1 Şubat 2011
Kulüpler pezevenkliğe ne zaman soyunur acaba?
Şuna söylenebilecek o kadar çok şey var ki. Dünyanın en boktan işi olsa gerek her şeyi pazarlama unsuru haline getirmek. Bayrak, kolye, forma, şort, atkı, bere, flama, pijama v.s. v.s.
Şimdi stat koltuğuna geldi sıra. Çıkıp kimse, "İyi hoş da hocam, Avrupa'da da böyle" türünden saçmalıklara girmesin. Kıblemiz Avrupa ve ABD sanki her tür olayda.
Biri halı çıkartır, su çıkartır, diğeri işin bokunu çıkartır stat koltuğu satar. Ciddi ciddi taraftarlık ruhunu kaybetti. Artık müşteriyiz hepimiz. Her şeyin pazarlanabilme gücü var.
Herif su satıyor lan! Nasıl bir mantık bu? Stadın altında çağlayan var da bizim mi haberimiz yok a.k.!
İş o hale geldi ki, yakında iş pezevenkliğe kadar gider. "Sarı-kırmızıya boyanmış en güzel hatunlar store'da satışa sunulmuştur. İster, sarışın, ister kızıl. İsteyene telefonla hizmet de veriyoruz" ya da "İşte Kewell, bayanların tüm arzularını karşılamaya hazır. Bir gece geçirmek ister misiniz" diye pezevenkliğe bile soyunur bunlar.
Şu müşteri kelimesi ilk dile getirildiğinde -yanılmıyorsam Özhan Canaydın- millet yeri göğü inletmişti. Demek ki sorun dile getirmekteymiş. Yoksa sineği, belini incitmeden sikersen kimse sesini çıkartmıyormuş.
Hatıralar parayla alınıp satılmaz, Ali Sami Yen'de pek çok hatıram var. Paraya çevrilmeye çalışılan hatıraların hayatımda yeri yok. O yüzden alanlara bir şey diyemem tabii ama satanlar kıçına soksun bu koltukları.
Geçenlerde Alican'ın bloğuna bir yorum yapmıştım, yeri geldi yazmam lazım. Bir gün bunlara taraftar malafatı yapıp, kıçlarına sokmak lazım. Hem en lisanslı olanından yaparız...
Türk sporcuların odalarına eşek ve keçi yollayın!
Erzurum'daki 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'na Kanka ile girmiştik, prezervatifle devam ediyoruz.
Organizasyonda, Oyunlar Köyü'nde kalan tüm sporcuların odalarına 'istenmeyen' durumlar gözönüne alınarak, prezervatif bırakılmış. Gayet mantıklı, olması gerektiği gibi yani.
Ancak Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu durumdan vazife çıkartarak, Trük sporcuların odalarındaki prezervatifleri toplatmış. Gerekçe ise "Bizim kültürümüzde yok."
Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Kemal Tamer, "Bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. Bu tavır, bir anlamda gayrımeşru ilişkinin teşviki demektir. Onun için biz de çocuklarımızın odalarından prezervatifleri toplattık" diyerek, konu hakkında fikir beyanında da bulunmuş.
Kültürümüzde aslında nelerin var olduğunu Kemal Tamer sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz. Aslında haklı Kemal Tamer! Bizim kültürümüzde prezervatif yoktur. Bizde prezervatif yerine, bir hanede bakamayacağın kadar çok çocuk vardır. Başbakan da böyle buyurmuyor mu? "En az 3 çocuk yapın."
18 yaşını geçmiş insanların ellerine TBMM'den onaylı silah verme hakkı tanıyoruz. Üstelik 5 silaha kadar gidiyor. Ama seks yok, alkol yok.
Neden?
İçki bütün kötülüklerin anası.
Ehh içki kötülüklerin anası da, seks ne peki?
Seks de bütün kötülüklerin babası!
İlişkinin gayrı meşru olup olmadığına, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı karar veriyor. Neme lazım, "bizim çocuklar" seks yaparsa kim verir hesabını bunun?
Haberi okuduktan sonra bu yarışmalarda olma isteği doğdu içimde. İşin seks kısmını imam nikahı formülüyle hallederdim. Erzurum'dan ilk bulduğum imamın kolundan tutar, Kemal Tamer'in karşısına geçer, "Başkanım, bu Venezuelalı Carmena benim imam nikahlı karım. Acaba odama konmuş prezervatifi alabilir miyim?" derdim.
İşin içinde imam nikahı olunca Kemal Başkanım, elleriyle sunardı perezervatifimi. Hatta belki sırtıma iki de vururdu, kültürümüzde varolduğu üzere gerdek adeti yerini bulsun diye.
Ya da Venezuelalı Carmena, Çinli Li ve Avustralyalı Meggan'a yani üçü bir arada tadında imam nikahı yapardım. Nasılsa kültürümüzde var. 4 hatuna kadar yolu var, yalan mı? Kemal Başkanıma gidip, "Başkanım, bak Carmena bir başına kaldı, gönlüm elvermedi, Li ve Meggan'ı da ona yarenlik yapsın diye alıverdim nikahıma. Sen de yap babalığını da, diğer Türk sporcu arkadaşların odalarından aldığı prezervatifleri bana ver" derdim.
Lan bu Türk kültürü ne menem bir şey anlamış değilim. Bizim kültürümüzde alkol yok, seksin adı gayrımeşru ilişki, TV'deki dizilerden hemen etkileniyor. Bir kültür her şeyden erozyona mı uğruyor?
Ayrıca kiminle birlikte olacağıma ya da biriyle birlikte olup olmayacağıma Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı nasıl karar verir?
Dallama! Senin kültüründe keçi sikmek var, koyun sikmek var, at sikmek var, eşek sikmek var ama insanla cinsel ilişkiye girmek yok.
Gayrı meşru ilişkiymiş, 18 yaşından büyük insanların ilişkiye girmesi gayrı meşru ama imamın karşısına geçip, iki kişi buldun mu çatır çatır vuruşmak meşru ilişki öyle mi?
Zihniyete bak sen. Ülkede herkes namus bekçisi, herkes doğruluk abidesi kesildi başımıza. Herkes kraldan çok kralcı oldu.
Kemal Tamer'den beklentim, tercihe göre Türk sporcuların odalarına keçi, inek, at, eşek yollasın ki, kültürde erezyona uğramayalım.