16 Mayıs 2011

Kıvamı tutmamış muhabirimsi yazardan ispatsız köşe yazısı


Türkiye'de köşe yazarlığı boyut atlamaya başladı. 'Yazar'lar, ne yazacağını bilemez halde, ortalarda kafası kesilmiş tavuk gibi bir sağa bir sola koşuşturuyorlar.

Eski futbolcuların, hakemlerin, teknik direktörlerin yazar olmasına zaten alışmış durumdayız. Hiçbir incelik içermeyen, sokakta arkadaşıyla konuşurmuş gibi yazanlar ortalığı sardı.

Uzun süreden bu yana ciddi anlamda spor köşe yazarı okumuyorum. Pazar günü elde gazete kahvaltı yaparken gözüm ilişti Hürriyet'te Feridun Niğdelioğlu'nun yazısına.

Yazının başlığı "Pes artık!". Okuduktan sonra, kendisine aynı tepkide bulundum. Yazı "Ligin son haftaları yaklaşırken yine o bildik, klasik dedikodular kulaktan kulağa yayılıyor" cümlesiyle başlıyor ve anlatmaya koyuluyor.

Daha yazının başında "İspatlayabilmem mümkün değildi" diyor. Yani henüz girişte savunmaya başlıyor ama bir taraftan da devam ediyor. "Ankaragücü taraftarı arasında bir grup var. Bu grup karşılaşma boyunca Emre Belözoğlu ve ailesine varan çok ağır hakaretler edecek. Böylece Emre sindirilmeye çalışılıp, kart görmesinin sağlanması hedefleniyor."

Muhabir mi yoksa yazar mı henüz kıvamı tutmamış Feridun'a sormak lazım "Hocam sen ispatlayamayacağın şeyi nasıl yazarsın?" diye.

Gazetelerde, 'köşe yazarı' diye görünen ispatı mümkün olmayan her iddiayı yazmak, gazetecinin işi değildir. Kaldı ki, gazeteci doğrulatamayacağı hiçbir şeyi sayfasına taşımaz. Taşımaya kalksa, ortalık spekülasyondan geçilmez.

Hayır, ayrıca niye Emre'ye küfrediliyor özellikle. Herifler kale arkasında, gider Volka'a küfreder.

Ligin sonunun gelmesiyle birlikte, gazeteler hakikaten işin bokunu çıkartmaya başladı. Ortalarda 'köşe yazarı' diye geçinen tipler yaptıkları haberlerle spor basınını yakından takip eden malları tavlamaya çalışıyor. Üstelik bunu başarıyorlar da.

Spor basınında şu son iki haftada çıkan sansasyonel haberlere bir bakalım.

Karabükspor-Fenerbahçe maçının hemen öncesinde; "Emenike aslında 31 yaşında", "Emenike'yle anlaşma sağlandı"

Bucaspor-Trabzonspor maçının öncesinde; "Bucaspor'dan çok tartışılacak karar", "Bucaspor 8 tane PAF oyuncusu ile maça çıkacak"

Fenerbahçe-Ankaragücü karşılaşması öncesinde; "Melih Gökçek bunu neden yaptı?", "Gökçek'in Fenerbahçe maçından önce 2 milyon Euro'luk prim dağıtması kafaları karıştırdı"

Tabii bunun yanında "Aziz Yıldırım, Selçuk'la anlaşma sağladı" haberini de iliştirivermek gerek, bir köşeye.

Şampiyonluk yarışı böylesine kızışmışken, baştan sona yalan, yönlendirme kokan bu haberlerin yapılmasının ardında, kusura bakmazsanız iyi niyet aramayacağım.

Bunlar ilk kez yaşanmıyor. Senelerdir yaşadığımız ve gördüğümüz tablonun benzeri. Bunları söylediğinizde "Haftalardır Gökhan Gönül ve Santos'la ilgili transfer haberleri çıkıyor ama" diye, aptallık boyutlarını aşmış bir argümanla savunmaya geçiliyor.

Maç boyunca Emre'ye küfredildi mi? Ailesine küfredildi mi?

Ben buradan Feridun'a küfrediyorum ama. Son günlerde siyasilerin moda sözüyle şöyle diyorum: "İspatlayamazsan şerefsizin önde gidenisin Feridun!"

"İspatlayamam ama" diye köşe yazana zaten şerefsiz derler.

Ne leş, cahil ve aptal adamlardan oluşuyor şu spor medyası. O yüzden birkaç isim çöldeki serap gibi sırıtıyor.

İspatlamazsan şerefsizsin Feridun...