- Antalya'da 10 yaşındaki kız çocuğuna cami tuvaletinde cinsel tacizde bulunurken suçüstü yakalandığı öne sürülen 82 yaşındaki Mehmet A, tutuklandı.
- Adana'da yurttan kaçan 16 yaşındaki D.K.’yı evine götürüp, tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan dolmuş şoförü 27 yaşındaki Mehmet Demir hakkında, 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
- Samsun'da 21 yaşındaki Yaşar G, 11 yaşındaki erkek çocuğunu ölümle tehdit edip tecavüz etti.
- Bursa'da yerel gazetelere ’Alo Dansöz’ ilanı verip, dansöz kıyafetleriyle özel gecelerde dans edeceğini duyuran 25 yaşındaki Semra Tarla, akciğer ve beyninde ur olan 55 yaşındaki N.M.’yi, "Seni vereceğim paralar ile sağlığına kavuşturacağım" diyerek ikna edip evinde fuhuş yaptırırken yakalandı.
- Bursa'da TIR sürücüsü olan eşi il dışına gittiği zaman, evini, aralarında üniversite öğrencilerinin de bulunduğu kişilere saati 50 liraya fuhuş yapmaları için kiraya verdiği iddia edilen 24 yaşındaki N.A., polis tarafından gözaltına alındı.
- İstanbul'da, kimyager Ayşe T.'yi taciz edip yaraladığı gerekçesiyle 45 yıla kadar hapsi istenen market çalışanı Nurettin Yıldız, mahkemedeki savunmasında "Eteğinin kısa olmasına kızdım, saldırdım" dedi.
- Yargıtay Başsavcılığı, 26 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç. ile ilgili davada tecavüzcülere alt sınırdan ceza ve iyi hal indirimine onama istedi. Başsavcılık, N.Ç.’yi ‘her şeyin farkında olmakla’ suçladı.
- Samsun'da 14 yaşındaki G.Ş., annesinin amcası olan 59 yaşındaki Kemal A.'dan hamile kaldı. Şikayet üzerine sanık tutuklandı, küçük kız 5 haftalık hamileyken bebeği aldırdı.
- Elazığ'da, 34 yaşındaki Özcan D., kendisine tecavüz edildiğini, hamile kaldığını, daha sonra da teyzesinin yardımıyla doğurduğu bebeği terk ettiğini söyleyen kardeşi 32 yaşındaki Ayşegül D.’yi elleriyle boğarak öldürdü.
- Tekirdağ Çınarlı Mahallesi’nde ailesi birlikte yaşayan 11 yaşındaki D.F. isimli kız çocuğu, önceki akşam annesi komşusuna gidince evde yalnız kaldı. İddialara göre, bu sırada eve gelen D.F.’nin kuzeni 27 yaşındaki O.B., küçük kızı eliyle taciz ettikten bir süre sonra evden çıktı. Uğradığı taciz nedeniyle ağlayarak dışarı çıkan D.F.’yi o sırada sokaktan geçen seyyar satıcı A.B. gördü. Seyyar satıcının çocuğu teselli etme bahanesiyle kendi evine götürdü. Burada küçük kıza zorla tecavüz eden 32 yaşındaki A.B., daha sonra küçük kızı serbest bıraktı.
- Samsun'da 19 yaşındaki Gürkan H., 16 yaşındaki A.A. ile cinsel ilişkiye girdi. Bu olayın ardından evden kaçan A.A. bu kez tanıştığı Murat B. tarafından bir eve götürüldü ve burada aynı gün içinde 3 kez tecavüze uğradı.
- Adana'da evden kaçan 16 yaşındaki K.G.'ye 16 günde 23 kişi tecavüz etti. Şüphelilerden 15'i yakalanırken 8 kişi kayıplara karıştı.
- Denizli'nin Acıpayam ilçesine bağlı Akalan beldesinde 14 yaşındaki Ü.A.'ya, ellerindeki görüntüyle tehdit edip cinsel ilişkiye girdikleri iddia edilen 4 genç tutuklandı.
- Şanlıurfa'nın, Akçakale ilçesinde akrabasının tecavüzüne uğrayan 11 yaşındaki F.B.'nin hamile kaldığı ortaya çıktı.
- Balıkesir'in Bandırma ilçesinde bir kadın, 4 kişinin tecavüzüne uğradığı iddiasıyla jandarmaya başvurdu.
- Kayseri'nin Melikgazi İlçesinde, polise başvurup öz annesinin kendisini para karşılığı erkeklerle ilişkiye zorladığını iddia ederek şikayetçi olan 14 yaşındaki M.D.'nin yaşadıkları, yürek burktu.
9 yıldır aynı hikâyeyi dinliyoruz; "Türkiye muhafazakârlaşıyor".
Türkiye'nin ne kadar muhafazakârlaştığını görmek için şu 15-20 günlük birkaç habere bakabilirsiniz. Türkiye'nin muhafazakârlaşmadığı kesin, Türkiye güç karşısında her geçen gün biraz daha tapınma ihtiyacı hissediyor. Tabii bu tapınma duygusunda iktidarın uygulamaları fazlaca etkili.
İş öylesi mide bulandırıcı bir noktaya geldi ki, Başbakan Erdoğan'ın annesi ölüyor, "gazetelere ilan vermeyin" denilmesine karşın, şirketler, şahıslar birbiriyle yarışıyor tam sayfa ilan vermek için. Kimisi "annemiz" diye söz ediyor, kimisi üzüntüsünün herkesten daha fazla olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Bu kadar sikine sahip olamayan insanın olduğu bir ülkenin muhafazakârlaştığını söyleyebilmek mümkün mü? Ülke gitgide sapıklaşıyor. Tabii bunda televizyonlarda çokça gösterilen tecavüz sahnelerinin payı yok değil.
Bir diziyi izletmek istiyorsanız, şöyle 'kallavi' bir tecavüz sahnesi koymalı, hatta o sahneyi ağdalaya ağdalaya birkaç bölüm halinde sunmalısınız. Dizi daha başlamadan önce dizinin tanıtımı bu sahneyle yapılmalı ve basına fotoğraflar sızdırılmalı. Alın size süper başarılı (!) olacak bir dizi.
Konudan dağılmadan eklemek de fayda var. Cuma günü Habertürk'ün yayınladığı fotoğrafta kopartılan fırtınayı da çok samimi bulmuyorum. Şiddetten bu kadar rahatsız olduğunu söyleyen bir halkın, hayatın her alanında şiddetten yana tavır aldığını, şiddetin kabul edilir bir ifade aracı olduğunu görünce, "Habertürk'ü protesto ediyoruz" çığlıkları, oturduğu yerden tepki vermeye alıştırılmış halkın, boktan tavrından başka bir şey olmuyor. Kaldı ki, şiddetten anladığımız yegâne şey, bir kadının dayak yemesi olmamalı. Bu toplumda şiddete uğramayan bireylerin sayısı gün geçtikçe azalıyor.
Başa dönelim, Türkiye muhafazakârlaşmıyor. Bugüne dek, toplumsal hayatın dışında kalmış muhafazârlar, toplumla daha çok iç içe yaşamaya başlıyor. Bu söylemi kullanan köşe yazarları, sokakta yaşamadığı için, gördükleri iki fotoğraf karesiyle "Türkiye muhafazakârlaşıyor" diye çığlığı basıyor. Siyah camlı ciplerde, minibüslerde evden işe, işten bilmem hangi restorana giden insanların değerlendirmesi de bu kadar oluyor haliyle. Bir bok bilmeden, salt tartışma yaratmak adına, milletin ağzına sakız edilmiş satırlardan başka bir şey değil bu söylem.
Türkiye muhafazakârlaşmıyor, tam tersi, muhafazakârlar modernleşiyor. Bir deli kuyuya taş atıyor, milyonlarca yarım akıllı da o taşı çıkartmak için yırtınıyor.
Türkiye'de ciddi sapık artışı söz konusu. Hayatımda hiç görmediğim kadar taciz ve tecavüz haberi okumaya başladım. Neredeyse her gün 10'un üstünde haber okuyorum.
Türkiye'yi başka tehlikeler bekliyor, bizse oturduğumuz yerde, aptallar gibi bize sunulanları tartışmakla meşgulüz.
7 yorum:
Muhafazakarlaşma ile toplumdaki yozlaşmayı paralel düşünmek gerekiyor.Bu ikisini ayırdığımızda sorunun tespiti imkansızlaşıyor.
Fatmagül'ün Suçu Ne ya da Aşkı Memnu daki sevişme sahneleri değildir toplumu yozlaştıran.Normalleştirir,günün tamamını tv izleyerek geciren bir ülke için olumsuz etkileri kesindir fakat başat faktör değildir.Eğer öyle olsa Samanyolu Tv yi devlet televizyonu yapar yozlaşmayı önlerdik.(Pek bir farkı kalmadı bu arada)
Bugün en tutucu yerlerde sapıklık en ileri boyutta.Teorik olarak düşünüldüğünde iki ayrı kavram gibi duruyor ve bir anlam verilemiyor.
Oysa temelde muhafazakarlaşmak yozlaşmanın ana sebebidir.
Son olarak Türkiye ciddi anlamda muhafazakarlaşıyor.
Başörtülüler de artık insan içine karışıyor gibi "liberal-sol" yorumlarla açıklanabilecek kolaylıkta degil ne yazık ki.O eşik çoktan aşıldı.O yüzden bu tarz yazıları pek bir anlam ifade etmiyor.
Evet sevgili kardeşim, Türkiye muhafazakarlaşıyor. Tüm bu verdiğin örnekler bunun delili, çünkü herkese ahlak dersi vermeye çok meraklı olan muhafazalar kadar ahlak yoksunu insanlar bulamazsın yeryüzünde.
Yazılarınızı çok beğeniyorum. Keşke mümkün olsa da ismimi açıklayarak yazabilsem bu yorumu, ama "ileri demokrasi" ülkesinde mümkün değil maalesef.
Eline sağlık.
Muhafazakarlik ile cinsel suclar arasinda 1 iliski oldugunu Freud zamaninda soylemisti: bastirilanlar geri doner ve intikamini alir.
ps: yazdiklarinin hepsini oku-ya-ma-dim.
@ Evren Yılmaz; herkesin aynı düşündüğü dünya zaten boktan olurdu fakat şu kadarını söyleyeyim hayatımın tek bir anında bile 'liberal-sol' kavramı ile tanımlanabilecek biri olmadım.
@ Adsız; sorun değil, ismini açıklamana gerek yok. ancak senin, ötekinin, berikinin korkarak yaşadığı bir ülkede çıkar yol kalmayacaktır bir noktadan sonra
Ülkenin içinde bulunduğu bu sapkın çıkmazı daha iyi analiz edemezdi sanırım bir başkası. Sadece bilinen taciz ve tecavüz vak'aları bunlar, daha neler var bilmediğimiz, uçkur düşkünü şeref ve haysiyet yoksunu adamlarla aynı havayı solumak bile utanç verici.
İzninle yazımı kendi kişisel blogumda paylaştım, hakkını helal et.
Tek üzüldüğüm nokta bu olayın bir şekilde bir insan grubuyla ve bu yazının özelinde "muhafazakar" insanlarla bir şekilde ilişkilendirilmiş olması. Yazının sahibi değil ama yorumlarda buna rastlıyoruz.
Muhafazakar bölgelerde ve muhafazakar olduğunu iddia eden insanların bu işe daha çok bulaştığını söylemek, en hafif şekilde söyleyecek olursam iftiracılıktır. Bu insanlar herhangi bir görüşten, yaşam şeklinden vs vs. gelmiyorlar. E yarın bir gün diğer tarafın ağzı genişi de bunu yapan dinsiz imansızlar derse ne olacak?
Olayın kendisiyle uğraşmak ve bu sapıklaşmayla mücadele etmek yerine neyle uğraşıyoruz.
helal olsun. mukemmel yaziyorsunuz, ama bir avuc azinlik disinda hic kimse ulkenin ne rezil durumda oldugunu bilmiyor. bu ulkenin gelecegini cok merak ediyorum!?
Yorum Gönder