25 Nisan 2012

Sözcü: Bir Akp projesi



Sözcü Gazetesi'ni nasıl bilirsiniz?

Kimileri bu soruya "Türkiye'de aslanlar gibi muhalefet yapan tek gazete" diye yanıt verebilir. Kimileri de, "Yavşağın önde gideni, hükümet karşıtı" şeklinde şanıt verebilir.

Çıktığı günden bu yana, Akp iktidarını yerden yere vuran, sinir bozucu düzeyde muhalif tavrı ile, Türkiye'de pek çok gazeteyi geride bırakarak, en çok okunanlar arasında yerini aldı.

Peki "Sözcü Gazetesi'ni siyasi olarak nasıl bilirsiniz?" diye sorsam, ne yanıt verirsiniz. Kuvvetle muhtemel, ulusalcı ve Atatürkçü diye nitelendirirsiniz. Aklınıza

şu da takılmış olabilir; ülkede, muhalif tavrıyla bilinen gazeteciler işsiz kalırken, cezaevlerine atılırken, Sözcü Gazetesi nasıl oluyor da, ayakta duruyor? Gazeteden tek bir kişi hakkında bile soruşturma açılmıyor ya da cezaeviyle tanıştırılmıyor.

Şu son cümlelerde yer alan sorular, büyük ihtimalle hepimizin aklına gelmiştir. En azından benim aklıma geldi. Kullandığı tavır, takındığı ırkçılık düzeyindeki yazı dili ve çiğ muhalif karşı duruşuyla, aklı başında insanların, Sözcü Gazetesi'ni tasvip ettiğini sanmıyorum.

Şimdi buraya kadar yazılanlara karşı çıkın ya da çıkmayın ama bundan sonra yazılacakları iyi okuyun ve ülkenin aslında nasıl bir durumda olduğunu görün.

Sadece birkaç kişinin katıldığı bir toplantı yapılıyor. Toplantıda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan var. Toplantıya katılan bir diğer kişi Sözcü Gazetesi'nin sahibi Halit Ertuğrul Akbay.

Başbakan Erdoğan'ın yanında ise önünde kahverengi bir çanta bulunan Remzi Gür var.

Bu arkadaşın kim olduğunu bilmeyen var mı? Varsa söyleyeyim; Başbakan Erdoğan'ın gizli kasası, kadim dostu, son 20 yılda Türkiye'nin sayılı zenginlerinden biri haline gelen, uğruna TMSF'den Köşk satışı yapılan bir arkadaş (!) Başbakan Erdoğan, toplantıda, Sözcü Gazetesi sahibi Halit Ertuğrul Akbay'a döner ve şunları söyler: "Her ay sadece ve sadece 200 bin satacaksınız, 300 bin değil. Bunu yaparsanız, (bu sırada Remzi Gür kahverengi çantasının içinden bir tomar para çıkartır ve gösterir), her ay bu para sizin" der.

Bu sırada Remzi Gür araya girer ve "Teknolojik destek istiyorsanız, bunu da sağlarız" diye ekler.

Başbakan Erdoğan, Avrupa'da yaptığı ziyaretler sırasında Türkiye'de muhalefetin susturulduğu yönündeki eleştirilere, çantasından çıkarttığı Sözcü Gazetesi'yle yanıt verir. "Muhalefet yok mu? Alın bakın, canıma okuyorlar" diyerek, muhaliflere dokunulmadığını ve cezaevindeki gazetecilerin, mesleklerinden ötürü değil, 'darbecilik, teröristlik' gibi suçlardan yargılandıklarını anlatıyor.

Sözcü'ye bugüne dek, muhalif gözüyle bakan insanlar arasındaysanız, her şeyi yeniden bir gözden geçirin. Bu kadar gazeteci içerideyken, bu adamlar nasıl rahat rahat 'çakıyor'?

Hakkında olumsuz yazılan neredeyse her şeye dava açan Tayyip Bey, nasıl oluyor da kendisini yerden yere vuran Sözcü Gazetesi hakkında bir-iki dava dışında, dava açmıyor. (Biraz daha dava yazaydım, kusacaktım)

Yakın bir zamanda, yeni bir sol parti kurulursa, emin olun bu da Akp projesi olacaktır. Ülkede her kurumu, herkesi kontrol altına alan siyasi iktidar, muhaliflerini bile kendisi yaratıyor.

Muhalifetin bile, kendi kontrolünde olmasını isteyen ve ona göre kurgulayan iktidarın, ne kadar demokrat olduğunu da, varın siz karar verin.

Not: Yazar mıyım, yazmaz mıyım bilmiyorum ama bunun yazılması gerektiğini düşündüm çünkü hiçbir yerde yazılmayacağından eminim.