Çok güzel ülke lan bu Türkiye. Valla bak. Yaptığının yanına kâr kaldığı başka bir ülke yoktur. Elin oğlu 90 yıllık hesapları soruyor, bizim ülkede herif 20-30 yıl evvel yaptıklarını basına çarşaf çarşaf anlatıyor, kimse harekete bile geçmiyor.
Ali Ağaoğlu diye bir arkadaş var. Geçen hafta basın gizli reklamını yaptı bol bol. Zaten yazılı basını takip ederseniz, Ağaoğlu Şirketler Grubu'na ait tam sayfa ilanları rahat rahat görebilirsiniz.
Bu eleman Referans Gazetesine röportaj vermiş. 20.08.2009 tarihli Ayten Güvenkaya imzasıyla Referans'ta duruyor. Kendisi diyor ki, "Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. 1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi'nden demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır."
Bak sen olaya. Aradan bir yıldan kısa bir süre geçiyor. Bu kez bütün televizyonlarda, gazetelerde, radyolarda "Herkes havuzlu evde oturmayı hak ediyor" sloganıyla bangır bangır bağırıyor.
Devletin savcısı, hakimi ne iş yapar merak ediyorum. Adam 40 yıl evvel İstanbul'da yapılan binaların kumlarını denizden çektiğini, demirlerini de hurdacıdan aldığını söylüyor, tık yok. Bir tane adam gibi savcı çıkıp da, "Gel bakalım arkadaş, hangi binaları yaptın, hangilerine malzeme sattın" demez mi?
Bir araştırma yapılıp, hangi binalar için kum-demir satmıştır soruşturulamaz mı? Hatta "Bak koçum, sen şimdi sağda solda 'Bu araba Türkiye'de sadece bende var' diyorsun, kurmuşsun hanedanlığını. Hadi bakalım bir zahmet o gün kum-demir sattığın binaların tamamını güçlendir" diyemez mi?
Bir ülkede, bu kadar aleni olarak yaşanırken her şey; adamın biri çıkıp itiraflarda bulunmasına karşın neden mala bağlar yetkililer bilmiyorum.
Ehh, kimse sormazsa, kimse araştırmazsa Ali Ağaoğlu gibi tipler, daha çok siker bu milleti, daha bol araba alır, daha bol bol 20'li yaşlarda hatunlarla fink atar.
Hangi parayla yapar bunu? Denizden kum çekip, hurdacıdan demir alıp, millete sattığı malzemelerle.
Lan, vicdan denen müessese hiç mi çalışmaz kimsede? Bu kadar mı ahlaksız, haysiyetsiz, şerefsiz, onursuz, gurursuzlarla mı dolu bu ülke?
Ayıp diyeceğim ayıp bile değil bu. Adam çatır çatır reklam yapıp, herkesin havuzlu ev sahibi olabileceğini cayır cayır bağırıyor, üstelik daha bir yıl önceki açıklamasına karşın.
Sevmiyorum bunu ama adamı öttürürler başka ülkede olsa. Adamın kafasını o denizden çekilen kuma gömüp, hurdacıdan alınan inşaat demirlerini götüne sokarlar.
Ama Türkiye'de. Giren de çıkan da bize. Az geliyor Aliciğim, kökle biraz daha.
4 yorum:
abi ağzına sağlık adam pişmiş kelle gibi sırıtıyor zaten o ayazmada peşkeş varmış eteğindeki bütün taşlar döküldü de bunlarda vicdan olgusu yok ki abi adamlara küfretsen yarabbi şükür der bana küfür edilse gururuma dokunur işte bazen bazı işlerden sıkılma bıkma umudunu yitirme hep duygularımızın yolundan gitmekten oluyor bunlar gibi olamayız biz çünkü kalbimiz beynimiz dur diyor
Niye öyle diyorsunuz canım! Adam itiraf etmiş yaptığı şeyi. Onca ölen ölecek olan insan boşverin. Biz severiz tövbekar, değişen adamı. Başbakan bile ederiz. Yaptığı puştluğu anlatan eski kulağı kesik abileri dinlemez miyiz ağzımızın suyu açık! Lan ne fırlama adammış diye sevmezmiyiz? Delikanlı adam diye alkış tutmaz mıyız? Yapmış-etmiş, rantı yemiş, edeceği karı etmiş, arabaları çekmiş altına ama pişman adam canım, bahaneleri var, o zamanlar öyleymiş, yazık ona. Çekemiyorsunuz para kazanıyor diye! Daha çok göt savurur böyle adamlar.
bu herif her yerde reklamını yapıyor,kimlere alttan para yediriyor bilmiyorum ama işini biliyor.diyor ki 10 bin lira veren herkes ev sahibi olacak.ulan hadi verdim 10 bin lirayı borç harç geri kalan 300 bin lirayı kim verecek?
e neyzen tevfik boşuna dememiş ibne dersin kızarlar,sikersin aldırmazlar!devam ali!
o yıllardaki inşaat ile ilgili mevzuatı bilmiyorum. kim bilir o kumlar, demirler o yıllarda belki de muhteşem olarak görülüyordu. bu konu hakkında inşaatçı olan varsa yorum yaparsa seviniriz. tabii ki bu helal olsun koçuma daya deniz kumlarını demek değil. sadece polyana ile akşam yemeğine çıktım; o yüzden böyle düşünüyorum:))
her şeyi geçtim, mesela yapacakları ya da yapmaya başladıkları şantiyede çalışan kişilerin mesai saatleri ve ücretleri nasıl? inşaat sektörü böyle diyerekten fazla mesai diye bir şey yok lafını mı geçiriyorlar acaba? mühendisler de bu çalışanlar içinde. sonuçta işçi. her neyse acaba bağlantıları nasıl ağaoğlu'nun?
bir de mesela özal dönemi müteahhitleri çıksa "ulan 1 yılda kazandığımız para hâlâ bitmedi." dese:))
son olarak da şayet a.a. kitap yazarsa işler değişir. birisi uyarsın bak kendisini):))
Yorum Gönder