30 Mayıs 2011

Aranızdan bir tane adam bile çıkmayacak mı ?


Çok tartışmaya gerek yok. Emre Belözoğlu-Okan Buruk ve Ahmet Bulut menajerlik firmasının ortaklığını yapmaktadır.

Emre ve Okan'ın İnter'e transferinden bu yana, bu üçlü birlikte iş yapmaktadır.

Birileri Emre'nin adına, Ankaragücü forması giyen ve aynı menajerlik firmasının futbolcularından olan Kaan Söylemezgiller'e mesaj atıyor. Mesajın ne olduğunu artık takip eden herkes biliyordur.

Emre'nin adına mesaj atan kişi, Ekrem Okumuş. Güya menajerlik şirketinin ortaklarından ama ortaklık hikâşe çünkü Emre'nin adına işleri o yürütüyor. Çünkü profesyonel futbolcu, menajerlik yapamıyor.

Neyse aslında sorun, Emre'nin mesaj atması ya da Emre'nin adına bir rakibe mesaj gönderilmesi değil. Bunların Türkiye'de daha önce hiç yaşanmadığını sanarak, hayatımıza devam ediyorsak hepimiz embesilin önde gideniyiz. Bunların hepsi Türkiye'de yaşanıyor.

Temel sorun bu yaşananlar üstüne kimsenin kılını bile kıpırdatmaması. Ortada şaka diye geçiştirilmeye çalışılan çok ciddi bir olay var. Yetkili bir FIFA menajerinin ortağı, şampiyonluğu giden futbolcularının yine aynı şirkete ait bir başka takım oyuncusuna öyle pek de yenilmeyecek ve yutulurken, hazmedilmesi güç bir mesaj atıyor. İnsanlar bunu "Ama Emre atmamış, Emre'nin mesajı Fenerbahçe'yi ilgilendirmez" gibi deli saçması savunmalarla geçiştirmeye çalışıyor.

Ulan bu ülkede herkesin telefonu dinleniyor. Bir tane savcı çıkıp da, böyle bir iddia üzerine "Ya birader neler olmuş" deyip soruşturma başlatamıyor mu? Bu kadar mı zordur, adı geçen futbolcu ve menajerlerin telefon konuşmalarının ortaya çıkartılması?

Kolay değil çünkü tıpkı market raflarındaki konservelere döner bu mesele. Alttakini çektiğin an, her şey aşağıya iniverir. Siyasetçisinden, başkanına, futbolcusundan teknik direktörüne, taraftarından hakemine kadar herkes konservelerin altında kalır.

Bu yıl pislikten nemalanan Fenerbahçe oldu. "18'de 17 yaptık, Fenerbahçe'yiz, biz bize yeteriz" diye destanlar yazarak, herkes kendini kandırmaya devam etsin. Bu yıl bu pislikten nemalananlar, birkaç yıl sonra kuyruğuna basılmış it gibi bağıracaklar.

Bu ülkedeki futbol ortamı bu kadar işte. Herkes ne kadar pisliği varsa o derece mutlu.

Ya her şeyi bir kenara bırakın, bir kulüp başkanı hakem odasına dalıyor ve ağzına geleni söylüyor, buna karşı yaptırım bile uygulanmıyor. Sanki bu işin doğasında olan bir olaymış gibi içimize sindiriyoruz.

Futbolcusu saha ortasında, rakibinin gırtlağına insafsızca dirseği indiriyor sarı kartla geçiştiriliyor, ses yok.

Rakibinin üstüne bilerek kramponlarıyla dalıyor, ses yok.

Ülkede efsane ilan edilen adam Alex, rakibine taban dalıyor, ses yok

Her ceza alanı içine girdiğinde, balıkçının elleri arasındaki balık misali kayıveriyor penaltı çalınıyor, ses çıkartan yok. O zaman senelerce Arif Erdem'e boşuna küfretmişim. Böyle alçakça hareket edip, sahada eşini de öptün mü Türkiye'de senden büyüğü yok demek ki!

Şu olaylara konu olan futbolcusu hakemi tehdit ediyor ses yok.

Rakibinin gırtlağını kesmekle tehdit ediyor ses yok.

Kardeşim bu ülkede, bu kadar olan biten namussuzluğa sesini çıkartacak Fenerbahçeli hiç mi yok?

Bir tane şampiyonluk bütün değerlerin anasını sikiyor. Çığlık çığlığa bu namussuzluğa, şerefsizliğe sesini çıkartacak bir tane Fenerbahçeli bulamayacak mıyız?

Galatasaray da böyle şampiyon olursa, başarı diye adlandıranın amına koyayım.

Biriniz lan, biriniz.. Numune olarak bir tane Fenerbahçeli çıksın "Biz bu şampiyonluğu çaldık. İçime sinmedi" desin...

Şu Ahmet Bulut denen yavşakla iş yapan ne kadar Galatasaraylı futbolcu varsa, "Ya menajerinizi değiştirin ya da kendinize kulüp bulun" densin. Galatasaray'ın geleceği açısından yüz tane Drogba'dan daha olumlu bir iş yapılmış olur. Çünkü her türlü işin altından bu herifin pislikleri çıkmaya başladı.