27 Kasım 2009
Futbolsuzluk sarmalı
Maç kadrosunda Arda'nın forvette oynayacağını duyduğum an "Muhtemelen bugün 1 Nisan" diye düşündüm. Başka bir açıklaması olmamalı çünkü Zapo ve Ömer'in arasına Arda'yı yerleştirmek. Bu seçim Neeskens'in miydi yoksa Rijkaard'ın mı bilmiyorum ancak doğru bir seçim olmadığı su götürmez bir gerçek.
Galatasaray'ı bu sezon özellikle de son haftalarda Baros'lu ve Baros'suz olarak incelemek gerekir. Ne yazık ki, Baros'un eksikliği fazlasıyla hissediliyor. Kadroda Baros'un işlevini görecek tek bir adam bile yok. Evet, Nonda daha fazla gol attı fakat Baros'un özellikleri kendisinde yok. 3-1'lik Fenerbahçe maçından bu yana Galatasaray futbol oyna(ya)mıyor. Tabii ki, tek sebep Baros'un yokluğu değil. Herkes Gökhan Zan ve Servet'in ne kadar ağır ve uyumsuz olduğunu, Hakan Balta'nın formsuzluğunu, Sabri'nin saç-baş yolduran günlere geri döndüğünü, Keita'nın Kadıköy macerasından sonra lige yaptığı başlangıcı özlettiğini görüyor.
Tüm bunlar gözümüzün önünde dururken, Bursa gibi ligin en zorlu deplasmanlarından birinde; değil 3 puan, 1 puan bile almanın güçlüğünün farkında. Zaten, karşılaşma başladığında Bursaspor'un iştahı karşısında çaresiz kalan Galatasaray'ı gördüğünde "1 puan bile mucize" diye düşünmüştür -en azından ben düşündüm.-
SERVET-GÖKHAN ANCAK ALTERNATİF OLUR
Sarı-kırmızılı takımın en belirgin zaafı defansı. Servet ve Gökhan Zan hedefi olan hiçbir takımda yan yana oynayamaz. -Milli Takım'da da oynayamıyorlardı- İki ismin de, defanstan ileriye top taşıma konusundaki zayıflıkları kanatlardaki Hakan Balta ve Sabri'nin de formsuzluğuyla birleşince daha da belirginleşiyor. Servet ve Gökhan Zan ancak ve ancak birbirlerine alternatif oluşturabilirler ama asla yan yana oynayamazlar.
Gelelim, orta sahaya yani Mehmet Topal, Barış, Mustafa Sarp, Ayhan'a. Hali hazırda hepsi birbirinden vasat durumdalar. Hangisi oynasa, diğeri niye oynamadı diye düşünüyoruz, düşündüğümüz isim bir sonraki hafta oynayınca da bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Eğer Galatasaraylıysanız, haliyle sinir bozuyor bu durum. bozu
YETER LİNDEROTH, YETER EMRE GÜNGÖR
(Aç parantez Linderoth. Yeter cidden, hakikaten yeter. Geçen hafta 15 dakika oynadı bu hafta yine sakatlıktan ötürü kadroda yoktu. Parantezi genişletirsek, Emre Güngör'ün gün geçtikçe Linderoth'a dönüştüğünü görüyoruz. Her iki isimle de yolların acilen ayrılması gerekir. Bu kadar çok ve sık sakatlanan iki oyuncuya rastlamadım.)
Takımda çok net görüyen bir uyumsuzluk ve mutsuzluk var. Bütün oyuncularda suratlar asık, hepsinin yüzünden düşen bin parça. Fenerbahçe maçından sonra değişen ne bilmiyorum fakat bildiğim bir şey varsa o da, bu futbolla ilk 5'e bile girmenin zor olduğu.
BURSA BİRKAÇ GÖMLEK ÜSTÜNDÜ
Bursaspor'a gelecek olursak, maça başından sonuna hakimdi. İki topları direkten döndü fark daha fazla olabilirdi. Son 5 dakika hariç, her hattıyla Galatasaray'dan gömlek gömlek üstündü. Orta sahada üstündüler, defansta net gol pozisyonu bile vermediler. Buna Arda'nın forvette oynamasının da katkısı büyüktü.
Sonuç itibariyle, puan farkı 10'a bile çıksa, sorun değil. Sorun, ortaya konan -konamayan- futbol. 10 tane adam başı kesilmiş tavuk gibi sağa-sola koşturuyor, benim tek gördüğüm bu iki haftadan bu yana. Kewell'dan başka oynama isteği gösteren futbolcu yok.
Eğer devre arası transfer yapılacaksa kesinlikle stopere ayağında top tutabilme becerisi gösteren bir adama ihtiyaç var.
Devre arasına kadar en az hasarla gidilmesi gerekir. Devre arasından sonra farklı bir Galatasaray izleyeceğimiz hissini taşıyorum çünkü.
Futbol izlemeyi özledim, acilen Barcelona izlemeliyim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)