22 Mayıs 2012

Parası neyse verirler


Seçimlerin en büyük vaadiydi, İstanbul'a Çılgın Proje. Anlata anlata bitiremediler. İstanbul'un bu projeyi hak ettiğini, sadece etüt çalışmalarının bile 2 yıl süreceğini anlattılar.

İstanbul'un içinden iki deniz geçeceğini ve iki yarımada ile bir adadan oluşacağını anlattılar.

Proje açıklanırken, maliyeti hakkında şunları söyledi Tayyip Erdoğan, "Türkiye, 2023'e böyle muhteşem, çılgın bir projeyle girmeyi haketmektedir. Bu proje çok kapsamlı bir projedir. Projenin yeri ve maliyeti konularını açıklamayacağım, 3 aşağı 5 yukarı belirlenmiştir" diye konuştu.

Ülkenin kalbi sayılabilecek kente böylesi bir proje yapıyorsun ama kullandığın ifade "3 aşağı 5 yukarı" gibi esnaf ağzını kullanıyorsun.('Esnafları aşağıladın' diyen olursa sıçayım kafasına).

Proje açıklandığı gün, götünü iktidara dayamış olan medya "Muhteşem", "Harika", "Zaten yaparsa ancak Erdoğan yapar" türünden başlıklar attılar; İstanbul'un dünyanın merkezi olacağını, şehrin bambaşka bir çehreye kavuşacağını söylediler.

Seçim bitti, projeden eser yok, konuşan yok, hatırlatan yok. Salla sallayabildiğin kadar, kale boş, her vurduğun gol oluyor.

Gelelim bugüne. İstanbul'da facianın eşiğinden dönüldü. Haliç Köprüsü, Balat girişinde bağlantı yerlerinde ayrılma olduğundan ötürü apar topar trafiğe kapatıldı ve çalışmalar başlatıldı.


Bu kent 1999 yılında bir depremi kenarından, köşesinden yaşadı. O günden bu yana, köprüler ve viyadükler konusunda hiçbir ciddi ilerleme yaşanmadı.

Saçma sapan projelerle, halkın gözünü boyamaktan başka bir şey yapmayan Akp iktidarının yegane projesi, bu yoksul halkın daha da yoksullaşmasını sağlamak.

Ama tabii onlar için birilerinin ölmesi önemli değil; tazminatı neyse verirler. İnsan hayatına maddi değer biçen, ülke yöneteni değil de, fabrika patronu gibi davranan adamlar için Haliç Köprüsü yıkılmış, insanlar ölmüş, umurlarında bile olmaz.

Katlettikleri insanların hayatlarına değer biçen adamların (adam diyorum lafın gelişi) hiçbir insani vasıf taşımaması ama bunun üstünden siyaset yapmaları, Ramazan çadırlarında gözyaşı dökmeleri, senede bir-iki kez uğradıkları gecekondularda halkın içinden başbakan (bakan, milletvekili vs. vs.) imajı vermelerie söyleyebilecek çok bir laf yok.

Bunca şey olup biterken, hiçbir şeyi görmemek, her şeye gözünü kapatmak da, bu halkın en büyük hatası.


Bunlar milyarlarca dolarlık servet ederken, kendisine dilenci muamelesi yapılmasını içine sindirmeyi, ben içime sindiremiyorum.

Devletin yaptığı katliama bir eder belirlemesine de, ilk kez şahit olduk. En resmi ağızdan "parası neyse veririz" küstahlığıyla hem de.

Tarifeyi açıklasınlar, hepimiz bilelim, insan hayatı ne kadar. Haliç çökmüş, köprü sallanmış, bunların hiçbir önemi yok. Nasılsa parası neyse verirler.