Türk futbolcusunun en önemli sorunlarından biridir, kültürel birikini hiç düşünmeden çok konuşması. Konuştuğu süreçte konuşulacağını bildiği için de sürekli konuşur.
Hakan Şükür bu 'ekolün' en önemli temsilcilerinden biriydi. Daimi mesaj verme kaygısıyla, hep konuştu, boş konuştu.
Hakan Şükür'den bayrağı devralan Arda, Türkiye'den ayrıldıktan sonra da, konuşma geleneğini sürdürdü. Arda gittiği günden beri konuşmaya devam ediyor. Hangi Arda yapıyor bunu? Basından şikâyet eden Arda (!)
Arda da, tıpkı milletvekili abisi gibi yabancı futbolculara bindirmiş ve "Biz 50 bin dolarımızı alamazken yabancılar helikopter bakıyordu" demiş.
Türkiye'de ya da dünyada futbolcular, hak ettiklerinin çok üstünde para kazanan meslek gruplarının başında geliyor. Eğitimleri yarım yamalak, iki-üç kelimeyi biraraya getirmekten aciz adamlar, ne yazık ki, endüstri haline getirilen bir eğlence aracının içinde yıllık 500 bin ile 4 milyon Euro para kazanıyorlar.
Kimileri rahat rahat 'helal olsun' diyebilir ancak hayatın içinde yaşanılanlara bakınca böyle düşünmem mümkün değil.
Bugün üniversite mezunu yüzbinlerce genç işsizken, hayatının neredeyse yarısını okumakla geçirmiş bir uzman doktor 3 bin lira alırken, insanların yaşamlarını etkileyecek ve adaleti sağlayan hakimler 4 bin lira alırken, öğretmenler bin 800, memurlar bin 500, işçiler 658 lira alırken, liseyi ittire kaktıra bitiren bir adamın "Biz 50 bin dolarımızı alamazken" diye cümleye başlaması, en hafif tabiriyle söylemek gerekirse şımarıklıktan başka bir şey değil.
Kendisinin aldığı 50 bin doları, yıllık olarak kazanamayan milyonlarca insan var. Evlerine et girmeyen insanların yaşadığı bir ülkede, 500 bin dolarlık villada oturup, altında 200 bin Euro'luk arabayla gezen bir futbolcunun, salt yabancı futbolcuya geçirmek için söylediği bu cümle, kendi küçük dünyasını da ele veriyor.
Galatasaray'da artık gelenek haline gelen yabancı düşmanlığı, bu takımın senelerini ve milyonlarca dolarının çöpe atılmasına neden oldu.
Bu beyzadelerin, gelen her önemli yabancı futbolcuyu yalnızlaştırma politikası nedeniyle onlarca futbolcu ayrılıp gitti. Bu adamlar giderken, oynamadığı dönemlerin paralarını da aldı.
Şimdi Arda'ya sormak lazım; sizin bu çağ dışı ve artık faşizm çizgisine kayan yabancı düşmanlığının Galatasaray'a faturası ne kadardır?
Sen Galatasaray'a bu kadar katkı sağladın mı?
Bu arkadaşlar sinema kapatırken, bu ülkede sinema yüzü görmeyen kaç milyon insan var, hiç aklına geliyor mu acaba?
Ya da bu arkadaşların bir gece kulübünde ödediği parayı, verdiği maaşı bir yılda alan insanlar olduğunu hiç düşünüyorlar mı?
Lan, liseyi bitirip bir mağazada tezgahtar, tornacının yanında çırak olsan 50 bin doları hayatında bir arada göremezsin. Nasıl bir şımarıklıktır bu, nasıl iğrenç bir düşünce örneğidir, anlayamıyorum.
Bu itleri, madenlerde çalıştıracaksın üç-beş kuruşa, gecekondularda oturmaya mahkûm edeceksin, cebine kuruş para olmadan alışveriş merkezlerine sokacaksın, bakalım 50 bin dolar akıllarından geçer mi?
Aldığınız parayı hak etmiyorsunuz, tribündeki taraftarı yabancı oyunculara karşı kışkırtmaya çalışıyorsunuz, basından şikâyet edip her geldiğinizde basına konuşuyorsunuz, sonra da ortalarda 'ben adamım' diye dolanıyorsunuz.
İnsanların 2 kap yemeği masasına koyamadığı, işsizliğin üniversiteliler arasında artık normalden sayıldığı, diplomalı gençlerin sokaklarda anketörlük yaptığı bir ülkede, yıllık 3 milyon Euro para kazanıp, sonra 50 bin dolar muhabbeti yapacaksın, biz de sen sadece Galatasaraylı'sın diye seni seveceğiz öyle mi? İyi ki, siktirip gitmişsin.
Düşün şu kulübün yakasından. Sığ, basit, faşist, ilkel fikirlerinizi de beraberinizde götürün.
3 Ekim 2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)