22 Ocak 2011

Herkese teşekkürler....


Yarın akşam konuşuruz, olan biteni. Fena bir boyun ağrısı, berbat bir başağrısı ve beraberinde hafif bir dişağrısı ile boğuşuyorum.

Şu fotoğraf çok şey anlatıyor. Birbirine yem edilmeye çalışılan, toplumun sıcak gündemini gözden kaçırmak için yumurta tokuşturur gibi insanları birbirine kırdıran, anlayışın yüzüne tokat gibi çarpan bir kare.

Şu olay sportif yönü dışında bir şeyi iyi gösterdi; toplumun büyük bir kısmı ülkede olan bitenden rahatsız. Türkiye'de bir kesim alabildiğine zenginleşirken, halk kitleleri açlık ve yoksullukla boğuşuyor.

Her şeyi bir stat ve sonrasında yaşananlara bağlayamayız. Ne Tayyip Erdoğan o statlarda koltukları dolduran, gırtlağı patlarcasına bağıran insanları, onların evinde neler yaşandığını anlayabilir ne de yardakçılığına soyunan Adnan Polat bilebilir.

Cicili-bicili statlar yaparak, insanların takım sevgisini paraya çevirmeye çalışanlar şunu iyi bilsin. Futbl ezilen halkların mutluluğudur. Ve bu mutluluğu elimizden almaya kimsenin gücü yetmeyecek.

Biz statlarda sushi yemek değil, köfte ekmeğimizi hiç tanımadığımız bir renktaşımızla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.

Onbinlerce dolarlık kombinelerle doldurulmuş statlar değil, imece usülüyle bir dostumuza aldığımız biletlerle doldurulmuş statlarda olmaktan mutlu oluyoruz.

Faşizmin pompalandığı, cemaat şirketlerinin cirit attığı, zenginlerin oyuncağı haline getirilmiş bir oyun yerine, iki taşı üst üste koyup kale yaptığımız, plastik bir topun peşinde bütün günümüzü geçirdiğimiz oyunu tercih ediyoruz.

Birbirimizi tanısak da, tanımasak da Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, Göztepelisi, Dersimsporlusu, Adanademirsporlusu, Karşıyakalısı v.s. v.s. aynı acıları yaşıyoruz, aynı sıkıntıları paylaşıyoruz.

300 kişilik sızıntılar, daha büyük kitleler halini, parayla satın alınmış taraftar grupları, renk sevdalıları halini alınca, hepimiz bu oyundan daha büyük zevk alacağız.