19 Mayıs 2010
Bu kafayla giderseniz askere, nah alırsınız tezkere
Yok yok, yazmasam olmazdı. Hoş, Fenebahçe yorumu yapınca bazı arkadaşlar çok kızıyor. Hatta, "Sana da amma batmış Fenerbahçe" diye serzenişte bulunuyor.
O kadar futbol kelamı etmişiz, Aziz Yıldırım'ın basın toplantısına değinmezsek olmaz valla.
Başlık başlık alalım, cevapları yazalım, en azından aklımda kalanları...
Aziz Yıldırım: Belediye başkanlarının sporun içinde olmamasına yönelik yasa var, Melih Gökçek'in varlığı Türk sporunu çok kötü götürür
Yorum: Kesinlikle doğru bir açıklama. Buna dair bir yasa var. Var, var da; senin yaptığın basın toplantısında Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün ne işi var onu anlamadım. Belli olmayan şampiyonluk öncesi, Bağdat Caddesi'ni belediye araçlarını kullanarak süslemek, neyin nesi? Bir zahmet, kaçırılan bir şampiyonluk sonrası basın toplantısı düzenlediğinde açıklayıver.
Aziz Yıldırım: Rüştü, Kasımpaşalılar'ı arıyor. Hadi sizi göreyim diyor. Ankaragücü'ne mesaj atıyor. Bende kendisine haber gönderdi. "İnşallah Bursa'da iyi oynarsın" diye. Kaleciler hata yaptılar. Peki ya Rüştü ne yaptı? Çıksın söylesin. Ben bu şahısları aramadım desin. Beşiktaş kalecisinin bu adamlarla ne işi var. O zaman Bursa'da yediği gol bana şaibeli geliyor. Ağızımdan kötü şeyler çıksın istemiyorum.
Yorum: Öncelikle söz edilen maçları, Şanlıurfa'daki kupa finali hariç (Zaten eşikteki-beşikteki hiçbir Fenerbahçeli'nin o kupayı kazanacağına dair bir ümidi de kalmadı), hepsini kazandın. Rüştü nasıl bir ilahi güçtür ki, telefonla arkadaşlarını arayıp, o takımların "Türkiye'nin tek büyüğü" Fenerbahçe'yi yenmesini sağlayacak? Hani sen tek büyüktün? O vakit Rüştü, koskoca Fenerbahçe camiasından daha yüce ve büyük bir varlık. Öyle mi yani?
Ayrıca, Rüştü'nün kimi, ne zaman aradığını ya da kime nasıl mesaj attığını nereden biliyorsun? Kim veya kimler paylaşılması yasak olan bu bilgileri sana nasıl ulaştırıyor? Mümkünse bu da açıklansın.
Aziz Yıldırım: Bizim resmi yayınımız dışında haberler yazmayın.
Yorum: Olur, bundan sonra her yapacağımız haber için, Fenerbahçe resmi sitesini bekleyelim. Hatta, gazetelerdeki, televizyonlardaki, radyolardaki bu işle ilgili tüm adamlar işten çıkartılsın, siz kendi haberinizi kendiniz verin.
Yalan haber konusunda kesinlikle haklı ama "Bizim resmi yayınımız dışında haber yazmayın" deme cürretini, kendinde nasıl bulur bu adam? Nasıl bir faşizan düşünce biçimidir? İnsanda biraz terbiye, edep, adap olur. Her boku biliyorsunuz, basına da nasıl haber yapacağını öğreteceksiniz. Sen önce iletişim çağında, olmayan şampiyonluğa sevinen taraftarını eğit, be akıllı.
Aziz Yıldırım: Ben Fenerbahçe Başkanı olarak buradan Kadir Topbaş’a sesleniyorum: İstanbul’da yapılan hafriyat işlerinin. döküm işlerinin tamamını almaya, ihaleye hazırız ve bize verilmesini istiyoruz.
Yorum: E, oha. Yüzsüzlüğün bu kadarına başka ne söylenir bilmiyorum. Haklısın ama Kadıköy Belediyesi size çalışıyor, o yüzden alışıksınız belediyelerle içli-dışlı akçeli işler yapmaya. Olur paşam, hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gelirlerinin bir kısmını "Türkiye'nin tek büyüğü" Fenerbahçe kulübüne tahsis etsin. Hatta olmazsa, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, Fenerbahçe Cumhuriyeti Hazinesi'ne, senin belirlediğin bir oranda gelir yardımı yapsın.
Aziz Yıldırım: Ama artık Türkiye’de tek büyük var, O da Fenerbahçe’dir.
Yorum: Hâlâ aptalca bir biçimde bu dünyanın en gerzek yalanına inanıyorsunuz ve insanları da inandırmaya çalışıyorsunuz. Kendinize düşmanlar yaratmak, sonra o düşmanlar karşısında ağlayıp sızlamaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. Neyin büyüğü, hangi büyük, kıstas ne belli değil. Ortaya atılmış bir deli saçması sadece. O kadar çok tekrar ediyorlar ki, gerçekten buna inanmaya başladılar.
Lütfen, buna gerçekten inanan birisi bana çıkıp Fenerbahçe'nin neden Türkiye'nin tek büyüğü olduğunu açıklasın.
Yazık, gerçekten yazık. Ciddi anlamda bir ruh doktoruna ihtiyacı var bu adamın. Psikolojik destek almalı, hatta bir süre rehabilite edilmeli. Bunu dalga geçmek için söylemiyorum, cidden iyi bir ruh hali değil bu. Aynı derede yüzlerce kez yüzdünüz ama aynı aptallıklara devam ediyorsunuz. Bunun, şu birkaç günlük travmatik dönemden ötürü olmadığı da gün gibi ortada.
Bu arada 'veleybol' diye bir spor yok, o sporun ismi 'voleybol'.
Etiketler:
aziz yıldırım,
fenerbahçe,
melih gökçek,
rüştü reçber
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)