20 Ağustos 2009

Kırılmayan sırık istiyoruz


Dünya Atletizm Şampiyonası'nda zaman zaman ilginç görüntüler gelmiyor değil.

Bunlardan biri de, sırıkla atlamacı Güney Africalı Willem Coertze'nin, sırığının kırılması oldu.

Tam penaltı atarken, topun patlaması gibi bir şey olsa gerek. (Sahi bu durumda ne olur?)

İngilizler kutsal topraklarda


Kuzenim 5 aydır İngiltere'deydi. Pazartesi günü geldi, beraberinde 3 İngiliz'le birlikte. İngilizler, dil kursundan hocaları.

Biri Crystal Palace, biri Nottingham Forrest diğeri de Newcastle United taraftarıymış.

Elemanlar "Mutlaka Galatasaray maçına gitmek istiyoruz" demişler. Aldık biletleri, götürüyoruz, kutsal topraklara. Maça kadar bana izin. Maçtan sonra görüşmek üzere. Bakalım bizim İngilizler, beğenecek mi atmosferi..

Aslında denk düşse İnönü ve Saraçoğlu'na da götürmek lazımdı. Ama şimdilik sadece Ali Sami Yen'i görebilecekler...

Mehmet Çiftçi budur!


Basınımızda, Galatasaray'a bir biçimde giydirme, satır arasında dalga geçme bir gelenek olmaya başladı.

Milliyet Gazetesi'nin multi üfürükçü İspanya muhabiri Mehmet Çiftçi, Elano'nun bonservisinin bedava olduğunu yazmış. Yani Galatasaray'a 'itelenmiş', anlatmak istediği bu arkadaşın.

Uzun uzun yazmaya gerek yok. Bülent gayet iyi özetlemiş. Gayet güzel bir biçimde olayı yazmış.

Mehmet Çiftçi'nin bildikleri bu fotoğraftan ibarettir. Hiçbir gazetecilik altyapısı olmayan, İspanya'ya yerleşmiş ve İspanyolca öğrenmiş bir adamdan başkası değildir kendisi. Haber kotası doldurmak için oradan tırmalayıp durur. Tırmalamadaki son nokta Elano haberi olmuş.

Kendisinin futbola yakınlığı, el bombası-futbol topu arasındaki bağ gibidir. Harry Rendknapp 1 aydır görevdeyken, Totthenham'ın hocasını Juande Ramos sanar, her ay Roberto Carlos ya da Alex'i Fenerbahçe'den gönderir, her yıl La Liga'dan 10 futbolcu getirir Türkiye ligine. Böyle bir garip işte..

Yukarıdaki fotoğrafta da, 10 sayfalık Maldonado 'analiz'i var. Sadece bu sayfası yeterli diye düşündüm. Biz niye görmediysek, bu harikulade tekniği anlamadım.

Hafta arası Premier Lig böyle geçti

Fotoğraflarla Premier Lig maçlarından dikkati çekenleri yazmak gerekir, birer cümleyle.



İlk hafta Totthenham karşısında iki penaltısı verilmeyen Liverpool, Stoke City'i 4-0 yendi. Bu maça dair tek söyleyebileceğim şey, Glen Johnson'un golünü izleyin. Dani Alves'ten daha iyi bir sağ bek. Tek sorunu çok kopuk oyun içinde.



Hem Defoe, hem Tottenham sezona çok iyi başladı. Defoe zaten Hollanda ile oynanan hazırlık maçında attığı 2 golle sinyalleri vermişti. Önce Liverpool'u devirdiler şimdi de deplasmanda Hull City'i 5-1 yendiler. İzlemek gerekir, çok tempolu oynuyorlar.



İngiltere'de fotoğrafta gördüğünüz James McFadden'a 'penaltı kralı' diyorlar. Adam isminin hakkını verdi ve Birmingham'ın, Portsmouth'u 1-0 yendiği maçta 3 puanı takımına kazandırdı. Penaltı deyip geçmemek gerekir. Bugün MANU maçı bu yüzden kaybetti.

MANU şapkadan tavşan çıkartamıyor


Manchester United, Premier Lig'in ikinci haftasında oynadığı maçta, ligin yeni ekiplerinden Burnley'e 1-0 yenildi.

Cristiano Ronaldo ve Tevez'in takımdan ayrılması sonrasında, takıma gereken 'yıldız' oyuncuların kazandırılmadığı yönünde tepki çeken 'Kırmızı Şeytanlar' için her şey eskisi gibi olmayacak.

Maç içinde kazanılan penaltıyı Carrick'in kaçırması bile, Ronaldo'nun eksikliğini gösterdi bizlere. Tevez'in yerine alınan Michael Owen ise Tyrone Mears karşısında etkisizleşti.

Ronaldo'suz MANU'yu herkes merak ediyordu ancak bu mağlubiyet bile takımın yaratıcı gücünün eksikliğini ve zor zamanlarda inisiyatif alacak kimsenin olmadığını apaçık gösterdi.

Tabii ki, Manchester United'ın Vidic ve Rio Ferdinand'ın yokluğunda defans ezberinin bozulması da, bu mağlubiyeti getiren koşullardan biri oldu fakat, 'Ronaldo'suz, Kırmızı Şeytanlar biraz daha melek hüviyetine bürünmüş gibiydi.

Carling Cup'ta rakipleri karşısında destan yazan Burnley kalecisi Brian Jensen ilk yarı boyunca hiç zorlanmazken, ikinci yarı MANU ataklarına tek başına direndi ve tabii ki bir de penaltı atışını kurtararak, maçın adamı olmayı başardı.


Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere, geçtiğimiz yıllardan alıştığımız zor zamanlarda bir biçimde maçı çevirmeyi başaran Manchester United görüntüsü Burnley maçında yoktu. Görünen şu ki, Kırmızı Şeytanlar'ı zor bir sezon bekliyor.

Tek başına bir mağlubiyetten fazlası oldu çünkü bu. Premier Lig'de misafir gözüyle bakılan bir takım eğer Manchester United'ı yenebiliyorsa, diğerleri de bunu deneyecektir. En azından bu cesaret için iyi bir örnek var karşılarında.

Son not: 33 yıl önce Burnley'i alt liglere indiren Manchester United'ın ta kendisiydi.