29 Nisan 2012

Loran Vayloyan bir an önce dönersin umarım


Her insan hata yapar. Bizi biz yapan olgulardan biri de, yaptığımız hatalardır. Şöyle bir düşününce, hayatta ne kadar çok hata yaptığımı bir kalemde görebiliyorum, en büyüğünden, en küçüğüne kadar. Oturup 2 dakika düşünsen, sen de ne kadar hata yapmışsındır, hemen fark edeceksin.

Bunları, niye yazdım değil mi? Hadiseye geçmeden önce, geçtiğimiz hafta Fenerbahçe maçı öncesinde Galatasaraylı taraftarların toplandığı yerden bir olay anlatayım, gözlerimle şahit olduğum bir olay.

Saat 14.00 gibi birkaç arkadaşımla buluştum. Sokakta çeşit çeşit insan var. Herkes Fenerbahçe maçı üstüne muhabbette. Meşaleler yakıldı, sis bombaları atıldı v.s. derken, bir tartışma yaşandı. İşin ilginci, daha sokağa girdiğim ilk anda fark ettiğim ve her tarafından itlik akan bir herif, olayın öznesi durumunda. Sırtında Ultraslan'a ait bir eşortman üstü var, zaten önyargılıyım ama herifi herhangi biri sokakta görse, sadece suratındaki meymenetsizlikten içeri atarım, o derece itici bir tip. Bu eleman, birine "Tamam gel konuşalım" dedi. Üç adım, bilemedin beş adım sonra "Konuşalım" dediği çocuğa arkadan tokatı patlattı.

Her neyse, bu olayı kafanızın bir tarafında tutun işte.

Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı 2-1 yendiği maçtan sonra, Mehmet Topuz ve Stoch'la birlikte sanırım en fazla konuşulan hadiselerden biri oldu, Loran Vayloyan meselesi. Loran, en sonunda bir açıklama yaparak, 'kendi isteğiyle' mesleğine bir süre ara vereceğini açıkladı.

Loran'ı çok yakından tanımıyorum, sigara yasağının getirilmediği dönemde, NTV'deki sigara odasında birkaç kez muhabbet etmişliğimiz vardır, hepsi o.

Başta dedim ya, 'insanlar hata yapar' diye, işte Loran da, mesleği gereği yapmaması gereken bir hata yapmıştır. Hata mıdır? Evet hatadır. Muhtemelen kendisi de, "Ulan keşke yapmasaydım" demiştir, bundan eminim.

Loran'ı, diğer muhabirlerden ayıran bir başka özellik de, isminden de anlaşılacağı üzere, kimliğidir. Herkes gayet iyi biliyor ki, Loran Vayloyan bir Ermeni bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.

Olaydan sonra, sağda solda bolca dolaştım, yazılanlara göz gezdirdim. Galatasaray taraftarının hatırı sayılır bir kısmı, ağızlarından salya akıtarak, "Kovun bu Ermeni'yi" şeklinde, buram buram ırkçılık ve ayrımcılık kokan, ağızlarından salya akıtarak, Loran'ın işten kovulmasını istedi.

Bir bölümü de, kimliğinden bağımsız olarak, yaptığı şeyiiçine sindiremediğinden ötürü, görevine son verilmesini istedi.

Loran, başarılı bir muhabir, mesleğini gayet iyi icra eden bir adam. Haa, adam Fenerbahçeli'dir, sevmezsin o ayrı mesele. Ama bunca yıldır doğru düzgün işini yapan bir adamın, tek bir hata sonrasında boynuna ilmik geçirmek de, büyük insafsızlıktır.

Ultraslan denen grubun yaptığı açıklama, tek kelimeyle iğrençti. Hayır, her şeyi kenara bıraktım, bir taraftar grubunun "Lig TV'nin Fenerbahçe muhabiri Loran Vayloyan'ın Ali Sami Yen Spor Kompleksi TT Arena sınırları içerisinde ve Galatasaray adının olduğu her yerde muhabirlik mesleği sona ermiştir!" deme cüreti bile, Türkiye'deki futbol ortamının ne derece boktan noktada olduğunu apaçık gösteriyor.

Koskoca bir kulüp varken, onu çiğneyerek, bir basın çalışanını tehdit etmesi kabul edilebilir değildir. Kimsiniz arkadaş siz, kimsiniz? Bu ülkede, savcı yok mudur, bunu bir suç unsuru olarak nasıl kabul edemez anlaşılır gibi değil.

Ulan ülkede, hata yapan yapana, bırak hatayı senin iktidarının yediği bokun haddi hesabı yok, hiçbirine ses çıkartma, tepki verme, bir muhabiri herkesin gözü önünde linç ettir.

Yahu hepimiz milyon tane hata yapıyoruz bu hayatta, her gün yapıyoruz, yaptığımız her hata sonrası birileri bizi linç edecekse, kimse kalmaz bu boktan dünyada. Kaldı ki, insani bir durum, adam Fenerbahçeli, bütün gün o futbolcularla birlikte, olabilir arkadaş olabilir. Bu kadar tahammülsüzlük neden? Bak tekrar ediyorum, evet yaptığı yanlıştır fakat direkt adamı asmak, o çocuğun yaptığı hatanın zilyon katı büyük hatadır.

Benim vicdanımda, Loran Vayloyan'a yapılan kitlesel bir linçtir, kimse başka türlüsünü anlatamaz bana ve bu linç büyük oranda kimliğinden kaynaklanmaktadır. İsteyen, "Hiç ilgisi yok" demeye devam etsin, ikna olmam. Ömer Güvenç örneği orada bir yerlerde dururken, kimse de beni ikna edemez.

Tribünler, bu asalaklardan kurtulmalı. Bunların siyah-beyazı, sarı-laciverdi, bordo-mavisi v.s. v.s her türlüsünden kurtulunmadığı sürece, bugün şikeden muzdarip olanlar, yarın kendi takımları şike yaptığında, tıpkı eleştirdikleri adamlar gibi sokaklara çıkar, renkler değişir, kendileri sahiplenir.

Bir insanı, ilk hatasında, linç eden kim var, kim yoksa, hepsinin geçmişini sikeyim. Sanki bu götverenler peygamber de, hayatta hiç hata yapmadılar, önüne geleni asıp kesiyorlar.

Esrar çekip, sokaklarda insanları tokatlayacaksın, saatlerce karaborsa bilet satacaksın, sonra bir adam sevindi diye, tehdit edeceksin; bunun adına da tavır diyeceksin. Götünüzü filler siksin, pezevenkler...

Yaşadığımız sürece hata yapacağız, Loran da yapacak, ben de yapacağım, sen de yapacaksın. Yaptığımız her hata bizim biz yapıyor ve daha güçlü ayakta kalmamızı sağlıyor.

Kendi adıma açıkça itiraf ediyorum, Galatasaray Kulübü, Loran Vayloyan konusunda sınıfta kalmıştır. Bu asalak taraftar grubunun, yaptığı açıklamayı suratlarına vurması gerekirken, gizliden ya da açıktan destek vermiştir. Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, ülkenin başbakanı bile "Taraf olmayan bertaraf olur" diye birilerini tehdit ediyor, biz de bunu içimize sindiriyoruz.

Umarım Loran Vayloyan, mesleğine geri döner. Nerede dönerse dönsün ama dönsün. Çoluk çocuk sahibi bir adamı, tehditle işinden etmek, sadece Türkiye gibi faşist yönetimli ve faşizan ruhlara sahip ülkelerde olur.