13 Ekim 2010

Sahada sen, tribünde biz, alayını sikeriz


"E zaten biri çıkıp artık diyor işte seks yüzünden olmuştur diye bir şeyler söylüyor, biri bir şerefsizlik yapıyor, ötekisi o şerefsizliği alıp gastesine manşet olarak koyuyor. Şimdi ben böyle konuşuyorum, hani hep biz dava ediyoruz ya, artık onlar birazcık bizi dava etsin diye düşünüyorum.

Hani biz sustukça çünkü onlar üste çıkıyorlar. Bugün bir gastenin manşetinde, benim seks yaptığımdan dolayı bu sakatlık olmuş ama 258, 238 maç oynayan bir Arda'ya saygı yok ama bu sebepten dolayı olmuş.

Ve utanmadan o gazete de, benim kız arkadaşımla fotoğrafımı koymuş. Benim bir ailem yok, onun bir ailesi yok ama nasıl olsa onların da bir ailesi yok yani nasıl olsa bi, şerefsizliktir gidiyor. Ama bunlara karşı yapılacak bir şey yok, burası Türkiye, bazı şeylerden artık nefret ediyorum, nefret ettirdiler. Bu röportajı hatta kulübümden izinsiz yapıyorum, belki bu yönden, bu yüzden dolayı ceza da alacağım ama artık bazı şeyler çok fazla ağrıma gitmeye başladı.

Çok fazla gitti bazı şeyler, fazla ilerledi, artık sevmiyorum yani. Çünkü şöyle bir şey var, şerefsizlik diz boyu, bir şey yapamıyorsunuz, bir şey söylettirmiyorlar, çok sıkıntılı yani, bu ülkenin durumu çok sıkıntılı."


Her seferinde Arda Turan hakkında bu son yazı diyorum ama işte ülkenin en yetenekli adamını gözü yaşlı görünce insan dayanamıyor. Hakkında yazılanları, söylenenleri görünce Arda'nın yaptığı bu açıklamanın ne kadar masumane olduğunu anlıyoruz.

"Şerefsizlik diz boyu" diyor sadece. Oysa Erman Toroğlu denen çaptan düşmeye başlamış hakem eskisi yavşağın söylediklerini duyunca şerefsizlik kavramının az geldiğini, ağız dolusu küfür savurulabileceğini, hatta karşısına çıkıp suratının ortasına kafa indirileceğini düşünüyorum.

Çünkü kendisinin şeref denen kavramın yakınına bile uğramadığını görüyoruz. Daha önce bir maç sonrası Ümit Karan için gayet aşağılık ve adice bir soru sorduğunu hatırlarsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Bizim çocuğumuz, bizim evladımız olduğu için Arda'ya en çok biz kızıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, şu anda dibe vuran Türk futbolunda ülke içinden yetişmiş tek yetenek Arda Turan. Hep daha fazlasını bekliyoruz. 2 gol atsa, niye 3 gol atmadı diye hayıflanıyoruz. En ufak hatalarını bile yerden yere vurmamızdaki sebep bu.

Amaaa başkasına da yem yapmayız bu genç adamı. Erman Toroğlu gibi bir yavşağa hiç yem etmeyiz. Gerekirse Arda'nın atamadığı kafayı biz indiririz suratının ortasına, gerekirse Arda'nın en kibar halde söylediği şerefsizlik kavramını puşta, yavşağa, götverene biz çeviririz.

"Kimsenin hakkı yok buna" gibi ince ifadeler kullanmayacağım. Erman Toroğlu'nun kim olduğunu, ne olduğunu Türkiye'de futbolu takip eden herkes az-çok biliyor. Ama temel sorun Erman Toroğlu değil ne yazık ki. Çünkü bu ülkenin futbol ortasında hemen herkes Erman Toroğlu tadında puştlardan oluşmakta.

Rakibi için "Nasıl siktik?" diyen damattan bozma gazeteci mi istersin, "Amına koyayım ilk kez Galatasaray'ın kazanmasını istiyorum" diyen tarafsız yorumculuk kıyafeti üstüne iliştirilmiş kumarbaz mı istersin ne ararsan var bu ülkenin futbol tarlasında.

Gazetede, televizyonda konuşan, yazıp çizen kaç tane adam için donanımlı diyebilirsiniz? Hepsi ortadaki büyün rantın peşinde, en bayağı, en adi, en pespaye adamlardan oluşuyor. Sorun bu futbol ortamını elden geçirmek ve düzeltmekle halledilecektir.

Arda Turan'ın hatası Galatasaraylı olmak ve Galatasaray'da oynamaktır, bunu önce itiraf etmemizde fayda var. Çünkü oynadığı, kaptanlığını yaptığı kulübün başkanı bugün bile çıkıp, "Galatasaray hakkında karalama kampanyası var, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz" diye konuşuyor. Anlamakta güçlük çekeceğine, masaya yumruk vurması gerektiğini hâlâ anlayamamış bir başkanla karşı karşıyayız. O yüzden Arda Turan için puştun teki ağzına geleni söylüyor, o yüzden iki yavşak spiker maç anlatacağı yerde Galatasaray'ın futbolcusundan, teknik direktörüne kadar saydırıyor, o yüzden sahaya çıkan her hakem maçların ağzına sıçıp sıvıyor.

Sen o kulübün başkanı olduğun sürece anlamakta güçlük çekeceksin ve senin kaptanın hakkında üç-beş it ağzına geleni söyleyecek.

Galatasaray taraftarına düşen Arda Turan'ı bu şerefsizlere yem ettirmemektir. Tribünlerden ana-avrat söverek, pankart asarak yapılabilecek şeyler değil bunlar. Futbolcusuna, kaptanına ama en önemlisi Florya'dan çıkmış evladını yediren taraftar da, bundan gayri benim gözümde Erman Toroğlu'dur.

Arda'ya gelince; gözyaşlarını içine gömeceksin, o sahaya çıkacaksın, bu ülkeden kaçmadan savaşıp; bu lafı söyleyen orospu yorumculara yedireceksin her bir kelimeyi. Kız arkadaşınla el ele tutuşup, hiçbir şeye aldırmadan yürümeye devam edeceksin.

Gitmek, kaçmak yok Arda. Bu puştlara, veled-i zinalara gereken yanıtı hep birlikte vereceğiz.

Sahada sen, tribünde biz, alayını sikeriz. Yeter ki sen yılma, yıkılma, savaşmaya devam et.

Ölüm madencinin kaderi! (!)


Demek ki neymiş abicim, "Ölüm madencinin kaderi" olmayabiliyormuş.

Şili'nin Devlet Başkanı Sebastian Pinera kafasına kaskı geçirip olay yerinde bizimkisi TBMM'de grup toplantısında abuk subuk açıklamalar yapıyor.

Kader mader hikâye. Önlemini alırsın, kaderin pay biçmesini engellemiş olursun. Oturduğun yerden kadercilik oynamanın anlamı yok.