23 Ocak 2013
Şimdilik orospu çocuğu ile idare edin
Benim penceremde, spor kulübü taraftarlığı hayatın eğlenceli yanlarından biri. Elbette kızıyoruz, seviniyoruz, hiddetleniyorum ama özü bu. Ancak bu ülkede yaşayan canlıların (canlı diyorum çünkü insanlık başka değerler barındırıyor) çoğu, hayata tutunma yolu olarak taraftarlığı seçiyor. Her tür kimliğinin üstünde, önce Fenerbahçeli, önce Galatasaraylı, önce Beşiktaşlı geliyor. Bu yüzden, taraftarı olduğu kulübe ait herhangi birine, olguya, değere laf söylendiğinde, sanki anasına küfredilmiş gibi görüyor.
Dün akşam, İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından biri olan Galatasaray Üniversitesi yanıp kül oldu. Binayla birlikte, yerine bir daha asla konulamayacak kitaplar yandı. Bir tarih yanarken, sadece ismi 'Galatasaray' diye sevinen yığınları hep birlikte gördük. Şundan eminim, tam tersi olsaydı da, yani Fenerbahçe Üniversitesi yansaydı sevinen Galatasaraylı yığınlar görecektik.
Bir tarihin yanmasına sevinmek, insanın aklına Nazi Almanyasını getiriyor. Propaganda Bakanı Goebbels, ülkede sanatın Nazi eşgüdümü olması için ulusal çapta bir eylem ilan eder. Bu eylem "Edebi ateşte yakarak tasfiye etme" olarak bilinir. 10 Mayıs 1933'te öğrenciler, pek çok üniversitede "Alman olmayan" 25.000 kadar kitap yakar, yürüyüş düzenlenir. Bu eylemi "Alman Olmayan Ruha Karşı Eylem" büyük bir zafer olarak nitelendirilir.
Düne geldiğimizde, Galatasaray Üniversitesi'nin yanmasını zafer çığlıklarıyla karşılayanların, 'iyi oldu' diyenlerin, 'o yangını söndüren itfaiye hortumunu sikeyim' diyenlerin, Goebbels ve onun taşıdığı zihniyetten zerre farkı yoktur.
Galatasaray Üniversitesi'nde yananlar, bu coğrafyada yaşayan herkesin ortak geçmişi ve kültürel zenginliğidir. Bunun farkında olmamak cahilliği bir yana, insan sıfatına bürünmüş kimsenin, 6 bin kitap yanarken, sevinmemesi gerekir.
Cidden bu yorumları gördükçe insan korkuyor, yaşadığı ülkeye ve o ülkenin insanlarına dair tüm umudunu yitiriyor.
Öte taraftan biz bu ülkede, değil kitaplar, insanlar yakılırken, dükkanları yağmalanırken, süngüden geçirilirken, evlerine bomba atılırken, bile zafer çığlıkları atanları gördüğümüz için şaşırmamamız gerekiyor.
Boktan bir takım taraftarlığı için, yanan tarihe alkış tutmak, sevinmek, bunun üstünden geyik yapmak orospu çocukluğundan başka bir şey olamaz.
"Ben Fenerbahçeli'yim ama üzüldüm" diyenler de, bu iğrençliğin başka bir tarafından tutuyor. Çünkü 'ama'dan sonra gelen her şeyin yalan olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Yanan binlerce kitaba ve koskoca bir tarihe üzülmen için desteklediğin takımı dile getirmen gerekmiyor, nereye ait olduğunu anlatmaya çalışman, o yüzden beyhude.
Bazı olaylar, gerçeklerin turnusolu oluyor, Galatasaray Üniversitesi'nde çıkan yangında da böyle olmuştur. Çocukluğumuzdan bu yana duyduğumuz "Türk insanı misafirperverdir", "Türk insanı hoşgörülüdür" vs. vs. cümlelerinin de aslında ne denli içi boş ve büyük bir yalandan ibaret olduğunu görüyoruz. Ülke insanı gerçekten de, gün geçtikçe daha iğrenç bir hal alıyor.
Binlerce insanın hayalleri, anıları, gençliği yanarken, taraftarlık edebiyatı altında sevinmeye bir isim bulamıyorum. Ne kadar düşünsem de, hangi kelimeleri biraraya getirmeyi çabalasam da olmuyor. Küfür haznemin geniş olduğunu düşünürdüm ama bu durum karşısında zayıf kaldı. O yüzden sevinenler, zafer çığlıkları atanlar, 'oh olsun' diyenler, siz şimdilik sadece orospu çocuğu ile idare edin. Belki bir adını koyan çıkar.
İnanamıyorum, kahroluyorum, içim sızlıyor Sn. Koala. Kendi evim yanmış gibi üzgünüm. Bir tarihin yok olması yanında yok olan binlerce kitap, belge, el yazması... Of ki ne of.
YanıtlaSilSizin düşünceniz nedir bilmiyorum ama ben açıkçası bu yangının sabotaj olduğunu düşünüyorum. Boğaz'daki yanan tarihi binaların hep okul ve vakıf binası olması tesadüf olamaz. Dikkatli bir şekilde bundan sonraki süreci takip edeceğim. Eğer bina tadil edilmeyip yerine otel, rezidans veya özel mülk yapılırsa sabotajdan emin olacağım.
Galatasaray Vakfı'nın bu okul üzerinde bir hakkı var mı? Okul binası vakıfa mı ait? Bilginiz var mı bu konuda Sn. Koala?
Saygı ve Sevgilerimle.
Hikmet KESKİN
@ Hikmet KESKİN; bu elektrik kontağı yalanına ben de zerre inanmıyorum. Bina kime ait bilmiyorum ancak arazi Hazine'ye ait. Daha önce bu araziyle birlikte Yıldız Teknik Üniversitesi ve Haydarpaşa Lisesi gibi arazilerin de alışveriş-ticaret merkezi ya da otel yapılmasının planlandığı yazılıp çizilmişti. Bu yüzden, yangınların basit bir elektrik kontağından kaynaklandığını düşünmüyorum. Bu iş biraz namus davası gibi bir durum. Bu arazinin verilmemesi gerekiyor, verileceğini de düşünmüyorum ama öte taraftan tarihe, doğaya düşman bir iktidarı gördükçe de, her şeyin olabileceği aklıma geliyor.
YanıtlaSilBir de not, lütfen 'sayın koala' deme :) Koala yeter, isim istersen Ozan'ı kullan
Ozan abi selam,
YanıtlaSilDamat Ercan'ın gazatesindeki haber de yeterince komik değil mi? "Sneijder'e milyonlar, okul ise bakımsız." Taraftarlığın geldiği nokta.
Aynı Haydarpaşa Gar'ında da olduğu gibi burada da rant var bence. Yakında çıkar kokusu.
Sevgiler.
"Kontak yalanı" kısmı doğru olabilir, binanın üst katı tümüyle ahşap yapı, yangın sert rüzgarın da etkisiyle coşmuş.
YanıtlaSilAma saçma olan tam 3 saatte yangının söndürülememesi, bunun hiçbir açıklaması olamaz. Hele çıkıp televizyonda bu işten sorumlu olan kişi/kişilerin yüzsüz yüzsüz bıdı bıdı yapması daha da abuk.
Boğaz manzaralı eski binalara, okullara el atma denemeleri yeni değil, mesela bundan 6-7 yıl evvel de maçka meslek lisesine göz diktiydi bunlar. Sonrasında tepkiler ve eski mezunların usturuplu yerlerde olanlarından destekle kapatıldı o iş, ama yine bazı denemeler olacaktır.
Galatasaray Üniversitesi için ben böyle bir tehlike görmüyorum açıkçası, zira çok göz önünde ve çok büyük bir camiaya ait. Ancak yukarıda verdiğim örnek gibi az bilinen bir çok yer var. Bunların içinde oldukları tehlikeyi duyurabilmek de önemli.
Galatasaray Üniversitesi yangını, 'orospu çocuğu turnusolu'dur. Tarihin yanmasına göz yuman, sevinen kim varsa istisnasız orospu çocuğudur benim gözümde.
YanıtlaSil