün derin devletle savaştığını söyleyen iktidarın, topu Yargıtay'a atması ise fazlasıyla gülünç. Adalet reformu adı altında sadece Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu hamur gibi yoğurarak kendi istediği kıvama getirmekten başka bir şey yapmayanların derdinin aslında reform olmadığını bilmek isteyen herkes farkındaydı. Bu tıpkı "12 Eylül darbecilerini yargılayacağız, darbecilerle hesaplaşacağız" sözü gibi havada kalan, yalandan ibaret bir aldatmacadan başka bir şey değil.
Eli kanlı katillerle, aynı kaldırımları arşınlayacağız, aynı havayı soluyacağız, aynı denize bakacağız. Yani telle insanları boğup, üstüne beton atanlarla, şu yazıyı okuyan hayatında tek bir suça karışmamış bir insan arasında hiç fark yok, vicdanları dışında.
Biz hâlâ, üniversitede porno olur mu olmaz mı diye tartışaduralım. Birileri hayatımızı dibine kadar pornoya çevirip, ekonomik-sosyal-hukuksal alanda sikmediği tek bir noktamızı bile bırakmadı. Üniversitede porno olur mu, olmaz mı bilmiyorum ama sokakta pornonun daniskası var.
Uyuyadur Türkiye...
Çıkanlar büyük ihtimalle benzer suçtan yeniden içeri girecekler.Mesela geçen afta tecavüz suçundan hüküm giymiş bir çok suçlu yeniden aynı suçu işlemişlerdi. Bakalım piyango bu sefer hangi talihli kızın başına vuracak.(RTE'nin kızına vurmayacağı kesin tabi.Onun koruması falan vardır.)
YanıtlaSilselam,
YanıtlaSilKatiller ellerini kollarını sallaya sallaya dışarda geziyor, Ogüncüğüm çıksın diye önce yaşı küçültüldü, şimdi yasa değişikliği. Acaba dışarda öldürülecek birileri mi var? Zaten hırsızları hiç saymıyorum, içeri dahi girmiyorlar. Evden çalanlarla polis uğraşmıyor, devletten çalanlarla uğraşamıyor. Çok değil 2 ay önce evime hırsız girdi, polis akıl veriyor, "Oturduğunuz semt tekin değil, değiştirin." Be arkadaşım sen ne iş yapacaksın? Tek işiniz öğrenci dövmek mi? Benim canımı, malımı, namusumu korumayacak mısın?
Sen bu katilleri dışarı salarken öldürdükleri kişilerin ailelerini, eşlerini, dostlarını, onların psikolokij durumlarını düşündün mü? Apo'yu da sal baba o zaman, ha 1 ha 20.000? böyle gerizekalılık var mı? 2011 model AKP adalet sistemi işte. Topunuzun geçmişini sikeyim.
bunların amacı iç savaş falan çıkarmak herhalde bu canilerin salınmasında başka amaç göremiyorum ben
YanıtlaSil