5 Aralık 2009

Ne zaman ağlayacaksın diye bekliyordum

Öncelikle itiraf ediyorum, bir gün içinde iki Aziz Yıldırım postu benim bünyemin bile kaldırabileceği bir şey değil ama ne yazık ki, konuşmak gerekir.

Fenerbahçe'nin ard arda aldığı puan kayıplarından sonra açıkçası geçen hafta bekliyordum bu çıkışı ancak kısmet bu haftayaymış. Türkiye'de futbol ortamı ne yazık ki, bundan daha iyi olamıyor. Birkaç hafta önce Kadıköy'de Galatasaray'ı yenerken, hakemin yaptığı hatalardan hiç söz etmezsen, senin ağlamanı da kimse dikkate almaz.

Bu sadece Aziz Yıldırım özelinde bir durum değil. Benzer refleksleri Adnan Polat, Yıldırım Demirören de gösteriyor.

Özhan Canaydın Kulüpler Birliği Başkanı'yken "Kulüpler Birliği ne iş yapar? Biz bu kurumu tanımıyoruz" diyen Aziz Yıldırım, çok geçmeden bu kurumun başına geçti. Bugün istifa kararı "Fenerbahçe'nin haklarını koruyamamak."

El insaf derler adama, takımının oynadığı futbolu hiçe sayacaksın, kulübün oyuncularının birtakım garip (!) kazalar geçirmesini yalanlayıp gizleyeceksin sonra "Şu maçta da ofsayt vardı, bu maçta da penaltımız verilmedi" diye ağlayacaksın.

Yok öyle yağma, bu iş o kadar basit değil. Türkiye'de futbola kin-nefret-kaos ortamı yaratmak için hatırı sayılır derecede katkı yapan Aziz Yıldırım'ın bugün söylediklerinin hiçbir önemi yoktur -en azından benim için-.

Çünkü, önce kapının önünü süpüreceksin. Bugün yaptığı açıklamaları yapması için bir insanın futbolu bilmemesi gerekir, ki kendisi bunu kanıtlamıştır. Fenerbahçe haftalardır futbol adına sahada hiçbir şey yapmıyor.

Ne yani, Beşiktaş maçındaki o rezil futbolun üstü "Ama yediğimiz 3. gol ofsayttı" diye kapatılamaz. Takımının tamamı bir Dos Santos kadar yapmayan Kasımpaşa'ya 3-1 yenilmeyi "O maçta da ofsayt gol yedik" diye geçiştiremezsin. Geçiştirmeye çalışırsan, komik duruma düşersin, tıpkı bugün olduğu gibi.

Niye Türkiye'de hiçbir kulübün başında doğru dürüst saygı duyulacak bir adam yok?

Not: Benzer bir açıklamayı Adnan Polat da yapsa aynı yazıyı yazardım. Zaten Aziz Yıldırım özelinde yazılmamış bir posttur.

Beatles'ten sonraki en iyi İngiliz grubu


İngiliz basınının bu yaratıcılığına bayılıyorum. Dünya Kupası'ndaki gruplarını harika bir şekilde yorumlamışlar.

The Sun'ın başlığı müthiş: Beatles'ten sonraki en iyi İngiliz grubu.

Adam olma kapasitesi

Türk futbolunun diktatörü kendisi. Her şey kontrolü altında olsun istiyor, her şey onun belirlediği gibi olsun istiyor. Gazetelerde aleyhinde tek bir haber bile olsun istemiyor.

Geçtiğimiz günlerde gazetecilere "Patronlarınızı adam edemedim ama sizi edeceğim" demişti, bugün Eskişehir'de kenti gezerken, gazetecilerden rahatsız oldu ve korumalarını gazetecilerin üstüne saldı.

Diktatör tavırları sergiliyor her yönüyle. Fakat basınla arasındaki ilişkide haksız olduğunu söylemeyeceğim. Bu kadar lafı yemelerine rağmen halen "Başkanım, başkanım" diye yaltaklanan insan güruhu olduğu sürece, Aziz Yıldırım bu tavırları sergilemeye devam edecektir.

Aslında çok basit; Türk basını bir hafta Fenerbahçe yokmuş gibi davransa ve tik bir haber bile çıkmasa, 8. günde önüne gelene istediğini söyleyen bu adam şömine karşısındaki kedi gibi yumuşar.

Aziz Yıldırım; biliyor ki, böyle bir durum asla olmayacak o yüzden de dilediği gibi davranıyor. O yüzden de kızmamak gerekir.