24 Ekim 2011

Hilal'in gülümsemesi için değmez mi?


Umut dolu olmak için hep bir neden vardır. 13 yaşındaki Hilal 25 saat sonra enkaz altından kurtarılmış.

Güneşli bir pazar günü kardeşleri ve annesiyle misafirliğe gidiyorlar. Daha koltuğa oturmadan sarsılmaya başlamışlar, dört katlı apartman yıkılıvermiş. Hepsi birden enkaz altında kalmış. Annesi, kendisine göre enkazın daha altındaymış, "Dayan yavrum, dayan kızım, kurtaracaklar bizi" diye kızına moral vermiş.

Hilal enkazdan çıkarken böylesi gülümsemiş ama eklemiş "Annem, kardeşlerimi ve dayımı kurtarın" diye.

Bütün gün sadece haber yapıp durdum, Hilal'i görünce koyverdim kendimi. Oturuyorum, hiçbir şey yapmadan. Birkaç kelime söylüyorum, o kadar. Vicdanımı rahatlatıyorum sadece. Kendimden nefret ediyorum, insanlara yardım edemediğim için.

N'olur, yalvarırım yardım imkânınız varsa, elinizi uzatın. Yüzlerce insan enkaz altında, gün ışığını görmek için dualar ediyor.

Siyasi partiler, yardım kuruluşları v.s. v.s. birilerine ulaşın ve yapabileceğiniz her şeyi yapın. Birlikte yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz, aynı topraklarda yaşadığımız insanlara yardım edin.

Deprem gerçeği yarın bizi de vuracak. Başka insanların da size; bugün birilerinin sırt çevirdiği gibi, nefret dolu sözler söylediği gibi davranmasını ister miydiniz?

Ya o enkaz altında kalan, sizin kardeşiniz olsa, sizin anneniz, sizin babanız olsa? Ya da benimki olsa?

Sırt mı çevireceğiz insanlara, yardımlarımızı esirgeyecek miyiz? Lütfen ne yapın, edin, çaresizce yardım bekleyen insanlara yardım etmek için harekete geçin.

Öfkenizi, sinirinizi, deprem gerçeğine önlem almayanlara, hepimizden alınan deprem vergilerine rağmen kampanya düzenleyenlere yöneltin.

Hilal annesiz kalmasın, kardeşsiz büyümesin...

Başka Hilaller de gülümseyebilsin...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

adamın dibisin aga ..yüreğimeze tercüman olsun

Adsız dedi ki...

Fotoğrafı kendi kişisel blogumda kullandım, yazı da çok güzel olmuş, emeğine sağlık.

Adsız dedi ki...

Sevgili Ozan,

Oncelikle ellerine saglik. Bugun icimi burkan bir e-posta aldim. 99 Duzce depreminde gonullu olarak kurtarma ekiplerinin tercumanligini yapmistim. Orada Israil'in kurtarma ekibi FIRST (ki AKUT'a ilk depremde arama kurtarma ekbini veren ekipti ayni zamanda)ile birlikte calismistim. 99'dan beri FIRST'un baskani Efraim ile duzenli olarak senede birkac defa maillesiyoruz. Bugun Efraim'in bana mailde yazdigi su: depremi duyar duymaz FIRST olarak Turkiye'ye gelip kurtarma calismalarina katilmak icin basvurmuslar. Ancak bizim yetkililerimizden IZIN alamamislar. Bolgenin geceleri cok soguk olmasindan oturu kisa sure sonra isi kaybindan enkazlarin altinda canli insan kalmayacagini, egitimli bir kurtarma ekibinin eksikliginin birkac insani canli kurtarma ihitmalini azalttigini soyleyip, Turk yetkililerden izin alabilmek icin cok israr etmisler ama maalesef izin cikmamis. Maalesef bugun bizi yonetenler, Israil'li bir ekibin kahramanlik hikayesinin dogmasindansa birkac masum insanin daha ölmesini tercih ediyorlar!!!