30 Mayıs 2012

Daha ne kadar iğrençleşeceksiniz?


Başbakan'ın her tartışmayı yurtdışına giderken ya da gelirken başlatma geleneğinin son halkası, sokaktaki insanı her geçen gün biraz daha fasit daire içine sıkıştırdığı yeni konumuz kürtaj.

Başbakan, "Bazı terbiyeden muaf tipler, 'Başbakan bu işlerle niye uğraşıyor?' diyor. Bu ülkede her meselenin sorumlusuyum ben, başbakan olarak" diyerek, tartışmaya kendi açısından son noktayı koydu.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise "Bazen 'Annenin başına kötü bir şey gelmişse ne olacak?' vesaire gibi şeyler söyleniyor. Gerekirse öyle bir bebeğe devlet bakar." vecizesi ile, 11 yıldır izlediğimiz 'Bozacının şahidi şıracı' filminin aranan adamlarından biri olduğunu kanıtladı.

Aslında ne kolay ağızdan kelimelerin düzenli bir halde çıkıp cümle haline evrilmesi. "Gerekirse öyle bir bebeğe devlet bakar"mış!

Kendisini ilk kez duyan biri sanacak ki, kendi halkına pırlanta gözüyle bakan bir iktidar var karşımızda. Öylesine şefkatli, halkının gözünün içine bakan bir iktidar (!)

Ya biz, başka bir ülkede yaşıyoruz ya da bu insanların ağızlarından çıkan kelimeler kulaklarına ulaşana dek başkalaşım geçiriyor. İnsanların gözünün içine baka baka yalan söylemek, boktan icraatlerini sanki onların istediğini yapıyormuşcasına sunmak, ciddi bir beceri işi.

Sezar'ın hakkı Sezar'a. Bunu cidden iyi beceriyorlar. Birkaç hafta sonra göreceksiniz, halkın bir bölümü "Kürtaj cinayettir" diye ortalarda dolanmaya başlayacak. Hayatları boyunca tartışmadıkları, akıllarının ucuna bile gelmeyecek bu konuda ahkâm kesecekler.

Bu devleti yöneten Sağlık Bakanı, "Gerekirse biz çocuklara bakarız" diyor ama yönettiği devletin www.turkiye.gov.tr isimli web sayfasında, Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinin sadece İstanbul'da 625.000 çocuğun, "sokak çocuğu" olma riski ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Mutlaka sizin de etrafınızda mangalda kül bırakmayan tipler vardır. Attı mı Erciyes Dağı'nda etki yaratacak türden tipler. Recep Akdağ'ınki tam o hesap. Türkiye'de kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuk sayısının ne olduğunu biliyor musunuz? Ben söyleyeyim; tam tamına 800 bin (sekiz yüz bin) civarındadır.

Peki devletin koruması altındaki çocuk sayısının ne olduğunu biliyor musunuz? Bunu da ben söyleyeyim; 16 bin 595 çocuk.

Şimdi Recep (hanginiz olursa fark etmez) 800 binden, 16 bin 595'i çıkart bakalım sonuç ne çıkıyor.?

Sizin yönettiğiniz ülkede 783 bin 405 kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuk var. Siz bunların hesabını verebiliyor musunuz? Bu çocuklara barınma, yeme ihtiyacı sağlayabiliyor musunuz da, zengin züppeliğinde tavırlarla "Biz gerekirse bakarız" diye atıp tutuyorsunuz.

Sizin siyah camlı araçlarınızdan trafik ışıklarındaki çocuklar görünüyor mu bilmiyorum?

Şehrin arka sokaklarına hiç gittiniz mi ama oralarda neler yaşanıyor acaba bir fikriniz var mı?

Ailesinden şiddet gören çocukların, geleceklerine dair planlarınız var mı?

Gece yarıları banklarda yatan ufacık bedenler, bir saniye olsun aklınıza geliyor mu?

O çocuklar; oturduğunuz köşklerin, konakların pencerelerinden görünüyor mu?

Devlet olarak bakarlarmış! Ulan siz önce devlet olarak, memurunuza adam gibi koşullar sağlayın, onların açlık sınırında yaşamamasını sağlayın.

Siyasete bulaştırmadığınız bir tek kadın bedeni kalmıştı, onu da becerdiniz. İnsanların birbirinden nefret etmesi, farklı kutuplara girmeleri için bir konu daha buldunuz.

11 yıldır, tartışmadan, kinden, nefretten, kutuplaşmadan nemalanıyor bu siyasal iktidar. Yeni oyuncakları kürtaj oldu, evire çevire oynuyorlar. Üstelik Türk filmlerinden fırlamış, küstah zengin tiplemeleriyle. "Parası neyse veririz" der gibi, "Gerekirse devlet olarak bakarız" dile buyuruyor Sağlık Bakanı.

Siz çocuklarınızı özel okullarda, kolejlerde, zengin işadamı arkadaşların cebinden çıkan paralarla ABD'lerde okutuyor olabilirsiniz de, bu ülkede ayağı çıplak, üstünde bir önlük bile olmayan, yüzbinlerce çocuk var. Bırakın küstahlığı, ukalalığı da, bu insanların gerçek sorunları ile ilgilenin.

Kan üstünden siyaset, din üstünden siyaset ve en sonunda kadın bedeni üstünden siyaset. Daha ne kadar iğrençleşeceksiniz, o sınır nereye dayanacak, hayretler içinde izliyoruz.

Yiyeceğiniz tokat, tahmininizden büyük olacak. Emin olabilirsiniz.