21 Kasım 2010

Vay pezevenk!

İbrahim Tatlıses Dalaman'da bir otelde verdiği konserde, küçük bir hayranı için mikrofondan "Vay küçük orospu" deyince, küçük kızın ailesi küplere binmiş.

Hiç küplere filan binmesinler. Sanki İbrahim Tatlıses değil de, Sergey Rahmaninof konserine gitmişler. Bunda alınacak ne var ki, yani 10 yaşındaki kızına 'orospu' demesinden doğal ne olabilir?

Türkiye'de yıllarca en büyük sanatçı diye yutturulmaya çalışılan bir heriften söz ediyoruz. Sesi güzelmiş. Eeeeeee, sesi güzel de söylediği şarkılar nasıl? Ya da sesi harika da (kaldı ki, ben öyle güzel bir sesi olduğunu filan düşünmüyorum. Bana daha çok sığır inlemesi gibi geliyor) herifin kişiliği ne menemdir?

İnsanların bu tip şeylere şaşırmasına, ben daha fazla şaşırıyorum. Eldeki malzeme bu işte. 10 yaşındaki kıza orospu deyince mi herifin ne olduğu ortaya çıkıyor.

Bu halkın beğenilerini alt alta sıralamaya kalksam, zaten neden şu anki durumda olduğumuz ortaya çıkıyor. Siyaset, sanat, spor, müzik, iş hayatı v.s. v.s. Hepsinden bir çırpıda onlarca isim sayabilirim, ne bok olduğumuzu gösteren.

Cahilliğini "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık" diyerek, savunan bir adamın, bu ülkenin 'İmparator'u, baştacı, büyük sanatçısı olarak addedilmesi, kendi cahilliğimizin narsizminin bir dışavurumu.

Hayır ironiye bak ki sen, herifi dinleyenler arasında Kültür ve Turizm Bakanı da var. Üstelik bu rezillikten sonra bile dinlemeye devam ediyor, konser sonrası fotoğraf çektiriyor. Bunun üstüne ne denebilir ki?

Bayılıyoruz 'kendimiz' gibi olan sanatçılara, politikacılara, sporculara, işadamlarına. Bizden biri diye yutturuyorlar, bizler de embesil bir neslin çocukları olarak bu yalana inanıyoruz.

Bok bizden biri. Senin yiyemediklerini yiyip, senin gidemediğin yerlere gidiyor; senin binemediğin arabaya binip, senin alamayacağın kıyafetleri giyiyor. Herifin kravatı senin maaşından fazla, bir gecede restoranda bıraktığı para senin bir yıllık maaşınla eşdeğer. Ama bizden biri değil mi?

Nahhh sizden biri. Senin hayallerine sığmayacak bir yaşantı sürüyor, seni de "Biz ezildik, biz yoksulluğu da biliriz, biz halktan kopmadık" diye, tek ayak üstünde yalan rüzgarı tadında takılıyor.

Bizden biri başbakanımız var ya, hah işte. Bütün bu söylediklerim kendisi için geçerlidir. Sen, bizden biri diye kendini avut, elin oğlu milyarlarca dolarlık servet yaptı İETT'de memur geçmişiyle.

Neyse durmak yok, sikilmeye devam.

Not: Yorumlardan anlaşıldığı üzere küfür etmemden şikâyet eden arkadaşlar var. Gerçekten umrumda değil. Beni tanıyanlar normal hayatımda da, kimseden çekinmeden böyle konuştuğumu bilir. Burada kimseye sevimlilik yapma çabasında değilim. İçimden geldiği gibi yazıyorum. Hoşlanmayan için sanal alemde binlerce blog var, Benimkisi de böyle. İsteyen okur, isteyen okumaz...

Maç yazısı kıvamı


Bu haftalık böyle idare edin ve kusura bakmayın. Maça dair söyleyebileceğim çok şey yok. Çünkü istikrarsızlık, Galatasaray'ın istikrarı oldu; bir böyle, bir şöyle.

Schuster haftalardır Türkiye'deki futbol ortamından şikâyet ediyor ve kendisine sonuna kadar hak veriyorum. Boktan bir oyun haline döndürdüler futbolu. İtiş-kakış, boğuşma, bulursan salla bir tane.

Kayserispor'un oynadığı bu futbolla ligde şu anki konumunda bulunması sanki bir proje gibi. Geçen sene Bursa, bu sene Kayseri. Yok, yanlış anlamayın Bursaspor'a bok atmıyorum. Ama böyle futbol da olmaz.

Benim kuzenim böyle PES ya da FIFA oynuyor. Ben oynarım, o benim hatalarım üstüne kurar oyununu. Ve her seferinde de herife lanet okurum, "Şu oyunu adam gibi oyna" diye. O da bana her seferinde "Ben böyle oynuyorum sana ne" diye yanıt verir.

Onun konsol oyunlarındaki futbol oynamasından ne kadar sıkılıyorsam, Türkiye'deki futboldan da o kadar sıkılmaya başladım.

Maç yazısı burada okumak isteyenler tıklasınlar...

Haaaa unutmadan. Maçtan önce ortalığı geren Kayserililere de şunu söyleyeyim. Haddinizi bilin, kendinize rakip yaratmaya çalışmayın. Durum istediği kadar boktan olabilir Galatasaray'ın rakibi olamazsınız. Dilediğiniz kadar kıçınızı yırtabilirsiniz ama olmaz, kasmayın.