Can alıcı yaz sıcaklarında futbol oynamak, 90 dakika koşmak, mücadele etmek kolay olmasa gerek. Bu yüzden alınacak skorun çok da önemli olmadığını düşünüyorum.
Ancak insafsızlıkla eşdeğer olan bu kararın alınması hangi vicdana sığar, bunu da merak etmekten kendimi alamıyorum. Maç saatinde sıcaklığın 36 ila 38 derece olması bekleniyor.
Sahaya çıkacak 22 oyuncuya şimdiden kolay gelsin. Üstelik Meduna örneği de hafızalarımızda taptaze duruyor. Yine bir Ağustos akşamı (20 Ağustos 2006) sahada aniden yıkılıp kalan Çek oyuncu, ne TFF'ye ne de yayıncı kuruluşa ders olmamış.
Yeri geldiğinde, kokuşmuş centilmenlik dersleri, içi boş Fair-play cümleleri kuranlar, bugün bir şeyler ters giderse ne diyecekler, ne söyleyecekler, kendilerini nasıl savunacaklar?
Ama haklılar tabii. Çünkü burası Türkiye. Bu ülkenin gündemi bir günde değiştiriliverir. Bir soruşturma açılır, soruşturma aylarca sürer, en olmadık adama birkaç yıl ceza verilir (çok tepki gelirse) olay kapanıp gider.
Mesela bu ülkenin Milli Takım teknik direktörü ne iş yapar merak ediyorum cidden. Bu konuyla ilgili hiç mi bir şey söylemez? Milli Takım Teknik Direktörü'nün görevi sadece maçlar öncesi açıklama yapmak mıdır?
Orta oyunu gibi Türk futbolu. Kimin ne iş yaptığı belli değil. Yayıncı kuruluş maç saati belirliyor. Maçtan sonra Edü çıkar, "Aman hocam çok sıcaktı ama", Büdü yanıt verir "Futbolcu işini yapacak arkadaş. Sıcak filan bilmem. Biz ne sıcaklarda oynadık."
Umuyorum bu akşam ne Galatasaraylı ne de Gaziantepsporlu kardeşlere bir zarar gelmeden maç biter. Maçın sonucunun ne olduğunun önemi yok. Çünkü dünyada insan hayatından daha önemli bir şey yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder