24 Mayıs 2011

Galatasaray'dan bir bok olmaz -2-


Eyvallah Fatih Terim 1996-2000 yılları arasında Türk futbolunda bir daha tekrarlanması güç bir başarı yakaladı. Bunu kabul etmemek aptallık olur. Ama hepsi o kadar.

Terim 2000 yılında pause düğmesine bastı ve orada kaldı. Kimse çıkıp "Avrupa Şampiyonası'nda 3.lük" filan demesin. Cech'in elinden kaçırdığı top, kariyerinin tamamen durmasına neden olmuştu. Şans pek çok zaman insana yardım etmiyor fakat Terim, o şanstan bol bol nasiplendi.

Şimdi kariyerini yeniden ayağa kaldırmak için yeni bir fırsat ayağına geldi ama Terim daha ilk hamlesinde sınıfta kaldı. Kendisine yardımcı olarak seçtiği "Hasan Şaş, Ümit Davala ve Taffarel" isimleri yanlış açılış yapan satranççıya benziyor.

Ortalarda dolanan pek çok isim var. Olur ya da olmaz onu bilmiyorum ama Drogba'yı çalıştıracak adam Hasan Şaş mıdır, Ümit Davala mıdır?
Hasan Şaş, Drogba'ya ne öğretebilir, neyi anlatabilir biri açıklarsa sevinirim. Çünkü benim fındık beynim bu hamleyi anlamış değil. Keza Ümit Davala da aynı şekilde. Kaldı ki, Skibbe'nin yardımcısı olarak geldiği zaman hangi yeteneklerini sergiledi, nasıl meziyetler ortaya döktü ki, yeniden göreve getiriliyor?

Hadi diyelim işin bu noktasını geçtik. Herhangi biriniz şunu düşünebiliyor musunuz? Galatasaray, XSpor karşısında 2-0 geride ve Terim hatalı bir hamle yapıyor. Hasan Şaş ya da Ümit Davala "Fatih Hoca yanlış yapıyorsun. Ahmet yerine Mehmet'i alsan, forveti 3'lesek" gibi bir cümle kurabilir mi?

Terim'in ders almayıp, ders vermeye devam ettiği daha 4. günde kendini belli etti. Şu geçmiş saplantısından, 2000 ruhundan artık sıyrılmak gerekir. Nedir bu aptalca ısrar anlamış değilim. 2000 yılından bu yana her sene o ruhu arayıp duruyoruz. Eğer aranan ruhsa 2011 ruhu yarat. Yaratamıyorsun ve yaratamayacaksın çünkü elde Hagi gibi bir sihirbaz yok!

Tabii tüm bunların üstüne altyapının başına getirildiği söylenen Hakan Ünsal gerçeği var. Bugüne kadar köşe yazarlığında gösterdiği müthiş performansa dayanarak, kendisini altyapının başına uygun görmüş, İmparator hazretleri.

Artık altyapıdaki çocuklar, hem futbol oynayıp aynı zamanda nasıl oruç tutulur, takımdaşlık gereği toplu Cuma namazlarına nasıl gidilir, küçük yaşlardan itibaren yabancı futbolcu düşmanlığı nasıl yapılır hepsini bir bir öğretir Hakan Ünsal abileri.

Pek çok kişi Fatih Terim'in göreve getirilmesinden çok ümitvardı ama eğer ki şu isimler göreve getirildiyse, 3. Fatih Terim döneminin 25 Mayıs 2011 tarihi itibariyle sonunu belli etmiştir.

Yazık ki, hâlâ 2000'den medet umuluyor ve o başarı üstünden yeni bir yapılanmaya gidilmeye çalışılıyor. Oysa o ruh, 17 Mayıs 2000 tarihinde görevini gerçekleştirdi ve misyonunu tamamladı.

Ben gelecek yabancı oyunculara şimdiden üzülmeye başladım. Hiçbirinin uzun vadede başarılı olabileceğini düşünmüyorum bu kafa yapısı içinde. Hakan Ünsal'ın, Hasan Şaş'ın yabancı futbolcular hakkındaki düşüncelerini gayet yakından biliyoruz. 40 yaşından sonra hidayete ermelerini bekliyorsak, daha çoooooook 2000 ruhu bekleriz.

Göreceksiniz gelen yabancı futbolcular ya Türkiye'ye adapte olamayacaklar, ya müzmin sakat olacaklar ya da suratları beş karış top oynayacaklar.

Galatasaray bu yıl harcanacak paralarla birlikte çok daha büyük bir çöküş sürecinin içine girecektir.

İsteyen umudunu korusun, isteyen İmparator'una sahip çıksın. Olacak oğlak bokundan belli olur misali, gelecekte bizi bekleyen sonu görmemek için en iyisi gözlerimizi kapatıp bir an önce bunun da geçmesini bekleyelim.

Şu biat kültüründen kurtulamadığımız sürece Galatasaray'dan bir bok olmaz. Geçen yıl 29 Temmuz akşamı Ali Sami Yen'deki 2-2'lik OFK maçından sonra da aynı şeyi söylemiştim, şimdi daha erkene alarak 25 Mayıs'ta aynı cümleyi tekrarlayacağım; Galatasaray'dan bir bok olmaz...

Ama burası Türkiye iki transfer, bir galibiyetten sonra herkes "İmparatorr Fatih Terim" diye gırtlağını yırtmaya başlar. Başarı dediğiniz şey, salt şampiyonluksa, Türkiye'de şampiyonlukların nasıl geldiğini hep birlikte izledik bu yıl. Cihan Kamer, Hüseyin Ersan Topbaş'ın sihirli dokunuşlarından bir tanesini de çiçeği burnunda vekilimiz Hakan Şükür yapıverir sihirli değneğiyle, al işte sana başarı...

Neyse iyi yanından bakalım, "Kadıköy'de büyü mü var?" diyen Hasan Şaş göreve geldiyse, sırtımız bir daha yere gelmez.
Florya'dan Kadıköy'e kadar kurşun boru hattı döşeriz, o sayede kazanabiliriz belki.

Taffarel için hiçbir şey söyleyemiyorum ama şundan eminim kimse Nezihi'den daha kötü bir çalıştırıcı olamaz.

Pikniğe gel!


Hüseyin Üzmez ve Müslüm Gündüz piknik yapmışlar bugün.

Sanırım birbirlerine taciz, tecavüz ve cinsel ilişki hikâyelerini anlatmışlardır.

"Lan Hüseyin Abi, iyi yırttın valla"
"Müslüm gözüm, sen de şimdi yakalansan bir şey olmazdı devir değişti"
"Hahahahhahaha"
"Çocuklar kanatları uzatıverin"


Yakınlardan geçen olmamıştır umarım. Bunlardan bir bok kurtulmuyor çünkü...

Maymunlar cehennemi

Şampiyon olduğun zaman her şeyi yapabilme hakkına sahipsin bu ülkede.
Statta şampiyonluk kutladığında "Koyduk" ya da daha önce yaptığın gibi "Ananın amı" diye bağırabilirsin.

Bu öylesine bir aşağılık kompleksi ki, şampiyon olduğun akşam Galatasaray Lisesi'ne bayrak asarak, fındık beyinlerce şampiyonluğu taçlandırmaya çabalıyorsun. Ne gerek var ki, zaten şampiyonsun, eğlen eğlenebildiğin kadar, doyasıya kutla.

Bayrağı Galatasaray Lisesi'ne asınca, şampiyonluğun yanında bonus olarak Türkiye Kupası'nı da mı verecekler sana? Ya da Avrupa'dan herhangi bir kupanın da mı sahibi oldun?

Misal Galatasaray şampiyon olsa, aklımın ucundan bile geçmez, gidip Fenerbahçe Lisesi'ne bayrak asmak. Sevineceğim bambaşka şeyler var, o yüzden aklıma bile gelmez.

İşin bir de ukalalık boyutu var. Şampiyon olduktan sonra biri, "Yarın Türkiye'de resmi tatil olmalı. Çünkü Fenerbahçe’nin büyüklüğü her yeri kitleyecek." der, diğeri "Gerçeği konuşmak gerekirse Türkiye’deki bütün kulüplerin üzerinde bir camia." der, öbürü, "Türkiye'nin 4'te 1'ine armağan olsun" der.

Mutlaka mesaj vermek gerekiyor ya. Birine taş atmadan, tek başına şampiyonluğun tadı çıkmıyor. Diğerlerini aşağılayacaksın, öteleyeceksin ki tadı çıksın.

Neyse hepimize 'koydular' o yüzden mutlu olsun Fenerbahçe'nin şampiyonluğu.

Galatasaray Lisesi'ne bayrak da astılar. Artık sırtları yere gelmez. Şampiyonlar Ligi'nde minimum yarı final görürler. Boru mu lan! 5.5 asırlık çınarın kapısına sarı-lacivert bayrak asmış maymunun biri tırmanıp.

O değil de, Türkiye'de Fenerbahçeli sayısı fena halde azalmış. Bundan 25 sene önce Fenerbahçe şampiyon olduğunda evlerin yarısından fazlasında sarı-lacivert bayrak olurdu. Dün özellikle bakındım, doğru dürüst bayrak göremedim. Ya bayrak satışları az, ya Fenerbahçeli sayısı.

"Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak" diye diye, ortalıkta Fenerbahçeli kalmamış.

Her şey bir yana Fnerbahçe'nin 18. şampiyonluğu kutlu olsun. Bir de adam gibi kutlamayı becerebilseniz iyi olacak.

Volkan'a gelince; hiçbir zaman fikrim değişmedi. Hep öyleydi, hâlâ öyle...

Galatasaray Lisesi'ne bayrak asacağınıza Galatasaray Lisesi gibi bir eğitim kurumu oluşturmaya bakın. Yeri gelir, bayrağı götüne bile sokarsın, önemli olan o değil.